Samimi konuşmak gerek, diziye başladığımda beklediğimi alamayacağımı düşünmüştüm.
Tamam, hiçbir animede rastlamadığım bir sertlik derecesine sahipti, tamam, gidişatı kökünden değiştirecek şoklar vardı bolca, tamam aksiyon hep doruktaydı, ama birşey eksikti hep.
Hissettiğim eksikliği şöyle tarif etmeye çalışayım: Hani bazı animelerde rastlarsınız, karakterler, kurgu ve diğer bileşenler fevkaladedir, ama arka planda bunları bile gölgede bırakacak bir mesaj vardır. Belki herkes farklı bir mesaj alır bu durumlarda ama, genellikle alınan mesajın uyandırdığı hayranlık değişmez. İşte bu mesajı bekledim uzun süre animeyi izlerken.
Sonra geç de olsa farkettim ki, sorun animenin kendisinde değil, bendeymiş. Ganta' da, Minatsuki' de ararken, Wonderland'in kendisinde buldum aradığımı (Yine saol Hazal

O filmi de izle artık lütfen). Ama işin kötü yanı ben bunu bulduğumda animenin son bölümü de bitmişti. Tam alıştığınızda ayrılma vakti gelmiştir ya, o hesap oldu benimkisi yine. Animenin, biterken ağızda bıraktığı hafif acı tadı çok sevdiğimi söylemeliyim bu arada.
Shiro'nun varlığı tek başına o hissi yaratıyor insanda zaten. Onun o cıvıl cıvıl haliyle hapishanenin yarattığı o garip kontrast insanın nasıl hissedeceğini bilememesine yol açıyor çünkü. Sonra Crow gibi bir karakter var, bıçak gibi bir adam, doğru ve tehlikeli. Ayrıca eğlenceli ve alaycı olduğu kadar gerçekçi ve materyalist. Bu ikisi dizideki favori karakterlerim.
Dizinin beni kendine en fazla bağlayan tarafı bütün o fantastik hallerin yanında hikayenin her nasılsa gerçekçiliğini kaybetmeyişiydi. O kadar sert bir biçimde sokuyor ki gözümüze kafamızı çevirdiğimiz gerçekleri, Branches of the Sin hiçbir gerçekdışılık katmıyor diziye. Deadman Wonderland, üçüncü sayfa haberlerinden yola çıkıyor hayatı anlatmak için, hayli rahatsız edici biçimde. Ve istismara uğramış çocukların, anne baba katillerine, insanlık için yaptıkları boşa çıkan kimselerin canavarlara dönüşmesine sahne oluyor her bir bölüm. Sert yanlarını buradan alıyor bilhassa.
Beğenmediğim bir kaç yanından da bahsetmek isterim. Öncelikle cinsellikle alakalı öğelerin diziye gereksizce serpiştirildiğini gördüm şaşırarak. Şaşırdım, çünkü her sanat dalında olduğu gibi animelerin de bir parçasıdır cinsellik, ama böyle eserin içeriği ile cinsel öğelerin ilişkisini kurmakta başarısız olununca eserin yaratıcıları, sanki bir pazarlama aracına dönüşüyor bu sahneler. Rahatsız edici bir durum. Bunun yanında animenin, mangasının bir özeti olduğunu açıkça hissettiren sıçrayışlar var, orta ve son bölümlerde. Ana karakterlerin bir kısmını yeterince göremeden serinin bittiğini fark etmek bir hayal kırıklığı oluşturuyor insanda.
Ama bunlara rağmen izlenilesi olduğunu düşünüyorum alt düzey bir animesever olarak. Özellikle kurguyu içselleştirmek kolay oluyor izlerken. Ne de olsa hepimiz zehir gibi de olsa yiyoruz o şekeri her gün, bir vakit daha hayatta kalabilmek için.