Kayıt Ol

Mars Yıllıkları - Ray Bradbury

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Mars Yıllıkları - Ray Bradbury
« : 23 Nisan 2013, 15:35:10 »

Ray Bradbury ismi anıldığında akla gelen ilk kitap Fahrenheit 451 ise ikincisi mutlaka Mars Yıllıkları olur. Kimine göre bu sıra yer değiştirir, biri diğerinin önüne geçer. Ancak ne olursa olsun ilk ikiyi çekmede bu ikiliyle baş etmek zordur.

İthaki Yayınları geçtiğimiz günlerde, uzun zamandır tükenmiş durumda olan ve çoğumuz tarafından aranan Mars Yıllıkları'nı yeniden bastı. Böylece sahafları karış karış aramamız da bir sona ulaştı. Hem de mutlu bir sona.

Ben tüm bunları söyledim söylemesine de amacım bunu haber vermek miydi? Hayır. Aslında az önce bitirmiş olduğum bu esere dair bir yorum yapmak niyetiyle açıldı bu konu.

Bradbury'i bilenler şu özelliğine dair tartışma kabul etmezler: O insancıldır, her şeyden önce vicdana sahip, sıcak bir adamdır. Mars Yıllıkları da onun bu yönelerini ortaya koyduğu ve aynı zamanda ilginç bir fikri de hayata geçirdiği eseri. İlginç çünkü, kitap -tam da adında söylediği gibi- bir yıllık. 1999 yılından başlayıp 2026'ya kadar kah 1 sayfalık kah 40 sayfalık öykülerle bize insanlığı, insanlığımızı, utancımızı, ırkçılığı, birlikteliği ve sevgiyi anlatıyor. İnsanın içine dokunan, zaman zaman güldürün, sonlara doğruysa daha çok içe dönük eleştirilerde bulunduran öyküler bunlar. Bradbury'nin o duyarlılığıyla yazılmış ve insanlığı sorgulatan türden her biri.

Kitaba bir başka açıdan bakmak gerekirse, konusu için şöyle söylenebilir: İlk olarak Mars'a yapılan keşif seferleriyle başlayan kurgu daha sonra Mars'ın yerli halkıyla devam ediyor. Burada pek çok komik olayla karşılaşıyor ve eğleniyoruz. Ancak daha sonrasında (belki burası spoiler olarak algılanabilir)
Spoiler: Göster
bir hastalık yüzünden Marslıların soyu tükeniyor ve böylece insanların Mars'ı mesken tutmasını, onların kültürünü silip kendilerininkini yerleştirmelerine şahit oluyoruz.

Bundan sonrasındaysa olaylar adım adım kararıyor. İnsanların o dinmek bilmeyen atom bombası sevdası, komşu ülkelerin her birini düşman ilan edip içine kapanması, dünyanın her kıtasının birbirine küsmesiyle 2026'ya yaklaşıyoruz.

Bu kitap özgün bir eser, çünkü minik minik sayısız öyküden oluşmuş ama özünde aynı kurguyu oluşturan parçalardan oluşuyor. Bradbury'e bu fikri için imrendim doğrusu. Öte yandan, kendisinin duyarlılığını, sevgisini, eleştirisini, hatta yeri geldiğinde ırkçılığa bile karşı duruşunu (siyahlar ve beyazlar hiç rahat durur mu bu öykülerde?) gayet şiirsel bir dille bize aktarıyor.

Okurken yer yer hüzünlendiğim, yer yer insanlardan tiksindiğim ve zaman zamansa gülümsediğim bir kitap oldu. Sadece bilimkurgu severlerin değil, herkesin beğeneceği bir kitap olduğunu düşünüyorum. Hitap ettiği kitle oldukça geniş.

Ve son olarak, kitabın başındaki önsözü yazmış olan bilimadamı Fren Hoyle'un bilimkurgu ve edebiyattaki yerine dair sözlerine kulak vermeden geçmeyin derim.


Not: Şunu da belirtmeden geçmeyelim; kitaptaki öykülerden Ateş Balonları Resimli Adam adlı eserde, Usher II isimli öyküyse Yakma Zevki adlı kitapta da var olan hikayelerdir.


Kitabın portalımızda bulunan künye bilgilerine de buradan ulaşabilirsiniz.

Çevrimdışı

  • ***
  • 581
  • Rom: 47
  • Hayvan Yemeyelim!
    • Profili Görüntüle
    • http://bulentozgun.blogspot.com/
Ynt: Mars Yıllıkları // Ray Bradbury
« Yanıtla #1 : 23 Nisan 2013, 17:06:37 »
Nicedir merak ettiğim eseri, daha çok merak etmemi sağlayan bu güzel yorum için teşekkürler. Kitabın Baskan Yayınları tarafından Gümüş Çekirgeler adıyla, Osman Talat Taşkın çevirisiyle yayınlandığını biliyordum ama o çeviriden okumaya cesaret edemiyordum, Mars Yıllıkları'nın çevirisinin daha çağdaş ve nitelikli olduğunu tahmin ediyorum, yakın zamanda edineceğim.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Mars Yıllıkları // Ray Bradbury
« Yanıtla #2 : 23 Nisan 2013, 17:15:58 »
Nicedir merak ettiğim eseri, daha çok merak etmemi sağlayan bu güzel yorum için teşekkürler. Kitabın Baskan Yayınları tarafından Gümüş Çekirgeler adıyla, Osman Talat Taşkın çevirisiyle yayınlandığını biliyordum ama o çeviriden okumaya cesaret edemiyordum, Mars Yıllıkları'nın çevirisinin daha çağdaş ve nitelikli olduğunu tahmin ediyorum, yakın zamanda edineceğim.


Gümüş Çekirgeler kitabıyla bu kitap arasında sayfa sayısı farkı da var. Okuduğum farklı yorumlara göre yazarın güzel tasvirleri Gümüş Çekirgeler kitabında bir hayli kesintiye uğramış.

Çevrimdışı TheWalkingIdeas

  • **
  • 348
  • Rom: 12
    • Profili Görüntüle
Ynt: Mars Yıllıkları - Ray Bradbury
« Yanıtla #3 : 10 Ocak 2015, 23:16:27 »


         Gümüş Çekirgeler namıdiğer Mars Yıllıkları, Ray Bradbury’in 1950 yılında yazdığı küçük öyküler topluluğu diye nitelendirebileceğimiz kitabıdır, ismi konusunda çeşitli rivayetler bulunsa da Bradbury’in koyduğu isim Mars Yıllıkları’dır. Fakat İngiliz yayıncı Gümüş Çekirgeler ismini kullanarak basmıştır.


         Türkçe’ye çevirilmiş 2 farklı baskı bulunuyor, biri Baskan Kurgu-Bilim dizisinde bulunan 1984 baskısı Gümüş Çekirgeler ötekisi ise İthaki baskısı olan günümüzde yeni baskısını bulabileceğimiz Mars Yıllıkları. İthaki baskısı 382 sayfa olmakla beraber Baskan Yayınları baskısı 227 sayfadır, Baskan’ın basımının eksik olduğu söylenir ki bu kadar sayfa farkından doğru olduğunu varsayıyorum çünkü henüz İthakı baskısını okumadım. Baskan Yayınları’nın Kurgu-Bilim dizisine hayran olduğum için çekinmeden Gümüş Çekirgeler’i aldım. Çevirisinden memnun kaldığımı söyleyebilirim, gayet düzgün anlaşılabilir bir Türkçe ile çevrilmiş; belki ufak tefek harf hataları var ama çok az sayıda. Diğer baskısını okuduktan sonra farkılıkları da bu metnin altına ekleyeceğim. Spoiler vermeden düşüncelerimi aktarmaya çalışacağım.


         Öyküler günlük vari bir şekilde yazılmış. Ocak 1999-Ekim 2026 arası tarihlendirilmiş 26 adet -umarım doğru saymışımdır- öyküden oluşuyor. İtiraf edeyim okurken Fahrenheit 451’i okurken aldığım zevkten fazlasını aldım. Tabi hangisi daha iyidir hala büyük bir tartışma konusu.


         Dünyada uzay teknolojileri gelişmeye başlamıştır, insanlar uzaya gitmeye merak salmıştır. Bir yandan bir dünya savaşı çıkıp dünyanın yok olacağı, büyük bir nükleer savaşa sürükleneceği gündemdedir, insanlar Mars gezegenini bir kaçış olarak görürler. Kimisi savaştan kaçmak ister, kimisi hayatını tümden değiştirmek ve dünyadaki düzenden -düzensizlikten, bozuk düzenden- kaçmak kurtulmak için Mars’ı seçer. Öykülerin geneli birbirine bağlı bazıları ise birbirinin devamı gibi veyahut farklı öyküdeki bir karakterden başka bir öyküde bahsediliyor.


         Aya giden ekipler var, sırasıyla gönderiliyorlar, hepsi farklı farklı sorunlarla karşılaşıyor. Karşılaşılan sorunlara karşı verilen tepkiler ve olay örgüsü, kurgulanışı muazzam. İnsan psikolojisi, yalnızlık, düzene karşı çıkış, ırkçılık ve bağlılık-birliktelik konuları üzerinde durulmuş. Ne kadar bir bilimkurgu eseri de olsa bir distopya da olsa Bradbury, kendine özgü tarzıyla “insan” kavramı üzerinde durmuş. Seferlerle başlayan kitap daha sonra Mars’a yerleşmiş insanlar üzerinden devam ediyor. Bir çok öyküde ince mizah anlayışıyla gülümsettiği gibi düşündürüp kendimizi de sorgulamamızı sağlıyor Bradbury. Irkçılık üzerinde durulan öyküsü hem gülümsetti hem de tiksindirdi beni. Bir de yalnızlık duygusu içinde geçen bir öyküsü var, kadın-erkek ilişkileri üzerine durulmuş olduğunu düşündüğüm bu öykü de bolca gülümsetti beni. En çok hoşuma giden öyküsü ise “Usher II” isimli olan oldu, öyküdeki ince mizah ve hayalgücüne alaycı, kısıtlayıcı hatta yasaklayıcı tavırla yaklaşan insanlara yöneltilen bir eleştiri gördüm, biraz da mevcut düzen ve sisteme.


         Özetle, her bilimkurgu severin kitabı okumasını gerektiğini düşünüyorum. Okurken hem eğlenecek, hem sorgulayacak hem de özeleştiride bulunacaksınız. Vicdanınızı da sorgulayacaksınız.Spoiler vermeden anlatabileceklerim bu kadar.


         Bol hayalgücü ve vicdan diliyorum.
"Sahtekârlığın evrensel düzeyde egemen olduğu dönemlerde, gerçeği söylemek devrimci bir eylemdir."