Monochroma | İnceleme

monochroma top

Siyah-beyaz piksellerin arasında kırmızı bir Türk bayrağı

[stextbox id=”info” float=”true” align=”right”]mitİNCELEME

M. İhsan Tatari
[Arşivi]

Uzuuuun yıllar önce, “Bizim en büyük sorunumuz her şeyde olduğu gibi oyun yapımcılığında da kısa yoldan köşeyi dönmek istememiz. Çok büyük projelere el atıp sonra da başarısız oluyoruz. Türk oyun sektörünün gelişmesi için yapımcılarımızın ufak oyunlardan başlaması gerek,” demişti sevgili Sinan Akkol, verdiği bir röportajda. Nihayet, yıllar süren üzücü başarısızlık hikâyelerinin ardından birisi bu söze kulak asmışa benziyor. Çünkü NoWhere Studios ufak ama gösterişli bir projeyle oyun dünyasına adımını attı. Yani Monochroma ile…

monochromagame9 monochromagame8

[stextbox id=”black”]Önce hak edilmiş övgüler…

Monochroma, adına Kickstarter denen küçük mucizenin birbirinden tatlı meyvelerinden biri. 2013’ün Ağustos ayında, son dakika atağıyla gerekli finansal kaynağı toplamış, 1 yılın ardından da ekranlarımızda bizlerle kucaklaşmıştı kendisi. Hatta Journey’in yapımcısı Kellee Santiago’dan, “Monochroma’nın karanlıklarında ve yağmurlarında kendimi kaybetmek için sabırsızlanıyorum,” gibi çok özel bir yorum da almıştı bu sıralarda.

Monochroma, Unity motoruyla hazırlanan ve sanatsal grafikleriyle ön plana çıkan bir platform oyunu. 2,5 boyutlu olarak hazırlanan yapım 50’li yılların alternatif bir versiyonunda, endüstri ve simya alanında gelişme kaydedilmiş yarı-distopik bir zaman aralığında geçiyor. Bir akşam uçurtma uçurmak için dışarıya çıkan iki kardeşten büyük olanını yönetiyoruz. Aslında her şey çok güzel başlıyor; siyah-beyaz olarak tasarlanmış güzel bir arka plan, sadece atkımıza ve uçurtmaya yedirilmiş parlak bir kırmızı, kulaklarımızın pasını silen bir müzik… Ama her güzel şey gibi bu da çabuk, çok çabuk sona eriyor ve küçük kardeşimizin uçurtmayı elinden kaçırmasıyla kendini bir güzel sakatlaması bir oluyor. Ağabey olarak onu sırtımızda taşımak ve uçurtmanın peşine takılmak da bize düşüyor elbette. Böylelikle kırsal bölgelerden şehirlere, çatılardan kanalizasyonlara, fabrikalardan zeplinlere dek uzanan bir maceraya atılıveriyoruz.

Yolumuza aşmamız gereken pek çok engel ve bulmaca çıkıyor elbette. Bunların çoğu fizik kurallarıyla bağdaştırılmış, düzgün bir mantık yürütmeyle üstesinden çabucak gelinebilecek şeyler. Bazı yerlerde bulmacaya ek olarak kardeşimizle de uğraşmamız gerekiyor. Çünkü o sırtımızdayken yüksek yerlere sıçrayamıyoruz, bu yüzden onu yere bırakmamız gerekiyor. Ama kendisi küçük bir çocuk olduğundan karanlıktan ödü kopuyor, o nedenle her şeyden önce ışıklı bir yer bulmamız icap ediyor. Başlangıçta oldukça kolay olan bu bulmacalar oyunda ilerledikçe kademeli olarak biraz daha karmaşıklaşıyor, fakat hiçbiri saç baş yolduracak kadar da zor değil. Özellikle son bölümlerde gerçekten zekice tasarlanmış, çözerken oldukça keyif aldığım bulmacalar olduğunu belirtmem gerek. Bunların yanı sıra bir de arada bir bizi kovalayan iri kıyım bir adamdan kaçtığımız, heyecanın ister istemez tavan yaptığı güzel bölümler de var.

Oyun toplamda dört kısımdan oluşuyor ve yaklaşık 6 saat gibi bir sürede bitirilebiliyor. Bu süre kulağa kısa gibi gelse de oyunu tamamladığınızda böyle bir yapım için fazlasıyla yeterli olduğunu fark ediyorsunuz. Yapımda hiçbir diyaloğun olmaması, hikâyenin görsel olarak anlatılması ve her bölümde küçük detaylarla desteklenmesi aldığınız keyfi otomatikman ikiye katlıyor.

monochromagame7 monochromagame6

[stextbox id=”black”]Gelelim eleştirilere…

Monochroma grafiksel anlamda çok başarılı olsa da aynı şeyi animasyonlar için söylemek maalesef biraz zor. Karakterlerin hareketlerinde hafif de olsa bir güdüklük göze çarpıyor. Bu durum özellikle kovalamaca sahnelerinde iyice açığa çıkıyor. Buna ek olarak müzik konusunda da bir hayli cimri davranıyor oyun. Bölümlerin büyük bir çoğunluğu neredeyse tam bir sessizlik içinde geçiyor ve sadece belirli yerlerde müzik işitebiliyoruz. Oysa Gevende’nin hazırladığı parçalar öyle güzel ki… oyunun neden bu konuda elini bu denli sıkı tuttuğunu anlamak mümkün değil.

Bir de bulmacaları bana çok kolay geldi. Tamam, bu bir tasarım tercihi, kabul ediyorum ama insan sanatsallığın yanı sıra biraz da oyun oynadığını hissetmek, bir parça zorlukla mücadele etmek istiyor ki o başarma hissiyatını yakalayabilsin. Son kısımlardaki, yani Fabrika ve Zeplin bölümündeki bulmacalar hariç ben bu duyguyu yaşayamadım maalesef. Hazır laf buraya gelmişken oyunu “aşırı zor” bulan kesimi anlayamadığımı da belirtmek istiyorum. Hatta oyundan daha fazla eleştirmek istediğim bir şey varsa o da oyuncuların haksız eleştirileri. Affınıza sığınarak bir-iki tanesini burada sıralamak istiyorum.

Oyun çok zor ve kontrolleri kötü. Zorla kastınız nedir? Kontrolleri kötü derken en ufak bir hatalı zıplayışınızın ölümle sonuçlanmasını, sıçramanın yukarı ok tuşuyla gerçekleştirilmesini mi kastediyorsunuz? Peki, size şöyle bir soru: Siz hiç Oddworld, Heart Of Darkness, Metroid ya da Another World oynadınız mı? Siz hiç shift ile koşar koşmaz space tuşuyla zıplamayı, ardından ctrl’ye basıp ateş etmeyi, eğer bu hareket silsilesini saniyesi saniyesine tutturamazsanız “tüm bölümü” baştan oynamayı denediniz mi? Eğer cevabınız hayırsa o zaman üzülerek belirtirim ki siz hayatınızda zor oyun görmemişsiniz demektir. Aynı şekilde işkence derecesinde klavye kontrollerine sahip oyun da görmemişsiniz demektir bu. Ama biz bu oyunları vakti zamanında, ayarlanabilir tuş örtüsü denen şey icat edilmemişken, sadece eski bir klavyeyle bitirdik ve inanılmaz keyif aldık. Oyunun zıplama hareketi yukarı ok tuşu olarak ayarlanmış diye yapımcılara küfür etmek, sırf bu yüzden Metacritic’te oyuna sıfır puan vermek abesle iştigaldir benim gözümde.

Bu oyun Limbo kopyası!Hayır efendim, değil. Görsel olarak benzediğini kabul ediyorum, hatta şehir dışında geçen bölümler Limbo’yu oldukça andırıyor. Ama ilerledikçe karşınızdaki yapımın kendi özgünlüğüne sahip olduğunu ve Limbo’yla zerre alakası olmadığını fark ediyorsunuz. Özellikle de Şehir bölümüne başlar başlamaz… Her siyah-beyaz oyun Limbo kopyası olmadığı gibi, bu görsel paleti kullanan ilk oyun da Limbo değildi. The Misadventures of PB Winterbottom, Closure, Little Wheel ve The Unfinished Swan ilk aklıma gelenlerden mesela… Siyah-beyaz anlatım sadece oyunlarda değil, pek çok sanat eserinde kullanılan bir tarzdır ayrıca. Onu da unutmamak gerek…

monochromagame5 monochromagame4

Oyunun da yapımcının da adı İngilizce. Yazıklar olsun!Kusura bakmayın ama bu eleştiriyi son derece saçma buluyorum. Eğer bir bilgisayar oyunu yapıyorsanız ve bunu tüm dünyaya pazarlamak istiyorsanız bu tür şeyleri artık aşmanız gerekiyor. İngilizcenin ne denli yaygın olduğunu ve dünya üzerinde milyarlarca kişinin ortak lisanı sayıldığını size anlatmama gerek yok. Hâl böyleyken kalkıp da “Tek Renk” diye bir oyun çıkarırsanız, oyunu da tamamen Türkçe yaparsanız bunu kim alır? Polonyalıların Wiedzmin’i Witcher, Rusların Метро 2033’ü Metro 2033 olarak İngilizceleştirmesinin çok geçerli bir sebebi var, emin olun. Oyunda Türkçe dil desteği yok, diyen arkadaşlara da ana menüdeki ayarlar kısmını biraz karıştırmalarını tavsiye ederim.

monochromagame3 monochromagame2

[stextbox id=”black”]Son düzlüğe girerken

Eh, her zamankine nazaran biraz sert bir yazı oldu sanırım ama kusuruma bakmayın lütfen. Niyetim kimseyi kırmak, incitmek değildi. Sadece haksız eleştiriye gelemiyorum, hepsi bu. Yoksa ne Monochroma ile ne de NoWhere Studios’la KickStarter bağışım dışında herhangi bir tanışıklığım yok. Fakat ondan çok daha güçlü bir bağım var kendileriyle, aynı şanlı bayrağa gönül vermemiz…

Sonuç olarak bir iki ufak eksiğinin dışında bence gayet başarılı bir yapım olmuş Monochroma. Bu eksikliklerin de yapımcının ilk oyunu olmasından kaynaklandığına şüphe yok. Dilerim kendilerini çok daha başarılı projelerde görmek nasip olur. Sürçü lisan ettiysek affola…

monochromagame1

 

[stextbox id=”info” caption=”Artılar:” collapsing=”false” collapsed=”false” shadow=”true”]

  • Göz kamaştıran grafikler
  • Etkileyici müzikler
  • Bizim mutfaktan çıkma

[stextbox id=”grey” caption=”Eksiler:” collapsing=”false” collapsed=”false” shadow=”true”]

  • Animasyonlar biraz zayıf
  • Müzik konusunda pek bir cimri

 

[stextbox id=”turuncu” caption=”NOT” collapsing=”false” collapsed=”false” shadow=”true”]

7 / 10


Tür: Platform

Yapım: NoWhere Studios

Platform: PC