Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - TheSpell

Sayfa: 1 [2] 3 4 ... 54
16
https://www.facebook.com/akilcelenkitaplar/photos/a.373828519295857.95667.373193556026020/1293258887352811/?type=3&theater
Kapak hazır. Ben beğenmedim.
Edit: Beğendim ya. Niye öyle yazdım bilmiyorum.

Tam beklediğim türden. İlk kitap Kaladin'in kitabıydı, o yüzden kapakta onun bölüm başı simgesi vardı. Bu kitap Shallan'ın kitabı, bunun kapağında da Shallan'ın simgesi var. Eğer serinin genel tasarımını beğendiyseniz, on kitap tamamlandığında kitaplıkta harika duracaktır eminim. Ama ben pek beğenmiyorum, o yüzden hoş duracağını sanmıyorum.

17
Spoiler: Göster

Spoiler bölümünü doldurmadan önce ikinci kitap hakkında yazdığım teorileri okudum. Hepsini tutturmuşum, bana beş puan. Hehe  :uhe :uhe

Abi ne hayvansı bir finaldi bu ya? Yemin ederim son ikiyüz sayfa boyunca pozisyon değiştirmeden okudum. Sırtım tutuldu devam ettim. Ne zaman ki son iki bölüm kaldı mola verdim, bir sigara yaktım kendimi hazırlamak için. İyi ki yapmışım.

Öncelikle benim için en önemli kısım Lord Hükümdar oldu. Bin sene boyunca Harap ile yaşaması, kendisinin çaresiz fani-tanrı çabalamaları. Çok üzüldüm kendisine. Hele en son bıraktığı mağaralar ? Bu nasıl mükemmel bir öngürüdür. Tamamen bakış açım değişti karaktere. Onunla ilgili her yeni bilgi öğrendiğimizde aklıma ilk kitabın sonlarında söylediği şu cümle geliyor aklıma " bırak isyan etsinler, ilk defa mı oluyor ? " (buna benzer bir şeydi) İlk okuduğumda sırf bu cümle yüzünden kendisinden nefret etmiştim. Sonrasında Elend ile birlikte bende onu anlamaya başladım. Desteklemeye değil, anlamaya. Onun için insanlar bireysel değil, halktı.

Aslında kitapla ilgili konuşmak bahsetmek istediğim çok şey var ama sindiremedim sanırım hala. Son olarak finale gelecek olursak göz yaşı dökmedim değil. Spook ne zamanki Vin ve Elend'in cesedini buldu, Brezee ve Ham bağırmaya başladı, bende bir şeyler koptu. Çünkü basit karakterler değiller. Çocukluklarından beri bizimle birliktelerdi. Bizimle büyüdüler. Ne zamanki o satırları okudum aklıma direk Elend'in partilerdeki elinde kitapla uçarı haller geldi. Vin'in sessizce, sürekli korkak hallerle köşelere sinmeleri ve güvensizliği geldi.

Birbirlerine yaptıkları kurlar geldi o hallerindeki. Daha çok küçükken. Elend'in Vin'i Lord Hükümdar'ın elinden kurtarmaya çalışası geldi. Vin Cett'e katliam yaptıktan sonra küçücük bir alana büzülüp korkmuşkan Elend'in gelip onu sarılışı geldi. Çok güzel işlenmiş karakterlerdi. Birisi tanrı oldu Harap'ı yendi. Diğeri Hükümdar oldu canını verene kadar savaştı. Çok duygulandım ben. Bedenlerinin o şekilde yatıp birbirlerinin ellerini tutmaları.

Sazed'in Çağların Kahramanı olması ise çok ayı bir nokta. Kesinlikle beklenmedik fakat akla en yatkın kişi en başından beri. Kelsier'in hizmetkarıyken tanrılığa ulaşmak. Anlamadığım tek bir nokta oldu. Çağların Kahramanı için cinsiyet belirtilmemesinin nedeni Sazed'in hadım olması mı ? Yoksa Vin ve Harap'ın birleşmiş hali olacak olması mıydı ?

Ve son olarak teorimde tüm ilk üçleme tamamen Sazed üzerine yazılmış bir seri. Onun gelişimini ve tanrı oluşunu öğrenmemiz için. İleride yeniden karşımıza çok daha büyük ve çok daha önemli bir karakter olarak çıkacak diye düşünüyorum. Sonuçta kendisi iki Shard'ın birleşimi oldu.

Ayrıca Adonalsium'un da adı geçiyor. Dikkatlerden kaçmasın ^^


Spoiler: Göster
Ben hadım olması diye biliyorum. Ama her iki seçenek de doğru olabilir. Sazed hem Ruin'i hem Preservation'ı elinde tutuyor ve yeni seride öğrendiğimiz üzere ismi Harmony (Uyum) oluyor. Bu ismi kendisi mi almış yoksa sonraki insanlar mı ona vermiş bilmiyoruz.

Adonalsium'u güzel yakalamışsın. İleride göreceğiz neler olacağını.


Kitabın beğenilmesine sevindim. Benim en sevdiğim kitap her şeye rağmen ilk kitaptı, ama The Hero of Ages'in son yüz elli sayfasını hiçbir şeye değişmem, o ayrı :)

18
Başlığa olumlu tek mesajı ben atacağım sanırım. İthaki maksatlarını aştıkları için özür dilediklerini söylemiş. Bana kalırsa maksatlarını aştıkları yok, belki bir tık daha yumuşak bir dil olabilirmiş, emin değilim. Beğenip beğenmeme konusunda çekimserim, fakat yine de kepazelik olduğuna hiç katılmıyorum. Fikir güzel. Kitapların başlarındaki biyografileri okuyan kişi sayısı halihazırda oldukça az. Bu biyografiler de normal olarak birbirlerinin tekrarı olduğu için de kişi bunları bir kere okuyup, bir yazarın başka bir kitabını okuyacağı zaman biyografi kısmını es geçiyor. Forumda da buna benzer bir konu var, özgeçmiş yazmakla alakalı, bana kalırsa bu ikisi arasında bir bağ kurmak çok da zor değil.

Ama gelen tepkiden de anlaşılacağı gibi, çok yanlış ülkede yapmışlar bu hareketi. Sonuçta mizahımız Recep İvedik ve türevi filmleri seviyesinde olduğundan, pek da şaşırtmadı bu sonuç beni. Bu işi yapan arkadaşlar South Park'tan falan epey etkilenmiş olsalar gerek, South Park'ın mizahını severim, ondan yadırgamadım bunu da herhalde. Dostoyevski'nin "Hepimiz Gogol'un 'Palto'sundan çıktık" sözüne yapılan göndermeyi sevdim, "Watson bu dünya" da fena değil gibi.

Aptalca tepkiler gördükten sonra bu mesaj hoşuma gitti. Katılıyorum ve artırıyorum: ben gayet de beğendim.

19
Şurada kitapta kafama takılan bir konuyu araştırırken, kafama takılan o konuda teoriler buldum. İlginizi çekecektir. (Tabii çoktan okumuş,tartışmış olabilirsiniz bunu, bilemiyorum.)

Kitabı okumamış olanların bakmamasını öneriyorum  :D
Spoiler: Göster
 Yedi kelimenin sırrını tartışıyorlar burada, benim de dikkatimi çekmişti. Çeviri örnekleri de paylaşılmış güzelce konuşulmuş. Bizim çevirmenlerin ne kadar dikkat ettiğini bilmiyorum bu konuya, kitaplar elimde yok maalesef bakıp kontrol edemiyorum, merak edip kontrol edebilirsiniz.
https://www.reddit.com/r/KingkillerChronicle/comments/2isrxb/spoilers_denna_and_seven_words/


Spoiler: Göster
Şurada da daha önce karakterin isminin nasıl telaffuz edildiğine dair emin olmadığımı söylemiştim, yazarın ağzından buyrun: https://youtu.be/cqePrC0wUMI?t=18s
Yirmi beşinci saniyede söylüyor. (Benim okuduğum çeviride hep "Kvothe'ye, Kvothe'nin" gibi yazılmıştı, ilginç bir şekilde beni deli etmişti. "Kvothe'a olacak lanet olası." diye isyan ettiğim bile oldu  :D.)


Yani şimdi Kvothe - kıvote - gibi değil de - kıvotha - ya da - kıvota - şeklinde mi okunuyor? İlginçmiş, bence çok kaba bir okuma şekli.

Tam olarak öyle değil. İngilizcede "th" sesinin okunuşunu araştırmanı öneririm. "Kıvoth" diye okunuyor ama son iki harfi İngilizceye göre okuyacaksın.

20
Güncel / Ynt: Ekşi Sözlük'de İsyan
« : 08 Mart 2016, 22:55:41 »
Bence tepkilerini böyle organize bir şekilde göstermeleri güzel bir şey. Ha bu şekilde direnmeleri mantıklı mıdır mantıksız mıdır orasına siz karar verin ancak ben başka bir şeyden bahsedeceğim.

Her şeyde olduğu gibi bu isyanda da işin dozunu kaçıranlar var. Ben bunlara "ezberciler" diyorum. Eleman kafasına yazmış "kanzuk kötüdür" diye, adamın daha ne yazdığına bakmadan eksiliyor. Ya da okusa bile okuduğunu anlamamakta direniyor, saçma sapan dürüm muhabbetine, "ehehe nası korktu ama" muhabbetine çeviriyor. İşte bağımsız düşünememenin çok güzel bir örneği. Var olan bilgiyi alıp onu kendi mantık süzgecinden geçirip işlemektense, bilgiyi kendi doğrular ve yanlışlar sistemindeki şekle büründermeye çalışıyorlar. Bu da böyle gereksiz şeylere yol açıyor. "Yönetim ne yazmış, bakıp değerlendireyim" demek yerine "yönetim zaten he kötü, hemen hakkında olumsuz bir şey yazacağım" diyorlar yani. Sonrası malum.

21
İlk çıktığında ben de sipariş vermiştim. Ön siparişin mantığı çıkmadan kitabı satın alıp çıktığı gün kargolanması değil mi? Bugün sorduğumda 2 gün içinde kargoya vereceğiz dediler.
Üçüncü kitabı ve sonraki üçlemeyi okuyanlara bir sorum var: Üçüncü kitapta her şey açıklanıyor mu? Diğer üçlemede cevaplanacak soru işaretleri bırakılıyor mu? Umarım bütün sorular cevaplanır çünkü diğer üçlemeyi anca 3-4 yılda çevirirler.

Sanderson ince eleyip sık dokuyan birisi. Boşluk kalmasına izin vermez, verse de bir amaçla yapar. Son kitabın herkesi tatmin edeceğine eminim ben, hele bir de üçüncü kitabı okuduktan sonra Mistborn: The Secret History okunursa tadından yenmez.

22
Siparişimi verdim, heyecanla beklemedeyim. Bu arada bu kitap final kitabı mı? Sanırım 6. Kitabı da çıkmıştı orjinal dilinde. Bu konuda biri aydınlatabilir mi beni?

İki farklı seri var. Sipariş ettiğin kitap ilk üçlemenin son kitabı. Diğer seri ise orijinal üçlemeden yaklaşık 300 yıl sonra geçen olayları konu ediniyor.

23
Eğlence & Mizah / Ynt: İtiraflar
« : 25 Şubat 2016, 13:23:04 »
Niye çöp olsunki. Hepside hoş kiitaplar okuyor kıskandın bence.

Rıhtım'da gördüğüm en sığ yorum olabilir bu.

24
Başka Kurgular / Seyrek Yağmur - Barış Bıçakçı
« : 09 Şubat 2016, 22:16:51 »
Spoiler: Göster


Önce arka kapağını yazayım, sonra yorumum.

"Bir pazar sabahı Rıfat günlerin aynı kaba damlamadığını fark etti. “Günler damlıyor ama aynı kaba değil,” dedi. Gökyüzüne baktı: Boştu. Hiç bulut yoktu, aslında hiçbir şey yoktu. Çağımızın çıplak güneşi her şeyi yok etmişti, enginliği, bulutları ve kuşları… Maviyi bile yok etmişti, sonra da sırasıyla diğer renkleri, bazı sesleri, kelimeleri ve anlamları. İnsan bu yoklukta yeni bir şey söyleyemez, olsa olsa kendini tekrar ederdi.


Rıfat, zamanımızın bir kahramanı gibi, bir niteliksiz adam gibi, bir aylak adam, bir lüzumsuz adam gibi, bir “R.” gibi, geziyor hayatın içinde. Hayat, arada Rıfat’ın dükkânına da uğruyor. Rıfat, filmleri, kitapları, hayalleri, fikirleri, dertleri, mes’eleleri de geziyor. Ortaya sorulmuş soruları üzerine alınıyor, bazı. Neyin peşinde bu adam?

Rıfat, bir hikâyenin içinde midir, anlamaya çalışıyor, insanın bir hikâyenin içinde olduğunu anlamasının yolunu arıyor… Seyrek yağmura şemsiye açılır mı?"


Eveeet. Gelelim benim fikrime. Barış Bıçakçı daha önceden de kitaplarını okuduğum ve sevdiğim bir yazardı. Ancak üzgünüm, bu kitap pek olmamış.

Artı yönlerinden bahsedeyim öncelikle. Seyrek Yağmur'un baş karakteri Rıfat bir kitapçı. Dolayısıyla kitap içinde birçok kez alıntılar, yazar ve kitap adları görüyoruz. Ekşi Sözlük'te birisi bunları not alıp yazmıştı, oradan bakabilirsiniz. Başlı başına bu kitaptan çıkaracağınız bir liste bile size okunacak çok kaliteli kitaplar ve öğrenilecek çok iyi yazarlar verir. Ben şahsen kitapta geçen isimlerin bazılarını hiç duymamıştım, bazıları ise, 2013 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Alice Munro gibi, okumak isteyip listeme aldığım kişilerdi.

Üslup zaten klasik bir Barış Bıçakçı kitabında nasılsa, burada da öyle. O yönden bir değişim yok neyse ki. Daha doğrusu şöyle diyeyim. Üsluptan çok, "okunabilirlik" desem daha iyi. Ya da "sadelik". Bunlar yine ayarındaydı, hiç sıkılmadan okuyabiliyorsunuz kitabı. Ama şu yönden bir değişim var ki, eski kitaplarda gördüğümüz o daha sade ve daha özlü Barış Bıçakçı cümleleri bu kitapta yok. Kimi cümleler o kadar yavandı ki. Bazı cümlelerdeki zorlamayı her okur görebilirdi ayrıca. Ha bir kitap her zaman mükemmel mi olmalıdır? Her cümlesi değerli ve kaliteli mi olmalıdır? Elbette ki hayır. Ancak dikkat ettiyseniz yazımın başından beri bu kitabı Bıçakçı'nın daha önceki eserleri ile karşılaştırarak değerlendiriyorum. Ki böyle yapılması da gerek bence.

Ayrıca yazar yine eski eserlerinde yapmadığı bir şeyi yapmış ve araya siyasi cümleler ve hatta kurguya bazı olaylar sıkıştırmış. Ben beğenmedim açıkçası. Bu bahsedilen cümleler zorlamayla konulmuş gibiydi, sanki "Şu olaylarla ilgili de bir şey söyleyemedim ha. Bari kitaba koyayım." deyip öyle yazmaya karar vermiş gibi (Hangi olaylardan bahsettiği hakkında bilgi vermeye gerek yok sanırım, tahmin etmesi o kadar zor değil).

Sonuç olarak Seyrek Yağmur benim için bir Veciz Sözler, bir Sinek Isırıklarının Müellifi değildi. Beklentimi karşılamadı. Yine de ben bu kitabı "okunsa da olur okunmasa da" kategorisine koyuyorum. Goodreads puanlaması da yapayım: 3/5.

Not: Barış Bıçakçı'ya başlamak isteyenler başka bir kitabından başlayıp öyle tanısınlar bence, daha yararlı olur.

Not 2: Ayrıca, kitapta gerçekten çok hoş cümleler de vardı. Ben not almayı pek alışkanlık edinemediğimden, hiçbirini durup da yazmadım. Ancak yine Ekşi Sözlük'ten bulduğum birkaç bir şeyi buraya kopyalamak istiyorum.

"Erkekler geçmişleriyle sevilmek istiyor, bu yüzden büyüyemiyorlar."
"Ahlaktan önce sevgiyi bulmalı insan."
"Ben hatırlamadıklarımı daha derinden hissediyorum."
"Geçmiş bir insanı kuran değil yıkan şeydir. Daha doğrusu bir yandan kurarken bir yandan yıkar."
"İnsan kendimi savunayım derken kendine kolayca razı oluyor."

25
Önce currently reading olarak ekleyip, sonra read olarak ekliyorsunuz. Ben öyle yapmıştım en azından. Daha kolay bir yolu varsa da bilmiyorum :)

26
Hmm. Anladım teşekkür ederim. Ama yine de tuhaf geliyor yani. Hesabı to-read'lerle doldurmak. Ben olsam o dönemlerde okumak istediğim ya da böyle Don Quijote veya Kayıp Zamanın İzinde "bir gün elbet okuyacağım" şeklinde düşündüğüm kitapları eklerdim oraya.

27
Ya arkadaşlar soracağım soracağım unutuyorum. Goodreads'teki bu "to-read" tam olarak ne oluyor? Düşündüm düşündüm bulamadım. Aklıma önce "okunacaklar" olabileceği geldi, sonra bakıyorum bazı üyeler okuduğu kitapların iki üç katı kadar "to-read" kısmına kitap ekliyor. Evet, soruyorum size. Bu "to-read" tam olarak nedir?

28
Başka Kurgular / Ynt: Ruhi Mücerret - Murat Menteş
« : 04 Şubat 2016, 22:07:29 »
İlk okuduğumda beğendiğimi, sevdiğimi filan hatırlıyorum. Neyse ki aradan birkaç yıl geçti, kendime geldim. Ne yazardan ne de -özellikle- bu kitaptan pek haz etmem. Sevene sözüm yok, ama ben sevmiyorum.

29
Başka Kurgular / Ynt: Büyücü - John Fowles
« : 04 Şubat 2016, 22:05:14 »
Denaro Forbin ile aynı zamanlarda okumuştuk bu kitabı. Aynı şekilde beni de çok etkileyen bir kitap olmuştur. Öyle ki, geçenlerde (geçen dediğim de 1-2 ay öncesi, benim için "geçenlerde" kelimesi yıllar öncesini bile anlatabilir) kitabın sonunu rüyamda gördüm. Uyanıp ne gördüğümü hatırladığımda kafam karıştı bir süre. Nereden hatırlıyordum ben bu sahneyi? Cevap birkaç hafta sonra geldi ancak: Büyücü!

Kitap zaten alt metnini düşünmeden bile biraz karışık ve anlaması zor, işin içine başka şeyler de girince iyice karman çorman oluyor. Ama korkmayın, yalnızca düşünün. Yazarın tarzı bu. "Ee şimdi neydi bu?" diyorsanız, bu sorunuza yazar asla cevap vermeyecektir. Önemli olan kendinizin düşünüp bir sonuca varmasıdır.

Şiddetle öneririm.

30
Genel Kültür / Ynt: Dünyayı Kurtarmak İsteyen Var Mı?
« : 04 Şubat 2016, 21:57:29 »
Memo'nun bu konuda birkaç çalışması daha var. Utanmadan İddia Ediyorum köşesinde de birkaç kez bahsetmiştir ekonomiden, bakmanızı öneririm. Bu köşedeki karikatürlerin toplandığı iki kitap var. Orada bulabilirsiniz.

Gerçi Memo Tembelçizer'in elinden çıkan hemen hemen her şeyi okumanızı öneririm ben. Kimi zaman saçmalasa da, özellikle Utanmadan İddia Ediyorum köşesinde çoğu zaman harika tespitler yapıyor.

Sayfa: 1 [2] 3 4 ... 54