Kayıt Ol

Akan Suyun Yanında Yarım Saat

Çevrimdışı Memory

  • **
  • 70
  • Rom: 4
    • Profili Görüntüle
Akan Suyun Yanında Yarım Saat
« : 08 Ocak 2013, 15:39:01 »
Akan Suyun Yanında Yarım Saat

Dere, normalin aksine dağlara doğru akıyordu. İçinde çevredeki ağaçlardan düşen çeşit çeşit yaprağın olması dereye renk katıyordu. Derenin kenarında devasa kayalar vardı. Her biri en az yüz kiloydu. O kayaların üstlerine tekne veya kayık sahipleri tahtadan minyatür iskeleler yerleştirmişler, bu iskelelerin vasıtasıyla onlara biniyorlardı. Fakat bu kayaların üstünde başkaları da değişik faaliyetlerde bulunuyorlardı.

Belli yerlere kümelenmiş, çoğu emekli balıkçılar. Ellerinde iki-üç metrelik kamışlar, bellerinde içine ekmek içi koydukları torbaları ve çantalarında da diğer olta malzemeleri bulunuyordu. Hemen ayaklarının dibine tuttukları balıkları koydukları balık kafesleri vardı. Bu sayede balıkları eve götürene kadar taze bir şekilde muhafaza ediyorlardı.

Balıkların büyük bir çoğunluğu dere kefali idi. Bu balıklar derede büyük sürüler halinde dolaşırlardı. Balıkçılar onların dikkatlerini çekebilmek için -ekmeği su ile ıslatarak ezdikleri- ekmek topanlarını oltalarını saldıkları yerlere atarlardı. Ayrıca ekmek içinden başka koyun yemi olan küspeyi de dikkat çekmek için kullanıyorlardı. Derenin bu kısmındaki topluluğun arkasında seyirci tayfası da muhabbet ederek balık tutanları seyrederlerdi. Bazen tutulan balıkları izlerken vaktin nasıl geçtiği anlaşılmazdı.

Bu balıkçılar kendilerine Kambur Köprü'nün hemen yanını mesken edinmişlerdi. Tutulan balık diğerlerine göre büyük ise köprüden geçen insanlar da balığı tutanın sevincine ortak olurlardı.

Tabii bir de küçük balıkların sahibi tekir kedi vardı. Küçük balıkları ona verdiklerinden sabahtan akşama kadar oradan ayrılmazdı. Hatta o mıntıkayı öyle sahiplenmişti ki başka bir kedi bu hazır yemek şansını fark ederse kendi payını kaptırmamak için onu mutlaka oradan uzaklaştırırdı.

Uzun lafın kısası senenin bu ılık aylarında balık sever yaşlılar burada kendi hallerinde keyifli vakit geçirirlerdi.


(20 Ağustos 2012)
Mağribî

Not:
Spoiler: Göster
Gezerken çantamda taşıdığım a4 kağıda gördüklerimi tasvir etmeye çalışmıştım. Eleştiri ve beğeni yorumlarınızı bekliyorum. Yazı eklersem Mağribî lâkabını kullanmak istiyorum. Mağrib, Fas halkına mensup anlamına geliyor. Ben Türk'üm fakat söylenişini güzel bulduğum için bu lâkabı koymak istedim.

Ayrıca bu yazıyı ekleme gayelerim arasında şu da var: Gördüm ki bir şeyler yazıp çizen insanlar var. Materyal toplamak kitap veya hikaye yazarken önemlidir. Dere, çay, nehir tasvirlerinizde esin kaynağı olarak kullanabilir ve geliştirebilirsiniz bu tasvirî yazımı.

Yok mu sizin köyde hiç, çeken fikir sancısı?