30
« : 24 Aralık 2012, 20:56:55 »
Ayak ağrım çok şiddetlenmiş, durmak bilmiyordu. Ne yürüyebiliyor ne de yatabiliyordum. Babam beni doktora götürde ve bir sürü teste maruz kaldım. Sonuç olarak çalışamıyordum ve işi bıraktım. İstanbul'a bir bilet aldım ve kara bahtıma her alet edavatı bozuk olan tek koltuk çıktı. On altı saatlik işkencem başlamıştı.
Yol boyunca geride bıraktıklarımı düşündüm. Bıraktığım liseyi, sevgiliyi ve işi... İnsan dört dörtlük doğar aslında. Yani doğduğumuzda elimizde bir bardak su vardır. Kiminde bir kova kiminde bir okyanus ama bu limit hiç değişmez. Bardaksa bardak ve kovaysa kova olarak kalır o kapasite. Zaman içinde o bardağa bir şeyler katarız ve su taşar. Saf güzel su gider ve yerine binbir türlü karışımlar girer. Kısacası eğer bir şeyler kazanacaksak bir şeyler de vermemiz gerekir. Burada hayatın gerçek yüzünü ve sahte yüzünü gördüm. Bunları kazandım, hayatı ve mücadele edebilme yeteneğini kazandım ama hislerimi kaybettim. Değersizlik artık yoktu, var olan ise benim kendime bahşettiğim değerdi bundan sonra. Ne masumdum bir insan olarak ne de dürüst. Tiksinerek yaşadığımız hayatın bağımlılarıyız terk edemeyecek kadar zayıf. Chuck Palahnıuk'ın dediği gibi " Hepimiz aynı bokun lacivertleriyiz." Ve emin olun o kadar da özel değilsiniz dostlarım.
Yol gerçekten de uzundu. Sabah saat beş sularında Susurluk Dinlenme Tesisleri'ne geldik. Susurluk'ta, ağustosta saat beşse yılın en güzel zamanı ve yeridir. Üfleyen serin rüzgar bana yaratanı hatırlatır ne kadar sevmesem de onu. Topallayarak indiğim otobüs geride, yaktığım sigaralar, attığım yarım adımlar ve gerisi, geride. Şu an ise yüzümü yıkıyorum tuvalette, ne zaman geldim ki ben buraya. Geç uyanma yaşıyor gibiyim.
Evimde hissettiğim bir iki yerden birisidir burası. Kendime geldiğimde sigara içiyorum gerisi silinmiş. " Hoşbulduk " diyorum boş araziye, kedi ve köpeklerine. Otobüs camına baktığımda farklı birini görüyorum, biraz daha huzurlu sanki. Kızarmış gözleri ağlamaktan değil çalışmaktan kızarmış bir adamın gözleri gibi. Ağzımdan çıkan dumanı burnumdan çekiyorum tekrar içmek için, hava aydınlanırken.