kapı açıldığında karşılaştığım manzara içimi ısıtıyordu.acıkmıştım, bu vahşet beni dahada acıktırıyordu.öldürme duygum,işkence duygum beni dürtüklüyordu. "offf şu manzaraya bak" diyorum birden kendimi tutamayarak.. içerideki acının, çırpınışların,korkunun sesi hala kulaklarıma geliyordu, tadı iştahımı kabartıyordu. bu büyüleyici atmosfer beni kendine doğru çekerken bir anda durup elimi havaya kaldırıyorum "sessiz olun dercesine" .. sanki içeride hala hayat vardı kıpırdanan nefes almaya yaşamaya çalışan birşeyler vardı, ama yanılıyor da olabilirdim "umarım öğlen yemeğimdir bu" diye geçiriyorum içimden. etraftaki kana pentegrama tekrar bakıyorum "bu güzelliği acımasızlığı verebilecek olan kimler acaba? bir büyücü mü ki bunu yapan kurtadam mı yoksa şeytan diye bahsi geçen kırmızı küçük şeymi" diyorum diğerlerine.. kılıcıma ve yemek salonunda duvarda kırıp sivrilttiğim şamdana sıkıcı sarılıp her an bi yerden birisi çıkacakmış gibi emin adımlarla odaya girişimi yapıyorum..