Kayıt Ol

Kan İçici

Çevrimdışı Malkavian

  • *****
  • 2152
  • Rom: 57
  • I was lost in the pages of a book full of death..
    • Profili Görüntüle
Kan İçici
« : 22 Eylül 2012, 01:00:08 »
Kan İçici

Tüm ailem ve arkadaşlarımla sakin bir gün geçirmeyi planlıyordum. Hava o kadar güzeldi ki… Küçücük meltemler yüzümüzü okşarken içimizi ısıtan güneşin altında sohbet ediyorduk. Mathilda bana gülümsedi ve ‘Bak abi bugün güneş çıktı, çok şanslıyız.’ Dedi. Kız kardeşim güneşe aşıktı. Ne zaman güneş çıksa yüzü güler ve ne zaman bulutlar yüzünü gösterse bir anda somurtmaya başlardı. Günümüz gerçekten de mükemmel denecek kadar güzel geçiyordu. Taa ki o kan içicilerden biri gelip tüm günümüzü bir korku filmine çevirene kadar.

Kimse onların nereden geldiklerini ve ne zamandır dünya üzerinde yaşadıklarını bilmiyor. Onlar hakkında bilinenler sadece atalarımızın bize anlattığı ve dilden dile aktarılmış çarpıtılmış hikayelerden ibaret. Daha önce hiç birini görmemiştik canlı olarak. Dedem her zaman ‘Kan içiciler bizim en büyük düşmanımızdır evlat ve onlara karşı asla savaşamazsın. Onlardan birini gördüğünde tek yapabileceğin seni seçmemesi için dua etmek’ Derdi.

İşte hayatı çekilmez kılan şey de bu. Sizden yedi kat uzun, yedi kat geniş, kan içen bir yaratığa nasıl karşı koyabilirsiniz ki?  

Kan içici elinde dev gibi kılıcıyla bana doğru yaklaştı ve küçümseyerek hepimize kısa bir süre göz gezdirdi. Aramızdan birini seçmeye uğraşır gibi bir iki saniye tereddüt etti sadece ve sonra büyük bir hızla ben daha ağzımı açamadan kardeşim Mathilda’nın bacaklarını keskin kılıcıyla koparıverdi. Onun kanı yüzüme, ellerime ve şaşkınlıkla açılmış ağzıma sıçradığında içimde bir boşluk hissettim. Hayat artık eskisi kadar güzel, eskisi kadar neşeli değildi. Kardeşim artık yoktu. Yaratık ise neşeyle gülümsedi ve elinde tuttuğu şişeden ağzının etrafına bulaşmasına aldırmadan kan içti.

Mathilda ellerinin arasında kan kaybından yüzü solmuş bir şekilde yatarken bize dönüp bakmadan büyük bir hızla geldiği gibi gözden kayboldu. Benim yürüyerek günlerce varamayacağım bir uzaklığa tek adımda ulaşmıştı bile. Elimden ne gelirdi ki. Böyle bir kötülük dünya üzerinde nasıl varolabilirdi. Kafamı yukarı kaldırdım ve dedemin duymasına aldırış etmeden haykırdım. ‘Neden böyle bir kötülüğü dünyaya getirdin Tanrım!? Neden?’

Orada sinirimden kudurmuş vaziyette beni sakinleştirmeye çalışan ailemin bana uzanan kollarını sertçe ittirirken Tanrı bana cevabını verdi. Güneş gitmiş ve yerine kara bulutlar gelmişti ve o gün gökten kan yağdı…

---o---

Alp’in saati kulakları tırmalayan bir sesle çaldığında sabah sekiz sularıydı. Alarmın çalmasını bekliyormuş gibi hemen yataktan kalktı ve neşeli bir yüz ifadesiyle banyoya gitti. Üzerini giyinmesi ve evden çıkması beş dakikasını bile almamıştı. Evinin bahçesine çıktı ve ıslık çalarak koşmaya başladı. Bugün aşık olduğu kızın doğum günüydü ve ona hediyelerin en güzelini vermeye kararlıydı. Odasının camından her sabah gördüğü tepeye tırmandı ve kimsenin daha önce gitmediği, daha doğrusu gitmeye zahmet etmediği bir açıklığa geldi. Burada kimsenin ilgisini çekecek bir şey yoktu. Arazi, ev yapımı için çok engebeliydi ve toprak tarım yapmaya uygun değildi. Sadece en inatçı bitkiler burada yetişirdi.

Saatler süren yolculuğu onu nefes nefese bırakmıştı ama Alp aradığını çoktan bulmuştu bile. Evden çıkmadan önce arka cebine attığı maket bıçağını çıkardı ve bu yörede sadece bu tepede yetişen nadir bulunan kırmızı büyük yapraklı bitkiyi gözüne kestirdi. Farklı renkli birçok çiçeğin arasında esen rüzgarla beraber salınıyordu. Çiçeği hemen kopardı ve ellerinin arasında bir hazine tutuyormuş gibi gülümdedi ‘Bengü çok sevinecek!’ dedi kendi kendine. Buraya kadar koşmuş ve bu çiçeği bulana kadar da durmamıştı. Diğer cebinde bulunan pet şişenin ağzını açtı ve kana kana su içti. Islık çalarak neşeyle Bengü’nün evine doğru koşarken bir anda bastıran yağmur onu sırılsıklam etti ama o umursamadı bile. Melodisini çaldığı Mathilda isimli şarkının sözlerini mırıldanarak sevgilisinin kollarına koştu...
---o---

Çevrimdışı Galaxie

  • **
  • 375
  • Rom: 17
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kan İçici
« Yanıtla #1 : 22 Eylül 2012, 01:11:08 »
Yine bir sabah uyanışı ve yine bir Malkavian hikayesi. :)

Birkaç yazım hatası görüp şaşırdım ama gözünden kaçmış sanırım. Onun dışında çok güzel. Hep mi böyle kısa bir giriş bölümünün ardından kuruyordun öykülerini bilmiyorum (eskileri bilmiyorum çünkü) ama bence böyle çok daha güzel oluyor. Devamını bekliyorum...

Çevrimdışı emuk

  • **
  • 226
  • Rom: 3
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kan İçici
« Yanıtla #2 : 22 Eylül 2012, 03:40:37 »
Seviyorum bu tarzı. Okurken hep hayal gücüne tanık olmak ve ters köşeye yatmak isterim. Bu öykü beni tatmin etti. Tebrikler Malkavian.
"A.Ö. 352 yılında, Mishamont ayının yirmi altıncı günü, Neraka şehrindeki Takhisis tapınağı yıkıldı. Ejderha kraliçe dünyadan sürüldü, orduları yenilgiye uğratıldı.

Bu zaferin onurunun büyük bir kısmı, ışığın güçleri için cesurca savaşmış olan mızrak kahramanlarına verildi. Ancak tarih kaydetmelidir ki; karanlıkta yürümeyi seçmiş bir adam olmasaydı, ışık kaybetmeye mahkum olurdu."

Çevrimdışı Malkavian

  • *****
  • 2152
  • Rom: 57
  • I was lost in the pages of a book full of death..
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kan İçici
« Yanıtla #3 : 22 Eylül 2012, 13:13:57 »
Galaxie: Gecenin bir yarısı rüyamda gördüğüm bir senaryoyu devam ettirmek adına yazdım bunu. Yazmasam sabaha kadar uyuyamayacağımı biliyordum. O yüzden hatalarım olmuş olabilir. Gözlerimden uyku damlarken ilk defa birşeyler karaladım :) Ayrıca hikaye başladı ve bitti bile, devam etmeyecek.

emuk: Açıkçası çok detaylı yazmadığım için çoğu kişinin anlamayacağını düşünüyordum hikayeyi. Yorumun bu açıdan beni sevindirdi. Cansıza yakın varlıkları kişiselleştirerek anlatmak gerçekten zormuş onu da öğrenmiş oldum. Teşekkür ederim yorumun için.

Çevrimdışı kalemistik

  • *
  • 45
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kan İçici
« Yanıtla #4 : 22 Eylül 2012, 14:58:29 »
Rüyada mı bu kadar enteresandı, yoksa hayal gücün mü? Karar veremedim doğrusu.

Çevrimdışı Malkavian

  • *****
  • 2152
  • Rom: 57
  • I was lost in the pages of a book full of death..
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kan İçici
« Yanıtla #5 : 22 Eylül 2012, 16:48:08 »
Bu soru güzel bir tartışma konusu olurdu aslında. Hayal gücü mü rüyaları yaratıcı yapar, yoksa rüyalar mı hayal gücünü arttırır?

Bu sorunun cevabını bilemem ama rüyamda sadece bir bitkiydim ve sağa sola kıpırdayamıyordum. Oradan hareketle yazdım bunu. Kan filan yoktu rüyamda neyse ki :)