Niran Elçi ile Röportaj

niran elci


Öncelikle teklifimizi kırmayıp da kabul ettiğiniz için sonsuz teşekkürler. Ülkemizde, fantastik edebiyat türündeki en önemli çevirmenlerden birisi olarak, vereceğiniz cevaplar ile birçok meraklı okuyucu için bilgilendirici, keyifli ve hoş bir röportaj olacağı kanısındayız. İsterseniz sorulara geçelim.

  • İlk olarak, kısaca “Kimdir Niran Elçi?” ile başlayalım isterseniz. Birçok kitap künyesinde Niran Elçi ismi geçmesine rağmen, kendisine ait bilgi internet ortamında neredeyse yok gibi. Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Aslında pek gizli saklı biri olduğum söylenemez. Yalnız, yayın dünyasında “şöhretler” yazarlardır. Çevirmenleri, okuduğunuz kitabın çevirisinden memnun kalmadığınız sürece, pek fark eden olmaz. Ben de böyle olması gerektiğini düşünüyorum zaten. Bir çevirmen olarak amacım mümkün olduğunca görünmez olup, okuyucuyu kitapla baş başa bırakmak. Karaböcü dizisi ile yazarlığa geçiş yapana kadar ağ ortamında, şimdi olduğu kadar bile bilgi yoktu.

Bir internet sitesi çalışmam var. Hazırlanma aşamasında. Bir arkadaşımızın benim için gönüllü olarak üstlendiği bir “hayır işi” olduğu için ne kadar sürer bilemiyorum. Ama amacım ulaşılabilir olmak, tersi değil.

  • 92 yılında mezun olduğunuz Endüstri Mühendisliği mesleğinizi ne kadar süreyle icra ettirdiniz, ettirdiniz mi ya da hala ediyor musunuz?

“Endüstri Mühendisliği” sözcükleri aldığımız eğitimi tam olarak anlatmıyor aslında. Çünkü bir Endüstri Mühendisi üretim sistemleri üzerinde çalışır, ama bu sistem sanayide de olabilir, hizmet sektöründe de, sağlık, eğitim, hatta kamu sektöründe de. Bu anlamda, her çalıştığım yerde aldığım eğitimin bir parçasını kullandım. Okuduğum okul ve bölüm bir parçam haline geldiği, bir çalışan olarak kimliğimi biçimlendirdiği için, hâlâ da kullanıyorum. Tek farkı, artık ünvanımın bir parçası değil. Ama bir Endüstri Mühendisi olduğumu, bunun bana çok şey kattığını her fırsatta, gururla söylüyorum.

  • Özel sektörlerde yönetici makamında çalışırken, çevirmenlik işine nasıl başladınız?

İş ve sektör değiştirmem tamamen kontrolüm dışında, koşulların zorlaması yüzünden oldu. 2001 krizi olduğunda, iki aylık bir bebekle işsiz kaldım. O koşullar altında, arkama yaslanıp anneliğin tadını çıkarmak mümkün görünmüyordu, zira her şey çok belirsizdi. Tıpkı şimdi olduğu gibi. Bu yüzden, çeviri yapma fırsatı çıktığında, dört elle sarıldım. İlk sözleşmelerimi Mayıs 2001’de imzaladım ve o gün bu gündür kesintisiz çalışıyorum.

Aslında tesadüflerin insanı en ideal yola götürmesi tuhaf. Çocukken tam bir kitap kurduydum. Hayatım boyunca çok okudum. İngilizce öğrendikten sonra, okuma hevesime İngilizce kitaplar da dahil oldu. Çok uzun zamandır kendi kendime bir şeyler yazıp duruyorum. Sonra, benim hiçbir çabam olmadan, tesadüfen kitapların dünyasına giriyorum ve orada kendime bir yer buluyorum. Talih perileri beni seviyor olmalı.

  • Okurlar, sizin çevirdiğiniz eserlerdeki orijinal metin ile çeviri arasındaki uyumdan oldukça memnunlar. Bu uyumu nasıl sağlıyorsunuz?

Çeviri yaparken iki amacım var. Birincisi ve en önemlisi, rahat okunur bir metin ortaya çıkarmak. Kitabın İngilizce’de sahip olduğu akıcılığı Türkçe’de de vermek. İkincisi de, bu işi kitabın özüne saygı göstererek yapmak.

Özellikle fantazya alanında ilkem şu: kitabı İngilizce okuyan kişi ne anlıyorsa, Türkçe okuyan da aynı şeyi anlayabilmeli. Bu amaçla riskler alıyor olabilirim, ama aldığım riskler her zaman yayınevi kontrolünde oluyor. Çeviriyi teslim ederken bu risklere işaret edip, nihai kararı yayınevine bırakıyorum.

Hep söylerim, bir kitabın çıkması ekip işidir. Sonuç iyi de olsa kötü de, övgü ya da yergi yalnız ve yalnız çevirmenin, ya da yalnız ve yalnız yayınevinin değildir. Taşın altına hepimiz elimizi koyuyoruz.

  • Özellikle fantezi eserlerinde tercümeye başlamadan önce, seri yahut kitap hakkında ön bilgi olması açısından araştırma yapar mısınız yoksa size gelen bilgiler eşliğinde hemen çevirmeye mi başlarsınız?

Önce kısa bir araştırma yaparım. Kitabın ne tür bir şey olduğunu, orjinalini okuyanların yorumlarını öğrenirim. Bazen kitabı önceden okurum, bazen okumam. Benim çalışma düzenimde bunun pek etkisi olmuyor, çünkü yaptığım çeviriyi bitirdikten sonra mutlaka bir kez daha okur, aksaklıkları düzeltmeye çalışırım.

Dizilerde, güçlükler çıktığı oluyor ama. Devam kitapları gelmemiş, hatta yazılmamış oluyor, deyimler ve isimler kafamın içinde yerli yerine oturmamış olabiliyor. Eskiden bu bir sorundu, çünkü iletişim daha az ve zordu. Şimdi, bir sorum ya da sorunum varsa yayınevinden rica ediyorum, ajanslar aracılığı ile yazara ya da temsilcisine ulaşıyorlar. Soruma ya da sorunuma en yetkili ağızdan yanıt alıyorum.

İletişim kurduğum yazarların da, kitaplarının üzerinde bu şekilde titizlenilmesinden memnun olduklarını biliyorum.

  • Ve en çok merak edilen sorulardan biri. Hurin’in Çocukları ve Tehlikeli Diyardan Öyküler kitaplarını çevirirken Silmarillion ile Yüzüklerin Efendisi üçlemesinde ki kalıba uymaya çalıştınız mı? Özellikle okuyuculara yabancı gelmesin diye dikkat ettiğiniz kısımlar oldu mu?

Tolkien kitaplarında, artık Türkiye’deki Tolkien çevirilerinde başvuru kaynağı haline geldiğinden, Çiğdem Erkal İpek’in Yüzüklerin Efendisi çevirisini temel alma kararıyla işe başladım. Hurin’in Çocukları aynı dünyada geçse de göreceli olarak yalıtılmış bir öykü. Tehlikeli Diyardan Öyküler ise, Tom Bombadil dışında, ayrı bir eser. Bu yüzden dönüp dönüp, “Çiğdem Hanım ne demişti,” diye bakmam gerekmedi. Eserler arasında belli bir tutarlılık olması gerektiğine inanıyorum, ama sonuçta ayrı bir çevirmen, ayrı bir çeviri.

  • Çevirilerinizde, eserlere kendinizden bir şeyler kattığınız oluyor mu? Örneğin çevirisine hiç uymayan bir tümce ortaya çıksa bile, o anki durumu daha iyi yansıttığını düşünüp bazı kelimelerde oynama yaptığınız durumlar oldu mu?

Cümleler ve kelimeler değişebilir. İngilizce ve Türkçe çok farklı yapıda diller. İngilizce bir deyimin yerine, yerine tam oturan Türkçe bir deyim koymuşsanız, zaten metni değiştirmişsiniz demektir. Ama yaptığım değişiklikler hikayenin aslında ne anlatmaya çalıştığını değiştiremez. Eğer, hikayenin hatırı için, çok radikal bir değişiklik yapılması gerektiğine inanıyorsam, mutlaka yazara ulaşırım. Bu konuda nihai kararın yazara ait olduğuna inanırım. Ulaşamıyorsam radikal değişikliklerden kaçınırım.

  • Fantastik edebiyat çevirilerini severek mi yapıyorsunuz yoksa profesyonel anlamda icra ettiğiniz bir meslek olarak mı görüyorsunuz? Bununla birlikte “Fantastik Edebiyat” sizin için ne ifade ediyor da diyebiliriz.

Fantastik edebiyatı severim. Bazılarının aksine, edebiyat olarak da görürüm, zaten. Terry Pratchett’ın, Philip Pullman’ın, Ursula Le Guin’in edebiyat yapmadığına kimse inandıramaz beni. Tolkien’den bahsetmiyorum bile.

Fantazya’da en sevdiğim şey, “bu şekilde olsaydı nasıl olurdu?” sorusu üzerinde oynaması ve verdiği yanıtlar. Ejderhaları, iyilik için verilen savaşları, evrenin yapısı hakkındaki spekülasyonları da severim.

Bununla birlikte, onlarca fantazya okuduktan ve çevirdikten sonra söyleyebilirim ki, bir romanda ejderhalar, zırhlı şövalyeler ve büyücü asaları olması benim için yeterli değil. Sağlam hikayeler, güzel bir anlatım ve, evet, hoş bir macera arıyorum.

  • Hayranı olduğunuz fantezi yazarı var mıdır? Özellikle kitaplarını orijinalinden okuyup da dilini benimsediğiniz ve akıcılığına gıpta ettiğiniz bir yazar? Bununla birlikte çevirdiğiniz kitaplar da dahil olmak üzere, fantastik edebiyat türünde favorim diyebileceğiniz bir seri yahut kitap var mı?

Terry Pratchett yemek kitabı yazsa okurum. Bir dakika, yazmıştı zaten, değil mi? Dadı Ogg’un Yemek Kitabı? O zaman, Atlas yazsa okurum, diyelim. Bir dakika, onu da yazmıştı. Diskdünya Haritası. Hiç huyum olmasa bile, Terry Pratchett Türkiye’ye gelse/geldiğinde bağıra çağıra imza almaya gidecek hayran güruhundan biri olacağım. Belki kalabalıkta bayılırım bile. O kadar seviyorum.

Philip Pullman’ı da çok severim. Karanlık Cevher Dizisi fantazya dünyasında olay yaratmalıydı, o kadar sürükleyici, o kadar iyi bir dizidir. Ne yazık ki hakkını vermeyen bir filmin gölgesinde kaldı. Philip Pullman’ın, çok beğendiğim başka kitapları da vardır. Sekiz senedir yayınevlerini basmaları için ikna etmeye çalışıyorum. Sonunda Karanlık Cevher yayınlandı, en azından biraz rahata erdim.

  • Hiç “Keşke şu kitabı ben çevirseydim.” dediğiniz oldu mu? Olduysa isim verebilir misiniz?

Sık sık oluyor. Okuduğum bir kitabı beğendiğim zaman, çalıştığım yayınevlerine bilgi veriyorum. Ama yayın dünyası yeni gelişmeleri benden daha yakın takip ettiği için, her zaman faydam olmayabiliyor.

Daha önce dediğim gibi, Philip Pullman bunlardan biriydi. Dizinin üçüncü kitabını çevirdiğim için seviniyorum. Bunun dışında, çağdaş romanlar arasında da beğendiklerim oldu, oluyor. Ama sonuçta bu işin patronu yayınevidir. O ne derse o olur.

  • Son olarak Neil Gaiman’ın yazmış olduğu Coraline adlı kitabı çevirdiniz. Şu anda hâlihazırda çeviriyor olduğunuz bir kitap var mı?

Coraline’dan sonra yine İthaki için Kathleen McGowan’ın Book of Love adlı kitabını çevirdim. Şimdi ise bir TUDEM kitabı üzerinde çalışıyorum.

  • Gelecek için çevireceğiniz herhangi bir kitap var mı peki? Yani şu anda belli olan ve biz okuyucuların merakla beklediklerinden özellikle?

Birkaç aylık programım hazır. Okuyucular neleri takip ediyor bilmiyorum, ama ben bir sonraki Terry Pratchett çevirimi hevesle bekliyorum. Henüz programa almadık.

  • Aslında bu sorunun muhatabı pek tabi okuyucuların olması gerekiyor fakat sizin de düşüncelerinizi merak ediyoruz. Birçok çevirmen, özellikle de fantastik kitap çevirilerinde ister istemez olumsuz eleştiriye maruz kalıyor. Gerek orijinal isimler olsun gerek kurguda anlatılmak istenen vurgular olsun birçok yönden eleştiriler geliyor. Fakat ‘Niran Elçi’ için bu güne kadar dikkat çekecek şekilde hiç bir olumsuz eleştiri gelmedi. Siz, bu durumu neye bağlıyorsunuz?

Bir fantazya romanında değildi, ama eleştiri geldi aslında. Çok da haklı bir eleştiriydi. Siz gidip yazım hatası yüzünden Kazıklı Voyvoda’yı Kazıkçı Voyvoda yaparsanız, insanlar ne dese haklıdır. Çok utandım, ama aynı zamanda komiğime gitti.

Fantazya konusunda da, belki akıcı bir anlatım oluşturmaya çalışmam okuyucuların daha memnun kalmasını sağlıyordur.

  • Fantastik eserlerin çevirisi anlamında ülkemizi başarılı buluyor musunuz? Başarılı bulduğunuz bir ya da bir kaç çevirmen ismi verebilir misiniz?

Bu benim için zor bir soru. Çünkü, hem son dokuz senedir fantazyayı orijinalinden okuyorum, hem de bir meslek hastalığı oluştu, her metne eleştirel bakıyorum. Bu yüzden, izninizle, bu soruyu atlayayım.

  • Çocuklar için yazdığınız 4 kitaplık “Karaböcü Serisi” oldukça beğeni toplamıştı. Peki, gelecek planlarınızda fantastik türde yazma düşünceleriniz var mıdır? Çevirdiğiniz eserlerin tümünü göz önünde bulundurursak, yaratacağınız bir evrenin beğeni toplaması işten bile değil. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?

Evren yaratmak benim için çok iddialı olur. Elim her zaman bir şeylerle meşgul, devamlı bir şeyler yazıyorum. Ama siteniz için, küçük bir alternatif gerçeklik örneğini, bu röportajın sonuna ekleyeyim. Bakalım benim çocuksu alternatif gerçekliğim kimlerin hoşuna gidecek.

  • Genç çevirmenlere önerileriniz neler olabilir?

Öneri vaaz etmek bana düşmez, ama benim nasıl çalıştığım hakkında birkaç nokta, belki bu işe yeni başlayanların işine yarar.

Bir metnin çevirisini bitirdikten sonra, mutlaka en baştan en sona, okuyucu gözüyle okurum. Bu süreçte Türkçeleşememiş, “çeviri” gibi kalmış cümleler de gözüme batar ve olabildiğince düzeltirim.

Bol bol sözlük ediniyorum. Çevirdiğim kitaplar gerektirdikçe, özel terim sözlükleri alıyorum. Gerekirse, işin içindekilere soruyorum. Normalde mahcup biriyim, ama iş için gerekiyorsa, herkese telefon açıp ya da mesaj yollayıp soru sorabiliyorum. Gerçi sonunda, sen şu sözlüğü al istersen, demek zorunda kalıyorlar, ama olsun. Şaka bir yana, soru sorduğum herkes bana çok yardımcı oluyor. İşini iyi yapmaya çalışanı kimse terslemiyor.

İnternet de çok işime yarıyor. Kafama takılan en ufak şeyi, bir araba markasını, bir şekerleme ürününü, bir sokak argosunu, yerel özellikleri, vesaire, mutlaka araştırıyorum.

Son olarak, kaynak dilde ve hedef dilde bol bol okumak şart. Lise, üniversite ve profesyonel hayatta, değişik alanlarda pek çok kitap ve dergi okudum. Hepsi çeviri yaparken işime yaradı. Hangi kitapta, hangi alanda, nasıl bir sözcük, deyim karşınıza çıkacak, belli değil. Hepsini ezberlemeseniz bile, en azından karşılığını nerede bulabileceğinizi bilmeniz işe yarar.

  • Ve son olarak eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?

Güzel kitapların dilimizde yayınlanması sevindirici, ama keşke kendi yazarlarımız daha çok yayınlansa ve okunsa…

Verdiğiniz cevaplar için tekrar tekrar teşekkürler. Umuyoruz ki daha nice kitaplar da sizin isminizi göremeye devam edeceğiz.

Ben teşekkür ederim.


Niran Elçi’nin yazmış olduğu “Kediler Nasıl Ortaya Çıktı” denemesine ulaşmak için tıklayın!