Kayıt Ol

Raisor // Aion Fendell

Çevrimdışı Malkavian

  • *****
  • 2152
  • Rom: 57
  • I was lost in the pages of a book full of death..
    • Profili Görüntüle
Raisor // Aion Fendell
« : 31 Mart 2012, 18:09:24 »

İsim: Aion Fendell

Tarih: 23 Mayıs 401

Karakter: Büyücü/Cadı

Kader: 7                                                                                                      
ÖZELLİKLER
1.1
Fiziksel
Güç:              ■□□□□□□□□□
Çeviklik:         ■■□□□□□□□□
Dayanıklılık:     ■■■■□□□□□□
1.2
Sosyal
Karizma:         ■■■□□□□□□□
Görünüm:       ■■■□□□□□□□
Yönlendirme:   ■■■■■□□□□□
1.3
Mental
Ön Görü:         ■■■■■□□□□□
Zeka:             ■■■■■□□□□□
Bilgi Birikimi:     ■■■■■□□□□□
YETENEKLER
2.1
Kabiliyetler


Tehdit:          □□□□□□□□□□
Kaçınma:        ■■■□□□□□□□
Liderlik:          □□□□□□□□□□
Sokak Bilgisi:   □□□□□□□□□□
Saklanma:      ■■□□□□□□□□
Sokak Dövüşü:□□□□□□□□□□
Sportif:          □□□□□□□□□□

2.2
Beceriler

Hayvan Bilgisi: ■■■□□□□□□□
El Sanatı:       ■■■■□□□□□□
Sürüş:           □□□□□□□□□□
Ateşli Silahlar: □□□□□□□□□□
Yakın Dövüş:   □□□□□□□□□□
Rol Yapma:     ■■■■■□□□□□
Gizlilik:           ■■■■□□□□□□
Hayatta Kalma:■■■■□□□□□□

2.3
Bilgi Birikimi

Bilgisayar:       □□□□□□□□□□
Finans:           □□□□□□□□□□
Araştırma:       ■■□□□□□□□□
Kanun:           □□□□□□□□□□
Dil Bilimi:         □□□□□□□□□□
İlaç:              ■■■■■□□□□□
Mistik:            ■■■■■□□□□□
Politika:          □□□□□□□□□□
Bilim:              □□□□□□□□□□
AVANTAJLAR / DEZAVANTAJLAR
3.1
Öz Geçmiş                        
1-
2-
3-
3.2
Özel Yetenekler              
1- İksir Yapma *
2-
3-
3.3
Dezavantajlar                    
1-
2-
3-
* İksir Listesi:
Bayıltıcı İksir (Zayıf)
İyileştirici İksir (Zayıf)
İyileştirici Merhem Karışımı (Normal)
Görünmezlik İksiri (Zayıf: 20 saniye)
Kılık Değiştirme İksiri (Normal: 15 Dakika)

Envanter Listesi    

TP+RP+GP Puanları: 5

Sahip Olunan Para:
2 Gümüş (Bahşiş)

Sahip Olunan Eşyalar:
-
                                                                                            

Çevrimdışı Malkavian

  • *****
  • 2152
  • Rom: 57
  • I was lost in the pages of a book full of death..
    • Profili Görüntüle
Ynt: Raisor // Aion Fendell
« Yanıtla #1 : 01 Nisan 2012, 19:12:24 »
İsim:  Aion Fendell
Tarih: 23 Mayıs 401
Yer:   Salonae / Batı Roma


Sonunda ilkbahar gelmişti ve birçok insan üzerindeki kat kat giysilerden kurtulmuş temiz havanın tadını çıkarıyordu. Aion hariç. O her zaman bilgiye aç olmuştu. Henüz 20 yaşında olmasına rağmen babasından miras kalan hatırı sayılır parayla şehir şehir gezmiş ve okuyabildiği kadar kitap okumuştu. Çalışmaları hep mistik bilimler üzerine olmuştu. Babasından kalan serveti tükettiğinde ise Salonae topraklarına yakın yerel bir kütüphanedeydi. Birkaç gün açlıkla boğuşmuştu fakat şehrin şifacısı çok geçmeden ondaki bu bilgi birikimini fark etmişti.

Son altı aydır yanında çalıştığı yaşlı adam Aion’un zayıf vücudunu besleyecek kadar yemek ve kendi becerilerinin bir kısmını sunmuştu ona. O yüzden bu bahar gününde dışarıda değil yaşlı ustasının laboratuarında zengin leydilerin ve lordların siparişlerini hazırlıyordu.

Şifa iksirleri, görünmezlik iksirleri, merhemler… ne ararsanız Yaşlı Sae’nin dükkanında bulunurdu ve Aion’un gelmesiyle iksirlerin sayısı hatırı sayılır bir şekilde artmıştı. Çünkü bilgi açı genç adam iksirlerin nasıl yapıldığını öğrenmek için zamanının nerdeyse hepsini bu konuda pratik yapmaya adamıştı.

Yaşlı adam laboratuar kapısını yavaşça araladı ve içeri seslendi ‘Aion yeter bu kadar çalıştığın. Biraz dışarı çık da genç kızlar senin o güzel mavi gözlerini görsünler azıcık da. Kalan kısmını ben bitiririm.’ Dedi babacan bir tavırla, elinden iksir şişelerini alırken.

Aslında Aion’un gözleri yeşildi ama sadece güneş ışığında fark edilebiliyordu ve laboratuar yerin altında penceresiz bir odadaydı.

‘Ah unutmadan!’ dedi yaşlı adam dışarıya çıkmak üzere olan genç adamı durdurarak. ‘ Leydi Sorenia’nın siparişleri dükkanda tezgahın üzerinde duruyor. Çıkmışken onları da teslim ediver. Ücreti hemen ödemezse aylak aylak orada bekleme nasıl olsa bir şekilde ödeme yapar.’

Gülümsedi ve iksirleri yapmaya koyuldu.

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Raisor // Aion Fendell
« Yanıtla #2 : 02 Nisan 2012, 19:44:29 »
Aion'un cebinde para kalmadığında, daha fazla gezmeye fırsat bulamayacağını anlamış, en son bulunduğu yerde tıkılıp kalmıştı. Elbette çareler asla tükenmezdi. Aion'a karnını doyurmak ve para biriktirmek için garip bir yardım eli uzanmıştı. Aion, Salonae şifacısına oldukça minnettardı. Açlıktan ölme noktasına kadar gelmiş bir durumdayken, kendisini yanına almış, sadece ona yardım etmesi gibi küçük bir bedel karşılığında ona yemek vermekle kalmamış, iksirler ile ilgili bildiklerini de onunla paylaşmıştı.

Aslında Aion iksir konusunda pek de hevesli değildi. Bunun sebebi, iksirsiz sihirlere olan ilgisiydi. Aion'un okuduğu bir kitapta, kadim bir büyücüden bahsediliyordu. Tabi bu bir mit miydi belli olmazdı ama, Bu kadim büyücünün yaptığı çok güçlü ve olağan dışı şeyler anlatılıyordu. Aion biraz özenmiş, biraz kıskanmış, çocukça hayallerin peşinden koşar olmuştu. Ne bilsindi ki o kitapdaki büyücü, tamamıyle abartılmıştı.

Yine de Aion'un hangi sınıftan olduğu biliniyordu. O bir cadıydı. Sadece toy ve güçsüz olanlarından. Bu toy ve güçsüzlüğü ise eğitimsizlik ve bilgisizliğinden geliyordu. Deneyimsizdi.

Tabi Aion'un iksir konusunda pek de hevesli olmaması, hiç hevesli olmadığı anlamını taşımamıştı asla. Yaptığı şeyden hala büyük bir zevk duyuyordu ve öğrenmiş olduğu iksirleri kusursuzca yapmak için her gün biraz daha çalışıyordu. Umursamazlık ise, Aion'un karakterinin temelini oluşturuyordu. Kendini bilgi edinmeye ve hayaller kurmaya o denli adamıştı ki, yaşadığı zorluklar, geçmişindeki talihsizlikler, umurunda bile olmuyordu. Geçmişi soyutlamış, geleceğin gür bir güzellikte ve gerçekleşen hayallerle dolu olduğuna kendini inandırmıştı. Ama yine bilmiyordu ki hayat pek de kolay sayılmazdı.

Aion hayaller ve düşünceler içinde, sudan çıkmış balık misali çırpınıyorken, Yaşlı adamın sözlerini uzaktan bir işitti:

"Aion yeter bu kadar çalıştığın. Biraz dışarı çık da genç kızlar senin o güzel mavi gözlerini görsünler azıcık da. Kalan kısmını ben bitiririm."

Yaşlı adam, bunları hakiki bir tebessümle söylemişti. Elindeki iksir şişelerini yavaşça elinden almış, kendisini çok fazla yorduğunu düşünmüş olacak ki, biraz izin yapmasını istemişti. Aion bugünlük yeterince çalışmıştı aslında. Biraz dinlenmek eğlenceli olabilirdi.

"Kızlar mı?" diye sordu alttan bir sırıtışla. "Aklımı çeldin işte!"

Ardından kapıya doğru ilerledi. Ancak tam da kapıyı açıyordu ki, yaşlı adam yeniden konuştu:

"Ah unutmadan! Leydi Sorenia’nın siparişleri dükkanda tezgahın üzerinde duruyor. Çıkmışken onları da teslim ediver. Ücreti hemen ödemezse aylak aylak orada bekleme nasıl olsa bir şekilde ödeme yapar."

Mesaj alınmıştı. Aion, iksirleri teslim etme konusunda oldukça hevesli davranırdı. Bazen iksirlerin parası dışında küçük bir bahşiş alabiliyordu. Kapıyı kapatarak içeri yeniden döndü ve iksirler ile ilgili son hazırlıkları tamamlayarak, çevik bir şekilde dışarı fırladı. Rota, Leydi Sorinia'nın eviydi.

***

Hava bugünlerde mevsim normallerine göre daha soğuk denebilirdi. Bu durum Aion'u sevindiriyordu. Soğuk havaları severdi. Tabi rüzgar bugün gereğinden biraz daha şiddetli estiğinden, Aion yolda üşüdüğünü fark etti. Pek de üşünülecek bir zaman değildi ve Üşünülecek zamanlarda dahi Aion pek de üşümezdi. Ama bugün anormal bir hava durumu söz konusuydu. Zaten yolun kenarındaki koskocaman meşe ağaçları bile üşüyor olacaktı ki, dalları sallanıyor, yaprakları düşüyordu. Aion yürürken onları izledi. Ağaçları hep severdi. Leydi Sorenia'nın evine varana kadar yürümeye devam etti.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Malkavian

  • *****
  • 2152
  • Rom: 57
  • I was lost in the pages of a book full of death..
    • Profili Görüntüle
Ynt: Raisor // Aion Fendell
« Yanıtla #3 : 03 Nisan 2012, 18:02:09 »
+2 RP

Sonunda Leydi Sorenia'nın evine vardı. Beyaza boyanmış tahta bahçe kapısını gördüğünde, Aion bir kere daha evin güzelliğini hatırladı. Evin değil, bahçenin güzelliğiydi aslında özel olan. Binbir renkli çiçekler, isimlerini bile bilmediği pek çok ağaç, bahçe kapısından başlayıp evin kapısına değin devam eden taşlar, Aion'u büyülüyordu. Leydi Sorenia'nın doğaya olan merakı, tamamıyle gözler önündeydi.

Bahçe kapısını açtı ve içeriye doğru büyük bir adım attı Aion. Ardından kapıyı kapatarak taşların üzerinden yürüye yürüye evin kapısına kadar geldi. Kapıyı elinin tersiyle yavaşça çalarak, kapının açılması için birkaç saniye bekledi.

Sade giysiler giyinmiş bir elinde şarap testisi tutan hizmetçi kadınlardan biri kapıyı açtı ve utangaç bir tavırla 'Buyrun?' dedi.

Aion kendini şifacının gönderdiğini ve Leydiye teslimatı olduğunu söyleyince hizmetçi kadın hızla içeri girdi.

Birkaç dakika sonra mermer zeminde bir çift ayak sesi duyulmaya başladı. Normal bir hızda acelesi olamdan yürüyordu. Leydi Sorenia güzelliği dillere destan olmuş bir bayandı. Kendisi kapıya yaklaşmadan saniyeler önce süründüğü güzel kokular Aion'un burnuna geldi ve onu neredeyse etkisi altına aldı.

Kıvırcık sarı saçları omzundan aşağıya dökülüyordu ve teni bembeyazdı. 'Çok güzel!' diye düşünmeden edemedi Aion kendi kendine ve karşısındaki kadın sanki onun beynini okuyormuşcasına hafifçe gülümsedi.

Anlamsızca elindeki iksirlere bakakaldı Aion. Biri aşk iksiriydi, diğeri ise içeni saatlerce bayıltacak güçlü bir yatıştırıcı. Böyle şeylere ihtiyaç duyacak birine hiç benzemiyordu...

Ellerinden birini zarifçe Aion'a uzattı ve iksirleri aldı ve hala havada olan eline diğer elinde tuttuğu bir para kesesini bıraktı.

'İçindeki gümüş sikkeler senin için genç adam.' dedi hipnotize edici güzellikteki zarif sesiyle ve kapının eşiğinden kayboldu. Aion'un kalbi kadının gidişiyle paramparça olmuş ve içinde büyük bir boşluk oluşmuştu. Bu duygu sanki kışın ortasında ellerini ısıtmak için yaktığı bir ateşin gözlerinin önünde yavaş yavaş kora dönüşüp sonra tamamen sönmesi gibiydi.

Kalbi kırılmış ve hayatından bezmiş bir şekilde güzelliği artık umrunda bile olmayan bahçede dönüş yoluna koyuldu.

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Raisor // Aion Fendell
« Yanıtla #4 : 03 Nisan 2012, 21:14:58 »
Aion'un bir kızı güzel ve çekici bulması, bir denizatının 3 hafta karada yaşayabilme ihtimalinden dahi küçük bir ihtimaldi. Aion inanılmaz seçici bir karakterdi ve zor biriydi. Kızlar onu yakışıklı bulur, etrafında döner durur ama asla beklediklerini alamazlardı. Ama belki de hayatında ilk kez, Aion bir bayanı bu kadar etkileyici ve güzel bulmuş, bir bayandan bu denli hoşlanmıştı. Bir de seyahatleri sırasında karşılaştığı bayan bir keşiş de zarif bir güzelliğe sahipti. Ama o Aion'u gıdım bile etkileyememişti.

"Sanıyorum size yüz verilmediğinde böyle bir his yaratıyor" dedi kendi kendine. Ama yaşadığı bu hayal kırıklığını hemen aklından silip atarak, evin yolunu tuttu. Yaşlı adam onun bugünlük izinli olduğunu söylemişti ama, Aion acıkmıştı. Yatıp biraz dinlenmek istiyordu. Vücudu yorgun düşmüş, iliklerine kadar üşümüştü.

Eve vardığında birşeyler atıştırmak üzere mutfağa daldı. Karnını iyice doyurduktan sonra, yaşlı adamı aradı. Ona sormak istediği birkaç soru vardı. Onu dükyanda iksir yaparken buluverdi, her zamanki gibi. Leydi Sorenia'dan aldığı iksirlerin parasını masanın üzerine bıraktı. Kendi payını ayırmıştı.

"Sana sormak istediğim bir şey var, usta" dedi Aion yavaşça ve içten bir gülümsemeyle. Eline meyve sepetinden bir elma almış, duvara yaslanarak elmadan bir ısırık koparmıştı. "Siz büyü ile ilgili ne biliyorsunuz? Bir büyücü ile hiç karşılaştınız mı?" Aion duraksayarak derin bir nefes aldı. "Ayrıca şu Leydi Sorenia da neyin nesi oluyor? İnanılmaz güzel bir bayan."
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Malkavian

  • *****
  • 2152
  • Rom: 57
  • I was lost in the pages of a book full of death..
    • Profili Görüntüle
Ynt: Raisor // Aion Fendell
« Yanıtla #5 : 05 Nisan 2012, 11:40:16 »
"Sana sormak istediğim bir şey var, usta" dedi Aion yavaşça ve içten bir gülümsemeyle. Eline meyve sepetinden bir elma almış, duvara yaslanarak elmadan bir ısırık koparmıştı. "Siz büyü ile ilgili ne biliyorsunuz? Bir büyücü ile hiç karşılaştınız mı?" Aion duraksayarak derin bir nefes aldı. "Ayrıca şu Leydi Sorenia da neyin nesi oluyor? İnanılmaz güzel bir bayan."

İhtiyar adam gülümsedi ve elinde tuttuğu küçük şişeleri birbirine çarptı. Tiz bir çınlama duyuldu ve iksirlerin rengi yavaşça şeffaftan yeşile dönerken Aion'a döndü.

'İksir yapabilen herkes büyü de yapabilir evlat. Bir iksire gücünü veren onu yapan kişidir. İçine kattığımız şeyler ise katalizör görevi görür. Vücudundaki büyü gücünü bu küçük şişelere hapsetmek için. Ama bir büyüyü yapabilecek dinginlik seviyesine ulaşmak... işte en zor olanı o noktaya gelebilmektir.'

Aion' un elinde tuttuğu 2 gümüş sikkeye baktı. ''Leydi Sorenia yine cömert bir bahşiş bırakmış anlaşılan ve güzelliğiyle seni adeta 'büyülemiş' ama yine de ben olsam ona çok dikkatli bakmazdım. Kendisi Roma'da yüksek rütbeli bir general ile evli. '' yine gülümsedi ve eğildiği masadan sırtındaki kemikleri kütleterek yavaşça kalktı. her hareketiyle yaşlılığından şikayet ediyor ve homurdanıyordu.

'Bu sohbeti başka bir zaman ederiz. Şimdi sipariş götürmen gereken bir yer daha var.' hafifçe üst kata yürüdü ve Aion'a kendisini takip etmesini işaret etti.

Yaşlı ve titrek eliyle masanın üzerinde duran 3 adet şişeyi gösterdi ve homurtuyla karışık konuşmaya başladı.

'Bu şişeleri al ve limana 6 gün önce demir atmış Şans Yıldızı isimli gemiyi bul ve onun kaptanına ver. Ha unutmadan kaptana sor bakalım elinde hiç Gök Kuşağı balığı var mıymış? Eğer varsa vakit kaybetmeden buraya gel de haber ver. alabildiğimiz kadar alalım.'

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Raisor // Aion Fendell
« Yanıtla #6 : 05 Nisan 2012, 22:51:13 »
Aion derin bir trans haline geçmiş kadar sessiz bir şekilde, yaşlı adamın söylediklerini dinledi. Yaşlı adam, büyüyle ilgili bir şeyler anlatmıştı. Aion'un anladığı kadarıyla, büyü yapmak için dinginlik seviyesine ulaşılmalıydı. Bu da zor ve tecrübe gerektiren bir meseleydi. Eğitim almaya ne kadar erken başlarsa, o kadar erken tecrübe sahibi olabilirdi. Ama tek sorun, Aion'u eğitecek uygun birisinin etrafta olmamasıydı. Yaşlı adam vardı ama, onun da tek ilgi alanı iksirlerdi.

Aion aslında yaşlı adama biraz sinirliydi. Yaşlı adam; adı üzerinde yaşlıydı, birkaç minik büyü mutlaka yapabiliyordu. Neden engin bilgilerini onunla da paylaşmıyordu? Yoksa yaşlı adam sadece iksir mi yapabiliyordu? Bu yaşa gelmesine rağmen büyü öğrenememiş miydi? Büyü öğrenmek bu kadar zor muydu yoksa yaşlı adam öğrenmemeyi kendisi mi tercih etmişti?

Aion büyü meselesine daha fazla kafa yormamak için düşüncelerini sığ bir köşeye attı. Şimdilik hayatından memnundu. Ekmek elden su gölden yaşıyordu işte. Biraz yorgundu ama, yaşlı adam bu kez ona bir başka görev vermişti. Doğrusu bu yeni görev Aion'u pek sevindirdi. Limana inip az hava almak ciğerlerine iyi gelecekti. Yeni görevi limana 6 gün önce demir atmış Şans Yıldızı adlı gemiye elindeki iksirleri teslim etmek, ellerinde hiç Gök kuşağı balığı bulunup bulunmadığını onlara sormaktı. Vakit kaybetmeden iksirleri alarak kapıdan dışarı fırladı.

***

Aion limana vardığında, pek çok geminin limanda demirlendiğini gördü. Burası bir limandı. Yılın en sığ zamanlarında bile pek çok gemi olurdu. Peki Şans Yıldızı'nı nasıl bulacaktı ki? Tabi ki sorup soruşturarak. Önüne gelen ilk adamın yolunu keserek, bilgi edinmek istedi.

"Merhaba bayım. Acaba 6 gün önce buraya demir atmış Şans Yıldızı isimli geminin nerede olduğunu biliyor musunuz?" Aion gülümsüyor, adamda iyi bir izlenim yaratmaya çaba gösteriyordu.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Malkavian

  • *****
  • 2152
  • Rom: 57
  • I was lost in the pages of a book full of death..
    • Profili Görüntüle
Ynt: Raisor // Aion Fendell
« Yanıtla #7 : 07 Nisan 2012, 11:24:55 »
"Merhaba bayım. Acaba 6 gün önce buraya demir atmış Şans Yıldızı isimli geminin nerede olduğunu biliyor musunuz?" Aion gülümsüyor, adamda iyi bir izlenim yaratmaya çaba gösteriyordu.

Aion'un sorusuna, elinin işaret parmağını az önce indiği gemiye yönelterek cevap verdi kömür karası saçlara ve çatık kaşlara sahip adam. Üzerine siyah bir cüppe giymişti ve cüppenin üzerinde beyaz, büyük bir haç işareti vardı. Aynı modele sahip demirden yapılma bir haçı da elinde tutuyordu.

'Söyle bakalım genç adam bu şehirde şöyle güzel bir yorgunluk atma iksiri bulabileceğim yer var mı? Ya da bir şifacı da işimi görür.'


---

Aion ile bu ilginç adam arasındaki konuşma pek uzun sürmedi. Birkaç sorunun ardından çatık kaşlı adam yoluna devam etmişti. Gemiye adımını attığında gıcırdayan tahtaların üzerinde sağa sola emirler yağdıran ve süslü bir pelerin giymiş adamı gözüne kestirdi Aion. Bu kaptan olmalıydı.

Hemen yanına yaklaştı ve elindeki iksirleri uzattı. Kaptan Aion'un elindeki iksirleri hemen almadı onun yerine genç adamı omzundan tutarak kamarasına doğru ilerledi. Bir yandan da gemideki herkesin duyabileceği şekilde 'Tam da ihtiyacım olan içkiler!' diye bağırdı.

Kamaranın kapısı kapanır kapanmaz kaptan iksirleri aldı ve bir sandığın içinde bulunan iki adet balığı görmesi için Aion'un gözleri önünde salladı.

'Yaşlı Sae'ye söyle bugüne kadar tuttuklarım içinde en canlı renklere sahipleri bunlar. Eğer ilgileniyorsa gece yarısı limana gelsin...'

Kaptan iksirleri dikkatlice sandıktaki balıkların yanında bulunan küçük bir kutunun içine bıraktıktan sonra sandığı boynuna asılı duran bir anahtarla iyice kilitledi.

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Raisor // Aion Fendell
« Yanıtla #8 : 07 Nisan 2012, 12:31:10 »
Aion, limanda gördüğü adamdan istediği cevabı almış, geminin yerini öğrenmişti. Bununla da kalmamış, Aion adamla az da olsa muhabbet etme fırsatı yakalamıştı. Aion hiçbir zaman şu utangaç çocuklar gibi olmamıştı. Dünya'da bir hana gidip içki istemeye dahi utanan insanlar vardı. Aion öyle değildi. Eğer bir şeyi öğrenmek istiyorsa, yapılacak en iyi şeyi yapar, etraftaki olası insanlara sorarak öğrenmeye çalışırdı. Sohbetlerden asla kaçınmaz, gerektiğinde görüşlerini bildirir, bunu yaparken başkalarının görüşlerine saygı göstermeyi de ihmal etmezdi.

Aion adamla konuştuğu sırada, kendisini yakından ilgilendiren bir soru sormuştu adam:

'Söyle bakalım genç adam bu şehirde şöyle güzel bir yorgunluk atma iksiri bulabileceğim yer var mı? Ya da bir şifacı da işimi görür.'

Aion soru üzerine hafif bir tebessümde bulundu, usulca Yaşlı adamdan bahsetti. Aion rahatlama iksiri yapmayı henüz öğrenmemişti ama Yaşlı adam biliyor olmalıydı. Evinin yerini detaylıca tarif etmeye koyuldu. Ardından Aion, çaktırmadan Yaşlı adama müşteri bulmuş olmanın verdiği haz ile, adamın gösterdiği gemiye doğru ilerledi.

Aion gemiye yaklaştığında, geminin kaptanı olduğu açıkça belli olan bir adamı gözüne kestirdi. Hiç zaman kaybetmeden ona ilerleyerek elindeki iksirleri ona uzattı. Bunu yaparken yine gülümsüyor, içten davranmaya çalışıyordu. Ancak kendisine hiç de nazik davranılmadığını hissetmişti. Parası ödenmesi gereken iksirler Aion'un elinden alınıp bir sandığa kilitlenmişti. Aion bununla birlikte Yaşlı Adam'ın aradığı balıkların da aynı sandıkta olduğunu görmüştü. Geminin kaptanı balıkları elinde sallamış, onlarla iyice bir böbürlenmişti. Belki de iksirlere karşılık balıkları yaşlı adamla takas etmek istiyordu. Hatta üstüne para bile alabilirdi. Bu sebeple Yaşlı adamın saat 12'de gemiye gitmesini istemişti. Balıklar bu kadar değerli miydi?

Aion yaşlı adamın saat 12'de bu gemide bulunmasını endişe edilebilecek türden bir olay gibi görüyordu. Lakin yaşlı adam bu birkaç tayfaya yenilebilecek kadar da güçsüz sayılmazdı. Bu yüzden Aion haberleri aldıktan sonra kaptanın söylediklerini iletmek için yaşlı adama gidecekti. Gemiden inerek, evin yolunu tuttu.

***

Aion eve vardığında, saçları rüzgardan dolayı epeyi dağılmıştı. Belki de eve koşarak gelmesi, rüzgarın üzerinde yaptığı etkiyi artırmıştı. Aion eve girer girmez Yaşlı adamı aradı.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Malkavian

  • *****
  • 2152
  • Rom: 57
  • I was lost in the pages of a book full of death..
    • Profili Görüntüle
Ynt: Raisor // Aion Fendell
« Yanıtla #9 : 09 Nisan 2012, 12:42:04 »
+2 Gizli Puan

Aion eve vardığında, saçları rüzgardan dolayı epey dağılmıştı. Belki de eve koşarak gelmesi, rüzgarın üzerinde yaptığı etkiyi arttırmıştı. Aion eve girer girmez yaşlı adamı aradı. Onu bıraktığı gibi üst katta bulmamıştı ne yazık ki.

Bu ilginçti çünkü Yaşlı Sae hemen hemen hiçbir zaman dükkanını terk etmezdi. Bütün ayak işlerini Aion'a yaptırırdı. Burası onun mabedi gibiydi. İçinde yeni yeni başlayan panik dalgasıyla evin altını üstüne getirmeye hazırlandı Aion fakat sonra fark etti...

Dükkanın heryeri zaten alt üst olmuştu. Raflardaki iksir şişeleri kırılmış, düzenli bir şekilde yerleştirilmiş şifalı bitkiler sağa sola saçılmıştı. Hepsinin birbirine karışmasıyla dükkanda yoğun ve burun deliklerini sızlatan bir koku oluşmuştu.

Aion hemen laboratuvara inen dar, taştan yapılma merdivenlere koştu. Son basamağı yeni inmişti ki ayağı kaydı ve kalın kalastan yapılma kapıya sertçe tosladı. Ayağa kalktığında neye basıp kaydığına bakmak için arkasını döndüğünde, soluk ay ışığıyla ince ince parlayan kırmızı sıvıyı fark etti. Burnuna sadece bir tek sıvıda bulunan o metalimsi koku geldi ve panikle kayarken yere koyduğu elini ay ışığına tuttu. Merdivenler ve eli  kana bulanmıştı.

İri iri açılmış gözleri sertçe tosladığı kapının hafifçe aralanan kapısından içeriye baktığında ise korkunç tabloyu görmüştü. Onu açlıktan kurtaran, bir iş, sığınak ve yemek veren Yaşlı Sae alnında koca ve kanlı bir haç işareti ile yerde yatıyordu. Limanda karşılaştığı çatık kaşlı, siyah cüppeli adamın elinde taşıdığına çok benzer motifleri vardı alnındaki haç şeklindeki yaranın. Sae'nin cansız olduğunu anlamak için dahi olmaya gerek yoktu çünkü bütün zemin katı, yaşlı adamın kanıyla kaplanmıştı.

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Raisor // Aion Fendell
« Yanıtla #10 : 09 Nisan 2012, 14:49:17 »
Aion neye yanacağını kestiremiyordu. Ustasının ölümüne mi yoksa buna kendisinin neden olduğuna mı? Her şeyi olduğu gibi bırakıp elini yüzünü yıkayabileceği bir yer bulmaya koştu. Eğer acilen elini yüzünü yıkamazsa, içindeki korkunç acı, bayılmasına neden olabilirdi. Aion kuşkusuz zeki biriydi. Ama Yaşlı Sae'nin kimin tarafından öldürüldüğünü anlamak için zeki olmaya da gerek yoktu. Alnındaki haç işareti, her şeyi ele veriyordu.

Aion elini yüzünü yıkarken, yüzündeki su tomurcuklarına gözyaşları da eşlik ediyordu. İçindeki burukluk, yavrusunu kaybeden bir anne kadar buruk, içindeki, 'ne yapacağını bilememe' duygusu ise sokağa atılmış bir çocuğunki kadar keskindi. Dükkanın içler acısı haline baktı, baktıkça yeniden duygulandı. Ellerinin titrediğini hissediyordu. Başının döndüğünü hissediyordu. Vücudu acı kavramını hiç sevmemiş olacak ki, bayılmaya can atıyordu. Ama Aion diretmeye daha da devam etmek istiyordu. Şimdi pes ederse, bu değersiz hayatının daha da değersiz olabileceğini biliyordu.

Dönüp geçmişe baktığında, Aion'un hayatı başarısızlıklarla doluydu. Hayallerini gerçekleştirememiş, iyi ve güçlü bir büyücü olamamıştı. Ayrıca ustasını koruyamamış, onu öldürmek isteyen adama, dükkanın yerini kendi ağzıyla anlatmıştı. Ailesi ile ilgili de başarısızlıkları vardı. "Ne kadar da değersiz bir hayat." diye düşündü Aion.

Elini yüzünü yıkadıktan sonra, alt kata inen merdivenleri bu kez daha ağır ve dikkatli indi Aion. Yaşlı Sae'nin cesedine bir kere daha göz geçirdi. Acısı saniyeler boyunca katlandı; iştahsızlığı yeme nefretine dönüştü. Duyguları karma karışıktı. Artık yalnızlığı kudretlenmişti.

"Benim yüzümden" dedi, ince ve kırık bir sesle. Ancak bunu tekrar söylediğinde, ince ve kırık sesinden eser yoktu. Bir ordu komutanının askerlerine savaşma emrini verdiği an kadar kudretli bir ses tonuyla, "Benim yüzümden!" diye yineledi. Gözleri intikam ateşiyle alev alev parıldadı. O an için bir orduyu tek başına haritadan silip atabilecek kadar güçlüymüş gibi gelmişti kendine.

Ancak bu manik hal, çok geçmeden depresif bir moda döndü. Saliseliğine aklından geçirdiği intikam planlarını silip attı kafasından. İntikam alacak kadar güçlü değildi ve bununla beraber intikam almak yaşlı Sae'yi geri diriltmeyecekti.

Dükkanı didik didik aradı. Bulduğu ne kadar para varsa aldı. Birkaç giysi ve birkaç iksir malzemesini çantasına tıktı. Alabileceği kadar su, yiyecek, aslında geride işe yarar ne kalmışsa almıştı. Hızla koşarak evden dışarı çıktı. Gözyaşları dinmişti ama acı dinmemişti. Bu sırada da kendini suçlu olmadığına inandırmaya çalışıyordu. "Haçlı adam, ben ona söylemesem de dükkanın yerini kendi başına öğrenebilirdi." diyordu. Aslında tüm bunların bir şaka olması gerektiğini düşünüyordu. Ansızın biri çıksa ve "şakaydı, ceset sahte" dese, bir moron gibi inanacak durumdaydı. Oysa cesedi görmüştü Aion, hiçbir ceset bu kadar gerçek, hiçbir acı bu kadar keskin olmamıştı.

Yeni bir yere gidecekti ama neresi, kendisi de bilmiyordu.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Malkavian

  • *****
  • 2152
  • Rom: 57
  • I was lost in the pages of a book full of death..
    • Profili Görüntüle
Ynt: Raisor // Aion Fendell
« Yanıtla #11 : 13 Nisan 2012, 10:26:20 »
Spoiler: Göster
Roma' da MS:400 lerde musluk yok yahu :)


Aion derin üzüntüsünün verdiği bitkinlikle sokaklara çıktı. Daha önce de evsiz kalmıştı ve sürekli seyahat etmişti. Şimdi ise gideceği yeri çok dikkatli seçmeliydi. Daha önce Usta Sae'nin müşterilerinin çoğuna siparişleri kendisi götürmüştü ve bu şehirde hatırı sayılır kişiyle tanışmıştı ama hiçbiri ile alışverişin ötesine geçen bir sohbet kurmamıştı. Kütüphane görevlisi, Leydi Sorenia, Kaptan, Han Sahibi Orte ve şehrin korunaklı surlarının dışında yaşayan birkaç çiftçi...

Ayrıca ustasını öldüren kişi hala sokaklarda olabilirdi. Hatta Yaşlı Sae'nin evini izliyor bile olabilirdi. Eğer öyle ise içeri girip eşyalarla birlikte çıkan Aion'un da peşinde olabilir ve Sae'ye yaptıklarını tekrar etmeye karar verebilirdi.

Aion'un nereye gideceğine karar vermesi ve bunu hızlı ve akıllıca yapması gerekiyordu.

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Raisor // Aion Fendell
« Yanıtla #12 : 15 Nisan 2012, 20:51:54 »
Aion, her şeyi biraz daha mantıklı düşündükçe anlıyordu. Haçlı adam, adı üzerinde, haçlıydı. Haçlı insanlar, hristiyanlığı yaymak isteyenler ya da hristiyan olanlardı. Aion elbette herkesin dinine saygı duyardı anca son 4 yüzyılda hristiyanların yapmış olduğu cadı avcılığını mantıksız görüyordu.

Hatta belki de bir gün tüm cadılar tükenebilirdi ve cadılık olayı yüzyıllar sonra bir mit olarak anılabilirdi. Düşüncelerini bir kenara attı Aion. Daha ciddi bir sorun vardı. Haçlı adam Aion'un elindeki iksirleri görmemiş miydi? O halde onun da peşine düşecekti. Ayrıca Aion, gemi kaptanının da bu meselede parmağı olup olmadığını merak etti. Ne de olsa her şey arka arkaya gelmişti.

Tenha bir yerlere gitmemeliydi Aion. Kalabalık içinde onu öldürecek değillerdi ya. Şimdi tek bir sorun kalmıştı, nereye gideceği. Büyücülerin çoğunlukta olduğu bir yere gitmeliydi ama böyle bir yer bilmiyordu Aion. Var mıydı onu bile bilmiyordu.

Kütüphaneye gidip kütüphaneciye sorabilirdi. Civarda en çok o bilebilirdi yer - yön bilgilerini. Ama ona büyücü olduğunu açık etmek, her şeyi mahvetmez miydi? Ya ele verilirse ne olacaktı?

Demek ki ona kendini ele vermeyecekti. Bir süre kütüphanede uyalanacak, sonra da sanki bu konuda öylesine merak etmiş gibi davranacaktı. Daha iyi bir seçeneği var mıydı? Ya hep, ya hiç. Sırtında çantası, kütüphanenin yolunu tuttu Aion.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Malkavian

  • *****
  • 2152
  • Rom: 57
  • I was lost in the pages of a book full of death..
    • Profili Görüntüle
Ynt: Raisor // Aion Fendell
« Yanıtla #13 : 26 Nisan 2012, 21:58:08 »
Şehrin kütüphanesi oldukça genişti ve insanlarla dolup taşıyordu. Dünyanın dört bir yanından araştırmacılar Salonae şehrinin ünlü kütüphanelerini ziyaret etmek için aylarca yolculuk etmeyi göze alıp buraya geliyordu. Aion içeriye adımını attığında kahverengi, sıradan cüppesi olan görevli onu şöyle bir süzdü ve konuşmaya başladı.

'Bugün doluyuz. ' dedi tek düze bir ses tonuyla ve kol yenine sıkıştırdığı bir ruloyu çıkarıp ağır hareketlerle açtı. Rulo halindeki parşömen açıldıkça açılıyordu ve sonu gelmeyecekmiş gibi bir beklemenin ardından tamamen açıldığında kütüphaneci kağıdı Aion'un görebilmesi için gözlerinin önüne tuttu. Kağıt isimlerle doluydu ve her birinin başında birer rakam bulunuyordu. Adam diğer kol yeninden arkası tüyden yapılma bir kalem çıkardı ve yanında duran bir masadaki mürekkep şişesine itina ile batırdı. Mürekkebi kabın kenarına hafifçe sildikten sonra düzgün bir el yazısıyla CCXXXV yazdı ve Aion'a döndü 'İsmini söyle bakalım genç adam. Eğer kayıt yaptırırsan yarın öğle vakitlerinde kütüphaneyi kullanabilirsin.

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Raisor // Aion Fendell
« Yanıtla #14 : 28 Nisan 2012, 15:41:01 »
Aion, kütüphaneye dolu umutlarla girdi ancak umutları bir kese su yere boşalırcasına kayboldu. Kütüphanenin kalabalığı, tahmin edilenden fazlaydı. Kütüphane görevlisi kütüphanenin dolu olduğunu söylemekle kalmamış, onu 234 kişi beklemeye sevk etmişti. Ne yani, kütüphaneye girmek için bir - iki gün öncesinden randevu mu alınmalıydı?

Aion, kütüphanenin şu anda dolu olmasını anlıyordu, lakin önünde 234 kişinin daha bekliyor olmasını anlayamıyordu. Tarihin bu dönemlerinde ilim ve bilime verilen önem Aion’un gözlerini yaşarttı. Ama mesele bu değildi, Aion 234 kişiyi bekleyecek zamana sahip değildi. Zaman şu an için çok önemliydi.  Görevli, Aion’u 235inci sıraya yazmaya çalışırken Aion onu durdurdu.

“Bayım,” dedi naif bir ses tonuyla. “Bu sırada bekleyenlerin hepsi boş amaçlarla buradalar. Ama ben bir amaç için buraya geldim. Annem çok hasta ve hastalığını araştırmak için buradayım. Maalesef şifaya verebileceğimiz üç kuruş paramız bile yok. Eğer bu eski kitaplar arasında en ufacık bir bilgi bulursam, en ufacık bir ilaç tarifi bulursam, belki de bir aile hayatı sönmekten kurtulabilir.”

Aion bunları havada söylememişti. Oldukça içten bir ses tonuyla, ağlamaklı bir yüz ifadesiyle, kederli bir şekilde söylüyordu. Nefes alarak devam etti. “Boş umutlara sarılmamamı söyleyebilirsiniz ancak, şansımı denemeliyim. Bir şeyler bulamayacak da olsam, ileride bir gün “en azından denedim” diyebilmeliyim. Bu kocaman kütüphanede, acil bir durum için bir kişiye ayırabileceğiniz boş bir yer olmalı, bir gün daha bekleyecek kadar zamanım yok benim.”

Sözlerini bitirince, Aion, zorlama gibi görünmesine özen gösterdiği anlamlı bir tebessümle görevliye baktı. “Sizin de bir anneniz olmalı.” Diyerek sözlerini tamamladı.

Zaten Aion’un kaybedeceği pek de bir şey kalmamıştı, en kötü ihtimalle isteği reddedilecek, kütüphaneden çıkıp gidecekti. Kendi yolunu bulabilirdi.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.