Kayıt Ol

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - kusad

Sayfa: 1 2 [3]
31
Duyurular / Kayıp Rıhtım Logo/Banner Yarışması
« : 23 Aralık 2009, 13:44:13 »
Selam arkadaşlar!

Kayıp Rıhtım'a logo tasarlamaya var mısınız?...İstediğiniz her şeyi yapabilirsiniz,hiç farketmez önemli olan halkın beğenmesi.Şimdi ise yolculuk sırası sizde!

Öncelikle yapmanız gereken sadece 01 Ocak'a kadar Kayıp Rıhtım'a bir logo yapmak.Yaklaşık bir haftalık bu sürede yaptığınız logoyu mesaj yoluyla bana göndermelisiniz.

Eğer katılım az olursa yarışma iptal edilir.Çok olursa süre biraz daha uzatılabilir.

Kurallar:
1-Kesinlikle alıntı/çalıntı logonun üzerine Kayıp Rıhtım yazıp getirmeyin tek tık'da olsa bir şeyler yapın.
2-İstediğiniz programı kullanabilirsiniz.Hatta kara kalem bile yapabilirsiniz.
3-Kullanılan font Türkçe olmalı yani mesela "Fantastik" yerine "Fantastık" yazarsanız bakılamadan diskalifiye edilir.
4-Şeklinde,şemalinde özgürsünüz.Ne olursa olsun ama olsun.
5-Logo en geç 01 Ocak'a kadar Mesaj Yoluyla bana gönderilmeli
6-Oy istemek tehlikeli ve yasaktır.
7-En fazla 5 adet logo/banner ile katılabilirsiniz.
8-3 Ocak'ta yapılacak oylamada kendine oy vermek kesinlikle yasaktır!!!
9-Logolarınızın üzerinde kesinlikle isim yazmamalı.


Gerekli görünürse kurallar çoğalır ve değişir.

Ödüle gelirsek;
Katılım 10 ve üzeri olursa
1.ye 3 adet rom.
2.ye 2 adet rom
3.ye 1 adet rom
Katılım 10'un altında olursa
1.ye 2 adet rom.
2.ye 1 adet rom

Katılımları görmek için Göster'e tıklayın.
Spoiler: Göster
1-kusad:

2-diana:

3-kusad(2):

4-Dark Battle:

5-Nihbrin:

6-kusad(3):

7-emmi:

8-kusad(4):

9-kusad(5):

10-Dark Battle(2):


32
Düşler Limanı / Mutluluğun Kısa Hikayesi
« : 21 Aralık 2009, 16:01:27 »
Bildiğimiz gibi mutluluğun resmi çizilemez.Hatta hikayeside yazılamaz çünkü değişir bende sizden mutlu olduğunuz bir hikaye yazmanızı istiyorum örnek;
Arkasına yaslanmış tek katlı,ilhamı sadece orda gelen,köy evinde tam karşısındaki şöminenin yüzüne vurduğu aşırı sıcağa aldırmadan elinde tuttuğu prestijli bir gazetenin bestseller sıralamasındaki üst sıralardan birinde kendi adını görmenin verdiği gururla elindeki kağıdı indirdi ve hemen arkasındaki Türkiye'nin en kaliteli okullarından birinden aldığı( reklama hayır :)) "Uluslararası Hukuk" diplomasını gördü.Ufak bir gülücükten sonra hemen yanında duran 4 yaşından küçük olan çocuğunun sürekli gülümseyen gözlerinin içine baktı ve kendi mutlu çocukluğunu hatırlayarak hiç bitmemesini istediği derin bir düşe daldı.Çok sevdiği karısı kendileri için,ıhlamur getirirken,şehirde otursa olmayacağına inandığı müthiş komşuluk bağlarından dolayı ağlayacak durumda olmasının yerini kocasının yüzüne bakınca hafif bir gülümseme aldı.
İşte bunun gibi birşey ama daha farklı. :D (ne reklamıydı bu ya?)

33
Çizgi / El Çizimi Garip Yaratık
« : 20 Kasım 2009, 14:19:56 »
Kendi hayalgücüm,kendi çizimim ve Fotoşopumun birleşmesi sonucu böyle bir şey çıkmaz diye düşünüyordum fakat çıktı.


Fotoşop deymemiş hali


İnşallah bu yaratığı gelecekte hikayelerimde kullanıcağım.

34
Kurgu İskelesi / Mombasi'nin Kılıcı//Bölüm 3/4
« : 07 Kasım 2009, 16:49:10 »
Mombasi'nin Kılıcı//Bölüm 1//Acımasızlık
Yanından geçen kedi boyutundaki simsiyah fareye hiç aldırmadan adeta bir kül kadar koyu duvarlı, kutuplar kadar soğuk, bir kümes kadar küçük hücresinde elleri çenesinde,anadan doğma çıplak bir şekilde dolaşan;siyah ve karışık saçlı;boynundan biraz daha aşağıya kadar sarkan ve en az saçları ve odası kadar siyah fakat o sakalların arasında  bir kar kadar beyaz sakallar,sakalının en az yarısını kaplıyordu.Adeta yok denilecek kadar görünmeyen elmacık kemiğini kaplayan sakal dün gece aralıksız kanayan ağzı,burnu ve kaşından çıkan kanlarla kıpkırmızı ve yapış yapış bir hal almıştı bile.Bir gün önce aralıksız 1-2 saat koluna ve bacağına aldığı darbeler kolunu hissedemiyordu,ayağını ise sadece volta atacak kadar kullanabiliyordu.
   Her ne kadar ne burada geçirdiği 2 ay sonucunda zaman kavramı yok olsada saatin 1.00-2.00 civarında olabileceğini tahmin edebiliyordu.Fakat bu durum onu şaşırtmıştı çünkü 2-3 saattir hiç işkence edilmiyordu.Burada ona en iyi ihtimalle 2 saatte bir işkence ediliyordu ve verilen tek yemeği iki günde bir verilen bir bardak çamurlu su ve ne ayaklar altında ezilmediği ne de böcekler,fareler tarafından yarısının yenilmediği kalan yarım somun ekmekti.İlk zamanlar,eskiden yediği şaşaalı yemekler yanında onu kusturacak durumda olan yemeklere şimdi yavaş yavaş alışmıştı.O en son 2 gün önce yemek yemişti bu yüzden çenesinin düşmesini engellemek için eliylede çenesini tutuyordu.
   Ardından kapı yere sürtündüğü için çıkan tiz sesle açıldı ve daha demin saydığımız yemekler ve anlamadığı bir şekilde bir zırhı bir kişi yere bıraktı,bunları getiren adam,
-Zırhı giy,dedi.
   İlk önce bunun niçin olduğunu anlamasada daha sonra anladı ki yeni bir işkence tarzıydı bunları düşünürken birazdan hissedeceği aşırı korkunç soğuğu şimdiden hissetmişti adeta.Daha sonra biri kapıya 2 kere tıklattı,bu hızlı olması gerektiği anlamına geliyordu.Bunu duyduğu gibi müthiş bir hızla zırhlara adeta sarıldı ve onları giymeye başladı. İlk önce demir üstlüğü giymeye başladı henüz daha sadece üstlüğü giysede demir zırhların soğukluğunu bütün vücudunda hissetti,daha sonra demir pantolonunu giydi ve bu gerçekten her yerinin buz tutmasına sebep oldu bir süre hareketsiz kaldı çünkü gerçekten kendini donmuş gibi hissediyordu daha sonra ayakkkabılarını giydi. en son olarakta eldivenlerini giydi ve kapıya o da iki kere tıklatmak için kapıya doğru yaklaştığında zırhların ne kadar ağır ve soğuk olduğunu daha iyi anlamıştı çünkü o anda kendisini zor taşıyordu.Kapıya doğru ilerlerken yemeğine göz diken fareyi karanlıkta görmedi ve çarptı bunun etkisiyle zaten taşıyamadığı zırhları onu yere düşürdü şu anda bir kaplumbağa gibi hissediyordu kendini çünkü yerden kalkamıyordu.Tam bağırmak için ağzını açtı ki aynı anda kapı da açıldı ve üç kişi kapıda göründü bir anda üçüde gülmeye başladı ve yavaşça hücreye doğru yaklaştı biri konuştu,
-Kaplumbağların(gülmesini arttırır),en büyük komutanı "Sör Mombasi" yerlerde mi sürünüyor?(gülmesini daha da arttırır.)dedi.
  Daha sonra gülmeyi keserek,
-Tabii,sen buna alışmışsındır,dedi.
  Mombasi gıkını bile çıkartmadı çünkü konuşacak ne hali vardı ne de yüzü çünkü dünya tarihinin gördüğü en mantıksız savaşa girdi ve dünyanın gördüğü en acı mağlubiyeti aldı.Daha sonra konuşan adamın iki yanındaki adamların ikisde Mombasi'ye bir tekme attı ve elinden tutup onu kaldırdı.Daha sonra ellerini arkada bağlayrak,
-Yürü,dediler ve Mombasi'yi ağır bir darbeyle itlediler.
   Mombasi onların dediği gibi yürümeye başladı.Askerler gitmek istedikleri yöne göre Mombasi'yi çekiyor ve ona yön veriyorlardı.
   En sonunda durup bir kapıyı açtılar içeride çok büyük bir sac ve onun altında yanan ateşin dışındaki binlerce işkence aletini o anda göremiyordu Mombasi.Askerlerden biri onu tekrar itledi fakat bu sefer yerinden kımıldamıyordu Mombasi.Daha sonra daha demin konuşan asker Mombasi'nin önüne geçerek konuştu,
-Hayvan!Zırhın soğukluğu dondurdu mu seni?Hareket et!dedi.
   Ve bunun hemen ardından sert bir yumruk indirdi Mombasi'nin yüzüne.


kusad&diana

35
Karanlık Koruyucu

Gözleri yarı açık yarı kapalı ayıldı genç adam.Nasıl olduda bayıldı?Bundan kendisinin dahi haberi yoktu.Aslında nerde olduğundan,kim olduğundan dahi haberi yoktu.Aniden yattığı döşeğin bulunduğu odaya garip giyinimli esmer,iri gözlere ve kalın kaşlara sahip fakat sanki henüz daha yeni saçı kesilmiş gibi saçı kısacık bir adam girdi bunun kim olduğunu dahi bilmiyordu.Adam konuşucak fakat ne söyleceğini bilmez bir tavırla sürekli ağzını açıp kapıyordu.Sanki tam konuşucaktı ki.Çirkin olmasada göze hoş görünmeyen bir bayan girdi.Belkide onunda aynen daha deminki adam gibi saçlarının kısacık ve giysilerinin eski olması böyle gösteriyordu.Bir anda şaşkın gözlerle aynı daha demin tarif edildiği onlarca kişi içeri girdi.Tabii ki onlarda haklı idi fakat delikanlı bu şaşkın bakışlardan bıkmış olacak ki koşarak ve bütün kalabalığı yararak çıkışı aramaya başladı fakat uzun süre eve giren ne bir ışık ne de bir kapı göremiyordu.Üstelik kalabalık onu sürekli takip ettiği için çıldırmış gibi olmuştu.O anda farkettiği iri cüssesine güvenerek bambudan yapılmış evin duvarına doğru koşmaya başlamış ve amacına ulaşarak duvarı kırıp evden dışarı çıkabilmişti.Işığı görünce gözleri kamaştı ve gözünü koluyla kapattı.Daha sonra elini yavaşca yüzünden çekti.Ve önce soluna sonra sağına kızgın gözlerle baktı.Bir anda ona çevrilen onlarca mızrağı ve etrafındaki kalabalığı görünce adeta çıldırmış gibi bir askere tüm gücüyle bir yumruk attı.O askere ne olduğuna bakmaya dahi fırsatı olmadan bir anda keskin ve tiz bir ses duyuldu,
-Bayıltın şunu!!!!
Tam o anda vücuduna onlarca okun girmiş ve girmeye devam ettiğini anladı.Her ne kadar o anda hiçbir şey hissetmesede.Bir-iki dakika hareket edememiş,ayak ve el parmaklarının yavaş yavaş uyuştuğunu farketmişti.Daha bilekleri ve şimdedide kalbini hissetmez olmuştu işte tamda o an gözleri yavaş yavaş kapandı.Fakat hala bir şeyler duyuyor ve görüyor.Ama ne görmesi görme ne de duyması duymaydı çünkü duyduklarını anlamıyor,gördükleri zaten aşırı bulanık oluyor.
Genç adam uyandığında,kendisine bakan ve gözünde sonsuzluğun görüldüğü,saçlarınada bir tel dahi siyahın bulunmadığı ve yüz hatların çok derin olduğu,sakallarının 20 cm den uun olduğunu düşündüğü bir adam gencin yüzüne sert bir şekilde bakıyordu bir anda konuştu,
-Senin adın UZTOZ bundan sonra bana itaat ediceksin,dedi.
Adının UZTOZ olduğunu öğrenen yada en azından böyle düşünen genç bu sözleri nasıl anladığını anlayamadan elinde olmayan bir şekilde ayağa kalktı ve daha deminki adamın koltuğunun yanına oturdu.Neler olduğundan hiç haberi yoktu bir anda o adam tekrar konuşmaya başladı,
-Benim adım UAXFR benim senin baban yada en azından atan oluğuma dair bir inanç var.Biz...Aaah sanırım biraz ortadan girdim.Senin bayılma konunu anlatmam gerekiyordu değil mi?Evet...İnanışımıza göre kralın,başında bir problem olduğunda,siz ölüler diyarından onları korumak için müthiş bir güçle ülkenin herhangi bir yerine gönderilirsiniz.Ve şimdi gelelim benim başımdaki belaya .Bizim karşımızda -her ne kadar aralarında da düşman olsalarda- beş büyük devlet var ve bu devletlerin asker sayıları bizden düşük olsada bize oranla müthiş özel yeteneklere sahipler.Psişik özelliklerini kullanarak bu devletler bizim en büyük düşmanlarımız.İstersen bunların özel güçlerini sana bir açıklayayım:
İREDLER,yani biz,vücudumuz bizim için çok önemli çünkü bizim ırkımızın özel yeteneğimiz bu yani biz kaslı ve güçlü olan tarafız.
ZIGARRENLER,karşımızdaki en zayıf olmasada en zayıf iki rakibimizden biri.Üstelik tahmin etmeside pek zor değil.Çıkardıkları yüksek seslerle insanlara zarar vermeleri pek problem olmasada daha çok "maddi" zarar verirler.
NURUBİNLER,bunlar senin en büyük rakibin olucak her ne kadar burunlarından aldıkları oksijeni dışarı zehir şeklinde verebilirler.Zehirleri, her ne kadar çok güçlü olsada insan öldürmede pek etkili oldukları söylenemez.Ayrıca müthiş bir koku alma yetenekleri vardır bir eşyayı kokladıklarından yedi gün öncesine kadar ne işte kullanıldığı,kimin kullandığını vb. şeyleri anlayabilerler.
ZOGÜNLER,ince detayları müthiş görebilirler.Hiç bir ayrıntı gözlerinden kaçmaz ayrıca istedikleri zaman gözlerinden çıkardıkları müthiş ışık ile insanları yakabilirler hatta güneş kadar yakıcı bile denir.
KALUKANLAR,ellerinden bişi gelmeyen bir rakip olsada istihbaratları çok güçlüdür.Bu yüzden suikast konusunda çok iyiler.
NİYEBQUENLER,korkunç bir rakip açıkcası,müthiş bir zekaya sahipler her türlü teknolojik aleti ellerinde bulunduruyorlar.Bu yüzden neredeyse bütün ırkların özelliklerinden biraz almış sayılabilirler.
İşte böyle aziz koruyucum sanırım işin çok zor,dedi ve oradan herkesle beraber ayrıldı.UZTÖZ uzun süre ne yapacağını düşündükten sonra müthiş bir ışık gördü ve bir rahatlama hissetti adeta nur inmişti.İşte o an ilk kez ses çıkardı ve hatta konuştu.İlk cümlesi,
-UAXFR,oldu.
Kapıyı dinlerken sesi duyan onlarca kişi içeri "daldı".Herkezde bayram sevinci vardı.Açıkca herkes ondan bu sözü duymak istiyordu.Herkesin yüzündeki sevinç UZTOZ'ü de sevindirdi.İlk defa gülümsedi UZTOZ ve UAXFR'e doğru ilerledi ve,
-Sizin emirlerinize hazırım efendim,dedi.
Ve herkesin mutlulğu bir kat daha arttı.

Sayfa: 1 2 [3]