Kayıt Ol

Oda - Emma Donoghue

Çevrimdışı

  • ***
  • 581
  • Rom: 47
  • Hayvan Yemeyelim!
    • Profili Görüntüle
    • http://bulentozgun.blogspot.com/
Oda - Emma Donoghue
« : 25 Nisan 2013, 00:30:17 »


Oda - Emma Donoghue
Çeviren: Gül Çağalı Güven

Romanı okumayı düşünenler için kati not:
Kesinlikle ve kesinlikle internetteki kitaba dair yorumları çok dikkatli okuyun, arka kapağı ise hiç okumayın, çünkü müthiş bir spoiler barındırıyor yorumların çoğu ve arka kapak. Bu denli aymaz olmalarına şaşırıyorum doğrusu ama bu böyle.

Bugün beş oldum. Dün gece Gardırop'ta uyumaya giderken dört yaşındaydım, ama karanlıkta Yatak'ta uyandığımda beş olmuştum, abrakadabra. Ondan önce üç, daha önce iki, daha da önce bir, daha daha önceyse sıfırdım. "Ben hiç eksi sayılar oldum mu?"


Oda, insanı ilk sayfasından alıp son sayfasına savuran sarsıcı bir roman. 5 yaşına yeni basmış bir çocuk ve annesi, kimliği belirsiz biri tarafından tamamen yalıtılmış bir odada yıllardır hapis tutulmaktadır. Çocuk o odada doğmuş, o yaşa kadar o odada kalmıştır, o çocuk için evren Oda'dan oluşmaktadır. Yaşlı Nick diye seslendikleri o zalim adam, yemeklerini getirir, ihtiyaçlarını giderir ve arada bir gelip Anne'yle birlikte Yatak'ı gıcırdatır. Yaşlı Nick'in geldiği geceler Jack Gardırop'ta uyur ve gıcırtıları sayar. Günler böyle geçip gider. Umutsuz bir bekleyiş, çaresizlik, kapana sıkışmış genç bir kadın ve Güneş'i gerçekten görmemiş bir çocuk. Az çok özetlemeye çalıştığım bu etkileyici öykü, Jack'in o sıradışı zihninden anlatılır.
 
İlk bir kaç sayfa, 5 yaşındaki Jack'in ifadelerine alışana kadar zor geçiyor ama sonra müthiş bir hız ve merakla romanı bitiriyorsunuz. Romanın dili çok güzel ve çevirisi harika: Gül Çağalı Güven çok yetkin bir çeviri yapmış. Yaşı 5 olan bir anlatıcının ifadelerine alışkın olmayan Türk okuyucusu, başlangıçta bu farklı ifadeleri çevirmenin hatasına bağlıyor ama romanın içine girdikçe çevirmenin iyi bir iş çıkardığını anlıyor/anlamalı.

Özellikle odadaki nesnelerin tamamının büyük harfle başlaması çok zekice bir buluş. Odadaki her şey Jack için cins olamayacak kadar nadide çünkü. Kitabın kurgusu kuvvetli, olaylar sarkmıyor, yaşananlar mantıksız durmuyor, sıkmıyor. Yıllarca tek bir odada kilitli yaşamanın tahmin edemediğimiz sonuçlarını yazar müthiş bir hassasiyetle aktarıyor, kitap beni en çok bu noktada vurdu. Dünya Jack'in ağzından o kadar naif ve farklı bir bakışla aktarılıyor ki başka bir romanda etkili durmayan sözcükler, bu kitapta kocaman bir etki yaratıyor:

"Anne de Tank'la oynuyor ama çok uzun sürmüyor. Her şeyden çabuk sıkılıyor, bu yetişkin olmasından gelen bir şey." (s. 48)

"ama ağlamam sözcüklerimi eritiyor, duyamıyorum sözcüklerimi." (s. 145)

"esaret yeni bir icat değil." (s. 216)

"Başımı musluğa çarpıyorum. 'Dikkat et.' neden kişiler ancak acıdıktan sonra söylüyolar bunu?" (s. 258)