Düşlerin pürçeğine evren örmekten,
Unuttum yârin düz taranmış saçlarına yuvalanmış gönül kuşumu.
Düşlerin zülfüne evren düğümlemekten,
Unuttum gerçeğin savrulan saçlarını koklamayı.
Gerçeğin ağıdı akıyor yaşam çanağıma,
Düşlerin öpücüğü gömülüyor akıl yanağıma.
Düşünce bulutlarımın yarık karnından doğuyor ülkü mehtabı.
Ardından mum yakılmış duygular,
Yüreğin tasarılarına aşkı uygular.
Amaç, düş, düşünce ve istek halatlarına boğumlanan şâir,
Unutur sevdiği için sözcükleri kanatmayı.
Ve bir sonraya yollanmış şiire söz verir:
Senin her bir dizene sevdâmın çılgın tâneciklerini serpeceğim.