Okuyalı çok oldu, fakat bir türlü cümleleri toparlayıp da güzel bir yorum yapamadım. Baktım olmuyor, ben de sade bir yorumla bu kitabı şiddetle tavsiye etmeye karar verdim.
Eğer Fahrenheit 451'i okuyup bir de üzerine beğendiyseniz Yakma Zevki'ni okumamanız çok büyük kayıptır! Ray Bradbury'nin Fahrenheit'ı nasıl şekkillendirdiğini, iki uzun öykü halindeki iki versiyonunu kitap içinde okurken tekrardan yakılan kitapların içine dalıyor, kıvrılan sayfaların acısını yaşıyoruz. Guy Montag'ın ilk olarak Leonard Montag olarak boy gösterdiği bu iki hikayede daha sonra 451'deki halini alıyor. Bu bakımdan ustanın eskiz defterini karıştırmak gibi bir şey bu!
Kitapta o kadar çok öykü var ki, sadece 451'in iki versiyonuyla sınırlı kaldığını ima etmek büyük hata olur. Bazıları 3-5 sayfacık, fakat içerikleriyle insanın derinden yaralıyor. Bazılarıysa uzun uzun anlatılan, bambaşka zamanların distopik öyküleri. Ancak hepsini bir ortak noktası var: "yakmak". 451 öncesi pek çok hikayeyi, nasıl olup da kitapların yasaklanır ve yakılır hale geldiğini anlatan hikayeler de Bradbury'nin bu güzel eserine farklı bir anlam katıyor. Dahası, Fahrenheit 451 gibi bir efsanenin geçmiş zamanlarını okumak da ayrı bir keyif! Yazarların tepkilerini, sanat eserlerinin halk tarafınadn zevkle parçalanışı, duyarlı vatandaşlarca kütüphanelere sahip çıkılması... Yüzyıllar geçiyor ve o zaman öykülerde akıp giderken son noktanın 451 olduğunu biz gayet iyi biliyoruz.
Ancak tüm bunların dışında 3 öykü var ki Bradbury'e bir kez daha derin saygı duymama neden oldu. Kitabın en sonunda "yakma" kavramından bağımsız olarak yer alan diğer öyküleri 2.Dünya Savaşı'nı yaşamış bir sanatçının duyarlılığının ürünü. Kitaptaki neredeyse tüm öyküleri beğenerek okudum, ama o sondaki üçü de bende buruk bir tat bıraktı. Savaşa, insanlığa ve savaşmak zorunda olanlara dair 3 minik öykü ustanın bir insan olarak duyarlılığını çok güzel örnekler. Ayrıca insanın içine dokunup titretmek ve kitabı kapattığınızda derin düşüncelere sevk etmekte de oldukça başarılı.
Öyküye doyduran, bir ustanın özel notlarını karıştırmak gibi kaçak fakat aynı zamanda serseri bir zevk veren bu eseri ben sadece bilimkurgu ya da Fahrenheti 451 hayranlarına değil, pek çok kişiye tavsiye ediyorum. Bir ustanın usta olmadan önceki gençlik eserlerini görmek, eminim ki bizim gibi yazıp çizen insanlara daçok şey katacaktır.