11
« : 16 Ağustos 2017, 17:02:20 »
Merhaba,
Öncelikle iyi niyetli bir projeniz olduğunu anlıyorum ama bence sakıncalı olan birkaç nokta var bu konuda. Birincisi, bu mektuplar şu anda hayatta olmasa bile bazı insanların mahremi. Bunların yayınlanıp herkesin önüne konulması konusunda ne düşünürlerdi, bilmiyorum. Ben olsam mahremimi kimseyle paylaşmak istemezdim. İkinci olarak da olayın hukuki boyutu var. Mektupların erkek yazarı şu anda hayatta olmayabilir ama bir akrabası (mirasçısı) hayatta olabilir ve mektupların basılmasından elde edilecek herhangi bir gelir, bu kişinin (ve miras yoluyla akrabalarının) hakkını gasp etmek olarak değerlendirilebilir. Mahkeme bu konuda nasıl bir karar verir, bilemiyorum. (Ben olsam mirasçıların lehinde karar verirdim)
Ancak! Bu projenin bir çıkar yolu da olabilir. "Loosely based on a true story." Gerçekten yaşanmış bir hikâyeden ilham alınarak yazılmış bir kurgu olursa ahlaki ve hukuki ikilemlerden, sorunlardan kurtulabilirsiniz. Elbette bunu sadece mektuplarda geçen isimleri değiştirerek yapmayın. Yine Sakarya'da geçsin, yine depremde hayatını kaybeden âşıklar olsun, yine birbirlerine mektuplar yazsınlar. Fakat, bu mektuplar onların gerçekten yazdığı mektuplar olmasın. O mektupları siz baştan yazın. Mektupların başka bir kurgu örüntüsü olsun. Orijinal sevgililere biraz benzeyen ama bambaşka insanlar olsunlar. Böylece hem onların mahremlerinin gizli kalmasını sağlayıp saygı göstermiş olursunuz, hem de vefat etmiş de olsa başkasının değil kendi yazdıklarınızı yayımlatmış olursunuz. Kitabın kapağına veya ilk sayfasına da "Sakarya depreminde hayatlarını, hayallerini ve sevdiklerini yitiren nice sevgilinin anısına" diyerek yine bir saygı duruşunda bulunabilirsiniz.
Başka bir editör bu konuda ne der, bilemiyorum. Benim aklıma gelen budur.