Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Nihbrin

Sayfa: 1 ... 3 4 [5] 6 7 ... 78
61
Kara Kule / Ynt: Kara Kule ile İlgili Aklınıza Takılan Sorular
« : 20 Ağustos 2011, 12:01:06 »
Çizgi romanların tüm roman serisi okunduktan sonra okunması taraftarıyım. Ancak illa okumak istiyorsan başlıkta daha önce de söylediğim gibi 4. kitap, yani Büyücü ve Cam Küre'den sonra okuman en sağlıklısı olacaktır. Çizgi roman kitabın tüm betimsel içeriğine sahip değil. Bu yüzden romanları okumamış birisi çok fazla şey kaybedecektir.

62
Sinema / Ynt: Stalker (1979)
« : 15 Ağustos 2011, 06:46:16 »
Spoiler: Göster
Let everything that's been planned come true. Let them believe. And let them have a laugh at their passions. Because what they call passion actually is not some emotional energy, but just the friction between their souls and the outside world. And most important, let them believe in themselves. Let them be helpless like children, because weakness is a great thing, and strength is nothing. When a man is just born, he is weak and flexible. When he dies, he is hard and insensitive. When a tree is growing, it's tender and pliant. But when it's dry and hard, it dies. Hardness and strength are death's companions. Pliancy and weakness are expressions of the freshness of being. Because what has hardened will never win.


Bırak planlanmış her şey gerçek olsun. Bırak inansınlar ve kendi ihtiraslarına gülsünler. Çünkü onların ihtiras sandıkları şey aslında duygusal bir enerji değil, ruhları ve dış dünya ile olan uyuşmazlıklarıdır. En önemlisi de, bırak kendilerine inansınlar. İzin ver, aynı çocuklar gibi çaresiz olsunlar çünkü zayıflık müthiş bir şeyken, güç hiç bir şeydir. Biri doğduğunda zayıf ve esnektir. Öldüğünde ise sert ve duyarsız olur. Bir ağaç büyürken naziktir ve eğilip bükülebilir. Ancak kuruyup sertleştiğinde, ölür. Sertlik ve güç ölümün yandaşlarıdır. Esneklik ve zayıflık ise tazeliği ifade ederler. Çünkü bir defa katılaşmış olan asla kazanamaz.

İnsanların hayatlarının belli bir döneminde, 2,5 saatlerini bu filme ayırmaları gerektiğini düşünüyorum. Zone (ve temsil ettiği sayısız imge) her ne kadar alışılmadık ve farklı görünürse görünsün, saygı duyulması ve kabul edilmesi gerektiğini film boyunca insanların benliklerine kazır. Şiir gibi bir film işte.

63
Güncel / Ynt: Türkiye'de yazar olmak...
« : 09 Ağustos 2011, 05:05:43 »
Ben bu yazıyı pek bir samimi ve tatlı buldum. Gözümde canlandı bir an kendimi onun yerine koydum "Derken yolda sizi gören bir okurun yanınıza gelip, gözleri dolu dolu, yüzünde candan bir tebessümle size..." kısmında ve benim de boğazım biraz düğümlenmedi değil. Ayrıca, 14 sene sonra satsa, ona da can kurban.

64
Çizgi & Anime / Ynt: Resim hangi animeden?
« : 31 Temmuz 2011, 02:45:35 »

24 saat sonra gelen ipucu: Type-Moon

65
Çizgi & Anime / Ynt: Resim hangi animeden?
« : 31 Temmuz 2011, 02:35:09 »
Mayo Chiki

66
Touwa Erio, Denpa Onna Seishun Otoko adlı 12 bölümlük bir animenin karakteri.

67
Oyunlar / Ynt: Minecraft
« : 25 Temmuz 2011, 22:24:24 »
- Mütevazı bir evmiş
- Evet interneti bile yok


Ellerinize sağlık.

68
Harry Potter / Ynt: Hortkuluk Meselesi
« : 21 Temmuz 2011, 16:42:31 »
Hayatımda ilk defa bir HP tartışmasına ciddi bir cevap vereceğim;
Spoiler: Göster
Fawkes iyileştirdi zehir etkisini göstermeden önce. Günlük de bir defa da imha olmadı. Önce biraz kanırtması gerekti Harry'nin. Zehir tükendikten sonra dişin tek başına tekrar başka hortkuluklar için de etkili olacağını zannetmiyorum.

69
Harry Potter / Ya Anime Olsaydı? (Güncelleme)
« : 19 Temmuz 2011, 23:46:48 »
Son film ile beraber ortaya çıkan bir resmi daha sizinle paylaşacağım. Doğası gereği biraz spoilerlı, yani okumayan/izlemeyenler açmasın. Ayrıca resim epey büyük.

Spoiler: Göster

70
Çizgi & Anime / Ynt: Bakugan Battle Brawlers
« : 13 Temmuz 2011, 14:50:36 »

71
Çizgi & Anime / Ynt: Yu-Gi-Oh!
« : 13 Temmuz 2011, 10:18:59 »
Yu-Gi-Oh animesi 2000 yılından beri devam ediyor, hiç ara vermedi.

İzleme sırası:

1- Yu-Gi-Oh! (27 bölüm)
2- Yu-Gi-Oh! Duel Monsters (224 bölüm)
3- Yu-Gi-Oh! GX (180 bölüm)
4- Yu-Gi-Oh! Capsule Monsters (12 bölüm)
5- Yu-Gi-Oh! 5D's (148 bölüm)
6- Yu-Gi-Oh! Zexal (Şubat 2011 de başladı ve devam ediyor)

+ epey de bir filmi var.

72
Kara Kule / Ynt: Randall Flagg
« : 09 Temmuz 2011, 17:41:42 »
mkunduz996,
5. kitap da Walter o'dim'in aslında Farson olduğunu belirttiğini sanıyorum. Ancak 7. kitap da Farson'un aslında Walter'ın bir emir kulu olduğuna dair kısa bir cümle de geçmiyor değil. Öte yandan çizgiromanları ingilizce takip edenlerin bileceği üzere
Spoiler: Göster
3: gunslinger born'a göre, Walter ve Farson iki ayrı kişi.

73
Çizgi & Anime / Ynt: Welcome to the NHK
« : 09 Temmuz 2011, 17:27:56 »
Tatsuhiko Takimoto imzalı romanı bugün okumayı bitirdim ve dönüp animeye baktığımda "ne kadar çok hafifletmişler" demiş olmak beni bir hayli şaşırttı. Oysa animeyi ilk izlediğimde inanılmaz depresif ve ağır geldiğini şimdi bile anımsıyorum. Misaki'nin masum davranışları altında ne kadar büyük bir hüzün olduğunu her sahne de hissettiğimi veya Sato'nun aptallığının en büyük düşmanı olmasına rağmen sürekli düzelir gibi olup hiki moduna girmesine canımın sıkılışını veya en basitinden Hitomi'den (Senpai) cidden karakter olarak tiksindiğimi de hatırlıyorum ancak "basitmişler". Roman çok (öyle böyle değil) ağır. Karakterler daha derin ve problemleri de daha enli boylu tasvir edilmiş. Manga'yı okumayı planlamıyorum tekrar şöyle bir 5 sene  daha geçmeden yoksa fellik fellik deniz manzaralı yüksek bir mekan arayışına gireceğim.

Güzel inceleme için tekrar Akuma'ya teşekkürler. (bump oldu biraz)

74
Düşler Limanı / Sigara
« : 07 Temmuz 2011, 15:22:00 »

“Belki de uyumalısın” dedi kız, o aynı dingin sesiyle. “Belki de uyumalıyım” dedi adam, ne söylediğinin de farkına varmayan hülyalı bir tonla. “Ateşim dindi gibi. Hadi, sen de dinlen. Yarın işe gideceksin.” Dedi kız kendi halini umursamadan. Adam kaşlarını çattı, “Seni böyle bırakıp bir yere gidemem. Dinlenmeye çalış, beni de kafana takma.” Dedi.
Kız, kabusları için bekçilik edecek yorgun adamın gölgesi altında uykuya daldı. Adam sürekli bir işi olmayan ve niteliksiz biriydi. Fakat yatağın başında beklerken, gölgesi dağ gibiydi. Sıcak ve koruyan, güven veren ve ertesi sabah uyandığında hasta kızın kaybolmadığını göreceği güçlü bir dağ.

Eskiden böyle biri değildi. Elbette eskiden de yeteneksizdi ve bir işte iki haftadan fazla çalışmışlığı da yoktu fakat geçmişte çok ama çok küçük bir adamdı. Kız onun ne kadar değiştiğini hiç bilmiyordu. Belki de asla bilmeyecekti. Kızın gözünde adam, herhangi bir erkeğin olabileceği en üstün babaydı.

Onun uykusunu izlerken önceleri aynı gecenin bu saatlerinde, her gece, üstüne çöken yalnızlığın artık musallat olmadığını biliyordu. Kendi karanlığında kendisi ile bir başına değildi. Her biri ötekinin aynı günlere kısılıp kalma hissine nasıl dayanabilirdi biri? Tüm o günler boyunca yaşamak için en iyi sebebi, yaşamamaktan daha kötü olmasının çok da muhtemel görünmüyor olmasıydı.

Ya da en azından “Ağzın kokuyor, sakalın çok uzun, kambursun ve sıradansın” cümlesini işitene kadar böyleydi. Adamdan başka kimse bu cümleyi duyduğunu anımsadığında onun kadar mutlu olamazdı. Yetim kız onun başına kaldığında her şey dağın tepesinden kopup yuvarlanan bir kaya parçasını andırmıştı.

Öyle çok uzun zaman olmadı yuvarlanmaya başlayalı ama aklında ve kalbinde şimdiden dev gibi bir kar topu olduğunu sanıyordu. Kızın yorganını düzeltip geri çekildi ve kendi sallanan koltuğuna oturdu. Büyük bir ev değildi onlarınki ama o seviyordu. Sandığı üzere kız da her ne kadar tatminsizliğini belirtse de nefret ediyor değildi. “Kar topu benzetmesi biraz soğuk olmadı mı?” dedi kendisine fısıldayarak.

O anda odada bir başkası olsaydı adamın çehresinin değiştiğini söyleyecekti. Gözlerinin daha farklı baktığını veya kamburunun düzeldiğini bile iddia edebilirdi ve büyük olasılıkla haklı da olurdu. Fakat bilemeyeceği şey aslında başka bir adama bakıyor olduğuydu. “Nasıl biri olmak istiyorsun?” dedi aynı fısıltı devam edercesine. Elinde yakmak isteyip de yakamadığı sigarası ile “O balkonda bulduğun terk edilmiş bir yavru kuş değil, bir insan.” Dedi sonra da azarlar gibi.

“Çünkü yapabilirim.” Dedi adam tekrar kambur pozunu alırken. Sandalye de birkaç defa sallandı ve devam etti, “İkimiz de birilerine değer vermek ne demek bilmiyoruz. Ancak ben, artık sanki, biraz tahmin edebiliyorum. O gün ileri çıkıp sırf diğer akrabalardan daha üstün olduğunu kanıtlamak için sefilliklerini yüzlerine vurmasaydın bu yavru kuşu da sahiplenmek zorunda kalmazdık. Ona bakmak zorunda kalacağın için ne kadar da telaşlanmıştın. Ne ölen ve onun varlığından bahsetmeyen babasından ne de ötekilerden bir farkın yoktu. Bana hırlama, ben senin aksine onunla çok rahatım.” Dedi fısıltısına cevap verirken.

“Seninle benim farkım; ben ölürken ardımda üzülecek birilerinin olmasını istiyorum. Sen ise onun başına bir iş gelirse umursayacak herhangi birinin olması ile mutlu olabilirsin.”

“Sanki küfrediyormuş gibi çıkıyor sesin, rahatla, bu iyi bir şey. Sonuçta, artık yalnız değiliz. Biraz gülümse ve yak şu sigarayı artık. Merak etme, duman ona zarar vermez.”

Adam kendi kendine kızardı ve sallanan koltuğunda uyuya kaldı.

75
mkunduz996,
Bence nasıl yüzüklerin efendisinde Shire'dan kartallara binip direk Mordor'a gidemiyorsa Gandalf ve Frodo, Kara Kule dede bu tip bir kestirme yol yok. Her şey Kule'nin rızasına bakıyor da diyebiliriz. Kemer ile ilgili bir açıklama halen gelebilir, seri bitmiş değil (bunu söylemek ne tuhaf geliyor şimdi)

Ayrıca bir hikaye anlatımı sırasında 'cevaplanmamış sorular' bırakmak bir karakterin gizemliliğini arttırır. Roland bir enigma, kemere gelene kadar yanıtsız kalmış bir dolu mevzu var.

Not: Tüm sorular ile ilgili başlıklar bu ana başlık altında birleştirilmiştir.

Sayfa: 1 ... 3 4 [5] 6 7 ... 78