Fiddler sallar 1d20 ve alır 16.
Fiddler sallar 6d20 ve alır 20,20,6,1,1,6.
İlk üç zardan sonra zaten gerisi teferruat oluyor.
+1 DeneyimŞarkı:
Muse - New BornNgenhalhulzalâk sosyal statü bakımından oldukça yüksek mertebede bir ailenin en küçük çocuğuydu. Babası
Zuyhalhunbanhûl Cehennem'in Doğu Yakası'nda yaklaşık 1000 iblislik bir azap bölüğünü komuta eden güçlü bir askerdi. Annesi
Tezahûlburunzarrok ise pek çok derneğin yönetim kurulu üyeliğini yapan, bu garip dünyada insanların arasında bile kendine (o zar zor sığdığı insan formunda) sağlam bir konum elde edebilmiş ender iblislerdendi.
Bundan yaklaşık 65 yıl önce Londra'ya göç eden onlarca iblis ailesinden biriydi onlar. Son yüzyılda Cehennem'de dengeler çok değişmiş, buna ayak uyduramayan, değişen yönetimin karşısında yer alan pek çok aile - onlar gibi - dünyaya taşınmıştı. Basitçe insanlar arasında yaşamanın daha kolay olduğunu düşünüyorlardı. Farklı değerlere sahiptiler evet, ve çoğu insan çiğ insan eti yemenin yanlış olduğunu düşünüyordu; ama yine de 65 yıl boyunca rahat yaşayabildiler.
Ngenhalhulzalâk en eğitimli, en gözde iblis hocalardan dersler aldı; ama çoğu dersinde başarılı değildi. Anne ve babası pek toz konduramıyorlardı; ama çok kafası almıyordu. Onun sevdiği şey yemekti. Özellikle coğrafya öğretmenlerinin tadına bayılırdı. bir de küçük kız çocukları tabii ki. Saçları uzun olmasın yeterdi. Uzun saçlar midesinde topaklanıyor ve geceleri onu öğürtüyordu.
Her ne kadar okumayı sevmese de, dünyada olmaktan mutluydu Ngenhalhulzalâk. Özellikle geceleri, arkadaşlarıyla yeraltı kulüplerine inip de dövüşleri izlemek kadar keyiflisi yoktu onun için. Yıllarca haftanın üç gecesi Knightsbridge Metro İstasyonu'nun katlarca altında bir dövüş salonunda maçları izledi ve en sonunda o da dövüşmeye karar verdi. İnsanları yemeden önce onlarla dövüşmeyi seviyordu. Etlerini yumuşatıyor ve daha lezzetli hale getiriyordu bu dövüş.
O gece çok açtı. Dövüşe çıkmadan önce yaşlı ve evsiz bir adam yemişti; ama tatsız tuzsuz bir şeydi. Üstelik o gece karşısına gelecek olan çirkin adamın İrlandalı olduğunu söylemişlerdi ve İrlandalı'ların çok güzel bir tadı olurdu. Maç başladığı zaman gördüğü adamın heybeti iyice ağzının sulanmasına neden oldu. Muhteşem bir ziyafet yapacaktı bu gece!
İşte tam da bu yüzden adamın işine bitirmek için üzerine doğru koşarken burnuna yediği o yumruk birkaç saniyeliğini onu aptallaştırdığı zaman bu olanlara anlam veremedi. Aşağıdan çenesine gelen, çenesini kıran ve alt çene kemiğiyle büyük bir et parçasını yanındaki seyircilere doğru uçuran ikinci yumruk da kesinlikle şok ediciydi. Hele ki üçüncü yumruk sağ gözüne dümdüz girip de gözünü, göz yuvasını, kaşını ve elmacık kemiklerini beyninin içine gömdüğü zaman artık bir şeyden emindi... Bu gece ölecekti.
Ngenhalhulzalâk'ın şaşkın ve ölü bedeni yere yığılırken küçük bir sarsıntı oldu. Öyle ki birkaç kat yukarıda geçmekte olan bir metro treninde anons yaparak panikleyen yolcuları bir deprem olmadığına ikna etmek zorunda kaldılar. Kalabalık çıldırmış bir şekilde tezahürat ediyordu Daniel'a. BigMac yanına koşup ona sarıldı.
"Kaplan! Yürü be! Sana bir içki ısmarlayayım mı?"