Kayıt Ol

Son İletiler

Sayfa: 1 ... 3 4 [5] 6 7 ... 10
41
Yayınevleri Soru Hattı / Ynt: İthaki Yayınları Soru Hattı
« Son İleti Gönderen: Mashiara 16 Ocak 2018, 13:34:37 »
Twitter'da da başladı.Kitabı okumayı düşünenler oylarını kullansın lütfen :)
42
Yayınevleri Soru Hattı / Ynt: İthaki Yayınları Soru Hattı
« Son İleti Gönderen: frht45 16 Ocak 2018, 12:51:12 »
Anket instagramda başladı şuan


Artemis için kapak kesinleşti mi? Yani sosyal medyadaki kapakla mı çıkacak? İlk defa bir ithaki kapağını beğenmedim de o yüzden soruyorum, ilk kapak çok daha iyi görünüyordu sanki.

Kesinleşmedi. İki tane orijinal kapağı olduğu için bugün anket açacağız. Okurlarımızın tercih ettiği kapağı kullanacağız.

Son paylaşılan kapak benim de hiç hoşuma gitmedi.İlk duyuru yapıldığında ki siyah kapak gayet iyiydi.Ankete katılmak gerek.
43
Kurgu İskelesi / İstifçi 25
« Son İleti Gönderen: sinan.ozgenc 16 Ocak 2018, 12:49:26 »
Sorular, sorular… Hepsinin haklı gerekçeleri vardı, cevaplanmaları gerekiyordu ama Amir haklıydı; şimdi bunların ne yeri ne zamanıydı. Hele bir selamete ulaşsınlardı; hepsini soracaktı Murat bir bir. Tabii Polis Amiri’nin, kendisine; onun polise sorduğundan daha çok ve resmi sualler soracağında emindi. Kurtuluşa erdikten sonra katlanılmayacak sıkıntı değildi. Hele bir kurtulsunlardı. Şimdi en azından daha bir umudu vardı ve bu iyi bir şeydi. “Ne?!” dedi Hulusi aniden durarak “Bir şey mi dedin?” “Hayır!” diye yanıtladı polisi Murat, şaşkınlıkla. “O ses senden gelmedi mi yani?” “Ne sesi? Hangi ses?” diye soruya soruyla cevap verdi Murat. Hulusi’nin yüzü asılmıştı. Gerilmişti daha doğrusu. İkisi birden, neredeyse nefes bile almadan, iyice dikkat kesilerek etrafı dinlemeye koyuldular… Alışageldikleri adım ve nefes sesleri kesilince; etrafı mutlak bir sessizlik kaplamış gibi oldu yine.

Ama hayır! Önlerinde bir yerlerden bazı başka sesler geliyordu! İki farklı tür ses… Biri; kısık, boğuk, kesik kesik homurtu, diğeri; bariz su şıpırtısı. Yüksekçe bir yerlerden, geniş bir birikintiye ağır ağır damlamakta olan onlarca katre. Damlama sesleri, ilerilerde küçük bir yer altı gölü yahut su birikintisi olabileceğinin ipucunu veriyordu. Normaldi; yer altı mağara sistemlerinin çoğunda sıklıkla rastlanılabilen bir durumdu. Can sıkıcı olan boğuk homurtulardı. Homurtuysalar eğer… Doğal, doğaya ait sesler değillerdi… Sanki arada; kısa kısa konuşmalar ama hırlama gibi, homurtulardan daha kısık…

Yeterince dinlediklerine kanaat getiren Hulusi Amir, başını geriye çevirdi. Murat’la göz göze geldiler. Gözleri, sükuti bir tartışmada mutabakat ararmışçasına birbirlerine kilitli kaldı bir müddet. Aranan mutabakat sağlanmış, karar kesinleşmiş gibi “Fenerini söndür. Gereğinden fazla dikkat çekmek istemeyiz. Beni yakın takip et ve en ufak bir ses bile çıkarmamaya çalış!” dedi Hulusi Amir. Sesi, fısıltı düzeyinde olmasına rağmen içerdiği otoriter ton, talimatlarını tartışılmaz kılmaya yetiyordu. Şanslarını zaten devam etmekte oldukları yönde deneyeceklerdi. Artık Amir arkada nasıl bir dehşetin onları takip ettiğini düşünüyorduysa…

Murat, emri ikiletmeksizin elindeki koca feneri söndürdü. Ama bırakmadı. Sıkı sıkıya kavradı bilakis. Aydınlatma işi dışında, vurucu madde olarak silah şeklinde de hizmet verebilirdi pekala… Amir’in mini el fenerinin ince ışığının rehberliğinde mecburi istikametlerinde ilerlemelerini devam ettiler. Fazla uzun sürmedi. 10-15 adım sonra son bir köşe daha döndüler. O son dönemeç, ikiliyi; Veyis ile Murat’ın ilk girdiğine benzer ama muhtemelen daha hacimli, ikinci bir yer altı haznesine çıkarmıştı. Tünel duvarlarının ses emiciliği ise hiç bu kadar bariz olmamıştı: Daha hazneye adım atar atmaz ses düzeyi birden iki katına çıkmıştı. Demek tünel duvarları sesi gerçekten de bayağı emiyordu. Kulaklarının eskisine kıyasla gürültülü bile sayılabilecek bu yeni ortama alışması biraz zaman aldı. Damlayan suların yaptığı yankıya bakılacak olursa bu seferki yer altı odasının hacmi hayli genişti. Homurtular kesilmişti ama. Sanki sakinleri mekana yabancıların girdiğini hissetmişler gibi. “Umarım bu yüzden değildir” diye içinden geçirdi Murat.

Girişteki odacığın aksine bu haznenin tabanı irili ufaklı yükseltilerle, dikitlerle dolu, engebeliydi. Her ikisi de takılıp düşmelerine sebebiyet verebilecek taşları, ağırlıklarını verip adımlarını atmadan önce ayaklarıyla hafifçe yoklayarak ilerliyorlardı. Feneri elinde tutup, önden yürüyen Hulusi Amir bile elindeki ışık kaynağına rağmen birkaç defa tökezlemişti. Yerdeki irili ufaklı yükseltilerin arası ise nemli çakıl ve çamur kaplıydı çoğunlukla. Küçük yer altı göleti ilerlemekte oldukları düzlemin sağında kalıyordu. Bununla birlikte düzgün bir kıyı şeridi olmadığı için ayakları yer yer bileklerine kadar suya batıyordu. Su soğuktu. Ama içinde bulundukları mağaranın atmosferine serinlik verici bir katkı sağlamıyor gibiydi. Mağaranın içi bunaltı verici derecede sıcak ve nemli iken sadece ara sıra ayak tabanları veya bileklerine kadar temas eden suyun bu kadar soğuk olması şaşırtıcıydı doğrusu. Öte yandan canlandırıcı bir etkisi de vardı. İçinde bulundukları; hayati tehlike içeren, korku dolu bir çıkış mücadelesi olmasaydı, o kadar yürüyüşten sonra pişen ve şişen ayaklarını buz gibi suya salıp saatlerce oracıkta oturuvermek ne rahatlatıcı olurdu…

Bir müddettir bir şekilde bir yöne ilerliyor olmalarına karşın, gerçekte nereye gittiklerine dair ikisinin de en ufak bir fikri yoktu. Ama hareket halinde olmak, bir yerlere sinip akıbetlerini beklemekten daha güvenli geliyordu ikisine de. En azından kurtulmak için çaba sarf ettikleri duygusu hem özgüven hem de umut vericiydi. Buna karşın diğer alternatif olan; ne kadar süreceği meçhul bekleyişleri endişeli geçecekti. Beklemek değişimsizliği kabul etmek demekti. Bekledikleri sürece endişe duyacaklardı. Umut olmadan. Oysa hareket ettikleri sürece bir umutları olacaktı hep.

Tetik ve temkin hali üzre devam eden yürüyüşleri, Hulusi Amir’in aniden durmasıyla sonlandı. Murat, bu ani duruşun sebebini merak etmedi. Çünkü o da duymuştu! Sağ taraflarından, başlarda ağır ağır, sonra giderek hızlanan bir tempoda su sıçrama sesleri geliyordu. Sanki biri suyun üzerinde yürüyerek onlara doğru geliyordu. Bir aslanın pusudan ağır ağır çıkıp, artık ifşa olduğu anda avına daha fazla idrak ve hareket alanı tanımadan, bir an önce kapmak için adımlarını hızlandırıp, koşmaya başlaması gibi artıyordu adımların sıklığı. Hulusi Amir, neredeyse duruşuyla eşzamanlı olarak, hızlıca sağ geriye doğru dönüp, elindeki ince ışıklı feneri ses kaynağına doğrultunca, fenerin ışığı; hedefi, tamamen tanımlamalarına yetmeyecek şekilde ama üzerlerine doğru gelmekte olan iri cüsseli bir şey olduğunu anlamalarına yetecek kadar aydınlattı. Murat’ın yüreği ağzına geldi ama bu bir yandan da gerçekleşmesini istemeyerek de olsa öngördüğü bir şey olduğu için ilk seferki kadar korkmadığını fark etti hayretle. Belki bunda; tehlikenin o ana kadar hep muhayyel olagelişi ama şu anda en azından somutlaşarak, sınırları belirsiz, gerçeküstü halden, yaşadığımız; içinde var olan her şeyin sınırlı, tanımlanabilir ve somut olduğu gerçekliğe indirgenişinin payı vardı. Yaşadığımız gerçeklikte ve somutsa eğer her türlü tehdit ve tehlike ile mücadele edilebilirdi ve her mücadelede az bile olsa bir kazanma şansı bulunurdu.
44
Yayınevleri Soru Hattı / Ynt: İthaki Yayınları Soru Hattı
« Son İleti Gönderen: Mashiara 16 Ocak 2018, 12:18:20 »
Artemis için kapak kesinleşti mi? Yani sosyal medyadaki kapakla mı çıkacak? İlk defa bir ithaki kapağını beğenmedim de o yüzden soruyorum, ilk kapak çok daha iyi görünüyordu sanki.

Kesinleşmedi. İki tane orijinal kapağı olduğu için bugün anket açacağız. Okurlarımızın tercih ettiği kapağı kullanacağız.

Son paylaşılan kapak benim de hiç hoşuma gitmedi.İlk duyuru yapıldığında ki siyah kapak gayet iyiydi.Ankete katılmak gerek.
45
Yayınevleri Soru Hattı / Ynt: İthaki Yayınları Soru Hattı
« Son İleti Gönderen: irbis 16 Ocak 2018, 09:51:33 »
Artemis için kapak kesinleşti mi? Yani sosyal medyadaki kapakla mı çıkacak? İlk defa bir ithaki kapağını beğenmedim de o yüzden soruyorum, ilk kapak çok daha iyi görünüyordu sanki.

Kesinleşmedi. İki tane orijinal kapağı olduğu için bugün anket açacağız. Okurlarımızın tercih ettiği kapağı kullanacağız.
46
Yayınevleri Soru Hattı / Ynt: Epsilon Yayınları Soru Hattı
« Son İleti Gönderen: cankutpotter 16 Ocak 2018, 00:48:50 »
Sorulmuş ama üzerinden 1 aydan fazla zaman geçmiş ben tekrar sorayım :)The Core çevirisi ile ilgili bir gelişme var mı? Gerçi Fahrettin Bey bu aralar pek buralara bakamıyor galiba.
Evet ben de merak ediyorum bayağı. Yani Kafatası Tahtı'ndaki gibi hatalı çıkmasın ama hiç haber gelmeyince de merak artıyor. :)
47
FRP Genel / Satılık D&D Masaüstü Kutu Oyunu
« Son İleti Gönderen: belegmor 15 Ocak 2018, 23:54:43 »
Arkadaşlar elimde hiçbir eksiği bulunmayan D&D kutu oyunu bulunmaktadır ilgilenenler iletişime geçebilirler. Fiyatı 350 liradır ama makul bir şekilde yaklaşanlara pazarlığa da açıktır.






48
Çizgi & Anime / Ynt: En Son İzlediğiniz Anime?
« Son İleti Gönderen: Mr.Sakal 15 Ocak 2018, 20:41:03 »
@Mr.Sakal,

Harika tespitler :) Keşke, animeye özel başlık açsaymışım :-[

Yuasa benim için en iyi anime yönetmenidir. O yüzden onun serilerine de özel olarak yaklaşıyorum ve daha çok titiz davranıyorum.
49
Yayınevleri Soru Hattı / Ynt: İthaki Yayınları Soru Hattı
« Son İleti Gönderen: karellen 15 Ocak 2018, 20:09:45 »
Artemis için kapak kesinleşti mi? Yani sosyal medyadaki kapakla mı çıkacak? İlk defa bir ithaki kapağını beğenmedim de o yüzden soruyorum, ilk kapak çok daha iyi görünüyordu sanki.
50
@muaet Evet siz söyledikten sonra  "Soul crack + Spren Investiture" benzeri şeyleri araştırdım. Nahel bağı bu ruhsal çatlakları dolduruyormuş sanırım.

Spoiler: Göster
Jasnah kendi kendine geçmişini düşünürken "Hayır, bir Shallan vakası daha olmasın." diye düşünmüştüm. Yine biraz araştırdım bu konuyu, çok karanlık yerlere çeken insanlar var Jasnah'nın geçmişini ama ben büyük bir sır olduğunu düşünmüyorum, yanılıyor olabilirim tabii (Daha çok Brandon Sanderson'un hem karakteri ilgi çekici kılmaya devam etmek, zira Jasnah son kitaplardan biri olacak, hem de ileride Jasnah'nın kitabını yazarken ki kurgusuna dair ektiği tohumlar gözüyle bakıyorum). Şu an kafamı karıştıran şey  Jasnah Ivory ile bağını Gavilar'ın suikasta uğradığı gece kurdu (Parlayan Sözler Ön söz). Daha önce gölgesiyle problem yaşadığına dair de göndermeler vardı aynı bölümde, kısaca Ivory'nin Jasnah'yı uzun zamandır izlediğini ama babasının ölümüyle birlikte tam bağ kurduğunu düşünüyorum.

Alıntı
...“He was foolish, as were the other honorspren born after the Recreance. They knew something bad was coming, but wouldn’t do anything. And I heard you calling, even from so far away.…”
“The Stormfather let you out?” Kaladin said, stunned by the confessions. This was more than he’d found out about her since … since forever.
“I snuck away,” she said with a grin...

Mesela Syl Kaladin'in çağrısını duyduğunu söylüyor, sanırım bu "kırılma" olayı bir süreç, başladığında da sprenler bir şekilde seziyorlar bu durumu ve kişiyi izlemeye başlıyorlar. Shallan için de durum biraz karışık çocukken süreç başlayıp sanırım annesinin Shallan'ı öldürmeye kalkmasıyla tam bağ kuruldu? Çünkü Shallan Desen'i kılıç olarak kullandı o gece.
Somut bir şey ortaya koyamasam da size şu harika Jasnah çizimini bırakabilirim. (Çizeri: Botanica)

Sanderson genelde benim merak ettiğim şeylere hep RAFO kartlarıyla cevap veriyor o yüzden çok kafa yormak istemiyorum ben de, en iyisi okuyup öğrenmek.
Pek siz, insanlar aslında Voidbringer'lar ve Odium da onların tanrısıydı konusunda ne düşünüyorsunuz? Şu kısım epey düşündürmüştü beni:
Alıntı
The dark spren flew toward the men, finding welcoming bodies and willing flesh. The red mist made them lust, made their minds open. And the spren, then, bonded to the men, slipping into those open souls.
“Master, you have learned to inhabit humans?” Turash said to Subservience.
“Spren have always been able to bond with them, Turash,” Odium said. “It merely requires the right mindset and the right environment.”
Burada Odium Thrill'i Amaram'ın ordusunun üzerine bırakıyor, yani Thrill birçok insanla aynı anda bağ kurabilen bir spren?
Ayrıca insanlar sonradan geldiği halde Şeref'in sprenleri neden onları seçti bağ kurmak için anlam veremiyorum, Roshar'ın yerlisi olan parshendilerin ne problemi vardı, ya da bağ kurabilen sprenler(düşünebilenler yani) hem insanlar hem parshendiler varken mi oluştular? Açıklanmayan çok şey var. Biraz acı verici olan en az 15 sene daha sürecek serinin tamamlanması, yaşlanacağım  :D. Mesela bir sonraki kitabın çıkışı 2020 hatta belki 2021... (State of Sanderson'da yazılmıştı bu tarih.)


Edit: WoB'leri okurken fark ettim. Bağ konusunda Brandon Sanderson cevap vermiş 18 Kasım 2017 Houston imza gününde:
Alıntı
Questioner: How was Shallan able to bond with Pattern before she was broken?
Brandon Sanderson: She was open to him even before she went through a lot of that turmoil.
Questioner: I thought everybody had to be broken in order to--
Brandon Sanderson: Well, thats their philosophy in-world. But im not going to say its correct or not. I will imply that there are other means as well.
Kırılmış olma durumunu burada söylemese de doğru olduğunu düşünüyorum ama zaten önemli olan başka yolların da olduğunu ima etmiş olması.
Sayfa: 1 ... 3 4 [5] 6 7 ... 10