Yokluk Bahçesindeki Kayıp Melodi | İnceleme

yokluk bahcesindeki kayip melodi top

Sevdiğiniz uğruna neleri göze alırdınız? Ferhat gibi çölleri mi aşardınız? Yoksa Mecnun gibi dağları mı delerdiniz? Ya da genç Çınar gibi adına Yokluk Bahçesi denilen, bilinmezlerle dolu bir diyara mı atılırdınız kayıplara karışan sevdiğinizi bulabilmek için? Sizi bilemem ama roman kahramanımızın yaptığı şey tam olarak bu…


BU İNCELEMEYİ DİNLEYİN!


[stextbox id=”black”]Tebessüm Ettiren Bir Melodi

Gençliğinin henüz baharında olan Çınar, hayatının aşkını erken bulanlardan. Kalbi onun için atıyor, gözleri onu arıyor ve düşünceleri hep ona yöneliyor. “Tebessümüm,” diye anıyor sevgilisini ve de “melodim.” Üstelik duyguları karşılıksız değil, sevdiği kadar seviliyor da Çınar. Kısacası mutlu bir delikanlı kahramanımız. Öyle ki yüzünde hep gülücükler açıyor, ‘Tebessüm Prensi’ diye anılıyor arkadaşları arasında.

Fakat bir gün beklenmedik bir şey gerçekleşiyor ve genç kız arkasında hiçbir iz ya da haber bırakmadan kayıplara karışıyor. Hem de tüm ailesiyle birlikte… Tebessümü soluyor Tebessüm Prensi’nin, dünyası kararıyor. Ama hemen pes etmiyor delikanlı ve tüm gayretiyle melodisini aramaya koyuluyor. Böyle başlıyor Tebessüm Prensi lakaplı genç Çınar’ın Tebessüm Apartmanı, Çınarlı Sokak’taki macerası…Ve hiç beklemediği kadar karmaşık, bir o kadar da olağanüstü olayların içinde buluyor kendisini bir anda.

[stextbox id=”black”]Lirik Bir Anlatım

Künye bilgileri için tıklayın.
Künye bilgileri için tıklayın.

Açıkçası kitabı elime alırken neyle karşılaşacağımı tam olarak bilemiyordum. Bu, Ümit İhsan’dan okuduğum ilk romandı çünkü… Gözlerim satırlarla buluştuğunda fark ettiğim ilk şey yazarın melodik anlatım tarzı oldu. Başarılı kelime oyunları, yerinde kelime tekrarları, kişilere ve öznelere yüklenen anlamlı hitaplar her yerdeydi. Üzerine bir de kurgunun başarısı eklendiğinde keyfime diyecek yoktu doğrusu.Bir anda kendimi sayfaların arasında kaybolmuş buldum ve bitirene kadar da elimden bırakamadım.

Yazarın kullandığı dili ve üslubu çok beğendiğimi belirtmek isterim. Yukarıda verdiğim ‘Tebessüm Prensi Çınar’ ve ‘Tebessüm Apartmanı, Çınarlı Sokak’ örneğinde olduğu gibi hem kulağa hem de akla hitap eden pek çok kelime oyunuyla dolu kitap. Bir başka örneği de kitabın adında gizli… Kahramanımızın ‘melodim’ diye hitap ettiği genç kız, tüm ailesiyle birlikte Yokluk Bahçesi adı verilen bir yere düşerek ortadan kayboluyor. Melodi, Yokluk Bahçesi’nde kayboluyor…

Bu güzel anlatım tarzını kitabın içinden alıntıladığım bir-iki ufak paragrafla pekiştirmeme müsaade edin:

Ve hafta başı, boş sıradaki sevgilinin hayalini kurarak yanmıştım, yanmak ne demekti öğrenmiştim. Akşam koşarak gitmiştim Çınarlı Sokak’taki sekiz katlı apartmanın önüne, kapı doğramasına sıkıştırdığım papatyalar yoktu. Birkaç adım geri çıkıp pencereyi görmeyi çalışırken boynu bükük papatyaların çöp tenekesindeki mahzun hâlleriyle karşılaşmış, yerde yatan not kâğıdına üzülmüştüm. Demek gelmemişti yolları özlenen. Demek görmemişti onu düşünerek yazdığım notu. Sonra yerde yatan kâğıdı alıp cebime sokuşturmuş, adresine ulaşamamış mektubu gönderene teslim etmiştim. Hepsi bu kadardı, hiç haber vermeden, hiçbir şey söylemeden kayıp gitmişti bir göktaşı gibi ismi güzelim.

Çınarlı Sokak… Bu isim melodimin sokağının ismiydi, aynı benim ismim gibi. İsmimi söyleyişindeki yumuşaklığı, gülümseyişi, isyanı, haykırışı özlüyorum: Çınar… Çınar benim ikinci adımdı, herkes Yunus derken o bana Çınar demeyi tercih etmişti. Yalnızca o bu ismi kullanıyordu, ona aitti bu isim, bendeki her şey gibi.

[stextbox id=”black”]Unutulmayacak Bir Macera

Ana tema sevgilisini arayan mecnun kişi olsa da kitabın anlattıkları sadece aşk ve sevgi üzerine değil elbette. Fedakarlık, dostluk ve cesaret gibi erdemlerin yanı sıra insanoğlunun açgözlülüğü, masumiyetin yitirilişi ve doğanın boş yere katledilişi gibi konulara da güzel göndermeleri ve dokundurmaları var yazarın. Hem de temponun neredeyse hiç düşmediği, kimi yerde gülümsetip kimi yerde heyecanlandıran fantastik bir macera eşliğinde… Kurgunun verdiği keyfi kaçırmamak adına konuyu çok fazla açık edemiyorum lakin bu yolculuk boyunca Çınar’ın bir sürü doğaüstü şeyle karşılaşacağını söylemem kafi olur sanırım.

Sözün özü, Ümit İhsan’ın ilk fantastik denemesi olan bu kitap beni ziyadesiyle tatmin etti. Dilerim yakın zamanda bu alandaki başka çalışmalarını da okuma fırsatı bulabiliriz çünkü kalemi bu tarza çok yakışıyor.

Keyifli okumalar dilerim…