Uzayda Piknik | İnceleme

uzayda piknik middle 2

uzayda piknik top

“Bir piknik düşün. Bir orman canlandır kafanda, bir köy yolu, bir çayır. Bir araba köy yolundan çayıra gidiyor, ellerinde şişeler, yemek sepetleri, transistörlü radyolar ve kameralarla bir gurup genç arabadan iniyor. Ateş yakıyorlar, çadır kuruyorlar, müzik açıyorlar. Sabah olunca da gidiyorlar. Gece boyu olan biteni korkuyla izleyen hayvanlar, kuşlar ve böcekler saklandıkları yerden çıkıyor ne görürler? Otlara dökülmüş benzin ve yağ. Etrafa saçılmış bujiler ve filitreler. Çaputları patlak ampüller ve geride bırakılmış bir ingiliz anahtarı…”

Dünya dışı bir uygarlığın dünyamıza şöyle bir uğrayıp gittiğini ve etfara saçtıkları çöpler dışında bir daha gelmemecesine ortadan kaybolduklarını düşünün. İşte bu uygarlığın dünyaya gelişi tıpkı bir gurup gencin yol kenarında piknik yapıp çöplerini doğaya terketmelerine benzer. Ortada neler döndüğünden habersiz insanlar gidip de o garip çöplere bakınca anlamadıkları bu artıkların ne işe yarayacağını düşünür, tıpkı hayvanların insan çöplerini kendilerince kullanmaları gibi onları nerede kullanabileceklerini düşünürlerdi. İşte bu düşünceden hareket eden Uzayda Piknik, dünya dışı hayatla karşılaşan insanın bu karşılaşmadan elde edeceği faydaya odaklanacağını, yabancı hayatlara ilişkin karşılıksız bir merak duygusunun ise ancak bir avuç bilim adamı için geçerli olabileceğini ifade ediyor. Bununla birlikte bulguların gerçeklik düşüncesini sarsan sonuçları bilim adamlarının yüzleştiği başka bir insani duyguyu da gözler önüne sermekte: bilinmeyene duyulan korku.

uzayda piknik nirengiHikaye dünyanın beş farklı bölgesine yapılan dünya dışı ziyaretlerden birinde insan yaşamının nasıl değiştiğine odaklanmış. Uzaylıların atıklarını bıraktıkları ve “bölge” olarak adlandırılmış ziyaret alanı kısa süre sonra bir çeşit karantina altına alınır ve bilimsel araştırma laboratuarlarının emrine verilir. Dünya dışı atıkların son derece değerli olabileceğinin keşfedilmesi ise zaman içinde bölgeden mal kaçırmaya çalışan insanların ortaya çıkmasına sebep olur. Ancak çok geçmeden bu tehlikeli işi yapmak isteyenlerin feci sonuçlarla karşılaşabileceği de anlaşılacaktır. Öte yandan kasabada sıradan bir hayat yaşayan insanlar bir anda bilim adamları, askerler ve kar elde etmeyi planlayan girişimcilerin akınına uğradığından, işsizlik ve karmaşa baş gösterir. Bölgeye girilmesini engellemeye çalışan devlet ise çok sıkı bir takibin yanında yaşayanları buradan göç ettirmek için kendi planlarını yapmaktadır. Atıkların bir kısmının ne gibi sonuçları olabileceği keşfetdilse de henüz bilinmeyen çok fazla şey vardır ve yabancıların bölgeden uzak tutulması birincil önceliktir.

Bölgenin müdavimleri İz sürücü olarak anılır. Çünkü bölgede hayatta kalabilmek nerede ne yapacağını bilmeye ve iz sürebilmeye dayanır. Bölgeye nasıl girilip çıkacağı yanında, küçük bir esinti, sıcaklıktaki bir değişim, topraktaki, bitkilerdeki gariplikler gibi en ufak işaretlerden bile anlam çıkarabilmek iyi bir iz sürücünün hayatta kalabilmek için ihtiyaç duyduğu yetenekler arasındadır. Yerçekiminin insanı kağıt gibi dümdüz edecek kadar güçlü olduğu “sivrisinek uyuzu” alanları, dokunan insanı jöle kıvamına getiren “cadı jöleleri” ansızın ortaya çıkan yıldırımlar ve mezarlıktaki ölülerin yürüyen mulajlara dönüşmüş suretleri bölgenin sayısız garipliğinden birkaçıdır. Öte yandan burayı çok çekici kılan keşifler de tehlikelere rağmen kasabanın iz sürücü olmak isteyenlerle dolup taşmasına da neden olmaktadır. Hiç bitmeyen piller, metabolizmayı düzenleyen bilezikler, ışığı çok farklı bir şekilde kırmasıyla mücevhercilerin gözdesi olan siyah damlacıklar yanında kimsenin bilmediği, büyük kar vaat eden kalıntılar da bölgenin potansiyel zenginliğidir.

Kahramanımız Redrick Stuart yıllardır bölgeden mal kaçıran, hapse girip çıkan ancak her seferinde mesleğine geri dönen profesyonel bir iz sürücüdür. Yaptığı işi çok az kişi başarıyla tamamlayabildiğinden hem piyasadaki satıcıların hem de polisin gözdelerindendir. Ayrıca mesleğe başlamak isteyen niceleri de ondan bir şeyler öğrenebilmek için sürekli peşinde gezer. Hayatının üç farklı dönemlerinden kesitler gördüğümüz Red, 23 yaşında olduğu hikayenin başında iz sürücülerin yeteneklerine büyük ihtiyaç duyan enstitüde asistan olarak çalışmakta, ancak gizliden gizliye mal kaçırmaya da devam etmektedir. Bu görevi sırasında araştırmalarında tıkanıp kalan genç bilim adamı dostu Krill’i bölgeye götürmeye ve onun için “boş”olarak adlandırılan bir atığın dolusunu getirmeye karar verecektir. İkinci kısımda enstitüdeki işi bırakan 28 yaşındaki Red’in yeniden esas mesleğine döndüğünü görürüz. Kendisi gibi usta bir iz sürücü olan Burbridge’la işe çıkmışlardır. Bölgenin tehlikeleri burada daha yakından görülür. Kahramanımız bölgenin kendisi kadar polis, güvenilmez iz sürücüler, kendisinden sürekli talepte bulunan alıcılar ve yeni kurduğu ailesinin sorunlarıyla da uğraşmak zorundadır. Son bölümde artık 31 yaşında olan Red, ailesi için son bir iş daha yapmaya karar verecektir.

Hikayesini çoğunlukla bir iz sürücünün gözünden aktaran kitap, uzaylıların bütün hayatını değiştirdiği bir adamın fırsata dönüştürdüğü tehlikelerden para kazanmaya çalışmasını anlatır. Hayatın kendisine dayattığı şartlar içinde yolunu bulmaya çalışan Redrick, uzaylı atıklarına muhtaç insanlardan biridir. Öte yandan geri plandaki bazı karakterler taşıdıkları mesaj açısından en az kahramanımız kadar önemli. Bunlardan biri olan Richard Noonan, bir iş adamı görünümünde bölgeden kaçırılan malları enstitü için piyasadan satın almaya çalışırken aynı zamanda da casusluk yapar. Birçok iz sürücüyü tanıdığı gibi Red ve ailesi ile de yakın bir ilişki kurmuş olan Noonan bu sayede hem piyasanın hem de Red’in yakından takibine yardım eder. Onun ziyarete bakışı faydacı insanın görüşüdür:

“…Tamam. Geldiler ve hemen gittiler. Peki yine gelip kalmaya karar verirlerse ne olacak? Bir iş adamı olarak bu soruları ciddiye almak zorundayım: Kim bunlar, nasıl yaşarlar, neye ihtiyaçları var? En temel seviyede ürünümü nasıl değiştireceğimi düşünmek zorundayım. Hazır olmak zorundayım. Ya onların sisteminde tamamen fazlalıksam?”

uzayda piknikKitabın verdiği mesaj açısından belki de en önemli kişi olan Dr. Pilman ise yaşananlara bilimsel açıdan açıklamalar getirmeye çalışan prestijli bir bilim adamıdır. Noonan ziyaretten elde edeceklerine odaklanmış olmasına karşılık Pilman bu olayın bilinmezlikleriyle boğuşur. Ziyareti açıklama girişimlerinden biri olan uzayda piknik varsayımını ortaya atan Pilman, insan aklı ile uzaylıları anlama girişimini irdelerken, az sayıda kişiyi rahatsız eden bilinmezliğin bilim adamı için taşıdğı anlamları da yansıtır. Burada verilen mesaj bilgiye ihtiyaç duymayan sıradan insan gerçeklerle değil, olayların kendi açısından sonuçlarıyla ilgilenmekte olduğu ve böyle bir insanın uzaylılarla nasıl iletişim kurabileceğinin öngörülemeyeceğidir:

“…İnsan bilgi bilgi ihtiyacının üstesinden çok kolay gelebiliyor. Ben bu ihtiyacın var olduğuna bile inanmıyorum. Anlamaya ihtiyaç var ama bunun için bilgiye ihtiyaç yok. Mesela Tanrı hipotezi her şeyi anlamak ama hiçbir şey bilmemek için mükemmel bir fırsat sunar. İnsanoğluna son derece basitleştirilmiş bir dünya sistemi ver ve her olguyu bu sisteme dayanarak maruz göster. Böyle bir yaklaşım hiçbir bilgi gerektirmez…”

Yine burada bilimsel yaklaşımı hükümsüz kılan bölgenin bilinmezlikleri fizik yasalarıyla açıklanabilen yürüyen ölülerden bile daha korkunç olarak tanımlanmıştır. Dr. Pilman duyduğu korkuyu şu sözlerle dile getirir:

“…Bölgeyi yirmi yıldır inceliyoruz ama içindekilerin binde birini bile bilmiyoruz…araştırılacak çok fazla bulgu var. Biliyor musun Richard, bu bulguları düşününce bazen tüylerim diken diken oluyor.”

Nooan’la yaptığı bu konuşmada bölgenin yol açtığı öngörülemez sonuçlardan ikisini anlatırken açıklayamadıkları karşısındaki çaresizliğini de aktarır:

“Ziyaret anında zavallı Harmont’lulara ne olduğunu bilmiyoruz. Ama şimdi içlerinden biri göç etmeye karar veriyor… Bir berber dükkanı açıyor ve cehennemin kapıları açılıyor. Müşterilerinin yüzde doksaınından fazlası bir yıl içinde ölüyor. Trafik kazasında, camdan düşerek, haydutlar veya soyguncular tarafından bıçaklanarak, sığ suda boğularak falan filan… Bu nasıl açıklanabilir? Neyi ret etmeliyiz? İstatistikleri mi yoksa sağduyuyu mu?

“Bölgede yeterince zaman geçiren herkes, hem fenotip hem de genotip değişikliğe uğrar. İzsürücülerin ne biçim çocukları olduğunu da, iz sürücülerin başına neler geldiğini de sen de iyi biliyorsun. Neden? Mutasyon faktörü nerede? Bölgede radyasyon yok… Bu şartlar altında ne yapmam lazım? Büyüye mi inanayım, nazara mı?

Pilman’ın görüşünü aktaran bu satırlar uzaylılar karşısında bir bilim adamının da sıradan insan kadar hazırlıksız olduğunu ortaya koyar. Her ne kadar anlamak için isteği ve belli bir birikimi olsa da.

Bölgenin gariplikleri içinde bir tanesinin kitap için ayrı bir yeri var. Hikayede “altın top” olarak adlandırılan bir nesnenin insanın bütün dileklerini yerine getirebildiği söylenir. Küre biçiminde bir cisim olan altın top sıradan insanın, her dileğini yerine getirecek bir şans ile karşılaştığında ne yapacağını bilememesi ve dünya dışı bir uygarlıkla yüzleşmek için ne kadar sığ kaldığını ifade etmesi açısından ilgi çekicidir:

“Ben bir hayvanım, görüyorsun bana sözcükleri öğretmediler. Düşünmeyi bilmiyorum… düşünmeyi öğrenmeme izin vermediler. Çok güçlüysen… her şeyi bilirsen… ancak o zaman anlarsın.”

Altın topu okuyucu ilginç kılan başka bir özellik de her dileği yerine getiren küre temasının Michael Crichton’ın filmi de çekilen “Küre” adlı romanında da benzer bir biçimde kullanılmış olmasıdır.

uzayda piknik middle 1“Küre” (Sphere – 1998) filminden küre ile karşılaşma sahnesi

Filmlerde söz açmışken kuşkusuz uzayda pikniğin şöhretini pekiştiren en önemli olay olan Tarkovski filminden bahsetmemek olmaz. Kitaptan esinlenen “İz sürücü” (Stalker – 1979) filmi, bir bilim adamı, bir yazar ve iz sürücünün bölgeye yaptıkları bir yolculuğu konu alır. Filimdeki bilim adamı tiplemesi romandaki Dr. Pilman ile benzerlikler taşırken yazar karakteri filme özgüdür. Ayrıca romandaki “altın top” burada gizemli bir odaya dönüşmüştür. Fikrini Uzayda Piknik’ten alsa da özgün bir konuya sahip olan iz sürücü filmi bilimkurgudan çok felsefik yanı ağır basan, maceradan çok sorgulamanın ağır bastığı bir film olarak kült filmler arasına girmiştir. Ayrıca filmle aynı adı alan S.T.A.L.K.E.R adlı bir bilgisayar oyunu da vardır.

uzayda piknik middle 2İz Sürücü (Stalker) Filminden bölgeye varış sahnesi

Görünürdeki macera kurgusunun arka planında insan yaşamı ve yabancı bir uygarlıkla karşılaşmaya ilişkin sorgulamalar içeren uzayda piknik romanı kısa, ancak önemli bir bilimkurgu olarak türün hayranlarının kaçırmaması gereken bir yapıt. Sarmal yayınevinin yıllar önce yaptığı baskı artık sahaflarda bile bulunamaz duruma geldikten sonra kitabı bilip de piyasada bulamayan meraklılarının ancak internetteki ingilizcesinden okuyabildiği kitap, en sonunda yeniden okurlarla buluştu. Bu anlamda bilimkurgu türünün büyük yayıncılarını geride bırakan Nirengi Kitap övgüyü ve teşekkürü hak ediyor.