Mükemmelin üstüne çıkmış diyemem ama ilham verici, düzenli, duygulu, müthiş olmuş.
Ha 10 üzerinden 10 mu, değil. Zaten hiçbir şey 10 üzerinden 10 olmuyor ama nedenini de kendime göre söyleyeyim, eleştirisiz kapatıp ayıp etmeyeyim. Dilin ne kadar yazıya uygun olsa ve bazı yerlerde gerçekten şiirsel bir hale bürünse de çok ufak takılmalar var. Hızı düşürüp hızlandıran şeyler, küçük tümsekler. Şimdi örnek ver desen yapamam, o kadar yetkin değilim herhalde bulamadım çünkü. Ama arada kaynayan bir şeyler var, o kesin. Tabi bu yazının geneline gölge düşüremeyecek kadar küçük olduğundan kolayca göz ardı edilebilir ve ediliyor da. Edilsin de zaten. Onun dışında diyebileceğim bir şey yok gerçekten, olmuş çünkü.
Mükemmelin üzerine çıkmak çok büyük bir söz olduğu kadar bir yazar için büyük de bir iddia. Yazının 10 üzerinden 10 olmaması ve mükemmelin üzerine çıkamamasının nedeni aynı aslında. Ben bir usta değilim. Harika ya da muhteşem dediğinizde bu beni çok mutlu eder, ama kusursuzluk konusunda durur düşünürüm. O bakımdan kusursuzluğu/mükemmelliği geçmenin benim adıma mümkün olacağını elbette düşünmedim.
Bahsettiğin takılmaları yazıyı dönüp dönüp okuduğum her seferde[*]Bayağı bir okudum[/*] maalesef ben de görüyorum. Üstelik -sanırım yazarı olduğum için- nerelerde sorun var diye bunun cevaplarını da veriyorum. Birkaç cümle var gözüme takılan, atsam atamıyorum, satsam satamıyor. Dün iki-üç kez yazıya tekrar bakıp onların yerlerini neyle doldurabilirim diye düşündüm. Şimdilik alternatiflerini bulamadım. Yine de onlar da ortadan kalksınki daha temiz olsun diye düşünmeye devam ediyorum.
Beğenin, ama özellikle de eleştirin için çok teşekkür ederim.
Boşuna mı yaz yaz yaz! diyormuşuz sana, hı? 
Hep aynı kişi diyor aslında

. Hı?
Katıldığım son radyo programında bir cümle beni bayağı düşündürmüştü. "Şerefsizleşen" (Bana göre
) kadın yazarlar için sen "... bu insanların yazım tarzı yüzünden onları okuyan erkekler de hayatlarında karşılaştıkları kadınların böyle kimseler olduğunu düşünüyor." demiştin. Bu söz bence değerliydi. Edebiyatın değerini yitirmesi yahut değerlenmesinden de değerliydi. Çünkü "insan" olabilme davasına dair bir endişe barındırıyordu.
İki adım öne çık, alnından öpeceğim. Ne diyim bilemedim. Yazıyı yazarken çok gerilerde yatan ve bilinçaltımdan sızıntılarla harmanlanan bu "nedenin" gözünü çıkarmışsın. Şaşırdığım kadar mutlu da oldum doğrusu. Sanırım benim frekansa doğru kaydın bu yorumu yazarken

. Açıkçası kimseden böyle bir tespit ya da önsezi beklemedim. Ben bile fark etmedim belki de yazarken. Bu yazdığını görünce mini aydınlanma yaşadım gerçekten.
Ufak eleştirin için şunu diyim, o kısmı çok sorun olarak göremedim ben. Bazen semboller ve göndermeler çok derine gömülüdür ikincide görürsün, bazen de ilk okuyuşta yakalarsın. Bu kişinin yazma tarzıyla alakalıdır diye düşünüyorum. Eğer ikinci kere kendini okutuyorsa zaten amacına ulaşmıştır ve okuyucu da ilkni özümseyerek -senin de yaptığın gibi- yeni okumadan gözden kaçanları görebilir. Ha ama diyorsan ki, "Bazı kısımlar var ki daha önde olmalı. Böyle heba oluyor.", bak ona lafım yok. Bu açıdan hiç bakmamıştım.
Ben de yorumun için bir yorum yapmak istiyorum. Çok akıcı bir yorum olmuş

. Okurken gayet ahenkli, amaca yönelik, konudan sapmayan ve bir şekilde ilginç bir kurgusallığı var gibiydi. Garip

. Ama bu yorumun akış diyagramı hoşuma gitti. Algoritmanı seç öyle gel. [*]Cesur bir denizci misin?[/*]
O bölümün kısalığı flash fictiona'a yetmiş sanki *-*. Abov.