"Evet mutlu olduklarına eminim, kafalarına bir nükleer füze yediklerinde, tenleri kızarırken de çok mutluydular." diye mırıldandı Neil. Bu çatı, herhalde etraftaki en büyük çatı olmalıydı. Jack'in görebildiği kadarıyla bu çatı da her şey vardı. Bharmin için ahır, küçük bir kaç ağacın olduğu saksılar, hurdaların konulduğu demir, büyükçe bir oda, hatta bir sıcak hava balonu bile vardı. Ve tabi, asansörü çalıştıran jenaratör (ki kendisi şu savaş öncesi nükleer arabaların motoruna sahipti!) hemen hurdaların bulunduğu yerin sağında, kalın ve demir mazgalların olduğu bir kutuya konmuştu.
Çatının etrafı, dikenli tellerle çevriliydi. Tırmanan bir şeylerin tellere takılması isteniyordu herhalde. Bir kaç dakika sonra, güneş tamamen batacaktı. Çatıların tam ortasında duran birer küçük meşaleler dışında tüm ışık kaynakları teker teker söndürüldü.