2
« : 22 Ekim 2017, 21:07:14 »
6. Bölüm: Rüyadan Uyanış, İlk Cinayet
"Hadi uyan! Başlıyoruz" Yatağımdan fırladım. Yarı uykulu bir şekilde "Neye başlıyoruz?" diye sordum. Gülerek "İlk cinayetini işleyecektin bu gece, unuttun mu? Bir katil unutkan olamaz!" dedi. Yüzüme tokat yemiş gibiydim. Yatağa oturdum. Kafamı iki elimin arasına alıp "Dün gece öldürmedik mi o kadını?" diye sordum. Kaan şaşkınlıkla "Neyden bahsediyorsun sen?" dedi. "Dün. öğle saatlerinde bana kitabımı getirmiştin; hatta kitabımdaki eksiklikleri anlatmıştın... Daha sonra ben uyumuştum ve akşam beni uyandırmıştın... İlk cinayetimi işlemiştim ben" dedim. Kaan acıyan gözlerle bana bakarak "Evet sana kitabını vermiştim ve eksikliklerini anlatmıştım sonra sen uyumuştun... Ama bunlar bugün oldu. Saatine bak" dedi. Hemen saatime baktım. Sabah olması gerekiyordu ama saat akşam 21:10'u gösteriyordu. Beynimin içinde şimşekler çakıyordu sanki... Gördüklerim, yaşadıklarım bir rüya mıydı? Kaan sanki beynimin içinden geçenleri okumuş gibi "Sonuçta her gün cinayet işlemiyorsun. Bilinçaltın sana oyun oynamış; rüya görmüşsün" dedi. Evet, evet gördüklerim rüyadan ibaretti... O kadının kafasını uçurmamıştım. Ayağa kalkarak "Yani o kadının kafasını uçurmadım" dedim. Kaan kahkaha atarak "Daha cinayet işlememiş biri kafa uçurmaktan bahsediyor! Bilinçaltın sana sağlam oyun oynamış. Şimdi hazırlan! Şu gördüğün rüyayı da araba da iyice anlat bana bakalım" dedi. Hızlıca hazırladım. Rüyamda gördüğüm gibi olmamıştı hiç bir şey; ne palto ve bere giymiştim, ne de Kaan koluna alçı takmıştı. Bu kadar gerçekçi bir rüya nasıl görmüş olabilirdim? Tabii ya! Ben bir yazarım; hayalgücüm ile gerçekliği karıştırdığım zamanlar daha öncede olmuştu. Evden dışarı çıkmıştık. Bu sefer gerçekten cinayet işleyecektim.
Sürücü koltuğuna ben oturdum. Kaan "Evden bir iki saatlik mesafe kaadar uzaklaş, istediğin yere gidebilirsin" dedi ardından ekledi "Rüyanı fazla detaylara girmeden anlat bakalım" Arabayı rastgele bir yerlere sürerken anlatmaya başladım.
"Akşam beni uyandırmıştın. Ted Bundy gibi koluna alçı takmıştın; kurbanı bu yolla tuzağa düşürecektin. Arabayı yine ben kullanıyordum ve yine evden baya uzaklaşmıştık. Arabayla bir yere saklandıktan sonra herhangi bir insanın geçmesini bekledik. Karanlıkta bir kadın belirdi ve sakat taklidiyle onu tuzağa düşürdün. Kadını eve getirdikten sonra direk cinayet odasına indirdik. Kadını öldürmemi istemiştin... Daha sonra kadının kafasını koparmamı istemiştin" dedim.
Kaan camdan dışarı bakarak "Birincisi taklitçi bir katil değilim, yani Ted Bundy yöntemini kullanarak kurbanlarımı tuzağa düşürmem. İkincisi rastgele kurban seçmem, sende seçmeyeceksin. Amacı olmayan bir cinayet, sıradan bir katliamdan farksızdır" dedi.
Yol boyunca hiç konuşmadık. Yaklaşık bir buçuk saattir yoldaydık. Kaan sağına soluna baktıktan sonra "Burada dur" dedi. Durduğumuz yer kuytu bir yerdi ama 50 - 100 metre ilerimizde insanlar yürüyordu. Kaan emniyet kemerini çözerken "İntikam duygusuyla ilerlersen cinayet işlemen daha kolay olur. Bu hayatta en çok kime kızdın?" diye sordu. Biraz düşündükten sonra "Bir yayınevinin editörüne... Kendi paramla kendi kitaplarımı bastırmama rağmen kitabımı düzenleyen editör benle dalga geçmişti" dedim. Kaan memnuniyetle "Güzel. Peki nasıl biriydi bu?" diye sordu. Detayları hatırlamaya çalıştım "Uzun boyluydu, saçlar sarı ve omzuna kadar iniyordu, beyaz tenliydi, irice bir kadındı" dedim. Kaan kafasını salladı "Gel" dedi. Arabadan inmiştik. İnsanları arasına doğru yürüyorduk "O kadına benzer bir kadın bulmaya çalış ama dikkat çekme" dedi. Etrafıma bakarken Kaan "Şu tarifine uyuyor" dedi. Gösterdiği kadına baktım. Birebir benzemıyordu ama bana onu hatırlatmıştı. "Evet, bu benziyor" dedim. Kaan kulağıma eğilerek "Kadın arka sokağa doğru gidiyor. Hemen arabayı arka sokağa götür" dedi. Dediğini yapmak için arabaya doğru koştum. Arabanın yönünü arkaya çevirip hızlıca ilerledim. 3 dakika içerisinde arka sokağa girmiştim. Gayet boş ve sessiz bir sokaktı. Arabayı park edip, farları söndürdüm. Kaan ve kadını gördüm, arabaya doğru gelliyorlardı. Kaan aksaya aksaya yürüyordu, kadın da ona yardım ediyordu. Arabanın yanına geldiklerinde Kaan "Çok teşekkür ederim hanımefendi. Arkadaşım burada" dedi. Kadın gülerek "Rica ederim" dedi. Geri dönmek için arkasını döndüğünde Kaan aniden boynuna sarıldı. Hemen aşağı inip arka kapıyı açtım. Kadını arka koltuğa atmıştık. Kaan kadının yüzüne hızlıca bir yumruk attı, kadın bayılmıştı. "Hadi sür" dedi. Eve geri dönüyorduk. Kaan gülerek "Aslında bakarsan şu sakat taklidi yapmak fena değilmiş; kadından aksayarak yardım istedim ve hemen merhamet gösterdi" dedi.
Yaklaşık iki saat içinde eve gelmiştik. Kaan arka koltuğa bakıp "Kadını hızlıca eve sokacağız" dedi. Sanki zamanla yarışıyor gibi hareket ediyorduk. Hızlıca arabadan indik. Saniyeler içinde kadını arabadan indirip eve sokmuştuk. Kaan gülerek "Senin şu cinayet odana inelim hadi" dedi. Kadını aşağı indirdik. Ben gizli kapıyı açtım. Ardından kadını tekrar kucakladık ve cinayet odasına indirdik. Hemen masaya yatırmıştık "Ee ilk önce kadını zincirlemeyecek miyiz? Rüyamda öyle yapıyorduk" dedim. Kaan yarı sinirle bakıp "Şuradan bir bıçak al! Şu rüyayı da artık bırak" dedi. Keskin bir bıçak aldım elime... Kaan bilmiş bir şekilde "Amacımız işkence değil, amacımız öldürmek... Bu yüzden kurbanın işini hemen bitir" dedi. Kadının boğazını tutup konuşmaya devam etti "Şuan burada o editör kadın yatıyor, onun suratını gör. Şimdi boğazına derin bir kesik at... Bu kesik öldürmek için olsun" dedi. Kadının yanına yaklaştım. Her ne kadar editöre benzese de o bir yabancıydı. Kalp atışım aşırı hızlı atıyordu, ellerim titriyordu. "Sanırım yapacağım" dedim. Kaan bağırarak "Öyle mi? Bırakalım o zaman seninle dalga geçen bu kadın yaşamaya devam etsin! Sende git bir parkın köşesinde sefil gibi intihar et!" dedi. Bir anda elimdeki bıçakla kadının boğazını kesmiştim. Yüzüme, üzerime kanlar fışkırıyordu. Kadın can çekişiyor, son nefesini veriyordu. Kaan elimdeki bıçağı alıp kadının kalbine hızlıca sapladı. Kadın artık hareket etmiyordu; sadece kanlar fışkırıyordu. Yerler kan gölüne dönmüştü. Dizlerimin üzerine düştüm. Kusmamak için kendimi zorluyordum. Her yerim kan olmuştu; kanın sıcaklığını ve kokusu hissedebiliyordum. Kaan elektrikli testere almıştı eline "Ayağa kalk! Çekil oradan" dedi. Kadını parçalamaya başladı. Daha fazla dayanamayarak kusmaya başladım. İçimdeki her şeyi çıkarmıştım. Kollarını, bacaklarını ve kafasını kesmişti. Kadının parçalarını bir çuvala koyduktan sonra "Burası şimdilik böyle kalsın... Yarın sabah uyanır uyanmaz etrafı temizleyeceksin" dedi.
Cinayet odasından çıkmıştık. Hemen banyo yapmaya gittim. Bir yandan yıkanıyor, bir yandan kusuyordum. İki saat yıkanmıştım. Üzerime yeni şeyler giymiştim. Kendime gelmek için uyumaya gittim.