Kayıt Ol

Wisquas - Alaz Han

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: Wisquas - Alaz Han
« Yanıtla #15 : 12 Mart 2012, 14:50:03 »
+1 Deneyim

Takkeli Cevdet Hoca önce ne olduğunu anlamamış gibi boş gözlerle baktı Alaz'a. Hiç sesini çıkarmadan ceketinin iç cebine uzandı ve boşalttı. Alaz'ın eline doğru paraları birer birer saymaya başladı. 100... 200... 300... 400... 500... 600... 700...

"Annesinden bu kadar para aldım valla bu iş için..." dedi. Sesinde hala şokta olduğuna işaret eden bir tutukluk vardı.

İçinden bismillahlar saymaya devam ederek kapıya yöneldi.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı Catrouble

  • **
  • 267
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Wisquas - Alaz Han
« Yanıtla #16 : 12 Mart 2012, 15:08:24 »
Alaz parayı cebine koyarken aklında iki şey vardı. İlk olarak yaptığı işe oranla az para kazandığını düşünüyordu ikinci olarak ise 500$ için geldiği yerden 700$’la çıktığını.. Sonuç olarak karlı olduğuna karar verdi ve hocanın arkasından evi terk ederken keyfi yerine gelmişti. Saat gece yarısını geçmişti ve bu Alazın sevdiği saatlerin geldiği anlamına geliyordu ama sıkı sıkıya bağlı kalmaya çalıştığı bir kuralı vardı ve buna göre iş yaptığı günlerde gece eğlenceye çıkmak doğru değildi. Dolayısıyla evine doğru yola çıktı.

Eve vardığında uyumadan önce duş almak istiyordu ve suyu her zamanki gibi oldukça sıcak bir seviyede açtı. Sıcak suyu seviyordu ve bu onu rahatlatıyordu özellikle iş yaptığı gecelerde daha rahat uyumasına olanak sağlıyordu.

Duştan çıktığında yaşadığı gerilimin etkisiyle hafifçe ağrıyan bacaklarının sıcak suyunda etkisiyle fazlasıyla rahatlamış olduğunu hissediyordu ama bu rahatlık ona yapması gereken şeyi dahada şiddetle vurguluyordu. Bedenine daha fazla karşı koymaya gerek duymayan Alaz yatağına geçti ve uzanarak uykuya daldı.

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: Wisquas - Alaz Han
« Yanıtla #17 : 12 Mart 2012, 15:30:20 »
Şarkı Muse - Time Is Running Out

GÜM... GÜM... GÜM... Kapıya gümbür gümbür vuruyordu birileri. Alaz işten geç dönmüştü ve duş alır almaz kendini yatağa atmıştı; ama daha uykusunun en tatlı yerlerine gelemeden birileri evi başına yıkmak istercesine kapıya vuruyordu. Yatağın yanındaki cep telefonunu alarak saate baktı. 07:12... Birilerinin açıklaması gereken ciddi şeyler vardı.

Kapıya gelen güm güm sesler dakikalar boyu susmadı. En sonunda bundan kaçamayacağını farkedince Alaz kalktı, üzerine bir tişört geçirdi ve hava hala tam aydınlanmadığı için yarı karanlık gölgeli koridordan geçerek kappıya geldi. Kapıyı açtığı zaman karşısında kafasının ortası kel, kendisi ise haddinden fazla kısa, kilolu bir adam duruyordu.

Adam kapının açılmasıyla birlikte göz ucuyla Alaz'ın iki yanına, evin içerisine baktı. Sonra önünde sadece boxer şortu ve tişörtüyle Alaz'a. Bakışlarını yukarı kaldırıp Alaz'ın gözlerine dikti ve konuştu:

"650 kağıdımı ver. Ya da topla pılını pırtını çık evimden."

Bu adam ev sahibinden başkası değildi.

Spoiler: Göster

Tutarlılık Penaltısı: Oyunda her zaman yaptığınızı söylediğiniz şeylerden bahsederken dikkatli olmalısınız; çünkü ileride bunların aksinde bir şey yaparsanız, karakteriniz tutarlılığı yitireceğinden tutarlılık penaltısı yiyeceksiniz. Bu penaltı türlü şekillerde gelebilecektir.

Örneğin, bir önceki mesajda karakterinizin "iş yaptığı günlerde gece eğlenceye çıkmamak" gibi sıkı bir kuralı olduğunu söylemişsiniz. Bu durumda, ileride karakteriniz iyi bir nedeni olmaksızın bu kuralı hiç yokmuş gibi davranıp iş sonrasında barlarda eğlenmeye çıkarsa, tutarlılık penaltısı alırsınız.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı Catrouble

  • **
  • 267
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Wisquas - Alaz Han
« Yanıtla #18 : 12 Mart 2012, 16:01:49 »
Alazın adamı hastanelik olana kadar dövmemesinin tek sebebi evini seviyor olmasıydı. Aslında evi ederinden çok daha ucuza tuttuğunu düşünüyordu. Dolayısıyla bütün sinirine hakim olarak oyuncu maskesini suratına taktı.

Gülümseyerek “Sakin olun lütfen. Söz vermiş olduğum gibi paranız hazır hemen gidip getireyim.” derken adama cevap verme imkanı bırakmadan arkasını dönerek parayı almak için içeri geçti. Parasının 650$lık kısmını ayırdıktan sonra kapıya tekrar geldi ve parayı uzatırken son derece nazik bir şekilde “Ödemeler konusunda çok hassas olduğunuzun farkındayım ve bende bu konuda vermiş olduğum sözleri tutmaya çalışıyorum. İşte paranız burada söz verdiğim gibi.” dedi. Cümlesine devam etmeye başladığında kullandığı ses tonu ve vurgularda abartılı bir naziklik ve iğneleme vardı: “Ancak benimde uyku konusunda çok hassas olduğumu hatırlatmak isterim.”

Cümlesini bitirdiğinde Alaz üstü kapalı tehdidinin işe yarayıp yaramayacağını bilmiyordu ama sonucun ne olduğunun da çok bir önemi yoktu. Çünkü o yapmayı istemediği şeyleri yapmak konusunda çok sıkıntılı bir insandı ve bir şeyi istemeden yapıyorsa o işte kesinlikle bir sorun çıkartırdı. Ev sahibinin kendisini erkenden ve hiç hoş olmayan bir şekilde yatağından kaldırdığını düşündüğünde ev sahibini şanslı olduğunu düşünmeye başladı. Adam gerçekten de ucuz kurtulmuştu.

Kapıyı kapatmadan önce son bir kez ev sahibine baktı. Söyleyecek bir sözü olup olmadığını merak ediyordu.

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: Wisquas - Alaz Han
« Yanıtla #19 : 12 Mart 2012, 17:29:52 »
Ev Sahibi parayı görür görmez sustu, "Teşekkürler" gibisinden bir şeyler mırıldandı ve kapıyı kendisi kapatarak evden çıktı.

Alaz bir süre tekrar uyumaya çalıştıysa da başaramadı ve uykusunu bölen ev sahibini küfürler ederek kendine bir kahve hazırladı. Bilgisayarını açarak başına geçti. İstemsizce yara izini ovuşturuyordu. Şu an bir sızlama yoktu; ama gece iş üstündeyken nasıl sızladığını hala çok iyi hatırlıyordu. E-postalarını açınca geçen gün "Bay C." adlı o gizemli adamdan gelen e-postayı gördü tekrar. Adam onunla tekrar iletişime geçeceğini söylemişti; ama şimdilik bir ses soluk yoktu. Hoş, daha gün tam olarak başlamış bile sayılmazdı ama...

Önünde sabahın köründe girmiş olduğu bir gün, hakkında pek az şey bildiği bu Faye Laraye adlı kadınla ilgili e-posta, ve bir de kafasını kurcalayan kendiyle ilgili sorular vardı. Hangisiyle ilgilenecekti?
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı Catrouble

  • **
  • 267
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Wisquas - Alaz Han
« Yanıtla #20 : 12 Mart 2012, 20:40:44 »
Kahvesini yudumlarken uykusu iyice açılmaya başlayan Alaz, Faye Laraye konusuna yoğunlaşmaya karar verdi. Aslında bunun tek nedeni kızın bir yaratık tarafından ele geçirilmemiş ancak yönlendirilmiş olmasıydı. Yönlendirme veya etki altında bırakma gibi durumlar daha önce yaptığı işlere pek benzemiyordu ve yeni şeyler öğrenmek her zaman ilgisini çekmişti.

Araştırmasını iki farklı koldan sürdürmeye karar verdi. İlk olarak insanları etkileyerek, yönlendirerek, konuşarak veya başka bir yolla iletişime geçen yaratıkların ne olabileceğine dair bir araştırma yapacak ve olası ihtimalleri belirleyecekti. Böylelikle en azından büyük bir sürpriz yaşamamayı umabilirdi.

Aynı zamanda ise Faye Laraye üzerine yoğunlaşması gerektiğini düşünüyordu. Kesin olan bir şey Faye’nin yaşının ilerlemesi intikam duygularını hareketlendirmişti. Ama babasının ölümünü tetikleyen şeyin ne olduğu belli değildi. Ayrıca annesi ve babası dışında öldürmesi gerektiğini düşündüğü kişilerin varlığından bahsediyordu bu kişiler kim olabilirdi?

Ayrıca küçük bir kız 1978 ile 1989 yılları arasında Londra’da yalnız başına ne yapıyordu? Nerede kalıyordu? 11 yıl boyunca Londra’da yaşıyor ama hastanede kalmıyorken ne oldu da ailesi 1989da Faye’yi hastaneye yatırmaya karar vermişti? Ve tam olarak kız hastaneden nasıl çıkmıştı? Faye mektupta yaratığın kendisini çıkardığını iddia ediyordu ama bunun nasıl bir çıkarma olduğu konusunun araştırılması gerekiyordu. Yaratık kızı şiddet kullanarak mı çıkarmıştı yoksa bir doktorun bedenine girerek işlemleri resmi olarak mı halletmişti?

Biranda aklına Fayenin nerede olduğunun bilinip bilinmediğini dahi bilmediği konusu geldi. Konu hakkında fazlasıyla az bilgiye sahipti ama boş zamanı vardı ve boşuna harcamaması gerektiğine dair bir hisle harekete geçmeye  karar verdi.

İnternet ve Hüzün Ana yaratıkla ilgili bilgiler alabileceği iki güvenilir kaynak olarak duruyordu. Ve tabii birde kızın geçmişini araştırması gerekiyordu. “Belki.. Belki bu uluslararası iş sayesinde iyi para kazanabilir, belki de iblislerin başkentine gidebilirim..” diye düşündü. Bunları düşünürken Bay C.’nin ne isteyeceğini dahi bilmediğini düşünerek gülümsedi. Yine hayallere dalmıştı ve yine belki de hiç gerçekleşmeyecek şeyler üzerinde kendine  bir gelecek kuruyordu. Konsantrasyonunu tekrar toplaması ve çalışmaya başlaması için gereken tek şeyin daha sert bir kahve olduğuna karar verdikten sonra kahvesini yapmak için stüdyo dairesindeki açık mutfağa giderek kahveyi yapmaya başladı.

Masasına geri döndüğünde konsantrasyonunu sağlamış, yol haritasını çizmiş ve çalışmaya hazırdı.

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: Wisquas - Alaz Han
« Yanıtla #21 : 12 Mart 2012, 21:06:49 »
+1 Deneyim
+1 RP Bonus
Tebrikler Seviye Atladınız!


İnternet üzerinde araştırmasını nelere dair yapması gerektiğini tam kestirememişti. Önce ne kadar kesin bilgileri olduğuna baktı. Kızın adı Faye Laraye idi. Eğer hala yaşıyorduysa 40 yaşının üstünde olmalıydı. Londra'lı değildi; ama hiç değilse 1978'de Londra'ya gelmişti. Annesi ve babasını öldürmüştü; ama arada uzun bir zaman vardı. Bir şeyin "onlarla başladığını" ama başkalarıyla biteceğini söylüyordu, ve tüm bu insanlardan da intikam alacağına yemin etmişti.


Spoiler: Göster

Bir sonraki mesajda böyle gizli bir kutucuk içerisinde bu seviyede vereceğin puanları yazarsan ona göre düzenlerim karakter kağıdını.

Not: Herhangi bir şeyi araştırmak istiyorsan "londra", "atlar" ve "yıldırım" sözcüklerini araştırıyorum, ya da işte şu şu tarihler arası şöyle şeylere bakıyorum gibi yazabilirsin. Sonuçlar bir sonraki hamlede görünecektir.

Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı Catrouble

  • **
  • 267
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Wisquas - Alaz Han
« Yanıtla #22 : 12 Mart 2012, 21:26:54 »
Alaz araştırmaya başlamadan önce bir not defteri çıkararak araştırmayı düşündüğü anahtar kelimeleri tek tek not etti.

* “Faye Laraye”
* “Laraye Ailesi”
* Laraye Trajedisi
* Laraye Londra
* Laraye Hastane Londra
* C. Laraye
* 2012 Londra Doktor Ölüm
* “C. Laraye”
* Faye Laraye Okul Kayıtları
* Yönlendirme, Etki altına alma, Kontrol etme, Yaratık Özellikleri


Araştırmayı yaparken İngilizce dilinde de araştırma yapması gerektiğini not etti. Bay C.’nin kendisinden ne isteyeceğini bilmiyordu ama her iş para anlamına gelmezdi bazen bilgi daha büyük kazançlar getirirdi. Alaz notlarını almayı bitirdi ve klavyeyi önüne doğru çekti, her zamanki gibi kahvesini klavyeye dökmesine engel olmak için kahveyi de klavyeden uzaklaştırmayı ihmal etmedi.

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: Wisquas - Alaz Han
« Yanıtla #23 : 13 Mart 2012, 18:56:42 »
Alaz internet aramasından çok umutlu değildi; ama bazı ilginç sonuçlarla karşılaştı.

"Laraye Ailesi"ni arattığı zaman karşısına genellikle üç aile çıkıyordu:

Bunlardan bir tanesi Florean Laraye adlı Fransız bir adamın 1900lerin başında kurduğu bir aile şirketiydi. Laraye Sigorta. Şu anda şirketin CEO'su Thommé Laraye adında, 30lu yaşlarında bir beydi ve şirketin İstanbul kolu da vardı. İstanbul ofisinin başından Ahmet Ceviz adında bir adamın bulunduğu yazıyordu internet sitesinde.

İkinci internet girdisi, Laraye Aile Mirası adında bir internet sitesine yöneliyordu ve haklarında pek bilgi olmayan; ama servet sahibi bir Laraye Ailesi'nin dünyanın dört bir yanında para vererek kurtardığı, restore ettiği kültür mirası eserlerinin bir listesiydi. Mısır'da, Türkiye'de, bir de İngiltere'de pek çok eser sıralanmıştı. Hiçbir aile bireyinin adı geçmiyordu. Sadece iletişim için verilen bir telefon numarası ve Londra'da bir adres vardı.

Üçüncü ve son başlık ise 1800lerde, Salem, Massachusetts, Amerika'da yaygın olan cadı eviyle ilgili tarih kitabı bölümüne yönlendiriyordu. İlgili bölümde cadı oldukları iddia edilerek yakılan bir Laraye ailesinden bahsediyordu. Ailenin bir de küçük kızı olduğu yazılıydı; ama aile fertlerinin adı yoktu.

"Faye Laraye" diye arattığı zaman birkaç Hollywood filminde makyaj departmanında çalışmış olan bir kadına rastladı. Tarihlere göre baktığı zaman, bu adı bir kazayla, bir trajediyle eşlemeye çalıştığı zaman karşılaştığı tek şey ise 1978 yılında, Londra'da bir kimsesizler  mezarlığında ölü bulunan bir küçük kızla ilgiliydi. Kızın raporlarda suda boğularak öldüğü yazıyordu. Polis olayın üzerine gitmiş, bu muhtemel cinayeti kimin işlemiş olabileceğini bulmaya çalışmıştı; hiçbir sonuç bulunamamış, zaman aşımından 1992 yılında dava kapanmıştı.

Son olarak "C. Laraye" aramasının sonuçlarında Cameron Laraye adlı bir özel dedektifin internet sitesine ulaşmıştı. Adam kayıp insanları bulmak konusunda çalışıyordu. İletişim bilgileri mevcuttu internet sitesinde.

Ekrana bakmaktan yorulmuş gözlerini ovuşturdu ve saate baktı. 14:28...
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı Catrouble

  • **
  • 267
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Wisquas - Alaz Han
« Yanıtla #24 : 13 Mart 2012, 20:35:09 »
14.28..
Alaz 7 saattir bilgisayar başında henüz almadığı bir iş ile ilgili bilgi toplamaya çalıştığına inanamadı. Belki de çok önemli bilgiler bulmuştu ama neyi aradığını bile bilmiyorken okuduğu şeylerin hangisinin önemli hangisinin önemsiz olacağına dahi karar vermesi mümkün değildi. Ayrıca saat öğleni çoktan geçmiş ve Bay C. henüz aramamıştı bile.

Alaz her zaman kendisini olumlu ya da olumsuz kalıplara sokarak hayal dünyasında bir şeyler yaşamaya başlarken bulurdu. Daha dün gece bu işle ilgili çok hevesliyken ve hayaller kurarken işte tam şuanda fazlasıyla hevesi kaçmış gibi hissediyordu. Çok küçük yaşlardayken babaannesinin söylediği sözleri bir kez daha hatırladı: “Bizim soyumuz yüzyıllardır bu boyutta doğar oğlum, ama bazılarımız başka boyutlarda ölürler.” Babaannesine göre soyları boyutlar arası canlılarla iletişime geçebiliyor hatta ruhani olarak başka boyutlarda gezebiliyor, var olabiliyordu. Daha da ötesi bizzat kendisi görmemiş olsa da atalarının insan ve hayvan hayaletlerini çağırabildiğini ve onlarla konuşabildiğini söylüyordu.

Bu anlatılanlar 9 yaşındaki bir çocuk için kabul edilemeyecek ya da sorgulanacak şeyler değildi. Alazda hiçbir zaman gerçek olup olamayacaklarını düşünmedi. Ama babaannesinin gerçekleştirdiği bir konuşma tamda içinde olduğu durumu anlatıyordu. “İşte bu nedenle bu dünyada eksik kalacaksın, en çok istediğin şey yetersiz, en güzel olan kusurlu, en eşsiz olan sıradan, en tehlikeli olan basit gelecek. Bu dünya ile kendini sınırladığın sürece asla kendin olamayacaksın.”

Alaz kafasını karıştıran ve gizemli olan şeylerden çok net olarak hoşlanmıyordu ve tesadüfe bakın ki yaşadığı hayat fazlasıyla gizemlerle dolduydu. Saatine tekrar baktı. 14.31.. Cebinde eğlenmeye gidecek yada alışveriş yapacak kadar parası yoktu, bitirmesi gereken bir işi de yoktu. Gerçekten de bu dünya tek başına ona yetmiyor muydu?

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: Wisquas - Alaz Han
« Yanıtla #25 : 14 Mart 2012, 18:33:36 »
+1 Bonus (Kimim ben?)

İçine düştüğü düşüncelerden kendini sıyırmaya çalıştı. Kahve fincanına mutfağa götürdü. Üzerine günlük giysilerini giydi. Telefonuna baktığı zaman "1 Cevapsız Çağrı" olduğunu gördü. Hüzün Ana'ydı. Neden aramış olabileceğini düşündü; ama aklına bir şey gelmedi. Tam geri arayacaktı ki; bu sefer de bir kısa mesaj geldi telefonuna. Telefon numarasını tanımıyordu. Gelen mesaj şöyleydi:

"Merhaba. Ben Bay C. Sizinle tekrar iletişime geçeceğimi söylemiştim. Bu akşam oturup işle ilgili konuşmak ister misiniz?"

Sonunda ulaşmıştı ona Bay C.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı Catrouble

  • **
  • 267
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Wisquas - Alaz Han
« Yanıtla #26 : 14 Mart 2012, 18:46:12 »
“Mekan adını ve tam saatini belirtmenizi bekliyorum.” Alaz mesajı kısa ve öz yazarak hemen yollamıştı.

Çünkü hayat onu nadiren şaşırtmayı başarabilirdi ve bir tanesi az önce gerçekleşmişti. Hüzün Ana Alazı aramıştı. Alazın bildiği tek bir şey vardı ki Hüzün Anayı görebilmek bile sadece onun istediği şartlar altında gerçekleşirdi ve kendisinin bir başka insanı aradığı duyulmuş şey değildi. Gerçi Hüzün Anayı böyle şeyleri duyabilecek kadar iyi tanıdığını iddia edemezdi ama yine de bunu beklenmedik bir durum olarak kabul ediyordu.

Tam telefonu eline almış ve Hüzün Anayı geri arayacaktı ki bu fikrinden vazgeçti. Onu nerede bulabileceğini çok iyi biliyordu. Ceketini giydiği gibi hemen harekete geçti. Bay C. ile görüşmeden önce Hüzün Ananın ne istediğini öğrenmeli ve onu daha fazla bekletmemeliydi.

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: Wisquas - Alaz Han
« Yanıtla #27 : 16 Mart 2012, 19:36:57 »
Şarkı : Echo & The Bunnymen - The Killing Moon

Hüzün Ana'nın neden öylesine bir kafede, genç kızlara iyi haberler vermek için para alan bir falcı olduğunu kimse anlamıyordu. Pek az insan onun hakkında biraz da olsa bilgiye sahipti; ama kesinlikle düzenbaz bir falcıdan daha fazlasıydı Hüzün Ana.

Bir kere çingeneler arasında koşulsuz bir saygı duyuluyordu ona karşı. Genç çiftler evlenmeden önce - eğer görüşmeyi kabul ederse - onun rızasını almaya, elini öpmeye gelirlerdi. Yıllar yılı birbirine küs olan dostlar Hüzün Ana'nın ansızın gelen bir "Barışacaksınız" emriyle tekrar can ciğer olurlardı, çoğu yaşlı ölüm döşeğindeyken son bir kez Hüzün Ana'yı görmek ister, onun kendisine yol göstereceğine inanırdı.

Sürekli olarak söylediklerinden çok daha fazlasını biliyormuş gibi bir havası olurdu Hüzün Ana'nın. Çoğu zaman da, hakikaten daha fazlasını bilirdi. Üstelik karmaşık ve ilk başta anlamsız gelen konuşmalarının içerisinde mutlaka bu hakim olduğu daha büyük bilgiye dair parçalar, ipuçları olurdu.

Alaz Han hakikaten çok iyi tanımıyordu Hüzün Ana'yı. Bundan birkaç yıl önce temasta olduğu hocalardan bir tanesi bahsetmişti ve tanışması gerektiğini söylemişti. Alaz yanına gittiğinde ise Hüzün Ana çoktan onu tanıyormuş gibiydi. Kendisine arada bir küçük kadife keselerin içerisine konmuş, türlü baharatlardan yapılma muskalar verirdi onu korusun diye.

Peki ya bu sefer? Bu sefer ne için çağırmıştı Hüzün Ana onu?
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı Catrouble

  • **
  • 267
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Wisquas - Alaz Han
« Yanıtla #28 : 16 Mart 2012, 19:59:31 »
Alaz Han kafenin kapısından içeri girdi ve ilerlemeye devam etti. Hüzün Anayı istediği zaman görebileceğini biliyordu. En azından bu zamana kadar görmeye geldiğinde onu karşılamadığı veya geri çevirdiği hiç olmamıştı ayrıca bugün kendisinin onu aramış olduğu gerçeği de vardı. Sakince masalar arasında ilerlerken daha önceki geliş gidişlerinde gördüğü ve bu nedenle aşina olduğu garsonu kafasıyla selamladı. Merdivenleri çıkarken Hüzün Ananın müsait olup olmadığını merak ediyordu. Gerçi Hüzün Ananın ziyaretinden çoktan haberdar olduğunu dolayısıyla burada ve müsait olduğuna dair inancı tamdı.

Hüzün Ananın onu daha önce ağırladığı odanın önüne geldiğinde soluklanmak için duraksadı. Odanın kapısı yoktu bunun yerine ağır bir kumaştan yapılmış perde benzeri bir nesne ile görüş engelleniyordu. Zaten kendini koruması gereken ne vardı ki? İhtiyacı olan sadece mahremiyetti. Alaz perdeyi aralarken “Buraya birde aşk hayatımı yoluna koymak için geleceğim” diyerek kendi kendine söz verdi.

Perdeyi hafifçe araladıktan sonra “Hüzün Ana girebilir miyim?” diye sordu. 

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: Wisquas - Alaz Han
« Yanıtla #29 : 16 Mart 2012, 20:33:26 »
+1 Deneyim

"Dur ben de sigara içeceğim. Git sen geç mutfağın arkasına, geliyorum ben de."

Alaz denileni yaptı, tekrar aşağı indi, tuvaletler ve mutfağ birbirinden ayıran koridor boyunca yürüdü ve kafenin arkasındaki küçük ve leş avluya açılan kapıdan dışarı çıktı. Ortada küçük, yuvarlak bir metal masa ile basit üç plastik sandalyeden başka bir şey yoktu. Bir de masanın ortasında duran oldukça dolu bir küllük.

Kapıya arkası dönük bir şekilde Hüzün Ana'yı beklerken, önce sesi, sonra kendisi kapıdan geçerek avluya girdi. Üzerinde pazarda bir şeyler satacakmış gibi duran, çok küçük çiçek desenli ve oldukça kalitesiz bir kumaştan yapılmış gibi görünen siyah bir etek vardı. Üzerinde ise kesinlikle moda kaygısıyla giyilmediği belli olan koyu kahverengi uzun kollu bir bluz ve onu kapatan lacivert düz, fazlasıyla bol bir hırka vardı. Hüzün Ana altmışlı yaşlarında ve bayağı kiloluydu; ama bu kadar kilolu olmasaydı dahi giydikleri onu yine kilolu gösterirdi.

"Anlat. Ne yaptın?" dedi, masalardan bir tanesine oturup bir sigara yakarken.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..