Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - maviuçurtma

Sayfa: 1 [2]
16
Müzik / Ynt: Şu anda ne dinliyorsunuz?
« : 27 Nisan 2013, 18:51:05 »
Opeth - Harvest

17
Şişedeki Mısralar / Ynt: Kaçımız Fark Edebildik?
« : 27 Nisan 2013, 18:23:20 »
Teşekkürler yorumun, ve rom için. :)

18
Genel Kültür / Yaşamaya Dair - Nazım Hikmet
« : 26 Nisan 2013, 22:32:05 »
I

Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.

Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yani ağır bastığından.

II

Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.

Diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
Daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.

Diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.

Yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...

III

Bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.

Bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.

Şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
Böylesine sevilecek bu dünya
"Yaşadım" diyebilmen için...

Nazım Hikmet


----

Bakış açımı genişleten çok sevdiğim bir şiir. Baştan sona severek okurum her seferinde.


19
Sinema / Ynt: İzlemeden Ölmeyim vl. Kayıp Rıhtım
« : 26 Nisan 2013, 22:05:11 »
Amelie

Bana çok şeyler katan bir film. Küçük şeylerden mutlu olabilen, üstelik başkasını mutlu ederek kendi mutluluğunu katlayan bir kadını konu alıyor. İzlenmeli.

20
Televizyon / Ynt: Fringe
« : 26 Nisan 2013, 21:43:54 »
İzlenmeye değer bir dizi olduğunu düşünüyorum. Dizi gerekse her bölümde kendi alfabesiyle verdiği mesajlar gerekse olay örgüsü açısından iyi bir diziydi. Sezon sezon konular işlendi ve bence güzel bir şekilde birbirine bağlandı. Walter Bishop adlı karakterin bana kattıkları oldu diyebilirim. Dizinin tümüne bakacak olursak arada durgun bölümler duraksamalar olsa da küçücük de olsa heyecanı yaşatmayı başarmış bir dizidir bana göre. Keyifle izlerdim.

Spoiler: Göster
Bana para çevirme sevdası kazandıran dizidir. Dizideki, izleyenler bilir, para çevirme sahnesi oldukça hoşuma gitmişti.

21
Televizyon / Ynt: Prison Break
« : 26 Nisan 2013, 21:32:35 »
Geçen aylardan birinde bitirdiğim yerini dolduramadığım dizidir. Bu diziden bahseden insanlar genelde yanında Lost'tan da söz ederler. Ben bu dizinin çok daha ayrı olması gerektiğini düşünüyorum. Mükemmel düşünülen ayrıntılar seyircilerini öyle etkiliyor ki dizide teknik hata varsa bile fark edilmiyor. Beyninizin en uç noktalarına kadar izlerken sizi esir alıyor ve başka bir şey düşünemiyorsunuz. İzlediğim dönemlerde zamanımın çoğunu diziyi izlemekle geçirdiğimden heyecanla diğer bölüme geçmelerimin sonu yoktu. Yine de günün sonunda izlediğim son bölüm öyle bir bitiyordu ki diğer bölüm için yarını bekler dururdum. Kesinlikle herkesin izlemesi gereken bir dizi.

Diziyi bitirmemiş arkadaşlar aşağıdaki spoiler'ı açmasınlar.

Spoiler: Göster
Duygusal bir insan olarak sonunda gerçekten üzülmüştüm. O adam ölmemeliydi. Sanırım mutlu bir sonu yürekten istediğimden bildiğim şeyi bilmemezlikten geldim.

22
Şişedeki Mısralar / Ynt: Kaçımız Fark Edebildik?
« : 26 Nisan 2013, 20:10:31 »
Yorumun için teşekkür ederim.

Belki de haklısın ancak ben şiirde yazan kişinin yazım kurallarını bir yere kadar dikkat etmesi gerektiğini, eğer duyguyu, duraksamayı yazdığı şekilde verebileceğine inanıyorsa o şekilde yazması gerektiğini kısaca şiirin bu yazım kuralları kapsamında ayrı bir dünya olduğunu düşünürüm hep. Bu nedenle sanırım orada bir virgül daha var. Ya da şiirin sonunda iki nokta var. Yine de teşekkür ediyorum, bu eleştiri için. :)

23
Gezginler Kamarası / Rüzgara Kapılan Uçurtma
« : 25 Nisan 2013, 17:56:13 »
Nefes Aldı Derin
    Bir şair etrafında ne varsa ondan esinlenirdi. Bir taş, bir dalga belki, bir gülümseme, bir gözyaşı. Neden yazar bir insan? Keşfetmek için mi hayatı, anlamını? Sahi neydi bu hayat denilen? Çok şey duyup hiçbir şey dinlememek gibi bir şey miydi? Otobüsü yakalamak gibiydi belki. Mutluluğu yakalamak. Hepimiz bunun için çabalıyoruz değil mi? Mutluluğu bize getireceğine inandığımız ne varsa onun peşinden bitmek bilmeyen bir serüvene koşuyoruz. Ömür ise bu koşuşturmaya biçilen zaman.

    Yağmur yağıyor. Bir köpek kokusunu aldığı akşam yemeğinin peşinde. Bir çocuk heyecanla bir şeyleri işaret ediyor. Bir adamın tek derdi yaşayabilmek olmuş, o geceyi çıkarabilmek. Bir kadın mutlu. Bir kadın mutsuz, ağlıyor. Neydi ki mutluluk?

    Git, demişti rüzgar. "Git aman boşver". Boşvermişti çocuk. Yaşadı, hissetti. Yaşamı hissetti. Güldü, ağladı belki. Ağlayamadı bazen. Nefes aldı derin. Sigara istiyordu küçük, adamdan. Yaktı sigarasını, nefes aldı derin. Ağlayacaktı, ağlayamadı. Acısı yüzüne bir çentik daha attı. Düşündü küçük adam. Nefes aldı derin. Üşüyordu. Bir de seviyordu o kadını. Neredeydi o kadın, kiminleydi şimdilerde?

    Tam ortasındaydı her şeyin, yağmurun, soğuğun, yolun, ömrün. Sonra küçük adam yavaşça; nefes aldı derin.

24
Şişedeki Mısralar / Kaçımız Fark Edebildik?
« : 25 Nisan 2013, 17:20:29 »
Yazdıklarımı çok fazla insanla paylaşmam pek. Bunları yazarken ya da paylaşırken çekinmiyor da değilim. Sitede de yeniyim zaten ancak içimden geldi diyebiliriz.
 
Bütün şiirlerime bir başlık koyacak olsam Sadece Yazdım derdim sanırım.Buradan da anlaşılacağı gibi yazdıklarımın iyi olduğu gibi bir iddiam olmamakla birlikte yorumlarınızla şiirimi eleştirmenizi çok isterim.

Kaçımız Fark Edebildik
Her uçurtma gördüğünde şaşırıp gülümsemekti mutluluk,
Bir serçenin çırpınışlarını,
Günün yavaşça kayboluşunu izleyebilmekti belki de.
Kaçımız mutlu olabildik?
Bir rüzgar gülüne bakıp rüzgarı hissetmek,
Karanlıklar arasında kendini gösterebilen,
O bembeyaz martıyı görebilmekten söz ediyorum.
Kaçımız fark edebildik?
Ve kaçımız fark ettiklerini bir gülümsemeye dönüştürebildi?
Gülümsemesini bilmeli insan.
Hayat, nerede, ne zaman katılacak sana
Kim bilir..


14.07.12

25
Eğlence & Mizah / Ynt: En Sevdiğiniz Çizgi Film Hangisi?
« : 25 Nisan 2013, 15:28:58 »
Ben en çok Powerpuff Girls, Cedric, 402 No'lu Sınıf, Andy'nin Nesi Var izlerdim.

Sayfa: 1 [2]