Lovecraft, Irkçılık ve Türkiye

lovecraft wf nnedi

Geçen hafta Nnedi Okorafor’un Lovecraft ile ilgili yazısını okuduktan sonra düşündüm. Nnedi Okorafor DAW’dan çıkan Who Fears Death isimli kitabıyla Dünya Fantastik Roman ödülünü almış, Nijerya kökenli bir Amerikalı kadın. Türkçe’ye tercümesi yapılması zor gözükse de önemli bir yazar. O Dünya Fantastik Roman ödülünü aldığında üzerinde H. P. Lovecraft’ın kafası olmasından rahatsız olmuş. Okuyanların fark edeceği gibi Lovecraft oldukça koyu ırkçı, problemli bir yazarmış. Belki de korkutucu olmasını sağlayan da bu özelliğiydi. Ancak yıllar sonra Lovecraft gibi bir ırkçının büstü ile simgeleşen bir ödülü almak zor olmuş.

[stextbox id=”warning” caption=”Ek Bilgi”]Onun fikirlerini ve geçen senenin ödül sahibi China Miéville’in yorumlarını okumak için Nnedi Okorafor’un sitesini ziyaret edin.

Yazıyı okuduktan sonra ben de düşündüm. Okuduğum yazarların politik fikirlerini anlayabilecek ve ayırt edebilecek yaşa geldim. Robert Howard’ın o çok sevdiğim Conan romanlarında nasıl bir ırkçı söylem olduğunu, Robert Heinlein’ın savaş ve asker yanlısı halini, John Ringo’nun bazen çok hayalci gelen kapitalist anlayışını, Ursula K. Le Guin’in bana çok uzak duran yeşil duruşunu görebiliyorum.

Edebiyat tam da bu gariplikler arasında aldığınız tat aslında. Yani iyi eserler yazarlarının sığlıklarından ve onların politik amaçlarından daha büyük oluyorlar. Aylar önce Kayıp Rıhtım’da Tolkien üzerine konuşurken onun aslında bugün bir çoğumuzun karşı çıktığı Monarşi’yi savunduğundan, aslında kitaplarının ırkçı okumlara açık olduğundan bahsettiğimde çok tepki almıştım. Oysa Tolkien’in teknoloji karşıtlığı yazdığı eserin büyüklüğünden bir şey almaz. (Hoş, bir gün aslında Yüzüklerin Efendisi’nin bir ilk eser olmak dışında çok da başarılı olmadığını konuşmak isterim, o ayrı)

Türkiye’de görüş dediğinizde hemen sağ-sol veya sosyalist-kapitalist ikilikleri karşınıza çıkıyor. Oysa bundan daha fazlası var, örneğin:

  • İnsana ve kadına yaklaşım
  • Ötekine yaklaşım
  • Topluma yaklaşım
  • Savaşa veya barışa yaklaşım
  • Çevreye yaklaşım
  • Monarşiye yaklaşım (Bu özellikle fantastikte önemli bir konu)
  • İyi ve doğru tanımına yaklaşım

Bir görüş yazarları kendi dönemleri içinde değerlendirmeyi ve modern beklentileri onlara yansıtmamayı tavsiye ediyor. Bense o akımdan değilim. Açıkçası göreceli doğrulara da inanmadığım için geçmişte kalmışı da eleştirebileceğimizi düşünüyorum.

Sizler hiç bu konular üzerine düşündünüz mü? Okuduğunuz kitapları değerlendirdiniz mi? Bizim memleketten nasıl gözüküyor? Örneğin Lovecraft’ın dünyasında en büyük kötülüğün kaynağı kitabın, Necronomicon’un Emeviler döneminde yaşamış bir Arap tarafından yazılmış olması ne anlam ifade ediyor?