Şahsen ben seride Arlen'in toplumda yerleşmiş kaderciliğe karşı çıkışından hoşlanıyorum.
Tabuları yıkarken bunu bencilce yapmayışı, oluşan sonuçları kendi hayatını madden zenginleştirmek için kullanmaması, en uç sınırlara kadar gidebilen idealizmi, geriye bakıp hatalarını kabul etmesini ama bu hataların suçlusunu aramamasını seviyorum.
Bu karakteri en iyi anlatan cümle, İnevera'nın;
Kahraman doğulmaz, kahraman olunur, şeklinde zarlarda gördüğüdür.
İnsan dünyasının kendi sefilliği içerisinde, başka insanlara kulluk etmesi, birbirlerini yobaz düşüncelerle katlederken toplumlarının dışından gelen kötülüklere karşı bile birleşememelerinin acı hikayeside var kitapta.
Yazarın karakterlerin bakış açılarından olayları tekrar tekrar ele alması ve aynı olayları bir diğer karakterin düşünce zincirinde takip etmek bir hikaye puzzelı gibi..."Vantage Point-Bakış Açısı" isimli bir filmde bu tarz bir anlatıma sahipti
Eh tabi aksiyonda bolca var, karakterleri tanırken, onların hayatlarından parçaları okumak, bir karakterin yaşadığı gel-gitleri, yaşadığı olaylar içerisinde değerlendirme imkanı, ona içten bakan birisinin iyi karakter, dıştan bakan birisinin kötü karakter demesini engelliyor. Mesela 3.kitapta tanıdığımız İnevera gibi.
Kim daha önce inevera'nın daha önceki kitaplarda anlatılan, yaptıklarına iyi diyebilir, kim 3.kitabı okuduktan sonra kötü diyebilir...Sonuçta söylenebilecek tek tartışmasız şey"Yaşadıkları doğrultusunda aldığı kararlar uyguladığı yöntemler var".
Bu seri, İblis Savaşı Serisi ve Ölüm Kapısı Serisi ile çokça ortak noktası olmasına rağmen fantastik edebiyata getirilmiş yeni bir soluk yeni bir hikaye örgüsüdür diye düşünmekteyim.