Kayıt Ol

Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 11- 2/2 | Seçimler ve Bedelleri | Final

Çevrimdışı Loren_Summers

  • **
  • 156
  • Rom: 3
  • Sütlü Kahve...
    • Profili Görüntüle
    • Ejderha Yurdu
Birazdan okuyacağınız hikaye en yeni hikayem olmakla beraber bölüm sayısı belli değildir. İyi okumalar. =)

Bölüm 1
Altın Elmas
Ağustosun o sıcak gününde yüzlerce insan hiç sıkılmadan veya şikayet etmeden ellerinde kitaplarıyla kitapçının önündeydiler. Kimse klimanın yetersizliğinden, havanın sıcaklığından veya dükkanın ne kadar küçük olduğundan şikayet etmiyor, hatta hiç konuşmadan sessizce bekliyordu. O gün önemli bir gündü onlar için. Çıktığı günden bu yana – yaklaşık bir ay gibi kısa bir süredir – inanılmaz bir şekilde satan o kitabın yazarıyla karşılaşıp kitaplarını imzalatacak hatta eğer şanslılarsa belki bir fotoğraf bile çekileceklerdi. Uzun bir kuyruk oluşturmuş o kalabalık heyecanlı bir şekilde etrafına bakınıyor bir yandan da sabırsızca ellerimdeki kitabı karıştırıyordu. Kitabın üzerinde büyük bir odada duran makul ölçülerde bir sehpa – çok şıktı ve küçük oymalarına kadar çizilmişti – ve sehpanın üzerinde kocaman bir elmas vardı. Arka planda duran oda çok ihtişamlı bir yerdi, bir saray ya da bir şatoyu getiriyordu akıllara. Elmasın bulunduğu sehpanın gerisindeki duvarda çok büyük, uzun ve boyalı bir cam vardı. Camda simsiyah cüppe giymiş biri resmedilmişti ve gelen gün ışığı tam onun gözlerinden çıkıyor – en azından öyle düşünüyorlardı çünkü yüzü gözükmüyordu – ve elmasa ulaşıyor, onu altın rengine boyuyordu.  Onun dışında odaya ışık girmiyordu ama yine de pek karanlık sayılmazdı. Camdaki resmin biraz üzerine de kitabın ismi yazılmıştı (tabii ki altın sarısıyla);
“Altın Elmas”

İçeri yavaşça yaşlı bir adam girdi, tüm kalabalık bir anda gözlerini ona çevirmişti, insanlar yazarı görmeyi ummuşlardı aslında ama karşılarında kitapçının sahibini görünce düş kırıklığına uğradılar. Adam yaşlı elini havaya kaldırdı ve yavaşça, bileğinden aşağı yukarı salladı, bir yandan da konuşuyor insanlara bekledikleri haberi veriyordu;
“Yazarımız birazdan geliyor, eğer daha düzgün sıra olursak sevinirim. Dükkanımda kargaşa istemiyorum”
Adam yine ağır adımlarla içeri girdi ve meşhur kitabın meşhur yazarına;
“Haydi kızım” dedi “Seni bekliyorlar”
Kız ona sıcacık bir gülümsemeyle yanıt verdi ve içeri doğru yürümeye başladı. Yaşlı kitapçıyla aralarındaki bu samimiyet yeni doğan bir şey değildi aslında. Kız yıllardır onun yanında çalışıyordu ve şimdi şu hale bakın, bir yazar olmuştu. Onu bu yaşlı adam büyüttü denebilirdi aslında ki zaten kız içeri giderken de adamın gözleri dolmuştu. Gururla kıza bakıyordu.

Yazar yavaşça içeri girdi ve kalabalık heyecanla fısıldanmaya başladı. Yazar en fazla yirmilerini süren genç bir kadındı. Omuzlarına dökülen dalgalı, kahverengi saçları ışıkla parlıyordu, etrafına dişlerini göstermeden, nazikçe gülüyordu. Uzun, askılı, siyah bir elbise giymişti, teninin beyaz olması bu sebeple biraz dikkat çekiyordu. Heyecanla etrafındaki kalabalığa baktı. Bu kitabı yazarken bu kadar beğenileceğini hiç ama hiç düşünmemişti. Ona ayrılan yere oturdu ve ilk kişi geldi;
“Ah, merhaba. Ben Elena Sagor, sizinle tanışmak büyük bir şeref” Ufak tefek, hızlı hızlı konuşan bir kızdı. Gözleri pırıl pırıldı ve elleri titriyordu. Bu kadar iyi miydi gerçekten kitabı? Kızın kitabını onun titreyen ellerinden yavaşça aldı. Önce içine ne yazacağını bilemedi, daha sonra kendini klasik cümlelere bıraktı.

“Elena’ya sevgilerle
                            Loren Summers”
Kız sevinçle bir çığlık attı ve hızla kitabı alıp inanamaz gözlerle imzaya baktı. Loren şaşkınlıkla onu izliyordu ve kızın kitaba sıkı sıkı sarıldığını görünce ister istemez yüzünde bir tebessüm oluştu. Koşa koşa – tabii o kalabalık içinde ne kadar koşabildiyse- dışarı çıktı ve gözden kayboldu. Sonraki iki saat Loren için hemen hemen aynı geçti, pek çok farklı insanla karşılaştı. Kimisi çok heyecanlıydı, kimisi çok mutlu. Bazıları yaşını başını almış olgun insanlarken bazıları daha çocuk denecek yaştaydı. İki saatin sonunda dükkan sahibi hala kapıda bekleyen küçük kalabalığa kötü duyurusunu yaptı;
“Evet millet! Üzgünüm fakat imza günümüz burada bitiyor, bu kızcağız biraz daha imza atarsa ömrünün sonuna kadar yazı yazamayacak. Bu sebeple dağılmanızı istemek durumundayım”
Kalabalıktan mutsuz ve reddeden bir “Aaaa” sesi yükseldi, insanlar belki fikrini değiştirir diye yaşlı kitapçıya baktı ama adam beyazlamış kaşlarını çatmış kafasını sağa sola sallıyor, iki kolunu açmış kalabalığa doğru yürüyordu. İnsanlar, biraz zor da olsa, dışarı kovaladıktan sonra Loren’in yanına gelip oturdu;
“Ne kalabalıktı ama!”
“Sen bir de bunu elime sor”
İkisi de keyifli keyifli güldü, bir süre dinlendirici bir sessizlik olduktan sonra yaşlı adam konuştu;
“Söylesene kızım nedir kitabının sırrı? Nedir bu Altın Elmas?”
Loren sevecen bir kızgınlıkla bağırdı;
“Edward! Üşenmeyip kitabımı okusaydın Altın Elmas’ın ne olduğunu bilirdin. Kitabımın sırrıysa aslında basit ama bunu sana söyleyemem, rakip istemiyorum” neşeli bir kahkaha attı ve kitabını eline alıp karıştırdı;
“İşte! Dinle bakalım;
    … ve Adam Altın Elmas’a dokunmak üzereyken, evrenin tüm sırlarını keşfetmeye bir adım kalmışken, o geldi. Elmasın karanlık muhafızı! Elmasın üzerine yayılan güneş ışığı bir anda soldu ve camda resmedilmiş siyah cüppeli muhafız hareket etti. Yavaşça camdaki yerini terk ederek elmasın yanına geldi. Donup kalmış olan Adam ne yapacağını şaşırmış, hareket dahi edemezken muhafız cüppesinden uzun bir kılıç çıkardı…”
Yaşlı adam dikkatle dinleyen gözlerini kısmıştı;
“Ve?!”
“Ve kitabımı oku Edward!” Loren bir kahkaha daha patlattı Edward homurdanarak – ve yaşlı dizlerini tutarak- ayağa kalktı;
“Gözlerim görüyor da sanki! Hem o kadar vaktim bile yok, ne olur özetlesen?”
“Edward!”
“Tamam tamam. Ben en iyisi sana biraz çay ve kurabiye getireyim”
Yaşlı adam küçük adımlarla ilerlerken Loren gülümseyerek ona seslendi;
“Beni kurabiyelerinle kandıramazsın Edward”

Adam yavaşça arka odaya geçerken kitapçının kapısı yavaşça açıldı ve içeri açık kumral saçlı, gözlüklü bir adam girdi. Loren kuşku dolu bakışlarla ayağa kalktı ve henüz içeri girmiş olan adama doğru yürüyerek konuşmaya başladı;
“Merhaba, eğer imza günü için gel—“ ama sözünü tamamlayamadan adam elini havaya kaldırdı ve onu susturdu. Giderek Loren’e yaklaşıyordu, kız korkuyla bir adım geriledi ve adam konuşmaya başladı;
“Hayır ben imzanızla ilgilenmiyorum” insanı etkileyen güzel bir sesi vardı “Benim ilgilendiğim şey bizzat sizsiniz”
Loren bir an ne diyeceğini bilemeden adama şaşkın gözlerle baktı. Onu tanıyıp tanımadığını düşündü (aslında birine benzetiyordu) ama bir cevap bulamadı. Bu yabancı her kimse, sesi ne kadar hoş olursa olsun, hiç de hoş bir başlangıç yapmamıştı.
Hayaller ve Kabuslar
"Kırmızı gözleri hem korkutucu, hem de büyüleyiciydi..."

Çevrimdışı pleasant^^

  • ****
  • 1642
  • Rom: 12
  • bitch is back to the town.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 1 | Altın Elmas
« Yanıtla #1 : 21 Temmuz 2008, 16:53:31 »
Yabancının ne istediğini merak ettim.Bence hikayeyle alakalı bir şey olabilir.Güzel bir başlangıç yapmışsın hatta ilk cümleler bana HP çıkar çıkmaz kitapçıların önüne yığılan hayranları anımsattı.:D
Bu arada kızın "ve kitabımı oku Edward." demesi de kopardı. :P Çok güzel bir hikaye başlıyor sanırım.Ellerine sağlık.

so you ride yourselves over the fields and you make all your animal deals and your wise men don't know how it feels to be thick as a brick.

Çevrimdışı Loren_Summers

  • **
  • 156
  • Rom: 3
  • Sütlü Kahve...
    • Profili Görüntüle
    • Ejderha Yurdu
Ynt: Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 1 | Altın Elmas
« Yanıtla #2 : 21 Temmuz 2008, 16:56:05 »
Haha teşekkür ederim. :D Evet orayı yazarken ben de çok eğlenmiştim ve zaten Loren ve Edward'ın konuşmaları bana çok eğlenceli geliyor çünkü Edward biraz yaşlı ve huysuzlanmaya çok yatkın biri. :D Bakalım ikinci bölümü çok yakında yayınlayacağım umarım aradığınız cevapları bulursunuz ama yeni sorular oluşacağı kesin. :D
Hayaller ve Kabuslar
"Kırmızı gözleri hem korkutucu, hem de büyüleyiciydi..."

Çevrimdışı Baal Adramelech

  • *****
  • 1837
  • Rom: 59
  • The Hermit
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 1 | Altın Elmas
« Yanıtla #3 : 21 Temmuz 2008, 17:56:44 »
hmmm güzelmiş :D beğendim yeni bölümüde bekliyorum bak =)
#rekt

Çevrimdışı Loren_Summers

  • **
  • 156
  • Rom: 3
  • Sütlü Kahve...
    • Profili Görüntüle
    • Ejderha Yurdu
Ynt: Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 1 | Altın Elmas
« Yanıtla #4 : 21 Temmuz 2008, 21:47:10 »
hmmm güzelmiş :D beğendim yeni bölümüde bekliyorum bak =)

Taman yakında yayında, hazır zaten ikinci bölüm biraz nabız yokluyorum şimdi. =)
Hayaller ve Kabuslar
"Kırmızı gözleri hem korkutucu, hem de büyüleyiciydi..."

Çevrimdışı Jejune

  • ***
  • 658
  • Rom: 1
  • *LucillaClarté'm. ~
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 1 | Altın Elmas
« Yanıtla #5 : 21 Temmuz 2008, 22:08:01 »
ben de çok beğendim :D 2. bölümü de bi an önce okumak isterim. :P Ellerine sağlık ;)

Çevrimdışı Loren_Summers

  • **
  • 156
  • Rom: 3
  • Sütlü Kahve...
    • Profili Görüntüle
    • Ejderha Yurdu
Ynt: Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 1 | Altın Elmas
« Yanıtla #6 : 21 Temmuz 2008, 23:27:47 »
ben de çok beğendim :D 2. bölümü de bi an önce okumak isterim. :P Ellerine sağlık ;)

İkinci bölümü bilgisayara geçtim, yakında sizlerle. =)
Hayaller ve Kabuslar
"Kırmızı gözleri hem korkutucu, hem de büyüleyiciydi..."

Çevrimdışı Loren_Summers

  • **
  • 156
  • Rom: 3
  • Sütlü Kahve...
    • Profili Görüntüle
    • Ejderha Yurdu
Ynt: Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 2 | Uyarı
« Yanıtla #7 : 22 Temmuz 2008, 18:02:12 »
Bölüm 2
Uyarı
Loren uzunca bir süre adamı inceledi. Yuvarlak, yüzüne uyan gözlükleri vardı. Gözlükleri sanki o etkileyici bakışlarını gizlemek için bir kılıftı fakat hiç başarılı değildi ya da gerçekten gözleri bozuktu da o yüzden takıyordu, ki muhtemelen böyleydi ama öbür türlü düşünmek daha etkileyiciydi. Yeni kesildiği her halinden belli olan açık kumral saçları vardı. Takım elbise giymişti, oldukça şık ve ciddi görünüyordu ama Loren elinde bir çanta veya bunun gibi bir şey göremedi. Adamı anlamaya çalışan bakışlarla süzmeye devam ederken adamın yavaşça boğazını temizlemesiyle irkildi ve bu işi abarttığını fark etti;
“Ah! Affedersiniz ama sizi anlayabildiğimi söyleyemem”
Loren bunları söylerken adam da özür dilercesine güldü ve Loren o anda ne kadar güzel bir gülüşü olduğunu fark etti, ister istemez o da sırıttı.
“Haklısınız kabalık benim yaptığım” dedi ve sonra sırıtışını hiç bozmadan biraz kaşlarını çattı ve ekledi;
“Halinizden anladığım kadarıyla biraz da ürkütücü sanırım”
Adam yavaşça elini uzattı ve kendini tanıttı;
“Ben Bill, Bill Ruxlow”
Loren şaşkınlıkla adama baktı. “Ruxlow” diye düşündü, bu adı bir yerlerden duymuştu sanki ama bu aralar o kadar yoğun o kadar meşguldü ki kendi adını hatırlamakta bile zorluk çekiyordu. O da elini uzattı ve dalgın dalgın adamın elini sıkarken birden bire fark etti;
“Tarım! Doktor Ruxlow’la bir akrabalığınız olamaz öyle değil mi?”
Seni o kadar tiz çıkmıştı ki adamı biraz rahatsız ettiğini düşündü ama Bill yine sırıttı;
“Oğluyum desem?”
Loren’in gözleri büyüdü bir anda, damağının kuruduğunu hissetti. İnanamaz gözlerle karşısındaki gence baktı. Bu gerçek olabilir miydi? Hayatı boyunca tanışmak istediği adamın oğlu karşısında duruyor olabilir miydi? Loren birden Ruxlow’un bir oğlu olduğunu bilmediğini fark etti, yoksa biliyor muydu? Sanki bir yerlerde okumuştu ama… Ah! Evet kesinlikle okumuştu ama küçük bir çocuk olduğunu sanıyordu, halbuki karşısındaki genç adam… Bill bu sessizliği değerlendirerek, biraz da kendini açıklama ihtiyacıyla;
“Şey… Evet, babam sizinle tanışmak ve görüşmek istiyor. İsterseniz şimdi bir yere gidebiliriz ve ben size daha detaylı bir açıklama yaparım ne dersiniz?”
Loren elinin ayağına dolaştığını hissetti. Çok heyecanlanmıştı ve bu onun için hiç ama hiç iyi bir şey değildi. Ne zaman heyecanlansa saçmalar ya da bir sakarlık yapardı.
“Ah! Tamam, hemen çantamı alayım” dedi, hızlı adımlarla çantasına ilerlerken elini raftaki kitaplara çarptı ve kitaplardan üçünü devirdi. İçinden kendi kendine sövüp dururken çabucak kitapları kaldırdı. Arkasını dönüp bakmaya korkuyordu, çünkü bu genç adamın onun sakarlıklarını görsün istemezdi (gerçi bunun için çok geçti ya…). Hızla masaya ulaştı ve çantasını aldı, o sırada elinde kurabiyelerle Edward yavaşça içeri girdi;
“İşte gel—Nereye?!” Adam şaşkınlıkla kıza bakarak kurabiyeleri masaya koydu.
“Tamam biraz geciktim ama şu senin işe aldığın yeni kız her şeyin yerini değiştirip durmuş gene!”
Loren sevinç dolu bir kahkaha attı, Edward’ın bu kızgın hallerini seviyordu, son zamanlarda tam bir huysuz olup çıkmıştı.
“Şimdi olmaz Edward, gelince anlatırım” Muzur bakışlar attıktan sonra Bill’e doğru ilerledi;
“Evet çıkalım” Genç kız ve Edward’ın tanımadığı şu genç adam yavaşça dışarı çıktı.

Edward kurabiye tabağına uzanarak kendine bir kurabiye aldı, ki gelirken yolda üç tane yemişti zaten, başını hafifçe sağa sola sallayarak bir ısırık aldı ve ağzından kurabiyeler saçarak homurdandı;
“İki dakika! Onu sadece iki dakika yalnız bıraktım!”
Yavaş yavaş kapıya yürüdü ve cebinden küçük, gümüş bir anahtar çıkartarak kapıyı kilitledi. Yine hiç acele etmeden ve bol bol homurdanarak masasına yürüdü, rahat koltuğuna ulaştığındaysa yavaşça oturdu. Bu koltuğun kaç yıllık olduğunu merak ediyordu doğrusu, kendini bildi bileli vardı. Bir kurabiye daha aldı ve koltuğun rahatlığıyla kurabiyelerin güzel tadı arasında bir seçim yapıp yapamayacağını düşünmeye başladı. On dakika sonra da elinde bir parça kurabiye ile kendini koltuğun rahatlığına bırakarak uykuya daldı. Hep böyle olurdu zaten, kazanan hep rahat koltuk olurdu. Uyur uyumaz, yaklaşık bir iki dakika sonra da, rüya görmeye başlardı (en azından o böyle diyordu, hiç şaşmazmış en fazla iki dakikaymış). Ama bu sefer her zamanki o lezzetli kurabiyelerle ilgili bir rüya görmedi - rüyalarında hep kurabiyeler kazanıyordu, o aptal koltuğu kim ne yapsındı? – bu sefer rüyasında Loren’in kitap kapağında resmedilmiş camı gördü. Üzerindeki cüppeli kişi, her kimse, Edward’ın biraz ilerisinde duran kıza sesleniyor gibiydi, fakat Edward kızın onu duyabildiğini hiç sanmıyordu. O şu anda dikkatini saçlarına vermiş, büyülenmişçesine onlarla oynuyordu. Edward kızı tanıyordu, buna emindi ama kim olduğunu söylemek onun için biraz güçtü. Ne kadar yaşlı olduğunu fark etti, şu kızı tanıyordu kesinlikle ama kahrolası hafızası! Kıza seslenmek istedi çünkü resmin giderek kızdığını hissedebiliyordu, bir ses duymuyordu ama ihtiyacı yoktu. Resmin kızgınlığı sanki kalbinin içinde gibiydi. Muhafız şu an kıza ulaşamama sıkıntısında gibiydi. Edward onun patlayacağını düşündü, nitekim öyle de oldu;
“Gitme!” dedi ses, Edward’ın yaşlı kulaklarını sağır edecek kadar güçlü bir haykırıştı bu. Cam birden tuzla buz oldu ve Edward sıçrayarak uyandı. Elindeki kurabiyesi yere düşmüştü ve masadaki tabak, her nasıl olduysa, tuzla buz olmuştu. Yaşlı adam bu karmaşayı toplama telaşıyla rüyasının yavaş yavaş zihninden silindiğini hissetmedi, onu hatırladığı zaman her şey için çok geç olacağını ise fark etmemişti bile…
Hayaller ve Kabuslar
"Kırmızı gözleri hem korkutucu, hem de büyüleyiciydi..."

Çevrimdışı pleasant^^

  • ****
  • 1642
  • Rom: 12
  • bitch is back to the town.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 2 | Uyarı
« Yanıtla #8 : 22 Temmuz 2008, 18:07:49 »
Edward..Edward.. :P Çok seviyorum ya onu. :D Bill iyi biri gibi geldi,ama kötü birşey de olabilir. :P Rüyayı nasıl yorumlayayım bilemedim. :P Rüyalardan pek anlamam. :D
Bu işin içinde başka bir iş ama var ama.Konuşmak için erken biraz.3. bölümü bekleyeyim.Hayaller ve Kabus'lar ismi şimdi oturdu işte. :D Güzel bir bölüm,tebrik ederim yine. :P
Daimi okuyucun oldum ya. :D Yeni mesaj görünce şıp diye atlıyorum. :D

so you ride yourselves over the fields and you make all your animal deals and your wise men don't know how it feels to be thick as a brick.

Çevrimdışı Jejune

  • ***
  • 658
  • Rom: 1
  • *LucillaClarté'm. ~
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 2 | Uyarı
« Yanıtla #9 : 22 Temmuz 2008, 18:10:30 »
Soru işaretleri yavaş yavaş beliriyo kafamızda :D Doktor Ruxlow kim ya da Edward'ın gördüğü rüyanın olaylarla ne gibi bi bağlantısı var, bill iyi mi kötü müü ( ki betül gibi bana da iyiymiş gibi geldi  :=) ) falan :D ellerine sağlık 1.si gibi güzel bi bölümdü ;)

Daimi okuyucun oldum ya. :D Yeni mesaj görünce şıp diye atlıyorum. :D

ahah ben de öyle oldum ya :D

Çevrimdışı Loren_Summers

  • **
  • 156
  • Rom: 3
  • Sütlü Kahve...
    • Profili Görüntüle
    • Ejderha Yurdu
Ynt: Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 2 | Uyarı
« Yanıtla #10 : 22 Temmuz 2008, 21:03:08 »
Çok teşekkürler arkadaşlar yorumlarınız beni çok mutlu etti. =) Şu daimi okuyucu kısmıda çok hoşuma gitti doğrusu bu kadar beğeninizi kazandığımı bilmek gerçekten güzel. =)

Şimdi hikayeye gelelim ikinci bölüm benim ara bölüm dediğim tarzda bir bölümde yani soruları pek cevaplamayan daha çok soru işareti oluşturan ama gelecek bölümlerle ilgili küçük ipuçları taşıyan bir bölüm. =) Üçüncü bölümde bir kaç soru işareti biraz olsun giderilecek merak etmeyin, Ruxlow kimdir necidir ne alakdır falan filan bu tarz sorularınız cevaplanacak. =) Şimdilik bu kadar benden, diğer sorulara cevap vermeye çekiniyorum çünkü sürprizi kaçar diye korkuyorum. Bu sebeple sizi biraz bekleteceğim. :D
Hayaller ve Kabuslar
"Kırmızı gözleri hem korkutucu, hem de büyüleyiciydi..."

Çevrimdışı Loren_Summers

  • **
  • 156
  • Rom: 3
  • Sütlü Kahve...
    • Profili Görüntüle
    • Ejderha Yurdu
Ynt: Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 2 | Uyarı
« Yanıtla #11 : 22 Temmuz 2008, 22:19:06 »
Hikayenin çok beğenilmesi sebebiyle üçüncü bölümden, başından sonundan ya da ortasından olabilir, belki sizi daha çok merakta bırakacak olan iki üç cümle yazmak istiyorum. :D Fragman mı dersiniz Teaser mı dersiniz bilmem. :D Unutmadan aşağıdaki cümleler şu an için size bir anlam ifade etmeyecek olabilir ama fikir türetmek isterseniz hayır demem. :D

"Evet" dedi Loren, hatırlıyordu. Çok eski değildi, Bill şimdi birden ciddileşmişti.
"Doğru mu?"
Loren birden anladı, beyninde bir ışık çakmıştı...

Hayaller ve Kabuslar
"Kırmızı gözleri hem korkutucu, hem de büyüleyiciydi..."

Çevrimdışı Jejune

  • ***
  • 658
  • Rom: 1
  • *LucillaClarté'm. ~
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 2 | Uyarı
« Yanıtla #12 : 22 Temmuz 2008, 23:04:19 »
Biz az önce Betül ilen msnde fikir yürüttük biraz azıcık :P ama bi sonuca varamadık :P 3. bölümü beklemekteyiz. :P

Çevrimdışı pleasant^^

  • ****
  • 1642
  • Rom: 12
  • bitch is back to the town.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 2 | Uyarı
« Yanıtla #13 : 22 Temmuz 2008, 23:44:41 »
Biz az önce Betül ilen msnde fikir yürüttük biraz azıcık :P ama bi sonuca varamadık :P 3. bölümü beklemekteyiz. :P
Onu yazıcaktım be. :P Dur görmemiş olayım bi.
Biz eşekimle kaç dakika Msn'de tartıştık o fragmanı,ne yapmışsın sen ya. :P Böyle mıncıklanan yumaklar oluyor bi türlü çözülemez,öyle bi fragman olmuş bu. :P Ama geçir 3. bölümü en fazla yarına kadar.Kalıcı hasarlar bırakıyo beklemek bizim üzerimizde.Siz hiç 7/24 bilgisayar başında aynı sayfada F5'e basıp duran bi öküz gördünüz mü?Öyle yani. :P
@:Teaser o. :P Hikayeden bir parça ya.Kopuk olsaymış fragman olurmuş.Neremden sallamış fragman diye be. :P

so you ride yourselves over the fields and you make all your animal deals and your wise men don't know how it feels to be thick as a brick.

Çevrimdışı Loren_Summers

  • **
  • 156
  • Rom: 3
  • Sütlü Kahve...
    • Profili Görüntüle
    • Ejderha Yurdu
Ynt: Hayaller ve Kabuslar | Bölüm 2 | Uyarı
« Yanıtla #14 : 22 Temmuz 2008, 23:49:01 »
Hahaha tamam geçirmeye çalışacağım bu arada beşinci bölümü de yazıp bitirdim, hikaye yavaş yavaş şekillenmeye başlıyor. :D Eğer bunu beğendiyseniz her bölüm öncesi böyle ilginç bir iki cümle tırtıklayıp koyabilirim. :D
Hayaller ve Kabuslar
"Kırmızı gözleri hem korkutucu, hem de büyüleyiciydi..."