Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - LOTR

Sayfa: [1]
1
Tartışma Platformu / Ynt: Siz Kimsiniz?
« : 03 Nisan 2013, 16:22:43 »
Yitik öyküler 1 cesur ve geveze öyküsünde olan gevezeyi benzettim.

2
Kurgu İskelesi / Ynt: Kara İblis
« : 21 Mart 2013, 12:39:29 »
Strider bunu eksik buldu. Önünde klavye vardı. Klavyenin tuşları vardı.
En sonunda bunun rüya olmasını bekledim ama olmadı. Anlatmak istediğin şeyleri bir anda anlatmışsın sanki. Rüya olmasını bekledim çünkü hikaye parça parçaydı, bir rüya gibi anlaşılmazdı.
 Önce goblinler, sonra teyzesinin vampir olduğunu görüyor, bir hana girip babasının katiliyle karşılaşıyor. Babasının katilini bırakip kütüphaneye gidiyor ve açıkcası kara iblisin kim olduğunu dahi anlamadım. En sonunda halk kahramanı oluveriyor. Sanki uzun bir hikayenin birkaç parçasını biraraya getirmiş gibi...

Cümlelerinde düşüklükler ve hatalar vardı. Kısa olmasaydı sonuna kadar okuyamazdım herhalde.  Bir de 'gitti, geldi, vardı...'yı azalt. Farklı tarz cümleler kullan, edebi olsan daha iyi olurdu zannımca.


düzeltmeye çalışırım ve çok teşekkürler...

3
Şövalye değil budala. :D

4
Kurgu İskelesi / Kara İblis
« : 16 Mart 2013, 13:55:48 »
   Drakin uyuyordu. Rüyasında simsiyah bir dev vardı. Galiba kılları yüzünden o kadar siyahtı. Üst kısmı ayıya alt kısmı ise aslana benziyordu ama kuyruğu yoktu. Elinde Poseidon'un üçlü yabasının bir ucu kırılmış gibi kan kırmızısı bir alet vardı. Drakin hemen uyandı. Soğuk terler ensesinden aşağı damla damla dökülüyordu. Odanın kapı tarafına baktı çok normaldi. Beyaz sade halıya bakınca bir gölge gördü. Ayıya benziyordu. Eline babasından kalma lazer tabancasını aldı. Yukarı baktığında hiçbir şey yoktu. Sarı uzun saçlarını kaşıdı. Ardından aynı elleri sivri çenesini ovalamak için kullandı. Daha on dokuz yaşında olmasına rağmen saçında beyaz teller vardı. Üstündeki atlet sırılsıklam olduğu için değiştirdi. Üstüne de bir deri ceket giydi. Evet, atletin üstüne ceket giydi. Altındaki iç çamaşırının üstüne de kot pantolonunu giydi. Pantolonu Eva Teyze vermişti. Kaleşnikofu tuttu. Artık ben bu evin sahibi değilim. diye düşündü.Ama zaten ev annesinindi. Metal kapının üç kilidini açtıktan sonra dışarı çıktı. Biraz ilerledikten sonra önünde üç tane adam vardı. Hayır onlar iki goblindi. Drakin hiç ses çıkarmadan yanlarından geçti.
      "İngiltere'de değiliz ki. Bu da ne şimdi?" diye içinden geçirdi. Goblinler biraz sonra kınlarında duran kılıcı çıkartıp arkaya doğru koşmaya başladı.
      "Kara İblis için çalış. Bizim için çalış. Yoksa tozlarını çöpçü bile kaldırmaz."
       "Hayır. Pis goblinler siz  öbür dünya için çalışın." dedi ve kaleşnikofu ikisinin de kafasına sıktı. Hızlıca koşmaya başladı. Diğer goblinler ve yanlarındaki vampirler de onu takip ettiler. Bir kapıdan içeri girdi. Ama bir vampir onu yalnız bırakacak kadar aptal değildi. Vampir dişlerini gösterdi. Sonra durdu. Dişlerini geri içeri soktu.
       "O pantolonu nereden buldun? Bendeydi o."
       "Eva Teyze yoksa sen misin?"
       "Evet ne oldu bana?"
        "Vampir ısırığına yakalanmışsın. Biraz burada bekle. Çantanda bir şey olabilir diye tarayacağım." dedi elinde ki
tarama makinesini alıp. Tarattı ve biiip sesi geldi. Drakin hemen sıktı. Meğerse içindeki gaz lambası olduğu için hemen yandı. Drakin hemen kaçtı ama Eva Teyze kül oldu. Drakin Eva Teyze yandığı zaman dizinin üstüne düştü ama goblinler onu tuttu ve götürdü. Saraya benzeyen bir hanın içine fırlattılar.
       "Drakin için alkolsüz bira." diye bağırdı kılı yaratık. "Hmm... Sen Drasmus'un oğlu musun?"
       "Evet."
       "Bir tanesine fazladan köpük koy!" diye bağırdı hancıya. "Baban bana karşı çıktı ama sonucu ne oldu?" kendisi
tekrar cevap verdi. "Ölü tozları."
        "Babamı sen öldürdün pislik!" dedi ve silah sıkmaya başladı. Hiçbir işe yaramayan silahı kırıp yere attı yaratık.
         "Hadi sen beni öldürmenin yolunu yarım saatte bulursan kendimi sana öldürteceğim. Ama beceremezsen baban gibi, sen ölürsün. Başla." dedi.
         "Biram?"
         "Burada bira yok sadece seni keyiflendirmek içindi. Yardımı dokunacaksa kütüphane koridorun sonunda." dedi. Drakin son hızı ile koştu. Kütüphaneye girdi. Tüm kitapların yazarı Kara İblis'ti. "Beni Öldürmek" adlı kitabı eline aldı ve bir ipucu buldu.



                                                    Bu hanın dışında
                                                    Bul kızıl vampiri
                                                    Dişini koparınca
                                                    Sapla Kara İblis'e
yazıyordu. Dışarıya çıktı.
        "Yarım saate buradayım." diye bağırdı. Kara İblis onaylarcasına kafasını salladı. Sonra "Benim kanım ne kadar da taze ve güzel!" diye bağırdı. "Kızıl Vampir olsaydı tadıma doyulmazdı." dedi ve yerde ki kılıcı aldı. Kızıl Vampiri bekledi. Hızla Drakin'e koşan vampir kıpkırmızıydı. Gelirken dişine bir kılıç darbesi ile saldırdı Drakin. Vampir yıkıldı ve
diş Drakin'in eline geldi. Hanın kapısına tekme atarak açtı. Kara İblis'e saldırdı. Tüm goblinler ve vampirler insana dönüştü. Drakin'i sırtladılar ve "Halk Kahramanı" ilan ettiler.

5
Düşler Limanı / Ynt: Yanan Boğazın Çekiciliği
« : 16 Mart 2013, 13:09:39 »
Bu arada Le' Cola'ya laf olmaz.

6
Bilim Teknik,
Popular Science

7
Tartışma Platformu / Ynt: Fantastik Konu
« : 11 Mart 2013, 14:33:16 »
İlk önce yazmayı düşünmenin yanı sıra çok çok fazla okumanız gerekiyor,okudukça zaten aklınızda birşeyler kurabilirsiniz ama kurmanızın yanında kağıda da güzel bir şekilde dökebilmeniz lazım yada fantastik edebiyatın tam manası ile anlaşılması olabilir kardeş daha hala fantastik kitap sanırsam krallıklarla ırklarla oluyor düşüncesindeyseniz eğer bence yazmayı düşünmeden önce okumaya öncelik vermelisiniz
Evet bir de bu var söylemeyi unutmuşum. Sağ ol mithrandir21.

8
Tartışma Platformu / Ynt: Fantastik Konu
« : 11 Mart 2013, 14:21:24 »
Dışarıya çık dışarıdaki tuhaf olayları abart.

9
Rıhtım Okuma Etkinliği / Ynt: Rıhtım Okuma Etkinliği
« : 11 Mart 2013, 14:18:03 »
dünya klasikleri ve çizgi roman

10
Düşler Limanı / Ynt: Yanan Boğazın Çekiciliği
« : 10 Mart 2013, 13:46:57 »
iyi becermişsin :D çizgi konusunda
Ne demek istediği bir türlü anlaşılamayan edebi eserlere isyan diyelim  :D


:D

11
Düşler Limanı / Ynt: Yanan Boğazın Çekiciliği
« : 10 Mart 2013, 13:41:10 »
iyi becermişsin :D çizgi konusunda

12
Kurgu İskelesi / Ynt: Bulutlu Kule
« : 10 Mart 2013, 13:12:43 »
                                        Bölüm 2
     "Gece uyurken biz bahçede konuşuyorduk Marvin. Sonra tepenin kulesinden gene aynı gülme sesi geldi. Kontrol etmek için bir daha mı baksak?"
     "Hayır Drasmus. O gün eve gittiğimde iki şey fark ettim. İlk olarak sakızı bitirmişsin. İkinci olarak silahım bozulmuştu. O çok güçlü bir büyücü. Hatta Drasmus ben de senin gördüğün rüyayı gördüm."
      "Ne bekliyoruz o zaman?"
      "Bilmiyorum. Belki öldürür diye olabilir mi?"
      "Hadi ama bu sefer onu seninle birlikte yapacağımız lazerli kafes ile onu kapatacağız."
      "Hadi bize gidelim."
      "İşte bu takım ruhu." Marvin'in kırık dökük, sıvalı, kasvetli apartmanına doğru gidiyorduk. Kapıyı açtığımızda orada asansör olduğunu gördük.
      "İşte bu çok garip Marvin."
      "Hiç sorma. Asansörü çağır."
      "Asansör gel buraya!"
      "Arkadaşım hayatında hiç asansör görmedin mi?"
      "Hayır."
      "İşte böyle." dedi düğmeye basarken.
      "Hadi canım. Bu ne?"
      "Neden bu asansörde bize lazım olan eşyalar var?" İçeriden aniden bir kız çıktı. Bizim yaşımızda.
      "Merhaba ben Nicole."
      "Ben de Drasmus."
      "Ben de Marvin. Yardımcı olalım."
      "Asıl ben size yardımcı olacağım görüyorum ki Bay Gölge'ye karşı bayağı bir savunmasız gibi gözüküyor."
      "Ama bizim evde annem var seni görürse hiç memnun olmaz Nicole." Ben hiçbir şey söyleyemiyordum çünkü şaşkındım. O dalgalı sarı saçları. Çok güzel ayakkabıları. Mavi bluzu. İlk gördüğünde pantolonsuz düşüneceğin ten renginde pantolon giyiyordu.
      "Ben de o zaman bu bebeği kullanırım." der demez kolunda bir makine belirdi. Aynı küçük tabletlere benziyordu.
      "Ne işe yarıyor?" çıkabildi ağzımdan.
      "Buna." dedi ve görünmez oldu.
      "Harika." Marvin ve ben.
      "Hadi gidelim." aşırı hızlı bir şekilde yukarı çıktık. Nicole düğmesine bastı. Marvin de zile bastı.
      "Kim o?"
      "Ben ve Drasmus. Ödev yapmamız lazım."
      "Tamam." kapı açıldı.
      "Siz şuraya geçin." dedi annesi.
      "Teşekkürler Bayan Marvin." Çok güzel bir odaya geçtik. Kafesi tamamlamak için ben tornavidayı kullandım. Marvin ise kaynağı. Nicole tüm parçaları yerine koydu. Kafes bitince çalıştırmak için düğmeye bastım.
       "Bu çalışmıyor." Marvin.
        "Radyasyon etkisi yüzünden Bay Gölge ne yapıyor ki?" Nicole.
       "Bundan sonraki bölümde onu düzeltmeye çalışalım. Bu arada Marvin sakız kaldı mı?"


    Not:Lütfen okuyanlar eleştiri yazsın.             

13
Kurgu İskelesi / Bulutlu Kule
« : 09 Mart 2013, 22:19:49 »
     "Kuleyi gördüğümde içeriye girmem gerektiğini anladım Marvin. İçeriye girdiğimde bir kişi gördüm. Siyah saçları
kaşlarının oraya geliyordu. Yani saçı gözlerini kapatıyordu beni görmediğini sandım."
     "Peki sonra ne yaptın Drasmus?"
      "Uyandım."
      "Gerçekten mi ben senin rüyanı mı dinledim."
      "Bu aslında bir plan karşıdaki kuleyi görüyor musun? Neden sadece orası bulutlu? Cevap ver. Karşılık vermemiz lazım."
      "Silahları göster o zaman." Silahları çıkarttım ve ağzının açık olduğunu öğrendim. Ya eski olduğu için ya da çok iyi olduğu için şaşırdı.
      "Ama bunlar kılıç."
      "Gözlerin iyi çalışıyor." dedim.
      "Kılıçlara gerek yok. Orada bir şey olduğunu sanmıyorum."
      "Sadece bir çıkıp baksak."
      "O zaman bu eski kılıçlar yerine benim tasarladığım silahı kullansak. İlk lazerli silah." bunu demişti. Çünkü o bir silah tasarımcısı olmak istiyordu.
      "Ne olur olmaz ben genede kılıçları alacağım."
      "İyi sen bilirsin."
      "Bari bir giyinelim. Bu kıyafetlerle mi çıkacağız adamın karşısına."
      "Tamam. Deri ceketi giy ve gelirken sakızı getir."
      "On dakikaya buradayım." ve ayrıldık. Üzerimi değiştirdikten sonra geri geldim. Elindeki sakızı aldım.
      "Sakız çiğneyince aşırı havalı oluyor."
      "Hadi önüne bak." ikimiz de gidiyorduk. Elime bir tabanca uzattı. Bende ona bir kılıç uzattım. Kapının önüne geldiğimizde filmlerdeki gibi kendiliğinden açıldı. En üst kattan bir kahkaha sesi geliyordu.
      "Ha ha ha! Dünyanın sahibine merhaba, dünyaya hoşça kal demelisiniz." Üst kata doğru çıkarken tabancayı da hazırda bekletiyorduk. Uzun beyaz saçları olan adamın eczacı gömleği vardı. İsminin olması gereken yerde "Bay Gölge" yazıyordu. Kırmızı gözlerini bize çevirdi.
      "Siz kimsiniz be çocuklar!" ve yerdeyiz. Elindeki asa ile bir şey yaptı ama bize değdirmedi. Tabancaları çıkarttık. Ben kafasına Marvin ise önemli yere sıktı. Hiçbir işe yaramadı.
      "Kılıcı çıkart Marvin." Aynı anda kılıçlarımızı çektik. Aynı yerlere tekrar vurdu. Galiba Marvin'in vurması sebebi ile yere yıkıldı. Biz ise gülmekten yere yıkıldık. O kadar kolay olmuştu ki. Bunun bir rüya olduğunu düşündüm. Kendimi sıktım ama uyanmadım. Yok edici makineyi kapattık ve aşağı indik. Ne yazık ki korkudan sakızı yutmuştum.





                              Eleştirilerinizi lütfen yazınız. İlk yazımdır.  ;D

Sayfa: [1]