Kayıt Ol

Revolution

Çevrimdışı LegalMc

  • ****
  • 1215
  • Rom: 33
  • Unimpressed was his default state.
    • Profili Görüntüle
Revolution
« : 28 Ekim 2012, 15:42:10 »

Konu: Elektriğin var olmadığı bir dünyada ne yapardınız? Lost, Alias ve Person of Interest gibi dizilerle televizyon dünyasının en önemli isimlerinden birine dönüşen J.J. Abrams ile Eric Kripke’nin ortak imzasını taşıyan Revolution, bu sorudan yola çıkıyor.

Bilgisayarların, uçakların, telefonların, hatta aydınlatmanın dahi olmadığı, dünyanın sonsuza dek karanlığa gömüldüğü bir gelecekte hayatta kalma mücadelesine girişen insanların öyküsüne odaklanan Revolution, aynı zamanda aile olmanın anlamını da sorgulayacak.

Dizinin başkarakteri Charlie Matheson, fiziğiyle olduğu kadar karakteriyle de oldukça güçlü genç bir kız. 15 yıl önce elektrikle çalışan bütün aletlerin birdenbire durmasıyla başlayan kaotik ortamda sağ kalmayı başaran babası ve erkek kardeşiyle birlikte yaşamını sürdürürken kendini hiç beklemediği olayların içinde buluyor. Erkek kardeşi Danny milis kuvvetleri tarafından kaçırılıyor. Babası, Charlie’den uzun zamandır görüşmediği eski bir asker olan amcası Miles’ı bulmasını ve kardeşini kurtarmasını istiyor. Birkaç arkadaşıyla yola koyulan Charlie önce amcasını buluyor, onu ikna etmeyi başardıktan sonra kardeşini kurtarmak üzere yola koyuluyor.

Yorum: Bu senenin merakla beklenen yeni dizilerinden biriydi Revolution. Diğerleri de Arrow, 666 Park Avenue ve Elementary'di. Elementary bir yana, diğer üçünü ben özellikle merak ediyordum ve sadece Revolution ve Arrow'u izleyebildim şu ana kadar. Ve diyorum ki, keşke Revolution yerine 666 Park Avenue'yu izleseydim.

Öncelikle konuya değinmek istiyorum. Elektriğin gitmesi ve insanlığın sefalet içinde yaşamaya mahkum kalması güzel fikir olmuş. Gerçi herkes "ya böyle bi' şeyler olsa, millet orta çağ'a dönse, telefon falan hiçbir şey olmasa ne biçim olurdu ya" der hayatının bir döneminde. Bazıları kitabını/hikayesini yazar, bazıları dizisini/filmini çeker, bazıları da "iyi fikir oldu da kim uğraşacak bununla" der ve boş boş oturmaya devam eder[*]ben[/*].

Yoğun distopya fırtınalarına maruz kalmış bu çekingen yeni dünyanın sıradan bir köyünde sıradan bir şekilde başlıyor dizi. Yalnız Danny ile Charlie'nin takla atmış bir otobüsün yukarı bakan camından içeri girme sahnesi Lost'taki uçaklara girme sahnelerini anımsattı bana. J.J. Abrams'ın -çok uzaktan da olsa- parmağı olunca işin içinde, çok hoş bir detay olmuş. Ne bileyim, insan bir yerlerde Lost ile ilgili bir şeyler görünce ya da fark edince bir hoş oluyor, gülümseyesi geliyor.

Neyse, dizi böyle başlıyor, biraz ilerliyor ve çok önemli bir şey gözünüze batmaya başlıyor. Başroldeki kız, Charlie, Tracy Spiridakos. Hayatınızda görüp görebileceğiniz en yapmacık mimikler, en kontrolsüz duygu değişimleri, en gıcık karakter kendisinde bulunuyor. İzlerken resmen kızla kavga ettim. En acı anlarda bile suratında bir gülümseme var. Aynı zamanda dünyanın en çirkin ağlayan insanı. Apartmanınızdan, mahallenizden, sülalenizden 10 yaşında çocuk getirseniz yüzde yüz bu kızdan daha iyi rol yapar. Şu an yandaki afişte de görünüyor zaten. Herkes ciddi ciddi dururken, suratında bir gülümsemenin silueti var. Optimist olduğundan da değil bu arada. Her şeyde ağlayabilecek bir havası var. "Karakteriyle de güçlü bir kız"mış, peh. Diğer oyuncular ise iyi denebilecek bir performans sergiliyorlar.

Diziyi beğenmeme sebeplerimden biri de mantık hatalarıyla dolu olması. Mesela kesintiden sonra sadece 15 yıl geçmesine rağmen büyük şehirlerdeki binalar resmen harabeye dönmüş. O kadar emek verilen yapıların bu kadar çabuk heba olacağını düşünmüyorum. Onun dışında güneş panellerine ne oldu? Neden elektrik üretmek için onları kullanmıyorlar? Başka şeyler de var, ama spoiler olur. İzleyin, kendiniz de fark edeceksiniz zaten.

Diyeceksiniz ki "e neden izliyorsun o zaman?". Ben de bilmiyorum. Sanırım elektriklerin neden gittiğini merak ediyorum. Ne olduğu açıklandığı an izlemeyi bırakacağım. Çünkü Charlie ve Danny'nin elektriği geri getirmeye çalışmalarını umursamıyor olacağım. İlk bölümü izlediğimde beğenmedim ve bırakmayı düşündüm ama bölümün sonunda olan şey yüzünden ikinci bölümü izledim. Aynı olaya maruz kaldım, üçü de izledim. Üçün sonunda olan şeyden sonra dördü de izledim. Dördüncü bölümün sonunda -sanırım Abrams gittiği için- pek bir şey olmadı ama bu sefer de elektriğin neden gittiğini merak etmeye başladım. Böyle böyle izletiyorlar dizilerini işte.

Bilmiyorum, ben bir türlü beğenemedim. Ama izlemeye de devam edeceğim. Belki bir gün düzelir, hı?
Yaşasın!
Ne kadar da ideolojik yaklaşıyoruz birbirimize.

Çevrimdışı Gilderoy

  • ***
  • 416
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
    • Kuyutorman
Ynt: Revolution
« Yanıtla #1 : 28 Ekim 2012, 15:49:12 »
İlk çıktığı günden beri izliyorum. Konusu çok ilgimi çekmişti ama hikayenin işlenişi bir türlü o konuyu güzelleştiremedi. İzlemeye devam edeceğim ama böyle giderse uzun soluklu olacağını sanmıyorum.
to see world in a grain of sand
and a heaven in a wild flower
hold infinity in the palm of your hand
and eternity in an hour
-William Blake

Çevrimdışı Malkavian

  • *****
  • 2152
  • Rom: 57
  • I was lost in the pages of a book full of death..
    • Profili Görüntüle
Ynt: Revolution
« Yanıtla #2 : 28 Ekim 2012, 15:58:22 »
Konu kesinlikle çok yaratıcı ve fragmanlarını gördüğüm andan itibaren mutlaka izlemeliyim diyorum. Biraz daha biriksin toptan izlemeye kararlıyım :)

Çevrimdışı KingKiller

  • ***
  • 519
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Revolution
« Yanıtla #3 : 29 Ekim 2012, 10:49:22 »
Birinci sezon yarın bitiyor. Bütün bölümlerini bilgisayarıma indirdim. Boş zamanımda izlemeyi düşünüyorum.
“Ona reddedemeyeceği bir teklif sunacağım” ( Don Vito Carleone)

Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Revolution
« Yanıtla #4 : 29 Ekim 2012, 12:30:20 »
Birinci sezon yarın bitiyor.

Yanlışınız var sanırım. Birinci sezon tam bölüm onayı almış ve bu da 22 bölüm yayınlanacağına işaret. Hatta şurada ilk dokuz bölümün isimleri yazılmış bile.
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

Çevrimdışı Daarlan Gardan

  • ***
  • 722
  • Rom: -1
  • to hell with gatech
    • Profili Görüntüle
Ynt: Revolution
« Yanıtla #5 : 02 Kasım 2012, 13:20:00 »
Terra Nova'yı izlerken aldığım inanılmaz bir tat vardı. O tadı, daha sonradan hangi diziyi izlersem izleyeyim, yakalayamadım.

Asilkan'ın açtığı konu sayesinde diziye başladım ve Terra Nova'da aldığım tadı burada yakaladım. Bırakmaya da niyetim yok. Dizinin ilk sezonu 22 bölüm sürecekmiş. Hayli doyurucu olacaktır. Steven Spielberg'ün Terra Nova'sının başına gelenler, Falling Skies'ın ve bu dizinin[*]Revolution[/*] başına gelmez umarım.
''Civilizations have the morality and ethics they can afford.''

 — Larry Niven & Jerry Pournelle, ''Lucifer's Hammer''

''These colonies in nature can reach at least two million individuals at a time, last for decades, and occupy a hundred cubic meters of space. It was a wonderful achievement to see a fragment of this world captured all around you, so that you almost had the experience of being inside the ant colony when you were in that room.''

 — Robert Trivers, ''Natural Selection and Social Theory'', p. 162

''... Bu amaç doğrultusunda nükleer santraller hedeflenecekse, yapılması gereken şeyler vardır. Çünkü nükleer elektriğe geçiş bir hobi değil, bir akademik egzersiz hiç değil, temel bilimlerden yaygın endüstriyel alt yapıya açılacak bir uygulamadır.''

Ömer Faruk Ağa Yarman 1993

Çevrimdışı KingKiller

  • ***
  • 519
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Revolution
« Yanıtla #6 : 02 Kasım 2012, 17:28:32 »
Ben 6 bölüm olacak diye duymuştum. Demek ki yanlış duymuşum.
“Ona reddedemeyeceği bir teklif sunacağım” ( Don Vito Carleone)

Çevrimdışı Black Helen

  • ***
  • 782
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Revolution
« Yanıtla #7 : 02 Kasım 2012, 18:56:50 »
Burada konuyu görmemle dün oturup ilk iki bölümünü izledim. Oldukça orijinal bir senaryosu olduğunu görmek beni epey heyecanlandırdı doğrusu. Fakat hem bir türlü karakterlere ve mantıksız davranışlarına ısınamadım hem de şu ilk iki bölümdeki arayış konusu nedense biraz basit geldi öyle güzelim bir evrene göre. Neyse daha pek bir şey izlemediğimden, gelecek bölümlerde olay örgüsünün dallanıp budaklanacağını umuyorum.
Spoiler: Göster

Çevrimdışı zekican5

  • **
  • 320
  • Rom: 0
  • .............
    • Profili Görüntüle
Ynt: Revolution
« Yanıtla #8 : 02 Kasım 2012, 19:29:22 »
Yayına başladığı günden beri izliyorum.Bilmiyorum belki benim beklentim çoktu ve beklentimi karşılama dı. Nedense içim birtürlü ısınmadı ve bu haftaki bölümü izlemedim.İzlemeyi de pek düşünmüyorum...

Çevrimdışı TheSpell

  • ***
  • 826
  • Rom: 16
  • Dovie'andi se tovya sagain.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Revolution
« Yanıtla #9 : 02 Kasım 2012, 21:28:09 »
Yalnızca ilk bölümünü izledim bu yorumlardan sonra. Kurgu, konu vs. gerçekten çok sağlam, ayrıca izleyiciyi merakta bırakmayı da biliyorlar, ancak birkaç şey gözüme çarptı benim de. Bazıları izlemeyenler için spoiler olabilir, bu yüzden yazımın bundan sonrasını spoiler ibaresi altında yazıyorum.

Spoiler: Göster
En baştan başlayalım, Charlie. Asilkan'ın yorumundan sonra kıza çok büyük bir ön yargıyla yaklaştım. Belki sadece ilk bölümü izlediğimdendir, o gıcıklığı göremedim ama görürüm ileride.

Neyse, babasının ölümünü çok normal karşılıyor. Daha adam ölmeden koşup hazırlanıyor, ardından gelmesini istemediği iki kişi yanına katılıyor, yolda maceralar yaşıyorlar falan.

Amcası son derecede artist, hemen bir afra tafralara giriyor, böyle gelmemezlik yapıyor. Yolda önlerine geleni yanlarına alıyorlar ve bu sonradan katılan çocuk ajan çıkıyor. Amcası gelmiyor ama onu geldirtecek bir sebep oluyor hemen. Saldırı düzenliyorlar.

Saldırı başlar başlamaz o amcada bir şeyler olduğunu biliyordum. Böyle kılıcını çekti falan. Hepsini öldürdü.

Son olarak da o Nate denen çocuk muhtemelen gizlice Charlie'ye aşık olacak. Kesin gözüyle bakıyorum ama neyse, devamını izleyip göreceğiz.


Öyle işte. Çok klasik ögeler kullanılmış bazı yerlerde.

Pek sevdiğimi söyleyemem. Canınız sıkıldığında açıp izleyip sonra da "izlemesem de olurmuş" diyeceğiniz türden bir dizi.

Yine de elektriğin niye gittiğini ben de merak ediyorum. İzlemeye devam edeceğim.

Çevrimdışı Denaro Forbin

  • *****
  • 2114
  • Rom: 54
    • Profili Görüntüle
    • Bilimkurgu Kulübü
Ynt: Revolution
« Yanıtla #10 : 27 Kasım 2012, 19:04:08 »
Diziye başlamak için bölümlerin birikmesini beklediğimden dolayı anca yeni startı verebildim. Henüz ilk 2 bölümü izlememe rağmen beğendiğimi söyleyebilirim. Konuya zaten kimsenin bir eleştirisi olacağını düşünmüyorum. Şöyle ki, konu gayet özgün. Elektrik bir anda gidiyor ve bir daha da gelmeyeceği söyleniyor. Uhuv! Düşüncesi bile korkunç. Hayalperest bir insan olduğum için bu tip hayellerim de mevcuttur tabii. Bir anda ortacağa dönmek? Elektrik biz, 20. ve 21.yüzyıl insanlarının ruhuna işlemiş durumda. Onsuz yapamayız. Her ne kadar kıyamet sonrası senaryosu gibi dursa da, evet bu mümkün. İnsanoğlunun yapmış olduğu hiçbir şeyin garantisi yoktur.

İlk 2 bölüm itibariyle söylenecek şeyleri şöyle bir sıralamak gerekirse;

1. J.J.Abrams'ın kötü bir iş çıkarmadığından eminim.

2. Dizi kendini izlettiriyor ve bir sonraki bölümü merak ettiriyor.

3. Elektriğin neden gittiğini bilmiyoruz ve diziyi izlemek için en önemli neden bu olsa gerek.

4. 2 bölüm izlememe rağmen gizemli karakter sayısı çok fazla, ki bu en önemli nokta benim için.

5. Elektiriği tekrar getirebilen ufak bir aygıt var birkaç kişide. Bu da çok merak uyandırıcı elbette.

6. Flashbacklerle geçmişe dönüp konunun pekişirilmesi gayet güzel. Lost gibi. Eh, J.J.Abrams'ın işi sonuçta.

7. Alcatraz tutmadı ve kaldırıldı fakat Revolution'ın kaldırılacağını sanmıyorum. Çok hızlı bir giriş yaptı dünya dizi sektörüne.

8. Charlie konusunda Asilkan'a katılıyorum ben de. Biraz fazla duygusuz. Ama bu güzel olduğu gerçeğini değiştirmiyor elbette. Charlie bence çok güzel bir kız. (Aramızda kalsın ben çok sevdim.)

9. Ben bir diziye başladığımda kolay kolay bırakmam ve bu diziyi bırakmak için de hiçbir sebep görmiyorum. İzlemeye devam edeceğim. Abrams diziyi harcamaz. Ama yine de çok uzatmamakta fayda var.

10. Son olarak dizi gayet hoş, ilginç ve kaliteli. Saçma sapan diziler yayın hayatına devam ederken, Revolution'ın kolay kolay harcanacağını sanmıyorum. Böyle bir şey söz konusu olamaz bence. Evet, mantık hataları var, yok değil. Ama ben yine de ileriki bölümlerde şu an ki sorulara yanıt alacağımız kanısındayım.


Çevrimdışı LegalMc

  • ****
  • 1215
  • Rom: 33
  • Unimpressed was his default state.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Revolution
« Yanıtla #11 : 28 Kasım 2012, 18:23:28 »
Diziyle Abrams'ın ilişkisi gidişatı belirleyecek kadar derin değil yalnız. Sadece ilk üç bölümün yapımcılığını üstlendi kendisi. Dizinin yaratıcısı Eric Kripke, yönetmeni ise çoğu yabancı dizide olduğu gibi sürekli değişiyor.
Yaşasın!
Ne kadar da ideolojik yaklaşıyoruz birbirimize.

Çevrimdışı Denaro Forbin

  • *****
  • 2114
  • Rom: 54
    • Profili Görüntüle
    • Bilimkurgu Kulübü
Ynt: Revolution
« Yanıtla #12 : 14 Nisan 2013, 17:23:21 »
Revolution izlerken birkaç ince detay yakaladım. Burada da paylaşmak istedim.

İlk resim 1x5'ten. Elektrik olmadığından büyük ihtimalle o dönemde elle çoğaltılan Harry Potter and the Deathly Hallows kitabının kapağı.

Spoiler: Göster


2.resim 1x8'den. Replik tanıdık geldi mi? Sebastian "Bass" Monroe adlı karakterin buradaki repliği bana anında Boromir'in Tek Yüzük için sarf ettiği sözleri hatırlattı.

Spoiler: Göster


3.resim ise 1x11'den. Kütüphanedeki Stephen King kitaplığını görünce ister istemez gülümsedim. Ve bunun bir tesadüf olduğunu da zannetmiyorum. Bilinçli olarak gösterildiğine inanıyorum. King ustaya selam ve sevgilerini iletmişler senaristler büyük ihtimalle.

Spoiler: Göster

Çevrimdışı Denaro Forbin

  • *****
  • 2114
  • Rom: 54
    • Profili Görüntüle
    • Bilimkurgu Kulübü
Ynt: Revolution
« Yanıtla #13 : 05 Haziran 2013, 00:14:38 »
Revolution da haftalık takip ettiğim diziler listesindedir. Tıpkı Arrow'da olduğu gibi Revolution'ın yeni bölümlerini de iple falan çekmiyorum. Yeni bölüm çıktıkça izlerim o kadar. Aslında ilk başlarda iyiydi, hatta kim ne derse desin ilk 10 bölüm itibarıyla ben her zaman savundum diziyi ama artık öyle bir raddeye getirdiler ki (özellikle verilen aradan sonra yayınlanan bölümler) sıkıcı olmaya, kendini tekrar etmeye başladı.

Milisler kaçar asiler kovalar. Asiler kaçar milisler kovalar. Arada çatışma olur. Miles ve Bass kavga eder. Ve karakterlerimizin başı ne zaman sıkışsa Miles bir hızır gibi yetişir adeta!

Evet, bir üstteki paragraf dizinin genel özetidir. Revolution artık bu tekrarlardan ibarettir.

İbaretti.

Sezon finalinde bu durum değişir gibi oldu. Bunun sinyallerini aldık. 20.bölümle beraber dizi sezon arasına girdi ve sağlam bölümdü, yiğidi öldür hakkını yeme demişler.

Şimdi tek temennim 2.sezonda güzel bir senaryoyla dönüş yapmaları. Gül gibi konu bulmuşlar, dizi ilk sezondaki gibi basit bir senaryoyla geri dönerse ekranlara çok üzülürüm

Çevrimdışı Ira Arel

  • **
  • 198
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Revolution
« Yanıtla #14 : 09 Haziran 2013, 05:36:22 »
Yarı sıkıcı yarı heyecanlı bi dizi, finaline kadar izledim.
Dediğin gibi aradan sonra hep kendini tekrar etti. Monroe'yi adamları bi anda sattı, o da ayrı bir saçmalık.
"Bize aslında kim olduğumuzu göstren şey yeteneklerimizden çok SEÇİMLERİMİZ'dir."