Kayıt Ol

Gizliajans - Alper Canıgüz

Çevrimdışı Bardes

  • **
  • 210
  • Rom: 13
    • Profili Görüntüle
Gizliajans - Alper Canıgüz
« : 11 Mayıs 2010, 21:41:03 »



"Patronunuz Şeytan Bey'dir ve sizden de çok hoşlandığını söyleyebilirim."
Neydi bu şimdi? Şaka mı? " Öyle mi? " dedim bu manyakça oyuna bir tur ayak uydurmaya karar vererek. "Nereden biliyorsunuz? "
"Kendisi söyledi."
Elimden geldiğince aptal gibi görünmemeye çalışarak gülümsedim.
"Ben kaçırmışım o kısmını."
"Sizin hatanız değil. Telepatik olarak iletti düşüncelerini."
"Evet anlıyorum," diye kestirip attım, yeni işimi daha başlamadan bırakmak zorunda kalmamak için. "Öyleyse kendisine teşekkürlerimi de iletin."
"Ona kendiniz de teşekkür edebilirsiniz," dedi Tunçay Bey bıyık altından gülerek.
"Şeytan Bey görüşmenin başından beri burada, aramızda bulunuyor." Bardağına iki buz attıktan sonra pipetini uzun uzun emdi ve boş bakışlarıma yanıt olarak, o kocaman işaret parmağıyla, masanın üzerinde psikopatça beni kesmekte olan kara kediyi işaret etti.

Dünyanın, şahsına karşı kurulmuş bir komplo olduğuna inanan, genç ve avare metin yazarı Musa... Onun, hayatın her alanına derin ve samimi bir merakla yaklaşan, temiz kalpli ev arkadaşı Şaban... Diğer tarafta, gaddar bir kedi tarafından yönetilen, birbirinden tuhaf çalışanlarıyla bir reklam ajansı: Menekşe gözlü sanat yönetmeni Sanem, esmer ve seksi sekreterler Mehtap ile Sevilay, durmaksızın ağlayan yaratıcı yönetmen Çeşme, psişik-sismograf çaycı Ercan... Ve şöhretler: Tesla, Prens Charles, Kaan Sezyum, Küçük Prens, Süpermen ve diğerleri...

Özgün üslubuyla, ilk kitabı Tatlı Rüyalar'dan itibaren geniş bir hayran kitlesi edinen Alper Canıgüz'den yine eğlenceli, heyecanlı ve kışkırtıcı bir absürd macera...
(Arka Kapak)

Yorumum:

Yine çok eğlenceli bir Alper Canıgüz romanı. Dumurdan dumura uğrayarak bitirdim. Hem sürükleyici hem zekice. Olaya dahil olan yan karakterlerle çok iyi zenginleştirilmiş. :D
Okuyun. ;)


Yazarın forumumuzdaki diğer eserleri:

-Oğullar ve Rencide Ruhlar
-Tatlı Rüyalar

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: Gizliajans
« Yanıtla #1 : 14 Mayıs 2010, 19:51:11 »
Alper Canıgüz, Murat Menteş ile birlikte deli gibi okumak istediğim yazarlardan birisi. Aşağıdaki alıntı, onun "Gizliajans" kitabından:

Bazı aşklar vardır, içinde kahkahaların çınlamasından ziyade gözyaşlarının çağlaması daha uygun düşer. Onu gördüğüm ilk anda biliyordum ki bizimkisi, eğer bir aşkımız olacaksa, böylesine yazgılıdır. Ve kim bu sevdaya yakışacak sözcükleri kalbimin sahibinden daha iyi bilebilir? “Seni çok üzerim ben.” Bir şeyler söyleyecek oldum, ama o parmaklarını dudaklarıma götürerek beni susturdu. Ve sonra aşkım, göz bebeklerinde iki dolunay, lanetini ıslak bir öpücükle mühürlerken, gökyüzündeki metropol ışıklarının gizleyemediği bir yıldız kaydı. O zaman ben de hayatım boyunca ruhumu esir edecek yeminimi diledim: “Ölümüm elinden olsun.”


Hayran olunası... Tez vakitte okumalı.

Çevrimdışı Bardes

  • **
  • 210
  • Rom: 13
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gizliajans
« Yanıtla #2 : 14 Mayıs 2010, 20:16:21 »
Gizliajans'ın, Murat Menteş'in Dublörün Dilemması'na benzediği söylenir. Ben de Murat Menteş okumadım ama en azından karakter isimlerinde benzerlik seziliyor. Bunun için Murat Menteş benim de okumak istediklerim arasında.

Kitabın her bir yerinde efsane olacak türden cümleler var. Hele hele ana karakterin kafa seslerini duyduğumuz bir bölüm var ki aman aman. Neyse gerisini kitabı okursan konuşuruz artık :D


Edit: Benzeyen isimler değil de arka kapak ve Korkma Ben Varım'a benziyormuş Dublörün Dilemması'na değil.

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: Gizliajans
« Yanıtla #3 : 03 Temmuz 2010, 18:42:53 »
Alper Canıgüz'e bir kez daha hayran kaldım. "Oğullar ve Rencide Ruhlar"dan sonra yine farklı bir tat olmayı başardı benim için. Aynı sürükleyicilik, aynı mizah, aynı dumur etkisi... İnsan okurken zekaya da ayrı şaşırıyor. Dilin kıvraklığı falan da cabası.

“Ölümüm elinden olsun.”

Efsane her şeyiyle...

"Tatlı Rüyalar"ı okumak için sabırsızlanıyorum. :)

Bu arada Alper Canıgüz Twitter'dan yeni bir Alper Kamu romanının yolda olduğunu müjdelemiş. Ayrı bir sevinç oldu benim için. :D

Çevrimdışı Bardes

  • **
  • 210
  • Rom: 13
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gizliajans
« Yanıtla #4 : 12 Temmuz 2010, 12:50:04 »
Bu arada Alper Canıgüz Twitter'dan yeni bir Alper Kamu romanının yolda olduğunu müjdelemiş. Ayrı bir sevinç oldu benim için. :D

Süpermiş. Ben de çok sevindim şimdi. :D

Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gizliajans
« Yanıtla #5 : 15 Aralık 2010, 17:34:59 »
Birçok kişi, kitabın Oğullar ve Rencide Ruhlar tadında olmadığını, ona göre hafif kaldığını ve o kadar da iyi olmadığını belirtmiş.

Ama bu tür yapılan sözde eleştirilere kitap tanıtım yazısı ile zaten daha baştan cevap vermiş.

Alıntı
Özgün üslubuyla, ilk kitabı Tatlı Rüyalar'dan itibaren geniş bir hayran kitlesi edinen Alper Canıgüz'den yine eğlenceli, heyecanlı ve kışkırtıcı bir absürd macera...

Alper Canıgüz'ün Alper Kamu'yu anlattığı kitabına nazaran bu kitabı tek bir oturuşta bitirebilir ve hatta "Daha yok mu?" diyebilirsiniz. Edebiyatı mizah ve komedi unsurları ile bezeyip okurlarına sunan bu romanın aslında en güzel tarafı, başta da belirtmiş olduğum absürdlüğü oluyor. Fakat bir kitap sizi hem neşelendiriyor, hem hüzünlendiriyor üstüne bir de sesli şekilde kahkaha atmanıza neden oluyorsa -ki etrafınızda biri varsa sizin deli olduğunuza kanaat getirmeleri işten bile değil- benliğinizde "daha ne ister insan!" düşüncesini var ediyor.

Hatta sizlere ekşi sözlük'te bir yazarın üşenmeyip dijital ortama geçirdiği, kitaptan bir bölüm sunmak istiyorum. Bu cümleleri sesli şekilde bir erkekten duyup da erimeyecek kadın var mıdır mesela?

Spoiler: Göster
Alıntı
sanem hanım. sanem. evlen benimle sanem. kadınım ol benim. yasadıgım tüm acıları, yaptıgım bütün kötülükleri, pismanlıklarımı, hatalarımı akla. basına çiçekten taçlar yapayım, sana siirler yazayım, seni her gece masallar anlatarak uyutayım. bazı aksamlar dvd’de film seyredelim seninle. birlikte hüzünlenelim, birlikte gülelim. sanat galerileri gezelim. sen benden daha çok anla modern sanatı. gördügümüz eserlerin ne anlama geldigini açıkla bana, ben basımı sallayayım. ah ben ne aptalmısım! nasıl olup da varlıgından kuskuya düsmüsüm? oysa hayat denen bu yaranın seni bulmak dısında ne anlamı olabilirdi ki? bak simdi her sey ne kadar açık görünüyor oysa. ilk görüste aska inanırsın, degil mi sanem? evet, çok dogru. ben de baska türlüsüne inanmam zaten. biliyor musun sanem, ben seni hep severim. her gün daha çok severim. bak mesela pencerenin önüne bir kus konar ben seni severim, bir tren yolculugunda pencereden dısarı bakarken derme çatma bir ev gözüme çarpar ben seni severim, burnuma eskilerden, hangi uzak hatıraya ait oldugunu bir türlü çıkaramadıgım bir koku çarpar ben seni severim, kafama kus sıçar ben yine seni severim… anlıyor musun beni? sonra ben bazen biraz fazla kıskanç olabilirim. diyelim yazlık bir yere gitmisizdir de, bir aksam sen çok hos bir tunik giymissindir, oradaki bütün erkekler bayılır sana, hemen asık olur. ben mesela tunik nedir onu bile bilmeden kıskançlıktan çatlayabilirim böyle bir durumda. ama belli etmem. ama sen yine de sezersin. öyle bir laf edersin ki ben, benden baska hiç kimseye bakmayacagını anlarım. o kadar da incesindir. bir de bir iyilik rica edecegim senden. gözlerine o elem ifadesini yükleyen alçagın adını söyle bana. söyle ki, ona hemen düello sahitlerimi göndereyim. silah seçimini o yapsın. evet. utanarak kabul ediyorum ki, bunu bir yerde okudum. ama ne fark eder? bütün siirler, romanlar senin için yazılmadı mı zaten? sarkılar senin için söylenmedi mi? masumların kanı senin için akmadı mı? ruhum hep seni aradı benim sanem. hep seni arar. milyonlarca yıl geçsin, sistemler çöksün, günesler patlasın benim ruhum seni arar. ve biliyor musun sanem, bulur da. simdi buldugu gibi bulur. seni seviyorum. seni seviyorum. seni seviyorum.”


Alper Canıgüz, son romanı Gizliajans ile tüm takdirleri hakettiğini bir kez daha kanıtlıyor ve bununla birlikte takipçileri yeni bir kitabın gelmesi için giderek sabırsızlanıyor.

Bekleyelim, görelim!
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gizliajans
« Yanıtla #6 : 31 Temmuz 2011, 05:06:39 »
Bir günde çok rahatlıkla bitirilebilecek başka bir Alper Canıgüz romanı daha.

Bazı esprilerine tekrar tekrar dönüp güldüğüm, yaptığı tanımlamalarla takdir ettiren ve kelimelerle oynayışını yine herkese kanıtlayan bir romandı. Olayların aslının anlaşılmasıyla okuyucu şaşırtmayı yine ve yine başarmış.

Ancak şöyle bir durum var ki, benim için bir Oğullar ve Rencide Ruhlar kadar iyi değildi. Evet, akıcı dili ve yazarın kendine has üslubuyla çok kısa zamanda bitirdiğim bir kitap oldu, bu doğru. Yine de diğer kitapta aldığım tadın aynısını aldım diyemem. Oğullar ve Rencide Ruhlar'ın yeri ayrı oldu benim için.

Bir de, aşk durumu biraz fazlaya kaçmış gibi geldi bana. Kitaptan bir an olsun sıkılmasam da bu tuhaf aşıklarımız bazı yerlerde beni itti demek zorundayım.

Alıntı
Gizliajans'ın, Murat Menteş'in Dublörün Dilemması'na benzediği söylenir.

Bardes'in cümlesinde geçen bu sözdeki gibi, kitabı okurken Dublörün Dilemması'na bir an ben de benzettim. Ama Dublörün Dilemması ile dağlar kadar fark da var aynı zamanda. Garip.

Sanırım sorun, Oğullar ve Rencide Ruhlar'ı önce okumamdan kaynaklı :). Beğenmedim demiyorum elbette. Sürükleyiciliği ve binbir türlü tuhaflığıyla sıradışı bir romandan bahsediyoruz ne de olsa.

Son olarak, Şeytan Bey'i daha çok görmek isterdim. Bir an konuşacağını bile düşünmüştüm oysa :D.

Çevrimdışı Marius

  • ****
  • 1109
  • Rom: 31
  • poor misguided fool
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gizliajans
« Yanıtla #7 : 09 Ağustos 2011, 23:30:45 »
Alper Canigüz'ün okuduğum ilk kitabı. Okuduğum yorumlara bakılırsa ilk olarak Gizliajans'ı okuduğum için şanslıyım heralde. Özgün bir konu ve birbirinden ilginç karakterleri ile bir çırpıda biten, güzel bir roman. Oğullar ve Rencide Ruhlar'ı daha sonra okuduğunuzda yazara aşık olmamak elde olmuyor.

İlk kelimesinden itibaren bağlıyor kitap okuyucuyu. Kurulan cümlelerin yazara has üslubunun hoşluğu ile elinizden bırakmak istemiyorsunuz kitabı. Musa, Sanem ile tanıştıktan sonra ise her sayfasını yüzünüzde bir aşk ile çeviriyorsunuz. Son sayfalara doğru kitap bitmesin diye elinizden bırakmak istiyorsunuz. İçinde barındırığı klişelerle o kadar güzel dalga geçmişki klişelere laf bile edemiyorsunuz.

Aşk bu kadar güzel anlatılabilir miydi peki?

"Sanem Hanım. Sanem. Evlen benimle Sanem. Kadınım ol benim. Yaşadığım tüm acıları, yaptığım bütün kötülükleri, pişmanlıklarımı, hatalarımı akla. Başına çiçekten taçlar yapayım, sana şiirler yazayım, seni her gece masallar anlatarak uyutayım..." diye devam paragraf gözlerimi doldurmuştur. Hangi erkek bu cümleleri kurmak, bu şekilde hissetmek istemez? Ah be Canıgüz! Neler yazıyorsun sen öyle.
After I count down, three rounds, in hell I'll be in good company.

Çevrimdışı Denaro Forbin

  • *****
  • 2114
  • Rom: 54
    • Profili Görüntüle
    • Bilimkurgu Kulübü
Ynt: Gizliajans
« Yanıtla #8 : 05 Ağustos 2013, 02:22:05 »
Gizliajans için "Klasik bir Alper Canıgüz kitabı" yakıştırmasını yapabiliriz rahatlıkla.

İlk iki kitaba nazaran karakter yelpazesi daha geniş Gizliajans'ın. Bu durum kısa bir roman için dezavantaja dönüşebiliyor ne yazık ki. Okur karakterler hakkında daha fazla bilgi istiyor haklı olarak ve bu isteği kitabın yazarı tarafından yerine getirilmeyince de bazı şeyler havada kalabiliyor. Bence bu kitabın tek olumsuz yönü budur.

Bunun haricinde eleştirebileceğim bir nokta bulunmamakta. Her şeyden biraz var kitapta: Aşk, sevgi, özlem, mutluluk, kahkaha, hüzün... Alper Canıgüz okurlarına gene farklı farklı duygular yaşatıyor bu kısacık romanında.

Absürdlük bakımından ilk iki kitapla yarışabilmesi mümkün Gizliajans'ın, lakin güldüren kısımlar azınlıkta. Bu yönden Oğullar ve Rencide Ruhlar'ı arar oldum, ki zaten Gizliajans da bir Oğullar ve Rencide Ruhlar değil hani. Okuduğum 3 Canıgüz kitabı arasında şu an için en sevdiğim konumunda küçük(?) Alper Kamu ve maceralarının olduğu kitap.

Musa, Sanem, Müberra Abla, Fezai Aydıntürk, Tunçay Bey, Şeytan Bey, Durnev Hanım... derken gene bir çırpıda bitti. Beni üzen bir final oldu açıkçası. Elbette ki Musa ve Sanem'in aşkı görülmeye değerdi. Musa'ya da ister istemez üzülüyor insan. Adamın hayatı bir anda tepe taklak oldu. Hak etmedi bence.

Değinmek istediğim bir konu da şu: Kitabın kapağını da süsleyen kara kedimiz yani nam-ı diğer Şeytan Bey'in hikayedeki rolünün biraz daha fazla olmasını beklerdim. Ne yazık ki beklediğim gibi olmadı ve bu durum biraz hayal kırıklığına uğrattı beni. Her neyse.

Gene okuması eğlenceli bir Canıgüz romanı Gizliajans. Keyifli saatler geçirdim okurken.

Bunlar da kitaptan alıntılar:

"Ah Musa," dedi. "Niye geldin peşimden?"
"Ay neden dünyanın peşinden gelir Sanem?"

"Çünkü bireyin kendini gerçeklemesi ile toplumunki arasında akıl almaz bir kozmik bağ var! Birindeki gelişim direkman diğerininkini tetikliyor..."

"Para burjuvalar için değerli bir şeydir. Kanında asalet taşıyanların değerini ya da güzelliğini hiçbir şey gölgeleyemez." -Durnev Hanım.

"En kolay yutulur olanlar, en büyük yalanlardır." -Fezai Aydıntürk.

"Hayattaki bütün kötülükler sıcaktan kaynaklanır. Neden daha uzun yaşayan canlıların daha düşük vücut ısısına sahip olduğunu düşünmediniz mi hiç?" -Tunçay Bey.

"Kabuslarınız bir nefes kadar yakınınızdadır." -Müberra Abla.

"Bazı aşklar vardır, içinde kahkahaların çınlamasından ziyade gözyaşlarının çağlaması daha uygun düşer." -Musa.

"Şimdi el ele, göz gözeydik. Şimdi ikimiz bir uçurumun kıyısındaydık." -Musa.

"En güzel söz tam zamanında söylenmeyen değil midir?" -Musa.

"Hiç kimse ölene kadar ölüme hazır değildir." - Musa

"Tanrım, ne müthiş şeydi şu aşk. Ne kadar harikaydı bir darılıp bir barışmak." -Musa.

"Ne kadar dibe batarsan, o kadar yükseğe çıkmaya hak kazanırsın." -Musa.

"Tutkular cehenneminden geçmeden cennete ulaşamazsın!" -Musa.

"Çünkü en çok sevdiklerin yaralar seni." -Musa.

"Mevsimlerden yazdı ve tercüme-i halime ne söylesem azdı. Biliyordum, gidecekti. Kim bilir, belki de bir bekleyeni vardı? Lakin gözlerinden anlıyordum, o da benim gibi yalnızdı. Dışarıdan bakınca halleri pervasız, ruhu uçarıydı. Sevdiyse de çok, korkarım bana pek inanmazdı. İşte bu konuda çok haksızdı. Varsın olsun; başka kim gözlerinde umudu ve acıyı aynı anda böyle güzel taşırdı? Tanrı'nın kaderime yazdığı işte bu kızdı." -Musa.