Kayıt Ol

Elijah - Engin Sevren

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Elijah - Engin Sevren
« : 15 Mart 2012, 02:24:14 »
KARAKTER KAĞIDI


Ad ve Soyad: Engin Sevren
Cinsiyet: Erkek
Kökeni: Türk
Yaş: 27
Fiziksel Görünüş: 1.85 boyunda, 78 kilo. Dağınık siyah saçlar, belirgin kahverengi gözler, sadece çene bölümünde biraz sakal ve sivri yüz hatları. Çoğu zaman siyah gömlek ya da siyah bir kazağın üzerine dize kadar inen bir palto giyer. 
Bulunduğu Şehir: İstanbul


Sağlık Durumu: 5/5
İçgüdü: 3
Seviye: 1 (7/10)


Özellikler

Güç: 4
Çeviklik: 5
Zeka: 5
İrade: 4
Karizma: 3
6. His: 3

Yetiler: Bağışıklık, Bartitsu

Para: 85$

Envanter:
İsviçre Çakısı
Cep Telefonu
Yara Bandı x 5
Eski Bir Anahtar


DM Notu: Oyun ilerledikçe karakter kağıdına yapılacak değişiklikler benim tarafımdan bu mesaja eklenecektir.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: Elijah - Engin Sevren
« Yanıtla #1 : 15 Mart 2012, 03:09:46 »

İstanbul. Sabaha Karşı.

Sultanahmet Camii dünyanın dört bir yanından turistleri kendisine çekerdi. Uzak doğudan gelen ejder ruhları, orta avrupanın soluk yüzlü, kan emici iblisleri, orta asyanın ifritleri ve orta doğunun cinlerinin odak noktasıydı. Özellikle haftada bir sabaha karşı şehrin önemli kimseleri buraya gelir, güneş doğarken iş konuşurlardı.

Engin Sevren de olabildiğince takip ediyordu bu toplantılardı. O sıralarda nelerin dönüp bittiğini, kimlerin neyin peşinde olduğunu, ne hesapların ortada dolaştığını bilmenin en iyi yolu buydu. O sabah toplantıda olan konuşmaları dinleyip de Sultanahmet Camii'nden çıktığı zaman da tek bir konunun herkesin odağında olduğunu farketmişti.

Faye Laraye.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı Elijah

  • ***
  • 627
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
Ynt: Elijah - Engin Sevren
« Yanıtla #2 : 15 Mart 2012, 17:48:57 »
Hiçbir şey hatırlamayarak uyandığım o gün, kendimi yapayalnız hissetmiştim. O anki tek dostlarım İsviçre çakısı ve bir anahtardı. Bunun bir travma olduğunu biliyorum, ama en azından etkisini azaltabilirim. Varlığını kısa süreliğine unutabilirim.

Sultanahmet’e gitmemin sebeplerinden biri de buydu. Orada kendimi bir yerlere ait hissediyordum. Orası canlıydı fakat diğer mega kentlerdeki gibi yapay bir canlılık değildi bu. Doğaldı. Fakat tabi ki haftada bir orada bulunmamın tek sebebi bu değildi.

Sultanahmet benim Narin’den sonraki en iyi bilgi kaynağımdı. Orası iş konuşmak için harika bir yerdi. Ve benim gibi dinleyiciler için de.

Her hafta yaptığım gibi konuşmalara dikkat kesilmiştim ve duyduğum sohbetler tek bir isimle sonlanmıştı: Faye Laraye.

Meydanda boş boş gezerken aklımda hep bu isim vardı. İlgi çekici bir isimdi ve kulağa çok hoş geliyordu. Tabi bu ismin yanında “cinayet” ve “ölüm” gibi kelimeler duymasaydım, kulağa daha hoş gelecekti. Merakım bir kedininki kadar artmıştı ve Sultanahmet merakımı bastırmaya yetmeyecek gibiydi.

Dediğim gibi bilgi kaynaklarım Sultanahmet’le sınırlı değildi. Etrafta biraz daha gezindikten sonra cep telefonumu çıkardım ve hızlıca tuşlarına basmaya başladım:

“Günaydın Narin. Bugün tahmin ettiğin gibi Sultanahmet’teydim ve ilginç şeyler duydum. Herkes Faye Laraye adında birini konuşuyordu, bu ismi duyduğundan eminim. Yaşı bir yıllık boş hafızama bu isimle ilgili bilgiler sokmak istiyorum, tabi senin yardımınla.”

Mesajı yolladıktan sonra açlığımı fark ettim. Cebimdeki erimiş gofreti çıkardım ve bir banka oturarak güzel meleğimden cevap beklemeye başladım.
Planemo Syndrome

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: Elijah - Engin Sevren
« Yanıtla #3 : 16 Mart 2012, 20:18:38 »
+1 Deneyim (Başlangıç)

Engin gofretinin son lokmasını yeni bitirmişti ki Narin'den cevap geldi.
"Yarım saate buluşalım. Taksim meydanda, heykelin orada olacağım. Öptüm."

Mesajı okurken bir yandan da on-onbeş metre ileride bir konuşmaya kulak misafiri oldu. Cami içindeki konuşmalarından cehennem iblisi olduklarını bildiği; ama kelli felli adamlar kılığında iki kişinin konuşmasıydı bu. Konuşurken sürekli etraflarına bakıyorlardı, duyulmak istemiyor gibiydiler.

"Bu gece mi?" diye sordu bir tanesi diğerine.
"Evet..." dedi diğeri sıkıntılı bir sesle.
"Hay cehennemin dibi!" diye bir küfür salladı ilk iblis yine. "Çok yakın. Nasıl hazırlanacaklar?"
"Ne bileyim? Bir yolunu bulmuşlar demek ki!"

Engin daha fazla duyabilmek için gayrı ihtiyari o tarafa doğru eğilmiş olmalıydı. Ondan tarafa doğru bakıp yürümeye başladılar.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı Elijah

  • ***
  • 627
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
Ynt: Elijah - Engin Sevren
« Yanıtla #4 : 16 Mart 2012, 21:36:01 »
Açlığımı pek bastırmayan gofreti yedikten hemen sonra cebimdeki titreşimi hissetmem fazla uzun sürmedi.

"Yarım saate buluşalım. Taksim meydanda, heykelin orada olacağım. Öptüm."

Narin bu kadın hakkındaki bilgilerini mesajda söylemediğine göre, demek ki önemli bir şeydi. Belki yarım saat benim için uzun bir süreydi ama Narin için oldukça kısaydı. Demek ki daha da önemliydi. Bu düşüncelerimle birlikte merak seviyem yavru köpeğe yükselmişti.

Fakat gün oldukça hızlı ilerliyordu, tam da bugünlük tatil yapacağımı düşünmüşken ilgi çekici başka sesler kulağıma takıldı. Bir caminin içinde yapıldığını duyduğum gizli konuşma, istemsizce o tarafa doğru yönelmeme neden oldu. Biraz tecrübenin yardımıyla, onların iblis olduğuna şüphem yoktu. Gece parlayan fosforlu bir renk kadar barizdi bu.

"Bu gece mi?"
"Evet..."
"Hay cehennemin dibi! Çok yakın. Nasıl hazırlanacaklar?"
"Ne bileyim? Bir yolunu bulmuşlar demek ki!"


Dört cümlelik bir konuşmadan doğal olarak hiç bir şey anlamamıştım ama içimden bir ses benim ve benim gibilerin açısından iyi bir şey olduğunu söylüyordu. Bahsettikleri kişiler muhtemelen düşmanlarıydı ve onları hazırlıksız yakalamışlardı. Acaba yardıma ihtiyaçları var mıydı? Olmasa bile, yaklaşık bir haftadır monoton devam eden hayatıma renklilik gelebilirdi. Bu işin peşini bırakmaya niyetli değildim. Narin bir süre bekleyebilir.

Bir dakika, onlar bana mı baktı öyle? Hay o merakımı ben!

Bir öğrencinin habersiz bir sözlüyle karşılaşması gibi, tamamen hazırlıksızdım. Çakım ne kadar kaliteli de olsa iki iblise karşı işlev görmeyeceğini bilmek için akıllı olmak gerekmiyordu. Tek güvendiğim şey bartitsu'mdu, fakat o da sabah sabah ne kadar işe yarardı bilmiyorum. Belki caminin içine dalabilirsem artifakt benzeri bir şey bulabilirdim. Belki.

Alternatifler beynimde uçuşurken onlar yanımda bitmişti bile. Yüzüme çaresiz bir sırıtış yerleştirmeye çalıştım.

"Merhaba beyler, her şey yolunda mı? Adres mi soracaksınız? Eğer öyleyse buraları pek iyi bilmiyorum. Çakmak isteyecekseniz şuradaki büfeden bir koşu alıp gelebilirim. Ehe."

Biraz korkak ve saf rolü onların peşimi bırakmasını sağlayabilirdi. Ama biliyorum, iş oyunculuğa gelince yürümeye çalışan bir bebekten bile daha acemiyim.
Planemo Syndrome

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: Elijah - Engin Sevren
« Yanıtla #5 : 17 Mart 2012, 13:53:55 »
Adamların kafası karışmış görünüyordu.

"Merhaba beyler, her şey yolunda mı? Adres mi soracaksınız? Eğer öyleyse buraları pek iyi bilmiyorum. Çakmak isteyecekseniz şuradaki büfeden bir koşu alıp gelebilirim. Ehe."

Bir süre birbirlerine baktılar Engin'in ne dediğini anlamayarak.

"Yok birader. Sormayacağız. Hadi bak sen işine!" dedi bir tanesi. Adamlar yollarına devam ederken Engin de rahatlamış bir soluk verdi. Giderlerken tekrar cümlelerini duymadan edemedi.

"Başaramazsak yakarlar bizi cayır cayır!" diye hayıflanıyordu biri diğerine.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı Elijah

  • ***
  • 627
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
Ynt: Elijah - Engin Sevren
« Yanıtla #6 : 17 Mart 2012, 14:57:49 »
Taklidim ilginç bir şekilde işe yaramıştı. Kafaları karışık bir halde birbirlerine bakarken rahatlayıp gevşediğimi hissettim.

"Yok birader. Sormayacağız. Hadi bak sen işine!"

Rahatladığımı yüzüme vurmamaya çalışarak omuz silktim ve arkalarını dönüp yürümelerini izledim. Fakat bugün gereğinden fazla şey duyan kulaklarım hala iş başındaydı.

"Başaramazsak yakarlar bizi cayır cayır!"

Ah, ikilemde kalmaktan nefret ederim. Ya Faye Laraye hakkında bilgiler duymak için Narin'imin yanına gidecektim, ya da daha yeni kurtulduğum iki iblisin peşinden. İblislerin bahsettikleri şey ne kadar ilgi çekici dursa da, Faye hakkında duyduklarım boş geçilecek şeyler değildi. Ayrıca bugün günümde olmadığımı hissediyordum. Keşke Spider-man'deki gibi takip cihazlarım olsaydı, ikisinin de ceketine cihazları fırlat ve olsun bitsin. Fakat gerçek hayat o kadar kolay değildi, her zaman zoru severdi.

Hem Narin'i kızdırmamak adına, hem de esrarengiz kadın hakkındaki bilgiler adına Taksim'e gitmeye karar verdim. Banktan kalktım, meydanın ortasındaki yolu izleyerek taksi beklemeye başladım. Ayaklarım sızlayarak yavaş yavaş şikayet etmeye başladığında, müşteri arayan boş bir taksi bulabildim. Kendimi arabanın koltuklarına attıktan sonra istemsiz bir şekilde "oh" sesi çıkardım.

"Taksim meydanı, acele edersen sevinirim. Bekletilmekten hoşlanmayan birini bekletmekten hoşlanmam."
Planemo Syndrome

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: Elijah - Engin Sevren
« Yanıtla #7 : 17 Mart 2012, 17:42:31 »
+1 Deneyim

Taksici, yoğun trafiğe rağmen onu olabildiğince çabuk Taksim'e yetiştirmişti. Engin adama 15$ taksi parasını verip arabadan inerken saatine baktı. Hala birkaç dakikası vardı. Narin'in bekletilmekten hoşlanmadığını çok iyi biliyordu. Burada uğraştığı tüm bu dertlerden çok daha büyük işleri vardı ve her şeyin arasına sokuşturulmuş olan böyle randevularda zamandan olabildiğince iyi faydalanmak gerekliydi.


Karakter Resmi: Narin
Spoiler: Göster


Meydandaki heykele doğru yürürken uzakta Narin'i farketti Engin. Narin'in bu dünyadan olmayan zerafeti, beyaza kaçan parlak saçları, fazlasıyla oval yüz ve vücut hatlarından zaten haberdardı Engin; ama şimdi onu büyük bir kalabalığın içinde görmek iyice herkesten ayırıyor, muhteşemliğini gözler önüne seriyordu.

Narin Engin'i görür görmez gülümsedi. Ona doğru hızlı adımlarla yürüdü, iki yanağına birer öpücük kondurdu.
"Gel şöyle yürüyelim" dedi, İstiklâl caddesini göstererek. "Fazla zamanım yok; ama Faye Laraye hakkında bir şeyler buldum. Bir de başka bir şey daha var anlatmam gereken; ama sen başla. Ne yaptın?"

Engin'in koluna girdi ve onunla birlikte İstiklâl boyunca yürümeye başladı.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı Elijah

  • ***
  • 627
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
Ynt: Elijah - Engin Sevren
« Yanıtla #8 : 17 Mart 2012, 23:37:17 »
Taksiden indiğimde, az olan paramın daha da azalması sebebiyle sinirliydim. Fakat tramvaya binmeyen kafama saydırırken heykelin orada onu gördüm. Betonların, binaların, insanların ve sıradanlığın arasında hoş bir şekilde göze çarpıyordu. Belki saçının beyazımsı olmasından, belki de melek olmasından. Fakat nerede olursa olsun gri renklerle donatılmış bir resimdeki gökkuşağıydı o.

Gülümsediğini gördüm. Yüzündeki tebessümü ne zaman görsem masaj salonundan yeni çıkmış bir adam gibi rahatlıyor ve gevşiyordum, yine öyle olmuştu. Tanrılar, iblisler ve ifritlerin kol gezdiği bu dünyada, o benim tek ilacımdı. Emin olduğum tek şeydi.

Yanına geldiğimde söyleyecek güzel sözler ararken o çoktan konuşmaya başlamıştı bile. Bir annenin oğluna ninni söylerkenki ses tonuyla konuşuyordu.

“Gel şöyle yürüyelim. Fazla zamanım yok; ama Faye Laraye hakkında bir şeyler buldum. Bir de başka bir şey daha var anlatmam gereken; ama sen başla. Ne yaptın?"

İblisler. Aklımdan tamamen uçmuştu. Konuşmalarını hatırladım.

“İş bulmak için biraz bilgi arıyordum. Senin mesajını okuduktan sonra caminin içindeki iki iblisin konuşmasını duydum. Bir şeylerden bahsediyorlardı, önemli şeylerden. Bu gece olacak bir olaydan bahsediyorlardı, çarpışma gibi bir şey herhalde, her şeyi duyamadım. Karşılarındaki kişiler, muhtemelen düşmanları umduklarından çabuk hazırlanmış. İkisi de sıkkın görünüyordu.”

Hatırlamaya çalışarak devam ettim.

“Sonra beni fark ettiler ve bana doğru hoş olmayan bir şekilde yürümeye başladılar. Onları başımdan savmayı başardım, beni bıraktıklarında son bir cümle daha duydum. Onlardan biri başaramazlarsa yakılacaklarını söylüyordu. Mecaz anlamda mı söyledi, gerçek anlamda mı emin olamadım.”

Gözlerinin içine baktım.

“İşte başımdan bunlar geçti. Peki sen ne yaptın?” dedikten sonra fazla resmi olduğumu düşündüm. Narin’le yapmak istediğim son şey, resmi bir şekilde iş konuşmaktı.

“Beni özlemiş gibisin, stresli olduğun belli oluyor. Saçların beyazlamış.”

Espri konusunda da acemi olduğumu söylemiş miydim?
Planemo Syndrome

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: Elijah - Engin Sevren
« Yanıtla #9 : 19 Mart 2012, 02:25:21 »
+1 Deneyim

Şarkı: The Pretty Reckless - You

“Beni özlemiş gibisin, stresli olduğun belli oluyor. Saçların beyazlamış.”

Narin yapmacık olduğu her halinden belli bir kahkaha attı. Aslına bakılırsa bu yeni bir şey değildi; çünkü Engin çoğu zaman Narin'in insanlara özgü bazı duyguları deneyerek öğrendiğini düşünürdü. Gülmek, ağlamak, kızmak, üzülmek, bunların yüz kaslarında yarattığı etkiler hep sonradan yapıştırılmış gibi dururdu Narin'de. Belki de mükemmel oranlarla yaratılmış gibi duran bu yaratıkla ilgili tek hata buydu.

"O iblislerin peşinden gitmeliydin bana gelmek yerine Engin." dedi Narin. Gerçi çok da umursuyormuş gibi görünmüyordu. "Acaba neyin peşindelerdi?"

İstiklal Caddesi boyunca yürümeye devam ettiler. Narin bir yandan anlatıyordu Engin'e.

"Faye Laraye olayını ben de duydum.  Bay C. diye bir adamdan bahsediyorlar her yerde. Galiba birileriyle iletişime geçmiş kadını bulmak için, ve çok da meraklıymış bulmaya. Londra'da ve hatta New York'ta bile bu konu konuşuluyor. Herkes neden onun peşinde bilmiyorum; ama iblisler, insanlar, herkes aynı şeyi istiyor olduğuna göre bir şeyler olmalı... Sen mesaj atmasaydın ben seni arayacaktım başka bir konu için. Faye'le alakası yok; ama biraz para kazandırır sana diye düşündüm."

Engin dikkatle dinlemeye başladı Narin'in söylediklerini.

"Yarın öğleden sonra İstanbul Modern'de bir resim sergisi olacak. Bu sergide gösterilecek tablolardan bir tanesi, Bir Meleğin Düşüşü adında bir tablo. Tabloyu sergiye veren adam Londra'dan çok önemli bir koleksiyoner ve tablosunun yeterince korunamayacağını düşünüyor. Polisin kaldırabileceğinden farklı güçlerin tablonun peşinde olduğunu düşünüyormuş. Bana sorarsan paranoya; ama adam zengin. 1000$ vereceğini söyledi. Sadece bir günlüğüne, tablo sergiye gelirken ve sergideyken orada olup gözünü üzerinde tutman gerekiyor. O kadar. Ne dersin?"
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı Elijah

  • ***
  • 627
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
Ynt: Elijah - Engin Sevren
« Yanıtla #10 : 19 Mart 2012, 18:23:31 »
Koluma girmiş meleğin gülüşünden sonra, hiç kimsenin kusursuz olmadığını gördüm. Akıllıydı, güzeldi, sevecendi fakat duygulardan yoksundu, birilerinin öğretmesi gerekiyordu. İşim hakkında ondan çok şey öğrenmiştim, belki de bir şeyler öğretme sırası bendeydi artık. Öğretmen kimliğine girebilir miyim diye düşünürken ona tekrar baktım, yüzü düşünceli görünüyordu.

"O iblislerin peşinden gitmeliydin bana gelmek yerine Engin. Acaba neyin peşindelerdi?"

Yoldayken bu soruyu ben de çok düşünmüştüm. Fakat sorular her zaman cevaplanamaz, bunu en iyi filozoflar bilir.

"Faye Laraye olayını ben de duydum. Bay C. diye bir adamdan bahsediyorlar her yerde. Galiba birileriyle iletişime geçmiş kadını bulmak için, ve çok da meraklıymış bulmaya. Londra'da ve hatta New York'ta bile bu konu konuşuluyor. Herkes neden onun peşinde bilmiyorum; ama iblisler, insanlar, herkes aynı şeyi istiyor olduğuna göre bir şeyler olmalı... Sen mesaj atmasaydın ben seni arayacaktım başka bir konu için. Faye'le alakası yok; ama biraz para kazandırır sana diye düşündüm."

Bay C. mi? Baş harf trendi gittikçe yayılıyordu anlaşılan, Bay J, Behzat Ç, Şahin… her neyse.

Neden bilmiyorum ama, Faye işi canımı sıkmaya başlamıştı. Kadının yaptıklarının hoş olmadığı kesindi, ama  bunlar hep olagelen şeylerdi. Her zaman ölenler, öldürenler ve izleyenler olurdu. Fakat neden özellikle bu kadını arıyorlardı? Faye bir şeye mi sahipti, ya da bir şey ona sahipti? Belki bir iblis, ya da onu kontrol eden bir şey. Bay C. o iblisin mi peşindeydi? Her zaman ki gibi sorular tekrar havada kalmıştı. Canım daha da sıkıldı.

En azından soruları erteleyecek yeni bir iş imkanı vardı Narin'de. Düşüncelerimi savuşturarak tekrar ona odaklandım.

"Yarın öğleden sonra İstanbul Modern'de bir resim sergisi olacak. Bu sergide gösterilecek tablolardan bir tanesi, Bir Meleğin Düşüşü adında bir tablo. Tabloyu sergiye veren adam Londra'dan çok önemli bir koleksiyoner ve tablosunun yeterince korunamayacağını düşünüyor. Polisin kaldırabileceğinden farklı güçlerin tablonun peşinde olduğunu düşünüyormuş. Bana sorarsan paranoya; ama adam zengin. 1000$ vereceğini söyledi. Sadece bir günlüğüne, tablo sergiye gelirken ve sergideyken orada olup gözünü üzerinde tutman gerekiyor. O kadar. Ne dersin?"

Narin’den başka biri söylese bu teklife kızardım. Bu iş sıradan ve… aşağılayıcıydı. Bir tabloyu gözetlemek ve kollamak? Hem de zengin ve kibirli bir adamın paranoyası için, hem de tablo bir yerde öylece asılıyken. Gurur denen bir şey vardı. Bu adam beni ne sanıyordu, inek mi? Narin'e cevap verirken kızgınlığımı saklamaya çalıştım.

“Pek cazip gelmedi, ama düşünürüm. Bu aralar paraya ihtiyaç duyduğumu biliyorsun Narin. Belki gözetlerken tabloyu kaçırırım, alacağım paradan daha çok edeceği kesin.”

Konuşmanın bittiğinden emin olunca Narin’in kolundan nazikçe sıyrıldım ve vedalaşmak için el salladım. Öpmek bana göre değildi, özellikle karşımdaki bir melekse. Belki ilerde olurdu, özgüven denen şeyin farkına vardığımda.

Yürüdüğümüz yerin tersine doğru insanları önüme alarak ilerlemeye başladım. Hareketli bir sabahın sonunda evin yolunu tutmak beni bir nebze olsun rahatlattı. Elimde anahtarımı çeviriyor, aklımda işin karını tartıyordum. Kazanacağım parayı tekrar düşündüm. 1000 $ için değer miydi? Ah, elbette. Sonuçta işim bir tabloyu kollamak, ne kadar zor olabilirdi ki? Bir an adama eskisi kadar kızmadığımı fark ettim. Bazen inek olmak da işe yarayabilirdi.

Gurur mu? O da neydi?
Planemo Syndrome

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: Elijah - Engin Sevren
« Yanıtla #11 : 22 Mart 2012, 20:51:56 »
+1 Deneyim

Engin eve vardığı zaman tabloya göz kulak olma işini almaya karar vermişti; ama aklında hala o iki iblisin konuşmaları vardı. Neler oluyordu acaba? Her şey Faye Laraye ile bağlantılı mıydı yoksa ortalıkta çalkalanan birden fazla şey mi vardı? İblisler bir yana, Narin'e haber vermesi gerekiyordu işi alacağını. Yarın sabahtan tablonun nakilyesine gitmesi gerekecekti. Tüm gününü boş geçirmek canını sıkıyordu evet; ama 1000$ hiç de az bir para değildi.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı Elijah

  • ***
  • 627
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
Ynt: Elijah - Engin Sevren
« Yanıtla #12 : 24 Mart 2012, 00:25:07 »
İnsanın elinde 2-3 tane gizemli iş varken, sadece bir tabloyu gözetleyecek olması gerçekten sinir bozucuydu. İblisler, Faye, Bir Meleğin Düşüşü. Evin kapısına gelene dek olası kombinasyonları hesapladım. İblislerin konuştuğu olayla tablo bağlantılı olamazdı. Onlar gece olacak bir şeyden bahsetmişti. Fakat tüm olayların Faye ile bağlantılı olması, işte bu muhtemeldi.

Kiralık evimin çelik kapısına vardığımda iş düşünmeyi bırakmaya karar verdim. Ev benim sığınağımdı. Oraya ne bir iblis, ne ifrit, ne de onlar hakkındaki düşüncelerim girecekti. Kapıyı arkamdan kapattım ve evin sıcak havasını içime çektim. Yadigar koltuğuma yayıldığımda aklıma bir şey takıldı. Sanki unuttuğum bir şey vardı.

Narin’di tabiki. En sık kullandığımız iletişim yolu olan mesajı yazmak için telefonun tuşlarına bastım. Telefonu kulağına dayamaktan hoşlanmazdı, melekler işte.

“İşi kabul ediyorum. Fakat işin sadece yerini ve nedenini biliyorum. Umarım daha fazla bilgin vardır. Adam’ın  yaşı, ismi, ülkesi, geçmişi, varsa karısı ve sevgilisi, telefon numarası, evinin adresi ve ayakkabı numarası lazım olacak. Haha, sadece şaka yapıyordum, isim ve öğrenmem gereken temel bilgiler yeter. Ayrıca, paranoyasının nedenini de öğrenebilirsem bana çok yardımcı olursun. İşimi yapmadan önce karşılaşacağım tehlikeleri bilmek beni her zaman mutlu etmiştir : )”

Neden bilmiyorum ama bu işin altında Bay C.’nin olduğundan şüpheleniyordum. Ortak yönleri barizdi, iki adamdan da hoşlanmamıştım.

Filtre makinesiyle sert bir kahve yaptıktan sonra kendimi oyalayacak gereksiz işlerle uğraştım fakat aklımdan bugün yaşadıklarım ve öğrendiklerim çıkmıyordu. Akşama doğru uyku çabuk bastırdı ve ben de karşı koymadım. Alarmımı saat  10:00’a kurduktan sonra sevgili kiracımın yarın da kapımı çalmamasını umarak yatağa uzandım. Yarın büyük gündü. Bir süper kahraman kötü güçlerin elinden tüm dünyanın kaderini belirleyecek bir tabloyu kurtaracaktı. Gülmeden edemedim.
Planemo Syndrome

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: Elijah - Engin Sevren
« Yanıtla #13 : 27 Mart 2012, 21:30:23 »
Engin sabah 9'a doğru pek de hoş olmayan bir dizi rüyadan Narin'den gelen kısa mesajın sesiyle uyandı.

"Saat 10'da Atatürk Havalimanı'nda ol. Orada Ferit adında biri seni karşılayacak tabloyla birlikte. Sonrasını ondan öğrenirsin. Bir şey olursa haber verirsin bana. Kib. Öptüm xxx."

Bazen Engin'e çok garip geliyordu içinde bulunduğu durum. Karşısında kanlı canlı bir melek vardı; ama ona mesaj atacağı zaman sonuna "kendine iyi bak" yazmak yerine "kib" koyuyor,Öptüm yazıp x işaretleriyle öpücükler konduruyordu.

Saatin 9'a yaklaştığını görerek yatağından kalktı. Birkaç saniye daha uyanık olarak mesajı bir kere daha okudu ve hazırlanmaya başladı.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı Elijah

  • ***
  • 627
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
Ynt: Elijah - Engin Sevren
« Yanıtla #14 : 29 Mart 2012, 17:39:59 »
"Saat 10'da Atatürk Havalimanı'nda ol. Orada Ferit adında biri seni karşılayacak tabloyla birlikte. Sonrasını ondan öğrenirsin. Bir şey olursa haber verirsin bana. Kib. Öptüm xxx."

Bu mesaj, dünyanın şimdiki garipliğine en iyi örneklerdendi. Çoğu şeyin değiştiğini hem üzülerek hem de şaşırarak izliyordum ve artık hiç bir şeyin eskisi gibi olmadığını kabullenmiştim. Dünya korkunç bir hızla çılgınlığın pençesine doğru sürükleniyordu. Kendinizi bir iblisle halı sahada furbol maçı yaparaken bulabilir, sabah uyandığınızda seviştiğiniz kişinin bir ifrit olduğunu fark edebilir, ya da meleğin birinden "öptüm" ve "kib" barındıran bir mesaj alabilirdiniz. Hatta, kendinizi yolun kenarında dilenen eski medeniyetlerin unutulmuş tanrısına çeyreklik atarken bulabilirdiniz. Hiç bir şey eskisi gibi değildi.

Uykunun sertliğini unutturması için kendime yumuşak ve sütlü bir kahve yaparken işi bir kez daha düşündüm. Ne kadar sıkıcı ve tehlikesiz gözükse de, bardağın dolu tarafına bakmalıydım. En azından, İstanbul Modern'i gezip sanat anlayışımı geliştirerek biraz kültür sahibi olabilirdim, hem de üstüne para kazanarak! İlgisiz olduğum düşünülebilir, fakat hobilerime zaman ayırmaya kalksaydım şu an iblisler sokaklarda kol gezebilirdi. Ben Amca'nın da dediği gibi, büyük güç büyük sorumluluk getirir.

Kendi kendime geyik yaparak oyalandığımı fark ettim ve hazırlığım bittiğinde dışarı çıktım. Yanıma eski anahtarımı, zor zamanların dostu çakımı, cep telefonumu ve bunlarak ek olarak bartitsu sopamı almıştım. Sopa sıradışı gözükmesin diye topallayarak yürüyecektim. Sakat rolü yapmak zor olmazdı, ayrıca House gibi dolaşmak havalı olabilirdi. Sergilerde kız tavlamak duyulmadak şey değildi.

                                                                  * * *

Sabah trafiğine rağmen, saat 10 gibi havalimanına varmıştım. İşin kolay kısmı bitmişti, geriye Ferit isminde birini aramak kalmıştı. İçinde her zaman, neredeyse bir ilçe nüfusuna denk gelecek kalabalığı barındıran bir havalimanında Ferit denen birini bulmak ne kadar zor olabilirdi ki? Gözümle tek tek tüm insanları tararken içimden sayıklayıp duruyordum: Feriit, gel pisi pisi!
Planemo Syndrome