Momo | İnceleme

momo bas

Yine Michael Ende, yine bendeniz DarLy OpuS. Peki, nedir bu gencin derdi? Dünyada tek yazar Ende’de mi sürekli bu yazarın kitaplarını inceliyor? Evet efendim, iddia ediyorum fantazyayı böyle hissettirerek yediren başka bir yazar yok! Bunu ‘Bitmeyecek Öykü’ ile fark etmiştim. ‘Dilek Şurubu’ bu görüşümü pekiştirmişti. Şimdiyse ‘Momo’ ile bu fikre kesinlikle inanıyorum. Ve incelememe başlıyorum.

Momo küçük bir kız çocuğudur. Geçmişi hakkında elimizde pek bir bilgi yoktur. O bir kente gelmiştir ve kent sakinlerince oldukça sevilmiştir. Kimsesiz bu kıza eski amfi tiyatroda küçük bir barınak yapılmıştır ve Momo da artık onlardan birisi olmuştu.

 Künye bilgileri için tıklayın.
Künye bilgileri için tıklayın.

Ve Momo’nun bir özelliği vardı: dinlemek. O insanları, aptal insanların bile aklına parlak düşünceler getirecek şekilde dinlerdi. Momo’nun yanında oynanan oyunlar başka hiçbir yerde oynanmazdı… Diyeceksiniz ki dinlemek, ne var ki bunda? Herkes dinler. Durum bu kadar da basit değil sevgili okuyucular. Ve sanırım benim anlatma kabiliyetim size buradaki ‘dinlemeyi’ tanımlayabilecek kadar gelişmiş değil. Bunun için kitabı okumalısınız!

Kitabın ‘dinlemekten’ de öte bir teması gizli, sayfaların arasında. O da: zamandır. Zamanı ölçmek için saatler ve takvimler yapılmıştır. Ama bunlar aslında hiçbir şey ifade etmez. Şu bilindik bir gerçektir ki öyle anlar vardır, bir saatlik süre insana bir ömür gibi gelirken, bazen de göz açıp geçinceye kadar geçer. Çünkü zaman, yaşamın kendisidir. Ve yaşamın yeri yürektir.

Duman adamlar… Zaman hırsızları… Bu gerçek onların var olmalarına neden olma sebebiydi. Çünkü çoğu insan zamanın değerini bilememekteydi. Duman adamlar, yepyeni bir komployla insanların karşısına çıkıyor. İnsanlara zaman tasarrufunun ne kadar önemli bir şey olduğuyla kandırıyor ve tasarruf edilen zamanı kendi yaşam sürelerini uzatmak için kullanıyorlardı. Ne yazık ki çoğu insan bu tongaya düşerek onların çoğalmasına sebep oluyordu.

 Ancak gerçek bambaşka bir şeydi. Ve size bunu en iyi şekilde anlamanız için kitaptan bir alıntıyla açıklayacağım:

“Zaman tasarruf edeyim derken aslında başka şeylerden tasarruf ettiğinin kimse farkında değildi. Yaşamlarının gittikçe daha zavallı, daha tekdüze ve daha soğuk geçtiğini kavramak istemiyorlardı. Bu gerçeği sadece çocuklar, taa yüreklerinde hissettiler.”

Sindirilerek okunduğunda verilen ince öğütler, her insanın ciddiye alması gerektiği hayati gerçeklerle dolu bir kitap. Momo ve arkadaşları da bu hayati gerçeği fark ederek bunu engellemenin peşine düşerler. İnsanlar zaman tasarruf ettikçe çocuklarla ilgilenmek oldukça gereksiz bir eyleme dönüşmeye başlamıştı. Bununla birlikte Momo ve diğerleri durumu düzeltmek ve insanları bu tehlikeye karşı uyarmak için çeşitli etkinlikler düzenlerler. Ancak insanlık tasarruflarına öyle dalmıştırlar ki; kimse çocukları fark etmez bile.

Yine de duman adamlar Momo ve arkadaşlarından rahatsız olamaya başlarlar ve çareyi Momo’yu etkisiz hale getirmekte bulurlar. Bunun için ona diğer insanlara yaptıkları tekliflerin bir benzerini getirirler. Momo elbette buna kanmaz ve hatta teklifi yapan duman adamı deşifre ettiği için duman adamı hiçliğe karıştırır.

Bunun üzerine duman adamlar bir toplantı daha yaparlar ve Momo’yu ele geçirmek kararına varırlar. Bu sırada imdadına Kassiopeia yetişir. Bu, Hora ustanın kaplumbağasıdır. O zamanı tam olarak yarım saat öncesinden görebilmektedir. Ve kabuğunun üzerinde yazan harflerle anlaşır insanlarla. Peki, kim bu Hora usta? O, ‘Secundus Minutius Hora’dır. Tanıdık geldi mi?

Evet, o bir nevi zamandır. Daha doğrusu zamanı insanların yüreklerine dağıtan kişidir. Onun ve kaplumbağa Kassiopeia’nın yardımıyla duman adamlar gelmeden önce Momo Hora’nın diyarına ulaşır. Burası ‘Hiçbir Yerde Evi’dir. Burada zaman farklı işler. Burada insanların zamanları yani saat-çiçekleri barınır. Ve duman adamların planı küçük bir avdan, dev bir dehşet yumağına dönüşür.

Onların yeni hedefleri ‘bütün’ insanların saat-çiçekleridir. Böylece dünya üzerindeki tüm zaman onların olacak, kısacası dünyaya egemen olacaklardır…

İşte böyle dâhiyane bir kurgunun ortasında, sayfaları zevkle çevireceğiniz bir kitap ‘Momo’. ‘Bitmeyecek Öykü’ ile gözümde efsaneleşen Ende’yi gönlümdeki tahttan arttık kimse kolay kolay indiremeyecek gibi.

Kitap yine Kabalcı Yayınevi’nden çıkmış. Kırmızı punto ile yazılmış ve 303 sayfa. Ayrıca kapağı; ana temaya net bir gönderme yapacak şekilde saatler süslüyor.

Zamanınızın değerini bilin ve bu kitabı okuyun!