Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - yuno44907

Sayfa: 1 [2] 3 4 ... 9
16
Düşler Limanı / Ynt: Rüyaya Uyanmak
« : 22 Temmuz 2009, 21:11:34 »
İyi olmuş. Hayal gücümü arttırdı.

17
Yüzüklerin Efendisi / Ynt: LOTRconquest
« : 22 Temmuz 2009, 21:00:30 »
Linkte videolarım var!!!!
Onları izle=P
Ben en çok warrior seviyorum. Canı çok fazla. Baltayı attıktan sonra çullanıyor üstüne. Wizard ise iyileştiriyor. Savunmada çok iyi. Tüm büyüleri savunma amaçlı.

18
Yüzüklerin Efendisi / Ynt: LOTRconquest
« : 22 Temmuz 2009, 20:12:18 »
StarWars Battlefront gibi bir oyun. Sadece bunda bir tek okçu ranged. Oyunu anlatmak yerine size bir kaç taktik vereceğim. Warriorlar ve scoutlar entlerin ve trollerin tutma tuşu ile sırtına çıkabiliyor ve onları kolaylıkla öldürüyor. Aynı tutma tuşu ile kenarda top halinde yada ağaç halinde duran ent ve trollleri kullanabilirsiniz. Bayrağınızın yanına gidip yine bu tuş ile adam değiştirebilirsiniz. Büyücü alıp iyileşip okçu almak işe yarar mesela. Bu tuş ile mancınık bile kullanabilirsiniz. Okçu ile savunma tuşuna bastığınızda keskin nişancı olur. Keskin nişancı iken her şeyin kafasına nişan alın. Bu şekilde ente bile critical atabilirsiniz. Ama keskin nişancı seri atamaz. Yine de keskin nişan oyundaki en iyi şey. Büyücü ile fırlatma tuşuna basarsanız asası ile vuracaktır. Bu saldırı büyülerinizin hızlı dolmasını sağlar. Oyunun videolarını yaptım ve yapacağım.
www.youtube.com/user/yuno44907
Guilty gear ve FlatOut2 videoları da var.

19
Oyunlar / FlatOut2
« : 22 Temmuz 2009, 20:01:33 »
Hiç bir fizik kuralına uyulmayan, arabaların 10 ton olduğu ve hasar almadığı NFS serisinden daha iyidir sanırım. Arabanın parçalanmadığı oyun araba oyunu değildir abi. FlatOut2, NFS'den çok daha zordur. Ufacık bir taşa takılıp 12 takla atmanız mümkün (zorlarsan mümkün olur). Yani bir taş yüzünden birinci iken 5'leri filan görebilirsiniz.
Benim gameplay videolarım vimeo'da ve youtube'da mevcut. www.youtube.com/user/yuno44907
Vimeo linkini google'da arayın bevv.
Canyon'lu video proplay ile, CTR'li video oyunun eğlencesi ile ilgili. Belki daha kaliteli bir video daha yaparım. Acamiydim o zamanlar. Düşük kalite Guilty Gear ve Conquest videolarında yok.

20
Oyunlar / Genarals
« : 22 Temmuz 2009, 20:00:15 »
Diğer strateji oyunları gibi çok gerçek dışı güç orantısı yok oyunda. Genelde ordusu kalabalık olan yeniyor savaşı. Binalar zor yıkılıyor. Savunma binaları çok aşırı güçlü değil. Yani oyunda savunmak da kolay saldırmak da. Ayrıca oyun diğerlerine göre gerçekci. Bundan dengeli bir strateji oyunu var mı?

21
Oyunlar / Gunz MMOTPS
« : 22 Temmuz 2009, 19:58:54 »
Her türlü aksiyonun yapılabildiği oyun. Düz duvara kılıçla tırmanabiliyoruz, duvarda koşabiliyoruz, duvardan duvara zıplayabiliyoruz, kılıçla samuraylar gibi hızlı hareket ediyoruz, silahla max payne gibi süzülüyoruz, fazla abartırsak uçabiliriz hatta.

Bunu da Koreliler yaptı. Eski bir oyun. ijji serverında ki aşmış premium itemler yüzünden oyunu bıraktım. Düzgün bir server olsa yeniden başlarım. Oyunda tek başınıza üç kişiyi öldürebilirsiniz. Yani o kadar güzel oyun ve o kadar zor.

22
Oyunlar / Crash Bash
« : 22 Temmuz 2009, 19:54:38 »
PSone oyunu. Oyunun grafikleri playstation'a göre çok iyi. Zaten serinin Bandicoot 2'den sonra çıkan tüm oyunlarında öyle. Bu oyun beşinci Crash oyunu ve PSX'e çıkan son Crash. Oyun pek çok dil desteğine sahip. Sanırım 6 dil destekliyordu oyun. Biz komikliğine ispanyolca oynardık XD. Bunları oynayarak öğrendi bir nesil ingilizceyi T-T. Ben bu oyunu tamamen bitirmiştim. Tüm bölümler açıktı. Swamp fox'u oynamış adamız yani. En son açılan barut ile varil patlatma oyunuydu ama galiba. Bu oyunu tamamen bitirmiş olmamla edebiyette bile gurur duyacağım. Belki de bunu benden başka başaran olmamıştır. İnternette bulamadım bu son açılan bölümlerin resmini mesela. Bu oyunu bitirmek 4 yılımı almıştır. Defalarca denedim. Defalarca farklı karakterlerle baştan başladım. Bazı mallar ona çocuk oyunu diyebilir ama onu çocuk oyunundan ayıran hiç bir çocuğun biteremeyeceği kadar zor olmasıdır. Oyun ile ilgili her türlü yardımı ederim. 4 kişilik oynanabilen bir party oyunudur. Çeşitli saçma, absürt, komik yarışmalarda yarışırsınız.

Pinball, Tank, Kafa yarmaca, Kutup ayısı güreşi, Balon patlatmaca, Dinazor sırtında futbol, Araba yarışı, En çok yer boyamaca gibi oyunları bünyesinde barındırır.

ePSXe emulatörü bulup ayarlayabilirseniz, bir de oyunu indirirseniz bilgisayarda oynarsınız. PS'ye çıkmış en iyi oyunlardandır.

23
Çizgi & Anime / Monster Rancher/Farm animeleri ve PS oyunları
« : 22 Temmuz 2009, 19:46:07 »
Pokemon, digimon benzeri bir şey bu ama çok daha karanlık bir havası var. MOO adında bir diktatörün Dünya'yı ele geçirip insanları köleleştirme planları vardır. Pek çok monster'ı köleleştirip bu uğurda zorla savaştırır. Binlerce insanın katilidir bu açgözlü yaratık. İnsanlar ise büyük bir savaştan yeni çıkmış ve tüm teknolojilerini kaybetmişlerdir. Kimse MOOya karşı koyamaz. Sadece yedi tane aptal cesaretine sahip savaşçı MOO ile savaşmaya cesaret edebilir. Bu o yedi aptalın hikayesi.

Monsterların pokemonlardan farkları
Pokemonlar ölmez, monsterlar çok kolay ölür. Pokemon konuşamaz, monsterlar konuşur. Pokemonlar salaktır, bazı monsterlar insanlardan çok daha zeki olabilir. Pokemonlar ölümcül değildir, monsterlarsa çok ölümcüldür. Pokemonlar gelişir, monsterlar büyür ve güçlenir. En güçlü monster en güçsüzünden milyon kat güçlü olabilir.

Monster Rancher'ın oyunları ve animeleri pokemondan daha iyidir. 2 GBA, 2 PSX, 4 tane de PS2 oyunu filan vardır Monster Rancher'ın.

Monster Rancher 2 (PSX)
En iyi psx oyunudur. Oyunda 50 tür hayvan var. 250 tane melez tür var. 3 boyutlu. Bu hayvanların psikolojileri falan var. Bir hayvanda en çok 24 teknik olabilir. 6 teknikli hayvanlar da vardır. 6 attribute vardır, bunlar: Ski=hit, Spd=felee ve güzel eşya bulma ihtimali, pow=güç, int=zeka, lif=dayanıklılık(güce zayıf), def=savunma (zekaya zayıf).

İşte pokemon gibi hayvan kapıştırmaca ama bu çok daha iyi ve karmaşık. Bunun animesi de pokemondan güzel.

youtube da videoları var.

Serinin en son altıncı oyunu olan EVO çıktı. PS3'e çıkmış sanırım. Monster Rancher her yönü ile pokemon'dan iyi.

24
Dipsiz Konak / Ynt: Forum FRP
« : 18 Temmuz 2009, 01:58:01 »
Aslında satışçıları assak bu iş her türlü olur. Bir an oynamak istiyor, sonra sıkılıyor, sonra bırakıyor. Herkes haklı aslında. Bir kısım bir toplansak manyak koparız diyor, ötekiler sıkıcıymış bu kaçın diyor. DM'lere de çok iş düşüyor. Oynanan hiç bir oyunu beğenmedim. Forumlarda olmuyor bu iş. Pek çok defa ben oynatmak istedim ama hakkımdaki önyargılar ve sistem olarak RPyonias(daha denenmedi bu sistem) kullanmak istemem yüzünden herkes ayrı bir yöne kaçtı. Oyungezer'de ki trolller dalgaya bile aldı ki orası troll yuvasıdır. Ben orada ruhumu yüceltip kişiliğimi geliştirirken hala kimsenin beni iplemediğini fark ettim. Fantastikedebiyat'tan atıldığımdan beri kimse iplemiyor. O Rufio denen adi bile bana borçlu olduğu halde iplemiyor. Okunmayan hikayeler yazıyorum şu aralar. O kadar zavallıyım yani.

Umarım bu mesajı okumak sizi eğlendirmiştir yada size ne ki benden.

25
Çizgi & Anime / Ynt: Serial Experiments Lain
« : 17 Temmuz 2009, 19:32:56 »
Not ettim bir yerlere. Thank yöü!!

26
Kurgu İskelesi / Ynt: God's plaything
« : 17 Temmuz 2009, 19:12:59 »
O avlanmaya gitmişti, peki ben ne yiyecektim? İlerde, tepenin tepesinde ağaçlar gözüküyordu. Onların meyve ağacı olabileceğini umarak yokuşu çıkmaya başladım. Sağ tarafım uçurumdu. Şimdi ufak bir sarsıntı olsa yokuşun başladığı yere kadar yuvarlanırdım. Yokuş kilometrelerce geride başlıyordu. Korktum ve ileri doğru eğilerek yürümeye başladım. Bir sarsıntı olursa geriye değil ileriye düşmeliydim ki bir yerlere tutunabileyim.

Tepeden bir ses geldiğini duydum. Toprak sesi. Toprak kayması. Sanırım sarsıntı olacağı içime doğmuştu. Düştüm, ileriye doğru. Çenemi toprağa vurduğumda acıdı. Ağzımın içi kanıyordu. Otlara sıkıca tutundum. Sarsıntı öyle bir anlık değildi. Bir şeyler hareket ediyordu. Otlar koptu ve aşağı kaymaya başladım. Bir kaç metre kaydıktan sonra tırnaklarımı toprağa geçirebildim. Parmaklarımın bazıları kanıyordu. Tırnaklarımın da bazıları kırılmıştı.

Tepede ne olduğunu çok merak ediyordum. Canlı bir şeyler vardı orada ve belki de o ağaçlar meyve ağacıydı. Pes etmedim. Biraz tedirginlikle yürümeye devam ettim. Ayağın tırnağımla eşelediğim toprakta kaydı ve çenemi bir daha yere vurdum. Çenem çok mu büyüktü acaba?

Tepeye yaklaştıkça orada büyük bir yaratığın olduğunu düşünmeye başladım. Her ne varsa ruhu çok büyük ve güçlü olmalıydı. Sanki uğultular duyuyordum. Rüzgâr esiyordu. Hayır rüzgarın uğultusu değildi. Rüzgârın şiddetlenmesi de ilginçti. Bu gün güneşli, bulutlu, rüzgârsız bir gündü. Gökyüzüne baktım. Uğultunun kaynağını gördüm. Yukarıda uğursuz ruhlar geziniyordu. Uğultu onların sesiydi. Güneş’in önü bulutlarla kapanmıştı. Sonra sağanak başladı.

Bu arada ben tepeye varmıştım. Orası düzdü. Tepede sadece on altı tane filan ağaç vardı. Sandığımdan daha ufaktı bu tepenin tepesi. Hiç güvenli değildi. Yüksekten korkuyordum. Her an aşağı yuvarlanabilirdim. Uğursuz ruhlar çok kalabalıktı. Onlardan korkuyordum. Neredeyse felç olmuştum. Bir şeyler beni felç etmeye çalışıyordu. Bu bir büyüydü. Ruhların sayısı otuza yakındı.

Bir anda ağaçların arasından kocaman bir şey fırladı. Çok hızlıydı. Korkup çamura oturdum. Bu gün ilk defa kıçımın üstüne düşmüştüm. Arkamda uçurum olduğunu hatırladım. Tam 1 metre gerimdeydi uçurum. Çok fazla korkmuştum. Biraz daha korksam altıma yapabilirdim.

“Ulan ben size buraya bir daha gelirseniz sizi paralarım demedim mi?!!!” dedi demin ağaçların arasından fırlamış olan kocaman şey. Gökyüzünde asilce uçuyordu.

“Buraya gelin lan ??neler!! Ulan onun bunun ruhları bir yakalayayım, topunuzu ??kcemm!!!”
Tamam belki de asil değildi. İlk gördüğümde çok asil gözükmüştü oysa. Ah şu önyargı. . . . .

Ruhlar bir anda kaybolmuştu. Yağmur da dindi. Güneş tekrar parladı. O kocaman asil yaratık yani ejderha söylenmeye devam ediyordu “Şu yeni yetmelere bak, yağmur yağdırıp ağaçları çürütecekler.”.

Sonra tekrar ağaçların arasına dalıp kayboldu. Onun nasıl ufacık ağaçların arasında kaybolduğunu merak ediyordum. Oraya gittiğimde toprakta ancak benim geçebileceğim kadar bir çukur gördüm. Çukurun etrafında bitki yoktu. Her şey çok garipti. Şimdi ağaçlarla baş başa kalmıştım. Onları saymak istedim ama vazgeçip armut ağacına saldırmak daha iyi bir fikirdi.

Karnım doyunca otların üzerine yayılıp uyudum.

27
Kurgu İskelesi / Ynt: Karanlık Çukur
« : 16 Temmuz 2009, 22:33:53 »
Çok fantastik. Tebrikler.

28
Çizgi & Anime / Ynt: Sünger Bob Kare Pantolon, 10 yaşında!
« : 16 Temmuz 2009, 21:19:13 »
Patrick'e bayılıyorum. Her şeyi unutuyor. Yarılıyorum yaa!!

29
Çizgi & Anime / Ynt: Sünger Bob Kare Pantolon, 10 yaşında!
« : 16 Temmuz 2009, 21:09:34 »
Futurama, Simpsons'dan daha iyi. XD siz bilmiyorsunuz, ben biliyorum. İzlediniz mi Futurama'yı?

30
Kurgu İskelesi / God's plaything
« : 16 Temmuz 2009, 21:08:16 »
Tanışma
Okurken dinleyiniz.
Rammstein-Du riechst so gut

Rüzgâr yavaşça, terlemiş bedenimi okşuyordu. Her şey çok yumuşaktı. Yumuşak olan bendim. Bedenimin bu yapısını çok seviyordum. Güneş gözüme doğunca istemsizce, rahat uykumdan uyandım. Burnuma bir kelebek kondu, pembe kanatlı bir kelebek. Ben üfleyince kaçtı. Sonra bir daha kondu. O sivri ayakları burnumu kaşındırıyordu. Üfledim tekrar uçsun diye ama tekrar kondu. Bu durum çok sinir bozucuydu. Kaşınan burnum hapşurmama neden oldu. Kelebek yeniden kondu. Onu incitmemek için ona dokunmuyordum. Kelebekler çok kolay incinir çünkü ama onun verdiği rahatsızlık dayanılmazdı. Bana işkence ediyordu. Ben ise o incinmesin diye karşı koymuyordum. Ne kadar iyiydim, fazla iyi. Lanet kelebek hala ayaklarını burnuma burnuma saplıyordu.

Sonra o geldi. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Dişi kokusu alıyorum!! Dişi kokusu alıyorum!! Uzun zamandır böyle güzel kokan bir dişiye sahip olmamıştım. O bir insan!!! O benim olmalı. Onu istiyorum. Evet gerçekten istiyorum onu!

Ve bir anda üstüme atladı. . . . . . . . . . . . .

Yerde yüz üstü yatmıştım. O ise sırtıma çıkmış, kollarımı yakalamış, uluyordu. Kendimi o an çok zayıf his ettim. Gerçekten o an çok fena zevke gelmiştim. Sonra ona böyle kolay teslim olmanın çok yanlış olduğuna karar verdim. Ellerimle gizlice bir büyü yaptım ve avucumun içinden çıkan beyaz ışık patlamasa ile havaya fırlamasını sağlayarak kurtuldum.

Arkamı döndüğümde nihayet göz göze gelebildik. 2 metre boyunda, mavi renkli tüyleri olan bir kurtadamdı o. Demin sırtımdan nasıl atabildiğime şaşıyordum. Sonra gözlerini ovuşturduğunu fark ettim. Çok dalgınım. . . Sanırım gözünden vurmuştum onu ve o acıyla üstümden zıplamıştı. Şimdi salak salak çırpınıyordu. Gözlerini ovuyordu. Bir dakika, ağlıyor muydu o? O an ondan tiksinmiştim. Bu kâinatta kurtadamlardan erkek yaratık yoktu. Erkekler ağlamazdı. Bu 2 metre boyunda ki herif ağlıyordu. Sinirlendim. Bu yaratık beni kızdırıyordu. Ondan nefret ettim. Yüzüne tükürmek istedim. Bedenine şişler batırmak istedim.

“Hey geri zekâlı! Neden ağlıyorsun?” dedim. Öfkeli olduğumu belirtmeme gerek yok sanırım. “Çok acıyor! Gözlerimi mahvettin. O güzel bedenini bir daha göremeyeceğim.” dedi ve daha şiddetli ağlamaya başladı. Bunun üzerine oradan acele ile uzaklaştım. Gittiğimi görünce “Dur, nereye?” dedi endişe ile. “Senin gibilerle işim olmaz zavallı şey.” dedim. Onu tamamen ezmiştim. “Lütfen gitme” dedi yalvararak. Sonra ağlamaya başladı. O artık benim kölemdi. Ona her istediğimi yaptırabilirdim. Bütün bunların nedeni 16 yaşında genç bir kız olmamdı. Eğer sırtıma çıktığında güçlü bedeninden etkilenip teslim olsaydım şimdi ben onun kölesiydim. İşte bu yüzden kızlar erkeklerden üstün seni zavallı, ağlak yaratık.

Nedense sonra ayağa kalktı. “Neden ağlıyorum ki ben? Issız bir ormandayız ve etraftaki en çekici erkek benim. Ayrıca senden kuvvetliyim. İstediğim zaman sana sahip olabilirim.” dedi kendine güvenen, sinir bozucu bir ses tonuyla. Gerçekten çok haklıydı. Endişemi belli etmedim ve “Hı!” diyerek burnumu havaya diktim. Bunları umursamıyormuş gibi gözükmeye çalışıyordum. Ona sırtımı dönmüş yoluma devam ediyordum.

O ise beni çok bunalttığını ve rahatsız ettiğini düşünmüş olacak ki “Ben avlanmaya gidiyorum. Kendine dikkat et. Yunaris’de her an her şey olabilir ve tüm yaratıklar sürü halinde yaşar.” dedi ve gitti. Onun yokluğu varlığından daha kötüydü. Yalnızlık sıkıcıydı. Sanırım kendini özletmek için gitmişti.

Sayfa: 1 [2] 3 4 ... 9