''Asla bulamayacaklar sanmıştım!'' dedi ejder çileden çıkmış bir halde. ''Oraya gitmek için o kadar oyalandım, ama gene de beni beklettiler de beklettiler. Bir ejder, etkisini yitirmeden ne kadar salya akıtıp uluyabilir ki?''
''Hep şikayet, hep şikayet. Yaptığın tek şey bu,'' diye tersledi Zifnab. ''Benim performansım için hiçbir şey söylemedin, 'Kaçın, sizi aptallar!' oldukça iyi oynadım bence.''
''Gandalf daha iyi söylemişti.''
''Gandalf!'' diye haykırdı Zifnab, fena halde bozularak. ''Ne demek, daha iyi söyledi?''
''Cümleye daha derin bir anlam, daha büyük bir duygusal güç verdi.''
''Eh, elbette duygusal gücü vardı! Eteklerine yapışan bir Balrog'u vardı! Ben bile hislenirdim o zaman!''
''Balrog mu?'' Ejder devasa kuyruğunu salladı. ''Sanırım ben hiçbir şey değilim ciğer kebabı!''
- Elf Yıldızı''Bak, yaşlı adam, bu yıldızın ne kadar yanına gittin sen?''
Zifnab alnını sakalının ucuyla silerek derin derin düşündü. ''Bir seferinde Clark Cable'ın kaldığı otelde kalmıştım,'' dedi yardım etmek istercesine, uzun bir sessizlikten sonra.
- Elf Yıldızı''Ne yapmaya çalışıyorsun?'' diye sordu yaşlı adam öfkeyle. ''İşimi elimden mi alacaksın?''
''Hayır, ben.''
''Büyücülerin işlerine karşıma dedi.'' dedi çalımlı bir tavırla. ''Çünkü onlar çabuk öfkelenirler.'' Bir büyücü meslektaşım söylemişti bunu. İşinde iyiydi de, mücevherat konusunda çok şey bilirdi. Havai fişekler hakkında da fena değildi. Ama rüküş Merlin değildi o. Dur bakalım, adı neydi? Raist -hayır o sinir bozucu delikanlıydı, kuru kuru öksürüp kan tükürüyordu devamlı. İğrenç. Diğerinin adı Gand-bir şeydi...
- Elf YıldızıRoland titreyerek ses verdi. ''Sen... sen Zifnab değil misin?''
''Öyle miyim? Bekle!'' Yaşlı adam gözlerini kapattı, ellerini uzattı. ''Söyleme tahmin edeyim. Zifnab. Hayır. Hayır. Bu olduğunu sanmıyorum.''
''O zaman... sen kimin nesisin?'' diye sordu Roland.
Yaşlı adam doğruldu, göğsünü çıkardı, sakalı çenesini okşadı. ''Adım Bond. James Bond.''
- Labirentte''Hatırlamak mı?'' Zifnab kabardı. ''Her şeyi hatırlarım ben. Ve hatırladığımda çok üzüleceksin, kertenkele dudaklı. Şimdi, bakalım. Berlin: 1948. Tanis Yarı-elf duş alıyordu ki..''
- Kaosun Eli''Senin öldüğünü gördük!'' diye soludu Paithan.
''Ejder seni öldürdü!'' diye hırladı Roland.
''Ah onlar beni hep öldürüyor. Ama ben makarada dönüyorum. Deyyus ekst makina falan. Yakınlarda sek martini yoktur, değil mi?''
- Labirentte