
Sequoia 2. Bölüm : Geçmişe Dönük
“Yerle Göğün Görebildiğin bir köprüsü…”
“Yggdrassil’in küçük kardeşlerinden Sequoia”~
“Do-Donald… Donald… “Ağaçlar rüzgârla dans ediyor ve fısıldıyorlardı.
Bense Dağcı bisikletimle _ki buna onca para yatırmıştım_
kahve kolikler kulübüne ilerliyordum.
Birkaç büyük kereste tırı dışında pek bir araba olduğunu söyleyemezdim.
Burası ufak bir yer tırlar yüzünden Kasabanın kaldırımları bozuluyordu.
Ama bu engebeli yol bisikletimin dans ediyor gibi ilerlemesini sağlıyordu.
İleriden bir berberden 80li yılların Huzurlu şarkıları çalıyor.
Yaşlı adamlar gülüşerek söylüyorlar eskilerden kulaklarına aşina olan bu şarkıyı…
Bisikletimi Kapının önüne kilitliyorum ki zaten kilitlemesem de bir şeylerin değişeceğini sanmıyorum. Herkesin bir bisikleti vardır. Benim bisikletimi almak isteyen birkaç küçük çocuk olabilir sadece…
Açıyorum kapıyı ve çan sesi geliyor kulağıma
“ Hey Megan Buralarda mısın? “İçeriden bir odadan ayak sesleri geliyor. Ahşap zemin bunu kuvvetlendiriyor, Belli ki Megan yine o kovboy çizmelerinden giymişti.
.
“ Tanrı Aşkına! Yine ve yine geç kaldın Donald “ diyor Megan ellerini beline koyup bana gülümsüyor.
Kumral dalgalı saçları omzundan dökülüyor kafasını yana eğerken, bir cevap bekliyor.
Kendime geldikten sonra konuşmaya başlıyorum:
“ Ah, neler oldu bilemezsin Logan Ayakkabımın birini arka bahçeye gömmüş. “ Logan diyince yumuşuyor Megan.
Küçüklüğümüzden beri o köpekle büyümüştük.
“ Ahaha… Ona kızmadın değil mi Donald? Yoksa senin kafanı uçururum. “
“ Hayır, o ileri zekâlı köpeği ne kadar sevdiğimi bilirsin. “ diyorum
Megan gülümsüyor ve Beraber Kahve seansına gidiyoruz.
Tamda Sandalyeye oturacağım sırada Pencereye bakıyorum.
Karşıdan yine Kereste tırları geçiyor.
“ Kalk Oradan koca oğlan. “
“Kalk ve…”
“KOŞ!”
Ağaçların fısıldamaları annem öldüğünden beri gelmiyordu kulağıma diye düşünüyorum.
Pencerenin karesinden geçip gidiyor Sekoyalar.
Küçük evlerin ardındaki dağa bakıyorum
Yeşil devler beni “Tekrar” çağırıyor.
Gözlerimi kapatıp bu andan kurtulmak istiyorum.
Bilincim az önce oturduğum sandalyenin düşme sesiyle kayboluyor.
O Ormana bir daha gitmeyecektim…
Annemi öldüren o ormana bir daha gitmeyecektim…