Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Lunacy

Sayfa: [1] 2 3 ... 27
1
Duyurular / Ynt: 30. İstanbul Kitap Fuarı 2011
« : 04 Kasım 2011, 21:34:58 »
sen gelirsin de biz gelmez miyiz abicim :)

2
Duyurular / Ynt: 30. İstanbul Kitap Fuarı 2011
« : 27 Ekim 2011, 18:34:58 »
12 sinde Hakan Günday'dan imza alabilmek amaçlı gidiyoruz kuzenimle, 13 ü uymaz bana 12 sinde giden yok mu diyen varsa bi özel mesaj atsın bana.
size de iyi eğlenceler :)

3
Müzik / Ynt: Radiohead
« : 08 Ekim 2011, 14:26:50 »
Dün Thom Yorke un doğum günüydü. 42 yaşında Lotus dansı yapan ilah.
iyki doğmuş efendim.

4
Televizyon / Ynt: Doctor Who
« : 05 Ekim 2011, 21:02:33 »
ı-ıh farketmemiştim.

5
Televizyon / Ynt: Doctor Who
« : 05 Ekim 2011, 10:08:48 »
Sezon finali, final gibi finaldi ama.
Matt Smithin bu işi kaptığına itiraz eden kaldı mı merak ediyorum. David David diye cok ağladık ama, Matt Smith de gayet iyi iş çıkarıyor, hani değişirse üzülürüm epey.

Spoiler: Göster
 pekii, bir daha görebilecek miyiz River'ı, yoksa bitti gitti mi?


Bittikten sonra, dibine kadar izleyen oldu mu bilmiyorum ama,
                                         DOCTOR WHO
                                                       WILL RETURN
                                 CHRISTMAS 2011
 
yazısını görünce epey sevindirik oldum :D

6
Ben tam ortasından başlıyorum.
Aslında, yazmaya başladıktan sonra önce geçmişe, sonra geleceğe gittiğim için başladığım yer ortası olmuş oluyor bi şekilde.

7
Spoiler: Göster
spam yapmak istemesem de, bunu ayrı bi mesaj olarak yazmam gerektiğini hissettim. direk senin yazından "özenip" yazdığım için, ayrı konu açmak da istemedim.


(2011,bir Türkiye macerası.)
Haberleri açıyoruz.
Kimileri ölü, kimileri yaralı.
Yine birileri bir yerlerde kendini patlatmış.
Paralar alınmış, paralar verilmiş.
Tetikler çekilmiş, silahlar ateşlenmiş.
Birileri özgürlük demiş, kafalarını kesmişler.
(biz cok cabuk alışırız.)
Sıradan şeyler yani, her gün olduğu gibi.
(Bilgimiz sınırlı. Günlük 'cık,cık' saatimizi geçirdik.
Fikirlerimiz belirlenmiş önceden, konulmuş önümüze. Anne babamız da seçimi yapmışlar. Bize de o fikirler doğrultusunda 'cık, cık' yapmak kalmış
.)

Haberler bitiyor.
Dizilerimizdenbiri var hemen ardından.
Kıza tecavüz ediyorlar.
Aşıklar buluşuyor gizlice, birileri yakalayıp ayırıyor.
Falanca ölümcül hasta.
Filancanın çocuklarını elinden almaya çalışıyorlar.
Aile babası sinirli, yorgun, çabalıyor kendince.
Sevenler kavuşamıyor.
(Biz çok hassasız.)Üzülüyoruz.
( Günlük üzülme, duygulanma saatimiz de doldu. Neye üzüleceğimizi çok iyi biliyorlar bunlar. Üzerimize düşen oturup duygusallaşmak.)

Biraz zap yapıyoruz televizyonda Reklamları ezbere bildiğimiz için, hızlıca geçiyoruz çoğu kanalı.
Bir kanalda en olmadık sakarlıklar ve şakalar gösteriliyor. Biraz duraklayıp, gülümsüyoruz. (Biz çok komik bi milletiz.)
Nelere güleceğimiz de seçilip sunulmuş, ne güzel.

Biraz belgeselle doğanın kurtarıcısı oluyoruz.
Ardından bir maç izleyip spor yapıyoruz.
Müzik dinleyip rahatlıyor, sonra da bir tartışma programı açıp en atarlı konuşmacılardan fikir ediniyoruz.

1) Haberler.
Güncel olaylardan haberimiz var. Duyarlı ve bilgiliyiz. Mükemmel vatandaşız. (Falanca kurumun başkanının adını biliyoruz. Ve hayır, piramitleri Türkiye'den  kaçırmadılar Mısır'a.)
Önümüze konulan seçenekler belli. Dinimiz, kökenimiz doğuştan, siyasi görüşümüz de takım tutar gibi.
(Ah, ama 'kendimiz' olduk biz; sövdük, söylendik, tebrik ettik. Göklere çıkardık ya da yüzüne tükürdük.)


2)Diziler.
Bizim de annemiz, babamız, çoluğumuz çocuğumuz var. Tabi ki aşık olduk, sinsi insanlarla karşılaştık. Bizim başımıza veya bir yakınımızın başına da geldi bu kötü olaylar.
Ama, annemize babamıza ayıracak vaktimiz yok, çalışıyoruz.
Çocuklar da bizi takmıyor; okulları, dershaneleri, sınavları var.
Ayrıca asla o kadar romantik ilişkiler değildi aşklarımız. (Dudaktan kalbe değil yatağa gitti bir çoğu.)
O kadar sevmedi o kızlar/delikanlılar bizleri.
(Hayat daha kolaydı hep. Dertlerimiz bizlere yetmedi, onun bunun sorununa üzüldük. Duygusal açlığımızı doyurduk böylece.) 


3) Zap.

(Vaktimiz bol bizim. Mesaiden çıktık, dinleniyoruz.Biraz daha televizyonun sakıncası yok.)
Duvarların ardında, farkında olmadan çektiğimiz doğa özlemini, belgeselde çekirgelerin çiftleşmesini izleyerek giderdik.
Bir, iki bisikletten düşene güldük, ince olmayan abuk subuk espirileri çok eğlenceli bulduk.
(Kalite anlayışımız sınırlı.)


4) Tartışma Programları.

İki kitap alıp okumaya üşendiğimiz için televizyondan öğreniyoruz her şeyi.Nasıl olsa orada, o kitapları bizim yerimize okumuş,yorumlamış, hatta bir de üzerine, karşıt görüşümüzde olanlara bizim yerimize saldıran amcalar var.
Öğreniyoruz, onlarla bütünleşiyor filirlerimiz.
Entellektüeliz.
Tartışma sürerken elimizde kumanda, rahat televizyon koltuğumuzda sızıyoruz.


Sabah erkenden kalkıp duşa giriyoruz. Odamıza girip iş kostümlerimizi giyiniyoruz. Kravatımızı kuşanıyoruz, sıra maskemizde.
Makyajımızı yapmaya oturuyoruz, gözümüz yatağın kenarındaki tabloya takılıyor.
New York fotoğrafı, yahut Paris Eiffel Kulesi.
Oda takımıyla beraber almıştık mobilyacıdan.
Bu sıralar çok moda bu tablolar.
(sanatımız bile sabit. Bizim adımıza seçilmiş. Oh, pardon, New York mu Paris mi biz seçtik.)

Özgür düşünüyoruz aslında.
Gelişiyoruz ülkece.
Harikayız biz, bilinçli bireyleriz.
( Ah gençliğimizde çok çılgındık hey gidi...)
Şimdi tekrar mesaiye.



8
oo harika.

Spoiler: Göster

-Çünkü orkların kurduğu bir komite Orta Dünya Halklarının oluşturduğu bir birliğe cebrem ve hileyle girip kendilerine bazı haklar verilmesini istedi ve bu haklar fazlasıyla verilmesine rağmen yine de gidip bulundukları yerlerde kendi özerkliklerini ilan ettiler veya etmeye çalıştılar.

özellikle bu kısma bayıldım. güzel bir açıklama olmuş.


bir de şey var aslında, kimsenin derdi kendine yetmiyor sanırım. dizilere bi göz atıyorum arada, bu kadar duygu sömürüsünü bir arada görmeye insanların sinirleri nasıl dayanıyor, anlamıyorum açıkçası.

bu kadar duygusal açlık çeken bir millet olduğumuzu bilmiyordum.


9
Yayınevleri Soru Hattı / Ynt: İthaki Yayınları Soru Hattı
« : 21 Eylül 2011, 20:24:55 »
ben araştırmama rağmen bulamamıştım :) çok teşekkür ederim :)

10
Eline, koluna, emeğine, yüreğine sağlık diyorum o zaman =)

11
Yayınevleri Soru Hattı / Ynt: İthaki Yayınları Soru Hattı
« : 20 Eylül 2011, 10:43:15 »
Merhaba
Lois Lowry' nin The Giver adlı eseri Türkçeye hiç çevrilmemiş. Bunun hakkında bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz ?

12
kitabı dün edindim, zaman kaybetmeden okudum. ancak girebildim internete, hemencecik yorum yapmak istedim.
aslında söylenebilecek pek fazla şey yok, kurgu harika, karakterler cok canlı ve anlatım samimi, sürükleyici ve oldukça profesyoneldi. tek solukta okudum ve okurken gerçekten cok keyif aldım.
tek şikayetim çabucak bitmesi oldu :D
aslında olay örgüsünde bir eksiklik yahut alelacele sonlandırma gibi bi durum yoktu, ama o birebir dövüş kısımlarında daha fazla betimleme okumaya veya yolculuklarda biraz daha ayrıntıya kesinlikle itirazım olmazdı.
ellerine sağlık İhsan abicim, umarım ileride başka kitaplarını okuma şansımız da olur (öykü seçkisini kurcalamaya başlıyorum zaten birazdan :D )

13
Çizgi & Anime / Ynt: En son izlediğiniz anime?
« : 11 Eylül 2011, 21:14:57 »
Fairy Tail ' a başladım, 30 bölüm kadar izledim ve Naruto'yu çağrıştırdı bana.
eğlenceli gibi ama du bakalım.

14
Televizyon / Ynt: Doctor Who
« : 11 Eylül 2011, 20:58:10 »
konu River Song a dönse tekrar cok güzel olacak ama bu sezon filler gidecek gibi duruyor.

15
Müzik / Ynt: Radiohead
« : 22 Haziran 2011, 21:54:23 »
ben buna hastayım aslında.


Sayfa: [1] 2 3 ... 27