Kayıt Ol

Kış Meleği Bölüm 1

Çevrimdışı Cobain

  • *
  • 24
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Kış Meleği Bölüm 1
« : 08 Mart 2014, 08:39:19 »
Kış Meleği

Kış Meleği Giriş
Spoiler: Göster
Soğuk ve rüzgarlı bir geceydi. Kar taneleri hızlanarak yeryüzüne inmeye devam ediyordu. Üstelik gün boyunca hiç dinmemişti. Gutor ve adamları uzun ve kalın gövdeli bir ağacın altına ateş yaktılar. Birbirlerine sarılarak, birbirlerini ısıtmaya çalıştılar. Ancak üstlerindeki yamalı ve yırtık pırtık kıyafetler, insanın içini donduran soğuk havaya karşı gelemiyordu.
Grubun en irilerinden, Andersen, parçalanmış çizmelerini çıkardı. Ayağında oluşan yaraları kontrol etti. Ayağının altları feci şekilde kanıyordu ve durumu iyi değildi.

"Şu ayaklarımın haline bakın," diyerek ayağını havaya kaldırdı.

Gruptaki en yaşlı kişi olan, Kızıl Tragon, kolundaki keskin kesiği gösterdi.

"Bu halde, ne kadar vakit yaşarım bilinmez."

Onların bu konuşmasından sıkılan, Gutor araya girdi. Biraz sesini yükselterek:"Şunu kesin! Adamların morallerini düşürüyorsunuz."

Tragon, hiddetle ayağa kalktı. Kar taneleri o kadar hızlı yağıyordu ki göz gözü görmek zorlaşıyordu.

"Bizim için bir kurtuluş yok zaten. Senin sayende son ümitlerimizde tükenmiş oldu."

"Ne yani beni mi suçluyorsun? diyerek bir bakış attı Gutor.

"Tabii ki seni! Bizi yanlış yola sokan sendin. Ve bizi tehlikelere atan yine sendin. Şu halimize bak! Soğukta dönüp öleceğiz farkında değilsin."

Gutor, Tragon`un haklı olduğunu biliyordu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Eğer adamlarını, belirledikleri noktadan götürmek yerine başka bir yoldan götürmeseydi, şimdi köye varmışlardı.

Kendisini suçlu hissederek, gruptan uzaklaştı, Gutor. Onun ormanın derinliklerine doğru gittiğini gören kardeşi, Elder bağırmasına rağmen onu engelleyemedi.

"Onun için endişelenme, nasıl olsa ormanı çok iyi tanıyor," dedi Tragon, küçümser bir ses tonuyla.

Elder sinirlenmişti. Hışımla kılıcını çekti. Daha gençti ve kendini kanıtlamaya meraklıydı.

"Çok konuşuyorsun, Tragon. Senin o dilini kökünden koparacağım! Cesaretin varsa kılıcını çek!

Tragon, bir dakika bile tereddüt etmeden kılıcını çekti. Diğer adamlarda ayaklandılar. Elder`in yandaşları ve Tragon`un dostları göz göze geldiler. Ateşin etrafında dönerek, en doğru hamleyi yapacakları anı kolluyorlardı. İlk hamleyi, Tragon gerçekleştirdi. Elindeki küçük ve paslanmış bıçağı bir hamlede, Derrick`in boğazını sapladı.
Derrick kanlar için yere yığıldı. Elder ve yandaşları naralar atarak diğer grubun üstüne saldırdı. İki tarafta, soğuk havanın etkisiyle uyuşmuştu. Kılıçlarını savurmakta zorlanıyorlardı.

Kısa süreli dalgınlığı yüzünden, Elder, adamlardan biri tarafından tekme yedi. Sırtına aldığı darbe yüzünden, mücadele alanın dışında donmuş vaziyette olan derenin yanına yuvarlandı. Kılıcı ise başka bir taraftaydı ve ulaşılması zordu.
Adam ucundan kan akan baltasıyla ona yaklaşıyordu. Ağzından bazı küfürler savruldu. Baltasını havaya kaldırdı. Elder, korumasız olduğu için pes etti ve ölüme razı oldu. O baltanın, yere inmesinden sonra, Elder`in kafası, kanlar içinde havada süzüldü.

Elder`in yandaşları sayılarının az olması nedeniyle pes ettiler. Bu arada, Gutor hala ortalıklarda yoktu. Elder ve yandaşlarını bağladılar. Vakit ilerledikçe, Tragon meraklanıyordu.
Çünkü hala Gutor`dan bir iz yoktu.

Tam ayaklandıkları sırada, ormanın derinliklerinden acı bir çığlık duyuldu. Kısa süre sonra, dört bir taraftan, eli mızraklı atlılar ortaya çıkıverdi.

Kış Meleği Bölüm 1
Süvariler kısa sürede, Tragon ve adamlarının etrafını sardı. Aralarından bazıları cesurca davranarak, süvarilerin arasından sıyrılmaya çalıştıysa da başarılı olamadı. Süvarilerin ustaca kullandığı mızrakların hedefi olarak, can verdiler.

Olup biteni anlayamayan Tragon, kılıcını yere atmak için bir hamle yaptı. Onu yanlış anlayan süvarilerden biri, uzun ve altın süslemeli yayıyla, Tragon`u boynundan vurdu. Tragon, kanlar içinde yere yığıldı. Onun cansız bedenini gören arkadaşları teslim olmak için kılıçlarını yere bıraktılar.
Ancak atlılar hala üstlerine doğru gelmekteydi. Elinde yayı bulunan süvarilerin, oku fırlatılmaya hazırdı. Düşmanın yapacağı herhangi bir hamlede yaylarını salacaklardı.
Elinde mızrak olan süvariler ise mızraklarını, adamların boyunlarına doğrultular.
Tragon`un adamları af dilemek için eğildiler. Öldürülmemek için ellerinden geldiğince yalvardılar. Ancak süvariler onları anlıyormuş gibi gözükmüyordu.
Adamlar çok yalvarmalarına rağmen, süvarilerin okları fırlatıldı. Bazıları kafasından, bazıları boynundan vurularak, yere yığıldı.

Elleri kolları bağlı esirler ise yaşananları dehşet içinde izliyordu. Az sonra onlarda öleceklerdi. Süvarilerden lider görünümlü biri atından indi. Miğferini çıkardı ve altın gibi parlayan sarı saçlarını savurdu. Genç ve yakışıklıydı.
Yavaşça esirlerin yanına yaklaştı. Kılıcıyla ipleri kesti. Esirler ilk başta şaşırdılar ama sonra kurtuldukları için sevindiler. Ancak sevinçleri kısa sürdü. Diğer süvariler atlarından inerek, onları bileklerinden sıkıca bağladılar. Esirler kurtulmaya çalışsa da bu zordu. Bilekleri, ağaç kökleriyle bağlanmıştı ve kurtulması zordu.
Süvariler kısa süre bilinmeyen lisanda, tartışmaya başladılar. Tartışma kısa sürdü ama fazla hararetliydi. Tartışma bittikten sonra, esirler atların üstüne bağlandılar.
Süvariler tekrar atlarına bindi. Atlarını mahmuzlayarak yola koyuldular.

Esirler hiç bilmedikleri yollardan, şaşkınlıkla ve bazende korku içerisinde seyrederek geçtiler. Büyük bir düzlüğe çıktıkları sırada, gökyüzü yarı karanlıktı ve rüzgar serinlemişti. Atlılardan biri atından indi. Altın işlemeli miğferini çıkardı. Gözlerini bir avcı gibi kısarak, puslu dağların ardına baktı.
Bu sırada liderleri ile arasında bazı konuşmalar geçti. Ancak konuşmaları hızlı ve anlaşılması zor dildeydi.
Gözcü tekrar miğferini kafasına geçirdi ve atına bindi. Süvariler her zamankinden daha hızlı bir şekilde atlarını sürmeye başladılar. Hava kararıyordu ve uğursuz bir şeyin kokusu hissediliyordu.

Süvarilerden biri arkalarından onu takıp eden siyah kukuletalı adamı gösterdi. Süvariler liderlerinin emriyle iki grubu ayrıldılar. Bir grup dağın olduğu tarafa doğru giderken, diğer grup mağaraların olduğu yere yöneldi. Kukuletalı adam ise ortalıktan kaybolmuştu.

Çevrimdışı serhan1310

  • **
  • 91
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kış Meleği
« Yanıtla #1 : 08 Mart 2014, 11:55:58 »
konuyla ılgılı herhangı bır ıpucu vermeıgınden tam bır yorum yapamayacagım. Gırıs bolumunden sonra olaylar farklı bır yerdde baslayıp devam edecekse eger gırıs ıcın yeterlı heyecan ve merak unsuru barındırmamıs yok eger tam bıraktıgın yerden devam edeceksen sozum yok.
    Ddıkkatımı ceken cok fazla -dı -di kullanmıssın. Daha fazla dewvrık cumleler akıcılıgı arttırır. Devamınıda okuyacagım kalemıne saglık
cesaret yoksa zaferde olmaz

Çevrimdışı duhan

  • **
  • 284
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kış Meleği
« Yanıtla #2 : 08 Mart 2014, 12:26:37 »
Kısa ve sürekli aynı zaman ekiyle biten cümleler ve bir kaç düşük cümle haricinde sıkıntı yok. OlaylArın ortasında bulduk kendimizi giriş bölümünün de bir girişi varmış ama yszmamışsın gibi duruyor. Gelecek bölümleri bekleyip görmek lazım. Kolay gelsin

Çevrimdışı Cobain

  • *
  • 24
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kış Meleği
« Yanıtla #3 : 08 Mart 2014, 12:31:28 »
Yorumlarınız için teşekkürler. Kaldığı yerden devam edecek. Aslında tam olarak yapmak istediğimi yapamamışım. Giriş kısmı aceleye geldi, üstünden geçemedim.

Çevrimdışı Cobain

  • *
  • 24
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kış Meleği
« Yanıtla #4 : 14 Mart 2014, 16:40:05 »
Kış Meleği Bölüm 1
Süvariler kısa sürede, Tragon ve adamlarının etrafını sardı. Aralarından bazıları cesurca davranarak, süvarilerin arasından sıyrılmaya çalıştıysa da başarılı olamadı. Süvarilerin ustaca kullandığı mızrakların hedefi olarak, can verdiler.

Olup biteni anlayamayan Tragon, kılıcını yere atmak için bir hamle yaptı. Onu yanlış anlayan süvarilerden biri, uzun ve altın süslemeli yayıyla, Tragon`u boynundan vurdu. Tragon, kanlar içinde yere yığıldı. Onun cansız bedenini gören arkadaşları teslim olmak için kılıçlarını yere bıraktılar.
Ancak atlılar hala üstlerine doğru gelmekteydi. Elinde yayı bulunan süvarilerin, oku fırlatılmaya hazırdı. Düşmanın yapacağı herhangi bir hamlede yaylarını salacaklardı.
Elinde mızrak olan süvariler ise mızraklarını, adamların boyunlarına doğrultular.
Tragon`un adamları af dilemek için eğildiler. Öldürülmemek için ellerinden geldiğince yalvardılar. Ancak süvariler onları anlıyormuş gibi gözükmüyordu.
Adamlar çok yalvarmalarına rağmen, süvarilerin okları fırlatıldı. Bazıları kafasından, bazıları boynundan vurularak, yere yığıldı.

Elleri kolları bağlı esirler ise yaşananları dehşet içinde izliyordu. Az sonra onlarda öleceklerdi. Süvarilerden lider görünümlü biri atından indi. Miğferini çıkardı ve altın gibi parlayan sarı saçlarını savurdu. Genç ve yakışıklıydı.
Yavaşça esirlerin yanına yaklaştı. Kılıcıyla ipleri kesti. Esirler ilk başta şaşırdılar ama sonra kurtuldukları için sevindiler. Ancak sevinçleri kısa sürdü. Diğer süvariler atlarından inerek, onları bileklerinden sıkıca bağladılar. Esirler kurtulmaya çalışsa da bu zordu. Bilekleri, ağaç kökleriyle bağlanmıştı ve kurtulması zordu.
Süvariler kısa süre bilinmeyen lisanda, tartışmaya başladılar. Tartışma kısa sürdü ama fazla hararetliydi. Tartışma bittikten sonra, esirler atların üstüne bağlandılar.
Süvariler tekrar atlarına bindi. Atlarını mahmuzlayarak yola koyuldular.

Esirler hiç bilmedikleri yollardan, şaşkınlıkla ve bazende korku içerisinde seyrederek geçtiler. Büyük bir düzlüğe çıktıkları sırada, gökyüzü yarı karanlıktı ve rüzgar serinlemişti. Atlılardan biri atından indi. Altın işlemeli miğferini çıkardı. Gözlerini bir avcı gibi kısarak, puslu dağların ardına baktı.
Bu sırada liderleri ile arasında bazı konuşmalar geçti. Ancak konuşmaları hızlı ve anlaşılması zor dildeydi.
Gözcü tekrar miğferini kafasına geçirdi ve atına bindi. Süvariler her zamankinden daha hızlı bir şekilde atlarını sürmeye başladılar. Hava kararıyordu ve uğursuz bir şeyin kokusu hissediliyordu.

Süvarilerden biri arkalarından onu takıp eden siyah kukuletalı adamı gösterdi. Süvariler liderlerinin emriyle iki grubu ayrıldılar. Bir grup dağın olduğu tarafa doğru giderken, diğer grup mağaraların olduğu yere yöneldi. Kukuletalı adam ise ortalıktan kaybolmuştu.