“Yirminci yüzyılın en önemli yazarlarından biri olan George Orwell, 47 yıllık yaşamına iki başyapıt sığdırmıştır; Hayvan Çiftliği ve Bin Dokuz Yüz Seksen Dört. 1945 yılında yayımlanan Hayvan Çiftliği’nds, bir grup hayvanın kendilerini sö- müren insanların yönetimini devirip eşitlikçi bir toplum kurmaya çalışmasının öyküsü anlatılır. Bir siyasal yergi başyapıtı sayılan Hayvan Çiftliği’m 1949’da Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı roman izledi. Onvell’in bu son kitabı, her şeyin tümüyle devletin denetiminde olduğu belleksiz ve muhalefetsiz bir toplum tehlikesine karşı yürekten bir uyarı niteliğindeydi. Dünyanın sürekli birbiriyle savaşan üç totaliter polis devletinin egemenliği altında olduğu düşsel bir gelecekte geçen roman, hem o dönemde hem de sonraki yıllarda çok sayıda okuru derinden etkileyecek, güncelliğini hiç yitirmeyecekti.
“Çok genç yaşındayken bile gözüpek ve yürekli biri olan George Orwell, önce döneminin ve ülkesinin toplumsal düzenine karşı çıktı. Büyük Rus Devrimine inandı. Trokçi’ye hayrandı. Ancak, İspanya içsavaşı sırasında Stalinistler Troçkistlere karşı tutumu, umutlarını yıktı. Bu durum ve yakalandığı hastalık, George Orwell’i Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’ün mutlak umutsuzluğuna sürüklendi. Orwell, yapısal olarak karamsar ya da siyaset tutkunu biri değildi. İlgi alanları çok genişti. Daha az acılı bir dönemde yaşasaydı, yaşamaktan mutluluk duyardı. Ama çağımıza siyaset egemendir. Orwell, yaşadığı sürece gerçeklere bağlı kalmış, en acı dersleri bile öğrenmekten vazgeçmiştir. Ama umudunu yitirmiştir. Orwell’in çağımızın peygamberi olmasını engelleyen şey de bu olmuştur. Dünyanın bugünkü durumunda umut ile gerçeği birleştirmek belki de olanaksızdır. Durum buysa, bütün peygamberler yalancı peygamberlerdir. Orwell gibi kişiler, bence günümüz dünyasında gerekli olanın yarısını, ama ancak yarısını ortaya koymuşlardır. Öteki yarısını hala aramaktayız.” BERTRAND RUSSELL
Dizgi : Gülay Yıldız