Okulun koridorlarından yürüyerek normalde müdürün odası olması gereken odaya geliyorsunuz. Geçerken her sınıfın farklı bir amaç için kullanıldığını görüyorsun, bazılarının ise kapıları kapalı. Bazı sınıflara cephane doldurulmuş, bazıları yemekhane olarak kullanılıyor, bazılarında sıralar yan yana dizilerek yatakhane yapılmış. Hatta bir kara tahtada savunma planı olduğunu düşündüğün çizimler dahi gördün. Sonunda müdür odasının önünde asker duruyor ve kapıyı iki kez tıklatıp kapıyı yavaşça açıyor. İçeri giriyorsunuz, asker karşısındaki ahşap masanın arkasında oturmuş pipo içen Yüzbaşıya selam veriyor eliyle.
''Yüzbaşım. Bu adam başçavuş olduğunu iddia ediyor fakat üzerinde bunu kanıtlayan herhangi bir şey olmadığı için sizin görmenizin daha uygun olacağını düşündük.''
''Tamamdır asker, çıkabilirsin. Teşekkür ederim.'' diyor Yüzbaşı. Sert görünüşlü bir adam olmasına rağmen askere hitabı ve konuşma tarzı oldukça sakin ve ağırbaşlı. Yüzünde derin bir yara izi görüyorsun, gri ve derin bakışlı gözlere sahip bir adam. Yapılı, üzerinde askeri üniforma ve omzunda rütbesi var. Sana oturmanı işaret ederek ''Adınız neydi çavuş?'' diye soruyor.