3
« : 05 Ocak 2016, 22:19:38 »
Selim Alp Alkaya... Postacı küçük çocuktan soy ismini bir kez daha söylemesini istedi, "Ne kaya dedin?"
"Alkaya" Postacı alaycı bir gülümsemeyle, "Diğer Alkaya'lar nerede evladım? Bu havada ne işin var dışarıda?" diye sordu. Sonra onu kolundan şefkatle tutup kendine çekti.
"Rahat bırak beni!" dedi Alp, hırçın bir hareketle kollarını ondan kurtardı. Bu alaycı, sınır bilmez adam kim olup da ona bu şekilde davranma hakkına sahip olduğunu sanıyordu? Adam elini usulca çocuğun kolundan çekti, "Tamam yahu" dedi, "Asabileşme hemen" sonra yine o küçümseyen, dalga geçen gülümsemesi belirdi dudaklarında. Evet, dudaklarının kenarı haince kıvrılıyordu, kedi gibi.
Bu adamın işi gücü yok mu acaba? Ne diye burada motosikletiyle, soğuktan donmak üzere olan bir çocukla alay etmek için durdu ki? Tabii ya, bu onun günlük eğlencelerinden biri olsa gerek. Egoistin teki! Ya da... ya da! Ahh, olamaz! Bana avına iştahla bakan bir aslan gibi bakmasından anlamalıydım. Beni öldürecek! Anladığımı bilmediği için bir adım öndeyim. Hahah, gör bak, nasıl kurtulacağım elinden!
Alp sanki çok öfkeliymiş de sakinliğini korumak istiyormuş gibi derin bir iç çekti, "Afedersiniz" dedi, "Bir sorun mu var?" Adam klasik gülümsemesinden onu bir an bile mahrum bırakmak istemiyordu, "Hayır" dedi, "Seni izliyordum, düşünürken..."
Alp onun sözünü kesince adam gözlerini kısıp dikkatle dinlemeye başladı. "Ooo, demek bir de itiraf ediyorsunuz!" Adamın yüzündeki gülümseme silindi, kaşlarının arasındaki çizgi belirginleşmişti. Alp'in yüreği güvercin gibi çırpınıyor, göğüs kafesinden fırlayacakmışcasına çarpıyordu. "Görünen o ki keyfinizden eser kalmadı. Anlamayacak kadar küçük olduğumu düşünerek hata ettiniz!"
"Ne diyorsun çocuğum, anlamıyorum."
"Bak görüyor musunuz, ben sizin neyin peşinde olduğunuzu anladım. Ama siz... Koskoca adam benim ne demeye çalıştığımı anlamadınız! Söyleyin çabuk, beni neden öldürmek istediğinizi söyleyin!"
Postacı aniden kahkahalarla boğuldu, "Öldürmek mi?" dedi, "Hayır hayır, sadece sana polis amcalar gelene kadar gözkulak oluyordum, hepsi bu. Senin gibi çok bilmişini görmedim ben yahu." Ardından yeniden gülmeye başladı. Alp'in canı sıkılmıştı, etrafına bakındı. Sis yüzünden görüş mesafesi yaklaşık bir-iki metreye düşmüştü
Evet, diye geçirdi içinden, evet yapabilirim bunu. Hem daha genç, hem de çeviğim, o neler olup bittiğini anlayana kadar buradan uzaklaşabilirim.