Kayıt Ol

Çamaşırlar

Çevrimdışı Victoria

  • **
  • 316
  • Rom: 3
  • Peynir!
    • Profili Görüntüle
Çamaşırlar
« : 29 Mayıs 2011, 21:33:13 »
 Sabah aralık kalan pencereden rüzgarla gelen çamaşır kokusu balkona taşıdı beni. Karşı balkonda hiç alışık olmadığım-sadece benim değil, tüm mahallenin- bir görüntü vardı. Pembe, yeşil, mor, turuncu çamaşırlar dizilmişti, çamaşır iplerine.

Bizim mahallenin kadınları iki renkten başka renk bilmez, giymezler. Mahalle ben bildim bileli hiç böyle renklenmemişti. Meraklı birkaç kadın kafalarını camdan uzatıp elbiselere bakıyor. Beş çayına katık yapacaklar bu giysileri. Biliyorum.

Sevinsem mi üzülsem mi bilemiyorum. Gerçi etliye sütlüye karışmayan tembel herifin tekiyim.

Artık her çarşamba sabahı evimin karşısı rengarenk oluyor. Ona içimden, "çocukluğumda ellerimden kayan, yakalamak için koştuğum bilyelerin tüm rengini, her çarşamba sabahı balkonuna asıyorsun," diyebilmeyi istiyorum.

Mahallenin kadınları onun yaptıklarına akıl erdiremiyorlar. Sokağı her izlediğimde ya da ara sıra yaptığım akşam yürüyüşlerinden eve dönüşlerimde üç beş kadının gözlerini onun balkonuna çevrilmiş buluyorum. O çamaşırları toplar toplamaz, kadınlar iplere gözlerini mandallıyorlar.
Gözlerinde garip bir ifade, fısıldayarak bir şeyler konuşuyorlar.

O mahalleye taşındı taşınalı pek çok kişininde yaşamı değişti. Kadınların çoğu üzerlerindeki o koyu renkli, çirkin elbiseyi çıkarttılar. Şimdi daha ince giyiniyorlar.

Kadınlardaki bu değişimin nedenini biliyorum. Onu kıskanıyorlar.
Onların ne yapmak istediklerini çoktan cözmüş olmalı. Ne kadar eğlendiğini tahmin edebiliyorum.

Alt kattaki kadın daha doğrusu şişko domuz bana sesleniyor. Çok uzun zamandan sonra, ismim kulaklarıma akıyor.
"Görüyor musunuz rezaleti? Kadın don, kilot ne varsa mahallenin önüne sermiş, bu kadarı fazla. Bu kadarį rezalet!" diyor. Bunun neresi rezalet, diye düşünüyorum. Yaşlı bir adama kaybettiği aşklarını tekrar yaşatması mı? Yoksa beş çaylarıyla, kalçalarını bereket tanrıçaları heykelcikleri gibi şişkince yapan bu kadınlara kilo vermeleri gerektiğini hatırlatması mı? Yanıt vermememde susturmuyor domuzu:
"Tabi... Siz eski İstanbul beyefendisinin böyle bir manzara karşısįnda söyleyecek söz bulamamasını anlıyorum," diye konuşmaya devam ediyor. Ne söylersem söyleyeyim bu domuzun anlamayacağınį biliyorum...

Havaların serine döndüğü günler başladı. Böyle bir günde kapı zili çalıyor. Kapıyı açtığımda alt katta oturan yaşlı dişi ayıyı görüyorum, pençesindeki beyaz kağıt buruş buruş, heyecanlı gözleriyle bana bakıyor.
"İmza topluyoruz."
"Ne için?"
" Mahallemize yeni taşınan şu ahlaksız kadını mahalleden atmak için."
"Ne ahlaksızlığını gördünüz bu kadının?"
"Daha neyini görücez? Her şeyini tüm mahalle gördü zaten. Kağıdı imzalıyor musunuz?"
Kağıdı ayının gözünün içine bakarak yırttım. Ayının sanki dili tutuldu. Hızla arkasını dönüp gitti.
Daha dikkatli olmalı. Hiç değilse bir süre için, farklı birisi o... Ve farklı olanı aralarında barındırmayı, küçük insanlar beceremez.

Güneş odaya girip yaramaz elleriyle göz kapaklarımı araladı. Kolumu yorulmadan kaldırabildim. Yataktan kalkıp balkona çıktığımda kaskatı kesildim.

Gitmişti.
Aşağı kattan gelen ayının sesi beni kendime getirdi.
"Sizin haberiniz yok tabi... O ahlaksız kadın için topladığımız imza kağıdını yırtsanızda savaşı biz kazandık."

Mahalleli zafer kazanmıştı öyle mi? Üstelik o kesinlikle ahlaksız değildi. Onlardan farklıydı hepsi bu! Farklı olması onu yok etmeleri için geçerli sebepti. Onlara kendine benzetip tüketeceksin ya da tamamen kökten söküp atacaksın denmişti. Öyle öğretilmiş, õyle öğrenilmişti.
Spoiler: Göster

''I do not suffer from insanity, I enjoy every minute of it."
- Edgar Allan Poe

Çevrimdışı Dúrgonath

  • ***
  • 680
  • Rom: 13
    • Profili Görüntüle
Ynt: Çamaşırlar
« Yanıtla #1 : 29 Mayıs 2011, 22:12:55 »
Teknik olarak da, üslup olarak da, konu işlenişi açısından olarak da bir yamukluk bulamadım. Çok güzel olmuş.

Çevrimdışı Bardes

  • **
  • 210
  • Rom: 13
    • Profili Görüntüle
Ynt: Çamaşırlar
« Yanıtla #2 : 30 Mayıs 2011, 00:46:33 »
Başka yazılarını da okudum ama bu benim okuduklarımdan farklı, tarz olarak hoş. Herkesçe kabul görmeyenin yanlış olarak kabul edilmesi ve dışlanması konusu dile getirilmesi gereken ciddi bir konudur bana göre ki bunu işleyerek ne iyi yapmışsın.

Bunun neresi rezalet, diye düşünüyorum. Yaşlı bir adama kaybettiği aşklarını tekrar yaşatması mı? Yoksa beş çaylarıyla, kalçalarını bereket tanrıçaları heykelcikleri gibi şişkince yapan bu kadınlara kilo vermeleri gerektiğini hatırlatması mı? 

Özellikle de bu kısmı beğendim.

Çevrimdışı Malkavian

  • *****
  • 2152
  • Rom: 57
  • I was lost in the pages of a book full of death..
    • Profili Görüntüle
Ynt: Çamaşırlar
« Yanıtla #3 : 30 Mayıs 2011, 12:22:10 »
O mahalleye taşındı taşınalı pek çok kişininde yaşamı değişti. Kadınların çoğu üzerlerindeki o koyu renkli, çirkin elbiseyi çıkarttılar. Şimdi daha ince giyiniyorlar.
 
"Görüyor musunuz rezaleti? Kadın don, kilot ne varsa mahallenin önüne sermiş, bu kadarı fazla. Bu kadarį rezalet!" diyor. Bunun neresi rezalet, diye düşünüyorum. Yaşlı bir adama kaybettiği aşklarını tekrar yaşatması mı? Yoksa beş çaylarıyla, kalçalarını bereket tanrıçaları heykelcikleri gibi şişkince yapan bu kadınlara kilo vermeleri gerektiğini hatırlatması mı? Yanıt vermememde susturmuyor domuzu:

"Tabi... Siz eski İstanbul beyefendisinin böyle bir manzara karşısįnda söyleyecek söz bulamamasını anlıyorum," diye konuşmaya devam ediyor. Ne söylersem söyleyeyim bu domuzun anlamayacağınį biliyorum...

Aşağı kattan gelen ayının sesi beni kendime getirdi.
"Sizin haberiniz yok tabi... O ahlaksız kadın için topladığımız imza kağıdını yırtsanızda savaşı biz kazandık."


-de ve - da ları ayırmakta sıkıntı yaşıyoruz biraz sanırım. Bu sorunu aşarsan güzel bir yazı yazmış olacaksın.

Yazıya gelecek olursak; sıradan bir olayı yaşlı bir adamın gözünden anlatıyor. Karşı cinsin bakış açısını yakalamak ve kişisel bir anlatımla yazı yazmak zordur. Bunu başardığını görüyorum ama hikayede bir şeyler eksik gibi. Farklılığını korkmadan tüm mahalleye sergileyen kadının sessiz sedasız ayrılması, direnmemesi gibi ya da yaşlı adamın heyecan duyduğu şeyi kaybetmeye verdiği tepkinin minimumda olması gibi.

Çevrimdışı Victoria

  • **
  • 316
  • Rom: 3
  • Peynir!
    • Profili Görüntüle
Ynt: Çamaşırlar
« Yanıtla #4 : 30 Mayıs 2011, 17:56:28 »
O mahalleye taşındı taşınalı pek çok kişininde yaşamı değişti. Kadınların çoğu üzerlerindeki o koyu renkli, çirkin elbiseyi çıkarttılar. Şimdi daha ince giyiniyorlar.
 
"Görüyor musunuz rezaleti? Kadın don, kilot ne varsa mahallenin önüne sermiş, bu kadarı fazla. Bu kadarį rezalet!" diyor. Bunun neresi rezalet, diye düşünüyorum. Yaşlı bir adama kaybettiği aşklarını tekrar yaşatması mı? Yoksa beş çaylarıyla, kalçalarını bereket tanrıçaları heykelcikleri gibi şişkince yapan bu kadınlara kilo vermeleri gerektiğini hatırlatması mı? Yanıt vermememde susturmuyor domuzu:

"Tabi... Siz eski İstanbul beyefendisinin böyle bir manzara karşısįnda söyleyecek söz bulamamasını anlıyorum," diye konuşmaya devam ediyor. Ne söylersem söyleyeyim bu domuzun anlamayacağınį biliyorum...

Aşağı kattan gelen ayının sesi beni kendime getirdi.
"Sizin haberiniz yok tabi... O ahlaksız kadın için topladığımız imza kağıdını yırtsanızda savaşı biz kazandık."


-de ve - da ları ayırmakta sıkıntı yaşıyoruz biraz sanırım. Bu sorunu aşarsan güzel bir yazı yazmış olacaksın.

Yazıya gelecek olursak; sıradan bir olayı yaşlı bir adamın gözünden anlatıyor. Karşı cinsin bakış açısını yakalamak ve kişisel bir anlatımla yazı yazmak zordur. Bunu başardığını görüyorum ama hikayede bir şeyler eksik gibi. Farklılığını korkmadan tüm mahalleye sergileyen kadının sessiz sedasız ayrılması, direnmemesi gibi ya da yaşlı adamın heyecan duyduğu şeyi kaybetmeye verdiği tepkinin minimumda olması gibi.
Evet, de ve da ları ayırmayı sürekli unutuyorum ya da karıştırıyorum.
Sıradan insanların arasında yaşamaktan sıkıldığınızda en iyi  çözüm sessiz sedasız gitmektir.
Yaşlı insanları anlamak zordur. Çoğu ''Huysuz, katır kadar inatcı'' bunaklardır. Ne yapacaklarını tahmin etmek daha da  zordur.
Spoiler: Göster

''I do not suffer from insanity, I enjoy every minute of it."
- Edgar Allan Poe

Çevrimdışı Kanashii Uchiha

  • **
  • 99
  • Rom: 9
  • Melek sesli iblis ve kan damlaları...
    • Profili Görüntüle
Ynt: Çamaşırlar
« Yanıtla #5 : 13 Ağustos 2011, 22:24:34 »
Ben sevdim .
İşleniş ve hüzün oldukça güzeldi.Ancak genel olarak baktığımızda aşırı sıradan bir anlatım vardı ki en başta yakaladığım o güzelliği köreltti.Sanki biraz daha girişken olmalıydı.Çok az da olsa yeni komşu anlatılmalıydı.Neden gittiği insanın aklında soru işareti gibi dönmeliydi.
Sonunun düzzenli bir biçimde çarçabuk toparlanmış olması benim hoşuma gitti.
Ama yaşlı adamın tasvir edilmeyişi, biraz daha kendinden ve görüşlerinden bahsetmeyişi
 ''az geldi'' bana.Tamam kısa ve özdü.Biliyorum.Ama tadı damağımda kaldı açıkcası.
Umarım daha uzun yazılarını da okuma şansım olur ^^ Eline sağlık.
Tutunabilecek her şeyin yok olduğunda var olursun...Gerisi sadece suretlerin karmaşası!