Bir tabutun içinde canlı bir şekilde kalmak… Dışarıda sevdiklerinin senin için ağladığını bilmek… Beklerken eski gizli en yakın arkadaşının eline tutuşturduğu PSP ile oynamak… Ve yarı vampir olmak… Kısacası Darren Shan olmak…
Kitap serisi gibi aynı adı taşıyan film, serinin ilk iki kitabının birleştirilmesiyle meydana getirilmiş. Zaten ilk kitabın kısalığını göz önüne alacak olursak bu gerekli bir hareket olarak gözler önüne seriliyor. Elbette iki kitabın birleşmesi ve aksiyonun katılmasıyla bazı noktalar kitaba uymasa da yeterince sadık kalınınmış.
Okulun popüler ve zeki çocuğu olan Darren Shan sıradan bir yaşantı sürüyor gibi duruyordu. Popülerdir, zekidir ama ailesine göre kötü bir alışkanlığı vardır. Küçüklüğünden beri onun en yakın arkadaşı olan Steve… Steve durmadan Darren’ı eğlendirmek, kendisine benzetmek için girişimlerde bulunduğunda ise Darren’ın ailesi tarafından görüşmeleri yasaklanıyor. Ama kasabaya gelen bir sirke beraber gitmek bu yasağı düşündürtmüyor bile. Özellikle sirkin bir ucube sirki olduğu düşünülürse…
Bay Tall tarafından sirkin içine davet edilen ikili aslında geleceklerinde olacak olayların farkında olmadan Kurtadam, Madame Truska, Evra the Snake Boy ve Octa & Crepsley ile dolu bir maceraya sürüklenmeye başlıyorlar. Aşırı derecede vampir düşkünü olan Steve, Crepsley’in gerçekte kim olduğuyla ilgilenirken, Darren ise hayatındaki en garip hobisi olan örümcelerin en zehirlisi (bence filmde çok tatlıydı!) Octa ile ilgileniyordur.
İki dostunda ayrı düşünceleri, ayrı istekleri var. Kasaba halkı sirki bastığı anda gelecek acı bir sirenle koşusuna başlıyor. Darren, Octa’yı almak için Crepsley’in odasına girdiğinde odanın sahibi Crepsley ve eski bir dostu içeri girerken Darren dolaba saklanır ve olacakları dinlemeye başlar. Eski dost Gavner vampirler ve Vampaneseler hakkında konuşmaya başladığı sırada Steve içeri dalarak hayatının en büyük hatasını yapar. Bir vampir olmak istediğini söyler… Crepsley ise bunu ona sağlamaz… Tadının kötü olduğunu ve odasından defolup gitmesini söyler. Steve sinirli, öfkeli ve intikam ister bir şekilde odadan ayrılır.
Bu sırada Gavner, Mr. Tiny diye bir adamdan söz eder. Güçlerinin inanılmaz olduğunu ve savaş istediğini açıkça dile getirir. Vampaneslerin zaten birini öldürdüklerini ve sıra onlara geldiğini söyler ama Crepsley buna ihtimal vermez ve Gavner odadan ayrılır. Bu süre içinde örümceği Octa’dan ses çıkmadığını fark ettiğinde onu kontrol eder. Octa’nın orada olmadığını görünce sinirlenir. Darren ise dolabın arkasında bulduğu bir geçit yardımıyla dışarıya çıkmaya çalışır. Crepsley genç çocuğu takip eder. Darren sokağa çıktığında onu Mr. Tiny kurtarır. Sevimli Mr. Tiny aslında içinde taşıdığı o kadar da sevimli olmayan ruhuyla Darren’a tekliflerde bulunur. Darren korkuyla ne dediklerini bile anlamadan evine doğru ilerler.
Ertesi gün olduğunda Steve, Octa’yı görür ve yanlışlıkla onu serbest bırakır. Sevimli ve bir o kadar da zehirli örümcek ona saldıran Steve’den ufak bir ısırık alır ve onu ağır bir komaya sokar. Sadık bir dost olan Darren ise Steve’i kurtarmak pahasına Crepsley ile bir anlaşma yapar.
İşte film, aksiyon ondan sonra filmi ele geçirmeye başlar ve Crepsley, Darren’a sahte bir ölüm düzenleyerek onu Ucubelerin kaldığı kampa götürür. Her tipte ucubenin olduğu kamp ilk başta Darren’a garip gelse de sonradan kendisinin de onlardan biri olduğunu anlayacaktır. Bunda aşk hayatına giren kuyruklu bir kızın parmağı da olacaktır.
Mr. Tiny ise bu arada Steve’i ele geçirmiş ve onu istediği şeye dönüştürür. Eski en iyi dostun artık birbirlerine düşman olmalarıyla uzun yıllardır süren ateşkes kül olur ve büyük savaş kapıya dayanır… Yalnız savaş beklenildiği gibi kolay geçeceğe benzemiyordur. Ailelerin bile işe karıştığı savaşta ana damarlar Steve ve Darren’dır… Eski gizli en yakın arkadaşlar…
Film açıkçası çok fazla hoşuma gitti. İlk kitabını okuduktan sonra (Özür dilerim Mr. Shan) ellerinde sağlam bir materyal olmadığından dolayı çok iyi bir şey çıkmayacağını düşünmüştüm. Darren Shan serisinin daha çocuksu olduğu aklımda kazınıp kalmıştı ama filmi seyrettikten sonra şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki… İkinci film için sabırsızlanıyorum. Oyuncuların performansları ve senaryonun güzelliği beni büyüledi. Ayrıca Paul Weitz’in emeği de göz ardı edilemez. Kitapta hoşlanmadığım Crepsley ve Darren karakterlerinin nefes alan vücutlarda görünce ve farklı tarafları ekrana yansıyınca filmin tadı bir başka oldu benim için.
Yalnız film hakkında şunu düşünmekteyim. Herkes beğenmeyebilir. Garip, ürkütücü, gizemli ve büyüleyici bir filmdi benim için. Arkasında çok fazla soru bırakarak devam filmi için sabırsızlandırttı. İzleyin ve fikrinizi söyleyin. Merak ediyorum…
Acaba Darren ve Ucubeler sizi de etkisi altına aldı mı?