Merhabalar!
Her ne kadar ‘inceleme’ konusunda tecrübesiz olsam da, sizler için fantastik severlerin yeni gözdesi, “Merlin” dizisini incelemeye çalışacağım. Sürç-i lisan edersek affola.
[stextbox id=’alert’]
[Merlin 6. Sezon ya da Sinema Filmi Neden Gelmedi?]
Dizi 2008 Eylül’ünde İngiliz devlet kanalı BBC’de yayınlanmaya başlandı. İlk sezonu on üç bölüm olan ve Aralık 2008’de biten dizinin devamının olmayacağıyla ilgili söylentiler biz izleyicileri üzse de, ikinci sezonun çekileceği haberiyle rahat bir nefes aldık. Nitekim ikinci sezon 2009 Eylül’de, tam bir yıl sonra başladı ve kısa bir süre önce, kasımda sonlandı.
Öncelikle, genel hatlarıyla dizinin konusundan bahsetmek istiyorum. Dizi herkesin bildiği Kral Arthur efsanesini baz alsa da, genel hatlarıyla efsaneden oldukça farklı. Bunun bir efsane olduğunu göz önüne alırsak, bir takım değişimlerin olmasını oldukça normal karşılayabiliriz; ancak Merlin’de gördüğümüz değişimler, bence ‘bir takım’dan çok daha fazla.
Bir kere bizim yaşlı, aksakallı, Arthur’a yol gösterici, güçlü ve bilge büyücümüz Merlin, bu dizide karşımıza, Arthur ile aynı yaşlarda, şapşal, toy bir delikanlı olarak çıkıyor! Ama bu sizde olumsuz etki yaratmasın, izlemeye başladıktan sonra aklınızdaki aksakallı Merlin imajı siliniveriyor, kendinizi genç Merlin’in düştüğü durumlara gülümserken buluyorsunuz.
Dizi, Merlin’in annesinin onun doğuştan gelen sihir güçlerinin, yaşadıkları küçük köyde fark edileceği ve Merlin’in hayatının tehlikeye gireceğinden endişelenerek, onu gözetmesi ve eğitmesi için Kral Uther Pendragon’un saray doktoru olan Gauis’un yanına göndermesiyle başlıyor. Sihirli güçleriyle Merlin neden mi tehlikede? Çünkü Camelot’ta büyü yapmak en büyük suç ve büyücülerin cezası ise ölüm!
Uther, yirmi yıl önce Camelot’u büyünün yarattığı büyük bir kaostan kurtarmış ve ülkeye barış ve huzur getirmiştir. Ülkeyi tüm büyücülerden temizleyen –ya da öyle yaptığını zanneden- Uther, büyünün yaratabileceği olası bir yıkımdan korkmakta, tüm büyücüleri ve büyüyle alakası olan şeyleri ‘kötü’ olarak nitelendirmektedir. Büyüye karşı olan bu nefretinin sebepleri arasında, geçmişinde yaşadığı gizemli bir olayın da etkisi yadsınamaz.
Merlin, Uther’in tek oğlu, Prens Arthur ile talihsiz bir şekilde karşılaşıyor ve işte dizi tam bu anda başlıyor diyebiliriz. Merlin ve Arthur ilk anda birbirlerinden hiç hoşlanmıyorlar, hatta bu Merlin için hoşlanmamaktan fazla bile olabilir. Merlin’e göre Arthur, ukala, şımarık, zorba birinden başka bir şey değil. Bir şekilde Merlin, her ne kadar ikisi bunu hiç istemeseler de, Uther’in emriyle Arthur’un hizmetkârı oluyor.
Merlin, sürekli birinin onu çağırdığını duyarken, daha sonra bununun Uther tarafından hapsedilmiş Great Dragon/Büyük Ejder olduğunu keşfediyor. Büyülü bir yaratık olan ejder, zincirlerle bağlanmış bir şekilde sarayda hapis tutuluyor. Usta oyuncu John Hurt’ün seslendirdiği, hatta tasarımı John Hurt temel alınarak yapılmış bu ejder, Merlin’e Arthur ile kaderlerinin kesiştiğinden ve ikisinin madalyonun diğer yüzleri olduğundan bahsediyor. Büyünün Camelot’a tekrar dönebilmesi için Arthur’un kral olmasının gerektiğini ve bunun ancak Merlin sayesinde olabileceğini söyleyen ejdere, ilk başlarda karşı çıkan, Arthur’a hiçbir şekilde yardım etmeyeceğini, ölse de umursamayacağını haykıran Merlin, dizinin ilerleyen bölümlerinde, arada bir kaderinden şüphe etse de, Arthur’u korumak için elinden geleni yapıyor. Her ne kadar birbirleriyle inatlaşsalar da, birbirlerinin dostluklarını kazanıyorlar. Ama Arthur, Merlin’in bir büyücü olduğunu bilmiyor tabii. Bence, Merlin ve Arthur arasındaki diyaloglar, diziyi çekici kılan etmenlerden biri. Kahkahalarla olmasa bile, gülümseyerek izlediğimiz küçük sürtüşmeler oldukça hoş bir hava katıyor. Bu arada belirtmeden geçmeyeyim, John Hurt’ün karizmatik sesine bayılmamak elde değil.
İşte bu şartlarda, Merlin, büyü yapmak ve yapmamak arasında bir seçime doğru sürükleniyor. Gauis, ona kesinlikle büyü yapmaması konusunda uyarırken, Merlin büyünün onun kimliği olduğunu düşünüyor. Güçlerini insanların iyiliği için kullanabilecekken, neden saklamak zorunda olsun ki?
Bölümler birbirinin tekrarı şeklinde değil, yani bir bölümü kaçırdığınızda bir dahakini izleyebilirsiniz. Her bölüm kendi bütünlüğünü içermekte. Konu genellikle belirli. Bazen bir canavar Camelot’a dadanıyor, bazen, ölmüş eski bir düşman intikam için geri dönüyor, bazense büyük bir salgın Camelot’a yayılıyor. Diğer bir yandan, Arthur’un veya Merlin’in hayatı tehlikeye de girebiliyor! Büyü kaynaklı tüm bu problemleri, Arthur ve Merlin çözebilecek tek kişiler. Dizi ilerledikçe, ikisinin gerçekten de madalyonun yüzlerini oluşturduğunu görebiliyoruz. Bir şeyler başarabilmek için, birbirlerine ihtiyaçları var.
Merlin bir yandan güçlerini saklamaya çalışmak, diğer bir yandan da Arthur’u ve Camelot’u korumak zorunda. Tabii bir de Gauis’un ona yaptırdığı işler de var!
Dizide sürekliliği olan altı karakter, bir de biraz önce bahsettiğim ejderha var. Karakterlerin bazılarına değindim ama şöyle bir toparlayayım, kısa bir kaç bilgi… Soldan sağa,
Uther Pendragon: Camelot’un kralı. Büyüye karşı büyük bir korku ve nefret duymakta ve büyücüleri idamla cezalandırmakta. Uther’i daha önce [i]Buffy the Vampire Slayer[/i] dizisinde de oynamış Anthony Head canlandırıyor.
Arthur Pendragon: Uther’in tek oğlu ve tahtın varisi. Biraz ukala olmasına karşın, cesur ve güvenilir. Büyü ancak o kral olduğunda Camelot’a gelebilir. Bazılarına göre dizinin izlenmesinde büyük etken olan, Bradley James tarafından canlandırılıyor.
Merlin: Doğuştan büyücü. Kaderinde ileride büyük bir büyücü olmak yazılmış olsa dahi, kendisi hakkında bazı şüpheleri var ve sorularının cevaplarını bulmayı amaçlıyor. Camelot’a geldi ve Arthur’un hizmetkârı oldu. Kepçe kulakları ve şapşal tavırlarıyla Merlin’e farklı bir hava katan Colin Morgan tarafından canlandırılıyor.
Gaius: Sarayın doktoru ve Merlin’in yanına gittiği kişi. Elinde büyüyle ilgili birçok kitap var, daha önce büyüyle ilgilenmiş ancak büyücü değil. Bir nevi Merlin’in akıl hocası. Richard Wilson tarafından canlandırılıyor.
Morgana: Sarayın leydisi, Uther’in evlatlığı. Babası savaşta ölmüş ve babasıyla yakın dost olan Uther, ona söz verdiği için kızını koruması altına almış ve büyütmüş. Sürekli kötü rüyalar gören Morgana’ya, Gaius tarafından bunu önlemek için ilaç verilse de, bir faydası olmuyor. İlginç bir şekilde, Morgana’nın rüyaları, diğerlerinkinden biraz farklı… Katie McGrath tarafından canlandırılıyor.
Gwen (Guienevere): Morgana’nın hizmetkârı ve arkadaşı. Angel Coulby tarafından canlandırılıyor.
Bu arada bakıyorum da, erkek karakterlerin çoğunun “Doctor Who” geçmişi var.
Şu ana dek satır aralarında olumlu görüşlerimi bildirdim, ancak dizinin eksik yönleri de mevcut. Tabii bu eksikliklerin sebebinin bir kısmını, düşük bütçeli olması oluşturuyor.
Dizi fantastik bir dizi, haliyle büyüler, yaratıklar, cadılar büyücüler bekliyorsunuz. Ancak efektler konusunda çok eksik kalmışlar. Örneğin, yaratıklar hiç gerçekçi görünmüyor. Tabii, ikinci sezonda düzelme gösterdiler. Bir de kadro meselesi var, dizide sabit olan altı karakter ve bir de ejderha var. Bunun dışındakiler değişim gösteriyor; ancak ben eksik olduğunu düşünüyorum. Ülke tehlikeye girdiğinde Arthur’un yanına yalnızca on civarında şövalye alması, biraz mantıksız değil mi? Ve tabii bir de kıyafetler var, açıkçası ben pek profesyonel bulmadım. Koskoca krallık, şaşalı bir şeyler bekliyorsunuz; ama pek de beklediğinizi bulabileceğinizi söyleyemem. CNBC-2 “Harry Potter” ve “Yüzüklerin Efendisi” karışımı yorumunu yapmış, bense diziyi “Harry Potter” ve “The Tudors” karışımı olarak görüyorum. Sihirsel ve tarihi… Tabi bu iki yapımdaki profesyonellikten yoksun.
Bir de size bir tavsiyem var: diziyi arka arkaya izlemeyin. Konular farkı olsa da işleniş şeklinin aynı olması bir süre sonra sıkabilir. Eğer internetten izliyorsanız, bölümler arasına birkaç gün aralıklar koymanız yeterli olacaktır. Hoş, ben art arda izlemiştim ancak birkaç arkadaşımdan bu şikâyeti aldım ve daha sonra başka yerlerde de rastladım. Sanırım konunun işleniş tarzının aynı olması bu etkiyi yaratıyor. Eh, bana sizi uyarmak düşer.
Eğer düzenli bir dizi izleyicisiyseniz, Merlin’in düzeninizde bir farklılık yaratacağına inanıyorum. Karanlık bir tema üzerine kurulmuş eğlenceli bir yapım. Konusu daha önce birçok kez işlenmiş olsa da kendine has bir özgünlüğü var. Ne diyebilirim ki, keyifli vakit geçirebileceğiniz ve yüzünüzde hoş bir gülümseme bırakan, sihirli bir dizi!
Eylül Korkmazyiğit | MoonshieLd |