Marslı: Kızıl Gezegene Yolculuk Vakti Yaklaşıyor

matt damon martian

marsli film ust

Gerçekten de artık kızıl gezegene yolculuk vakti gelmedi mi? Marslı bu konuda olağanüstü bir iş yaptı. Milyonların ilgisini bu gezegene yönlendirdi.

Ve nihayet aylardır beklediğimiz film, beyaz perdede göründü. Andy Weir’in aynı adlı romanı tüm dünyada yankılanmış, Goodreads üyeleri tarafından yılın en iyi bilimkurgu romanı seçilmiş, İthaki Yayınları da eseri Türkçeye kazandırmıştı. Biz de Kayıp Rıhtım olarak romanın bir incelemesini ve ön okumasını sizlerle paylaşmıştık.

Eserin Ridley Scott tarafından sinemaya uyarlanacağı ve Matt Damon’ın başrolü oynayacağı haberinden sonra herkesi heyecanlı bir bekleyiş almıştı. Setten gelen haberler, görüntüler ve fragmanlar da heyecanımızı arttırmıştı. Hatta İthaki Yayınları filme özel bir baskı yapmıştı. Tam da filmin vizyona gireceği bu hafta NASA’nın Mars’ta sıvı halde su bulunduğunu açıklaması heyecanı daha da arttırdı.

Elbette NASA’nın açıklamasında yeni bir şeyin olmadığını, bunun amacının araştırmalara dikkat çekmek olduğunu ve filmle aynı zamana gelmesinin de tesadüf olmadığını düşünenler az değil. Aslında yeni bir şey olmadığı tam olarak doğru değil. Evet, daha önce Mars’ta suyun varlığı doğrulanmıştı ama buz halindeydi. Şimdiyse sıvı halde bulunduğu güçlü kanıtlarla açıklandı. Bu konuda keşfe haksızlık etmeyelim. Öte yandan NASA’nın insanların dikkatini Mars’a çekmek istediği de bir gerçek. ABD, uzay araştırmalarına eskisi gibi önem vermiyor, çok sayıda proje ödeneksizlikten iptal oluyor. Bu projeler için gereken ödenek miktarlarının çok yüksek olduğu söylenirken gerçekte iş adamlarının ve bankalarının cebine girenin yanında minnacık kalması kapitalizmin bir ironisi olsa gerek. Şu anda NASA, kurum olarak küçülmüş vaziyette ve çok sayıda çalışanı artık işsiz. Hal böyle olunca NASA, bu keşfin duyurulmasını filmle aynı haftaya denk getirerek uzaya olan ilgiyi yeniden canlandırmayı düşünmüş olabilir. Gerek NASA, gerekse diğer ülkelerinin uzay araştırma kurumlarının filme ilgisi kimse için sır değil. Hatta geçen günlerde Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki astronotlar filmi bizden önce izleme fırsatına sahip olmuştu.

Hem kitabı okumuş, hem gelişmeleri takip etmiş hem de Mars’a ilgi duyan bir bilimkurgu sever olarak ben de sinemaya büyük beklentilerle gittim. Ve mutlulukla söyleyebilirim ki ilk defa beklentilerimi bu kadar yüksek tuttuğum halde karşılığını aldım. Elbette bazı pürüzler de var.

Film herkesin malumu olduğu üzere, kızıl gezegendeki bir fırtına nedeniyle Ares III ekibinin gezegeni terk etmesi ve astronot Mark Watney’i öldü sanıp geride bırakmasıyla başlıyor. Filmin ilk pürüzü burada görülüyor. Sahne görsel açıdan her ne kadar başarılı olsa da biraz duygusuzca geldi bana. Watney’in ölümünün(daha doğrusu ekibin öyle sanmasının) ekipte yarattığı üzüntünün yeterince iyi yansıtılamadığını düşünüyorum.

Zaten film ilk dakikalarda biraz yalpalıyor. Fakat kısa süre içinde toparlanıyor ve olaylar gelişiyor. Bir yandan Watney, Mars’ta hayatta kalma mücadelesi verip Dünya ile bağlantıya geçmeye çalışırken bir yandan da onun hala hayatta olduğunu fark eden NASA’nın onu kurtarma planlarını seyrediyoruz. Hikâye doğal olarak seyirciyi avucunun içine alıyor. Hatta bu mücadele, seyirciye bilimi sevdiren bir niteliğe sahip. Teknik ayrıntılar bu süreçte çok önemli rol oynarken, bunlar, sıkmadan, kafa karıştırmadan, anlaşılır bir şekilde seyirciye aktarılıyor. Watney’in hal ve hareketleri de filmi daha eğlenceli hale getiriyor. Elbette kitaptaki her espri filme aynen uyarlanmamış ama böyle de iyi olmuş, dozunda olmuş.

Ridley Scott’ın bence en iyi olduğu konu çok başarılı dekorlar yaratmasıdır. Marslı’da da aynı başarıyı devam ettirmiş. Mars’ı önceki Mars filmlerinin hepsinden daha gerçekçi yansıtmış. Sık sık geniş açıyla gösterilen bu devasa kırmızı çöl, bu hissi veriyor. İnsan bazen filmin gerçekten de Mars’ta çekildiği izlenimine kapılıyor. Burada bir parantez açayım: Bence Marslı’yı üç boyutlu olarak izleyin. Böylece filmdeki Mars atmosferi size daha da gerçekçi görünecektir.

Bu gerçekçilik çok önemli çünkü Watney’in ilerleyen aylarda Mars’taki yalnızlığını öne çıkarmakta etkili bir rol oynuyor. Özellikle Ares IV’ün ineceği alana doğru seyahat sırasındaki gerçekçi Mars atmosferi, çalan müzik ve elbette Matt Damon’un oyunculuğu, gereğinden çok fazla uzayan bu Mars macerasını ve yalnızlığı çok iyi gözler önüne seriyor. Tabii Watney burada bile esprili kişiliğinden ödün vermiyor.

Marslı, aslına son derece sadık bir film. Roman ne kadar sürükleyiciyse film de bir o kadar öyle. Uyarlamaya dâhil edilmeyen bazı ayrıntılar elbette var ama bunlar ufak tefek şeyler. Aslından kopmak gibi bir durum sadece filmin sonu için geçerli. Yanlış anlaşılmasın, eserin sonunu değiştirmek demeyelim buna, ekleme yapılmış demek daha doğru olur. Kötü olmamış ama asıl esere sadık olma konusunda benim gibi takıntılı olanların beğeneceğini sanmıyorum. Bence kitabın sonu yeterince iyiydi, o şekilde uyarlansaydı daha iyi olurdu.

matt-damon-martian

Matt Damon’ın Watney’i canlandıracağını duyduğumda bazı şüphelerim olmuştu. Çünkü kendisini her ne kadar sevsem de bu rol için uygun olduğundan şüpheliydim. Bugün kendisi bütün şüphelerimi sildi. Rolün altından başarıyla kalkmış. Aynı şekilde Jessica Chastain de rolüne çok iyi uymuş. Diğer oyuncular da fena değil ama karakterlerde derinlik yok. Büyük çoğunluğu neredeyse birbirinin aynısı. Aslında bu oyunculardan ya da yönetmenden kaynaklanan bir durum değil. Kitabın Rıhtım’daki incelemesinde de belirtildiği üzere eserin aslı böyle.

Şimdi bir başka konuya gelelim, bu eseri sınıflandırmaya. Marslı, alt tür olarak genellikle katı bilimkurgu(bilimsel bilimkurgu) olarak sınıflandırılır. Bence bu sınıflandırma doğrudur. Zaten en çok da bu yüzden seviyorum Marslı’yı. Andy Weir, uzun araştırmalar ve okumaların sonunda Marslı’yı kaleme aldı. Bazı konularda oldukça gerçekçi bir eser. Fakat tamamen gerçekçi bir katı bilimkurgu nadir görülen bir şeydir. Marslı’da da gerçekle bağdaşmayan bazı şeyler var. Hatta bazı bilimsel yanlışların konunun selameti açısından ölümcül düzeyde rol oynadığını düşünürsek gerçekçilik oldukça düşer. Kısacası bence Marslı bir katı bilimkurgu ama bu tarz filmlerin listesini tekrar yapsam son sıralarda yer veririm(en son sıra değil, orası her zaman Jurassic Park’a ait). Gelelim Marslı’nın gerçeklikten saptığı yerlere.

  • Mars’ın atmosferi çok incedir. Bu nedenle filmde görülen güçlü fırtınalar gerçekleşmez. Hatta rüzgârı bile hissedemezsiniz. Filmde böyle bir şey olması çok büyük bir hata çünkü Watney’in orada kalmasına neden olan da bu tarz bir fırtınadır.
  • Mars’ın yerçekimi Dünya’ya göre oldukça düşüktür. Dünya’daki gibi yürüyemezsiniz, Ay’daki gibi zıplayarak yürüyebilirsiniz. Filmde ise Dünya’daki gibi rahat hareket ediliyor.
  • Mars atmosferi, Dünya atmosferi gibi korunaklı değildir. Orada gereğinden bu kadar fazla bulunmak radyasyon tehlikesine neden olur. Watney oradan sağ çıkabilse bile eve döndüğünde kanserden ölmesi gerekir.
  • Watney’in Mars üzerinde seyahat ettiği bölge bu kadar düz değil. Bölgenin yüzeyi sürüş için elverişsiz. Bu konudaki haberimiz için burayı tıklayın.

Fakat bu bilimsel yanlışlara rağmen Marslı, bilime ve hatta politikaya dair çok önemli bir mesaj veriyor. Bilindiği üzere ABD’nin Rusya ve Çin’le ilişkileri iyi değil. Çin’le ortaklaşa uzay projelerine girmiyor, Rusya’yla olan işbirliği de sallantıda. Marslı’da ise ABD ve Çin’in uzay ajanslarının ele ele verip güzel işler yaptığını görüyoruz. Belki de olması gereken budur. Farklı ülkeler kaynaklarını birbirlerine karşı silahlanmaya harcayıp uzay araştırmalarına giden kaynakları budamak yerine birlikte uzay projeleri hayata geçirseler harika olmaz mıydı? Her zamankinden çok daha büyük başarılar elde edilirdi.

İnsanlık hala Mars’a ayak basabilmiş değil. Ve gerek son gelişmelere gerekse de Marslı filmine olan ilgi gösteriyor ki çok sayıda insan, ne zaman insanlı bir Mars görevi olacağını merak ediyor. Gerçekten de artık kızıl gezegene yolculuk vakti gelmedi mi? Marslı bu konuda olağanüstü bir iş yaptı. Milyonların ilgisini bu gezegene yönlendirdi.

Kitabı ister okumuş olun, ister okumamış olun, Marslı’yı izlemenizi tavsiye ederim. Sizi hem Mars hakkında düşünmeye sevk edecek hem de sizi sürükleyici bir öykünün parçası haline getirecek.