Humans: Robotların Gözünden Biz

humans

hımans ust

Son zamanlarda iyi bir bilimkurgu dizisi bulamadığım için kara kara düşünmekteydim. Çünkü takip ettiğim diziler birkaç sezondur devam etmekte olup ya sona ermişti ya da sona yaklaşmıştı, bir kısmı da çok uzayıp sarpa sarınca takip etmeyi bırakmıştım. Yeni ortaya çıkan bilimkurgu dizileri hakkındaki görüşüm de ya orijinal olmadıkları ya da kalitesiz olduklarıydı. Bu nedenle takip edecek bir şeyler bulma hakkındaki umutlarım günden güne azalıyordu.

Humans(İnsanlar) dizisi bu konudaki kaygılarımı büyük ölçüde azalttı. Daha önce defalarca işlenmiş olsa da farklı bakış açısı, konuyu ele alışı, oyunculukları ve farklı bir coğrafyadan çıkmış olması nedeniyle dikkatimi çekti. Bu yazının yazıldığı sırada henüz 6. bölümü yayımlanmıştı. Ben de bu diziyi kaçırmamanız için bu yazıyı kaleme aldım.

humans
IMDb sayfası için tıklayın.

Humans, İngiltere’de Channel 4 kanalında haftalık olarak yayımlanan bir bilimkurgu dizisi. Son zamanlarda İngiltere’de robotlar, yapay zekâ vb. konularda dikkat çekici eserler ortaya çıkar oldu. Bunlardan biri de bu yılın başlarında yayımlanan Ex Machina’ydı. Alan Turing’in memleketi olmasından dolayı oradaki bilimkurgu yapımcıları bu konulara özel bir ilgi duyuyor olabilirler mi acaba? Belki öyle belki değil, fakat daha önce Ex Machina üzerine yazdığım yazıda da belirttiğim üzere son yıllarda yapay zekâ konusunda çok önemli gelişmeler yaşanıyor ve bu konuya bilimkurgunun ilgisi artıyor. Humans bunun bir örneği.

Dizi, robotların hayatımıza iyice yerleştiği bir gelecekte, robotların gözünden insanların hallerini göstermeyi amaçlıyor. Bu gelecekte insanlara son derece benzeyen sentetik robotlar her yerde görülür olmuşlardır. Fakat bu robotların bilinci yoktur. İşini çok iyi yapan makinelerdir sadece. Yine de Asimov’un üç yasasına benzer yasalarla programlanmışlardır. Bir insana asla zarar vermezler, hatta onu koruyabilirler. Fakat bazı ek yasalarla donatılmışlar. Sadece kullanıcı olarak tanımlanmış kişilerin emirlerine uyarlar. 18 yaşından küçük biriyle ebeveynin izni olmadan katiyen fiziksel temas kuramazlar. Uygunsuz ilişki girişimlerini(evet, cinsel ilişkiye de görebiliyorlar) birincil kullanıcıya bildirmekle yükümlüdürler.

Bu yasalar sayesinde insanlarla robotlar arasında güvenli bir ilişki vardır, fakat yasadışı mod yükleme yapanlar nedeniyle daha farklı amaçlarla kullananlar olmuştur. Bir robot genelevi gibi. Ama yine de insanların güvenliğini sağlayan robot yasaları ihlal edilmemiş, edilememiştir. Hiçbir robot bir insana bilerek zarar vermemiştir.

Robotlar her yere sızmıştır. Bazı uygun görülen işler için devlet daireleri robot memurlar çalıştırmışlardır. Fiziksel güç gerektiren ve insanları tehlikeye atan işler robotlara devredilmiştir. Sağlık Bakanlığı evinde bakıma ihtiyacı olan insanlar için yarım milyon tane bakıcı robot satın almıştır. Örnekler çoğalabilir. Fakat herkes bu durumdan memnun da değildir. Çünkü bu robotlar işsizliğin artmasına neden olmuş ve robot karşıtı insanları ortaya çıkarmıştır.

Buraya kadar anlattıklarımın bir kısmı klişe gelebilir. Fakat konu hemen farklılaşıyor. Dizinin odak noktasını insanların robotlarla kurduğu ilişki oluşturuyor. Robotundan hoşlanan ve kocasıyla arası bozulan bir kadın, robotunu oğlu gibi seven yaşlı bir adam, evdeki robotu annesi yerine koymaya başlayan küçük bir çocuk, eşini ve çocuklarını robotundan kıskanan anne, robottan hoşlanmaya başlayıp karşı cinsin birlikte olma teklifini reddeden bir ergen vb… Bir yerden sonra acaba robotlar mı çok garip, yoksa insanlar mı diye düşünmeye başlıyor izleyici.

Hikâye, Anita(Gemma Chan) adlı robotun orta bir sınıf aile tarafından satın alınmasıyla başlar. Anita evdeki işleri büyük ölçüde kolaylaştırmıştır. Bulaşıkları yıkar, çamaşırları yıkar, temizlik yapar ve çok iyi yemek yapar. Fakat aile içindeki herkesi ve onların birbirleriyle ilişkilerini değiştirecektir. Dahası, Anita’nın bazı davranışları kuralların dışındadır. Bu da her şeyin başlangıcı olur. Sonraki bölümler boyunca zeki robotların da olabileceği ama bunu durdurmak isteyenlerin onları takibe almasını görürüz ve yapay zekâ tartışmalarının içine çekiliriz. Heyecanlı ve meraklandıran gelişmeler ardı ardına gelir.

Humans, konuyu yeterince sürükleyici bir biçimde anlatıyor. Ne çok yavaş ilerleyip izleyiciyi bıktırıyor ne de çok hızlı ilerleyip konuyu ziyan ediyor. Soruların cevabını gereğinden fazla oyalamayıp veriyor ve yeni soruları ortaya atarak ilerliyor. Hikâyeyi birkaç koldan anlatarak sadece insanların robotlar karşısındaki garip hallerini göstermekle kalmıyor, daha büyük bir hikâyeyi parça parça inşa ediyor. Birbirinden bağımsız görünen hikâyeler yavaş yavaş kesişiyor, birleşiyor ve çok daha kapsamlı bir hikâye oluşturuyor.

Humans, bazı yönleriyle de bir düşünce deneyi gibi. İnsanların robotlara tavrı ne olurdu, insanlarla robotlar arasında daha sağlıklı bir ilişki nasıl kurulabilir gibi fikirleri işliyor. Bazı ilginç fikirlerle de ortaya çıkıyor. Sokakta iki robot karşılaştığında en son yazılım güncellemelerini paylaşmaları gibi…

Eğer bilimkurgu seviyorsanız, robotlar, yapay zekâ vb. konulara ilgi duyuyorsanız Humans’a bir şans vermenizi tavsiye ederim.