TENADOR
Ork kralı Ghashog ve Lord Keril birbirleriyle bakıştı. Bu soruya nasıl yanıt verebilirlerdi ki. Yıllarca süren kanlı çatışmalar her iki tarafın da sebeplerini unutmasına sebep olmuştu, artık sadece öldürme isteği ve büyük bir kin vardı ortada. İlk olarak saçma sapan bir ortak lisan ile Ghashog konuştu ‘Yakıp yıkalım çünkü intikam var!’ Bu sözleri duyan Lord Keril’in gözleri alevlendi. ‘Küçük çocukları ve kadınları bile öldüren siz katillerin ne gibi bir intikam talebi olabilir! Yemin ederim dünyada tek bir ork kalmayana kadar ırkınızı öldüreceğim!’ dedi ve sözlerini pekiştirmek için yere tükürdü ve elini kılıcına götürdü. Xen gümüş gibi parlayan zırhlarla kaplı elini kaldırdı ve iki tarafı da susturdu. Her kelimenin üzerine basa basa ‘Burada bugün savaş olmayacak.’ Dedi ve iki taraf da itiraz etmek üzereyken ekledi. ‘Her ikiniz de en iyi beş savaşçınızı buraya getirin’ Bir süre sessizlik oldu. İlk hareket eden atına ukala bir gülümseme ile atlayıp birliğine doğru at süren Lord Keril oldu. Ork kralı gaddar bir gülümseme ve kendinden emin bir tavırla arkasını dönüp adamlarına doğru ilerledi.
Lord Keril ve ork kralı yanlarında beş kişilik ufak birlikleri ile ortada durmuş Xen’i bekliyordu. Keril in seçtiği adamların hepsi de sert görünüşlü orta yaşlarında tecrübeli şövalyelerdi. Hepsi de kılıç tutuşlarından ata binişlerine kadar bu konuda ne kadar iyi olduklarını kanıtlarcasına hareket ediyorlardı. Parlatılmış çelikten zırhlarının üzerine her biri krallığın armalarını taşıyan tüniklerini giymiş tek ellerinde kılıçları diğer ellerinde kalkanları hazır bekliyorlardı. Ghashog’un birliği ise kelimenin tam anlamı ile devasaydı. Her biri kas yığını, inanılmaz güçlü görünen, sivri dişlerinin arasından salyaları akan kana susamış bir birlikti. Kocaman baltalarının mümkün olabilecek her yerinde keskin dikenler ve kurukafa motifleri vardı.
‘Şimdi ne olacak’ dedi Lord Keril. ‘Kimin birliği ölürse o mu kaybedecek?’ Ork kralı pis pis sırıttı ve ‘Yani siz ölecek!’ dedi. Xen bir adım ilerledi ve sert bir ses tonu ile konuştu.’Hayır. İkiniz de bu birlikler öldükten sonra savaşı durdurmayacak kadar aptalsınız. Kraliçem Seveal’ın emriyle bu savaşı durdurmak için buradayım ve bunu ne pahasına olursa olsun yapacağım. Önünüzde iki seçenek var ya savaşırsınız ve bu topraklarda tek bir canlı kalmayana kadar hepinizi öldürürüm –ki inanın bana bunu yapmak istemiyorum ama gerekirse yaparım, ya da ikiniz de bu beşer adam haricinde burada kimsenin ölmeyeceğine dair bana söz verirsiniz ve bir süre daha beni görmezsiniz. İki taraf da şimdi bu konuda savaş tanrılarına yemin edecek.’ Sözlerini sert bir kaş çatma ile bitirdi.

Lord Keril sinirle gülümsedi. Bu adam tabiî ki de bu topraklar üzerindeki herkesi öldüremezdi ama güçlü olduğu bir gerçekti ve bir tanrıçayı kızdırmak akıllıca bir iş değildi. Ghashog ise adamlarının bu teneke adamları yeneceğine emindi ve hemen ileri atılıp ‘ Ben Ghashog tüm savaş tanrıları adına and içiyor ki bunlardan başkası ölmemek!’ Lord Keril omuz silkti. Ne kaybedecekti ki nasıl olsa şövalyeleri bu aptal orkları bir dakika içinde öldürecekti. O da yemin etti ve iki tarafta yeminleri ile bağlandığı anda Xen çevik bir hareketle omzunda asılı duran devasa kılıcını çekip Orkların arasına atıldı. Orklar daha ne olduğunu anlayamadan koca kılıcını yanlamasına savurdu ve öndeki ilk üç ork göğüslerinden kanlar fışkırarak yere kapaklanırken suratlarında anlamsız ifadeler vardı. Geride kalan iki ork ise savunma pozisyonu almışlardı bile koca baltaları ile Xen in iki yanından saldıracaklardı. Akıllıca diye düşündü Xen, ama yeterince değil. Orklar savaş çığlıkları atıp iki yanından saldırırken tek yaptığı şey eğilerek kılıcını tam bir daire şeklinde savurmak oldu. İnanılmaz derecede keskin kılıç orkların ayaklarını bedenlerinden kopardıktan sonra yana doğru takla atıp orkların işini tamamen bitirdi. Ork kralı sinirden kudurmak üzereydi ama beş seçilmişini öldüren bu zırhlı adama da saldırma konusunda derin şüpheleri vardı. Şövalyeler ise yüzyıllardır düşmanları olan orklardan akan kanlarla birlikte coşkularını gizlemeyip Xen’e tezahüratta bulunuyorlardı. ‘Ama…’dedi Ghashog ve kala kaldı. Çünkü Xen’in tek hareketi ile asperi göklerden inmiş ve ona doğru oldukça tehditkar bakışlar atıyordu. Xen tek eliyle beş kişilik kendisini alkışlayan şövalye birliğini gösterdi ve ‘Atlar’ dedi duygudan arınmış sesi ile. Asperi toynaklarını yere koydu ve bir nefes verdi. Şövalyelerin eğitimli savaş atları karşı koymaya çalışır gibi yerlerinde kıpırdandılar. Asperi tekrar daha güçlü bir şekilde kişneyip dört nala kalktı ve yerden etrafa tozlar saçan toynaklarını tekrar yere indirdi. Şövalyelerin eğitimli atları kanlı savaşlara bile gözlerini kırpmadan giren cesur yaratıklar aniden şaha kalktılar ve sağa sola koşuşturmaya başladılar. Yerden kalkan toz bulutları ve atların kişnemeleri ile tam bir kaos ortamı oluşmuştu.
Herkes sağına soluna bakıp ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Tek birisi hariç… İki şövalye atlarından düştü ve diğer ikisi ayakları takılı halde sürüklenmeye başladı. Kontrolünü sağlayabilen tek bir şövalye kalmıştı. Xen şimşek gibi hareket etti yere düşen şövalyelerin zırhlarının tek açık noktası olan boyunlarına seri darbeler indirdi ve asperiye atladığı gibi atlarında sürüklenen adamların yanına koşturdu. Kontrolünü sağlayan şövalye daha şaşkınlığını üstünden atamadan dört yoldaşı kanlar içinde yerde yatıyordu ve onların katili şimdi atının üstünde kendisine doğru geliyordu. Şövalye atından indi ve kalkanı ile kılıcını yere attı. Miğferini yere bırakıp bir dizinin üstüne çöktü ‘teslim oluyorum…’ dedi. Xen asperiden inip yavaş adımlarla adama yaklaştı. Yanına geldiğinde kılıcının tek hamlesi ile boynunu kusursuca kesti. ‘Üzgünüm’ dedi sadece önündeki diz çökmüş şövalyenin canını verirken duyabileceği bir fısıldama ile.
Üzgünüm diye düşündü.
Eğer orklar ya da insanlar birbirlerini öldürse bu kin ve kan davası devam edecekti. En azından şimdi nefretlerini yöneltecekleri ortak birini buldular. Şövalyenin düşen bedenini tuttu ve yere hafifçe bıraktı. Asperiye tek bir hamle ile atlayıp kılıcını sırtındaki kına yerleştirdi. Şaşkınlıktan ve sinirden dillerini yutmak üzere görünen Lord Keril’e ve Ghashog’a baktı ve o meşhur güç kıvılcımları saçan gür sesi ile ‘Tanrılar üzerine yemin ettiniz.’ Savaş alanının ortasına saçılmış cansız on bedene işaret etti. ‘Bunlar dışında kimsenin ölmeyeceğine.’ Asperi emre ihtiyaç duymadan dört nala koştu ve kısa bir süre sonra gökyüzüne yükselip inanılmaz bir hızla uzaklaştı. Xen’den geriye kalan tek şey olan Seveal’in sancağı alanın tam ortasında herkes ile dalga geçercesine dalgalanıyordu. Aperinin kulaklarına eğilip çok az duygu kırıntısı barındıran bir ses tonu ile ' Bazen dengeyi sağlamak sandığımdan daha zor oluyor' dedi Xen ve atın boynuna sıkıca tutundu.
-----o-----
Mit'e sonsuz teşekkürler. Ork ismi bulmakta hep zorlanmışımdır...