Kitabı genel olarak beğendim ama serinin final kitabının finali olarak biraz sönük kalmış. Devamı gelebilecek bir şekilde bırakılmış, yazarın tercihi sanırım daha sonra zaten 5. kitap da çıkmış. Daha vurucu bir şekilde bitebilirdi sanki.
Nöbet serisinden alışkın olduğumuz iyi/kötü arasında bir yerde, grilikler içinde dolaşmaya devam ediyoruz. Önceki kitaplarda aslında iyi ve kötünün sorgulanması, farkları ve ortak noktaları daha detaylı işleniyordu. Eski kitapların üçer bölümünün her birinde böyle felsefi sorgulamalara daha fazla giriliyordu. Bu kitapta olay biraz şekil değiştirip tüm büyücüler dünyasını etkileyen daha genel bir tehdide karşı savaşmaya, bir arayışa[*]quest[/*] dönüşmüş, iyi/kötü felsefeli olayları biraz arka plana itilmiş. Bu durumdan rahatsız değilim, sadece belirtiyorum.
Kitabın ilk bölümünde büyük bir gizem var, tüm büyücülük dünyasını ilgilendirecek kadar büyük. Hem gece hem de gündüz nöbetinin liderleri durumun araştırılmasını istiyorlar bu nedenle. Herkes birbirinden şüphelenip kimin elinin kimin cebinde olduğunun zor anlaşıldığı ilk kısım benim kitaptaki favori kısmım oldu. Zaten ilk bölümün sonlarında da kitabın tüm bölümlere yayılacak ana konusu belli oluyor.
İkinci kısım biraz filler gibi geldi, bölüm boyunca çok fazla şey yaşanmıyor. Olan şeyler de son sayfalarda olup bitiyor. Belki de bu kitabı üç ayrı bölüm değil de tek bir kitap olarak düşünmek lazım. Son Nöbet'in anlattığı şey, üç farklı olay ve bunların en sonda birbirine bağlanması değil eski kitapların aksine. Tek bir olay var ve bununla alakalı farklı şeyler yaşanıyor gibi düşünmek daha doğru olur.
Üçüncü kısım da ortaya çıkan şeylerin birbirine iyice bağlandığı, çoğu soruya cevap verildiği ve asıl gizemin çözüldüğü bölüm. Bu bölümde ciuv ciuv büyülü savaşlardan çok bulmaca çözmeye çalışıyorlar aslında, bir zeka savaşı var. Başta söylediğim gibi sonu biraz daha şekilli, değişik bir şey olabilirdi. Biraz sönük buldum. Devamı gelecekse çok önemli değil ama tüm serinin finali bu olacak derseniz yeterli gelmiyor bence.
Bir de güncel popüler fantastik eserlere, filmlere falan baya çok gönderme var bu kitapta. Sanırım Rus yazarımız kitabın artık tüm dünyada meşhur olduğunu düşünüp içine böyle şeyler eklemiş

Hoş olmuş, çok sırıtmıyor bunlar. Belki de Rusya'nın Batı kültüründen yavaş yavaş etkilenmesi sonucu böyle şeyler kitaplara girmeye başlamıştır o dönemde, bilemiyorum.
Genel olarak başarılı bir kitap, 8/10 diyorum. Nöbet serilerini okuyanlar tabii ki alıp okusun, işiniz ne

İyi ve kötünün keskin sınırlarla ayrıldığı fantastik şeylerden sıkılanları, şehir fantastiğiyle ilgilenenleri ve fantastik içinde felsefeli bazı düşünceler okumayı sevenleri -sığ şeyler değil, Lukyanenko iyi işliyor bu konuyu. Çok sığ olanları ben de sevmiyorum- serinin ilk kitabı Gece Nöbeti'ni okumaya davet ediyorum. Ayrıca Gece Nöbeti Rus Harry Potter'ı falan değil, tanıtımlara bakıp bu yanılgıya düşmeyin. Tek ortak noktaları içinde büyücüler olması, yoksa çok ayrı kategorilerde bu iki seri.
Aşağıda kitapla alakalı çok fena spoiler var ona göre.
Bilmeceyi ilk gördüğüm anda "hııı alacakaranlığın 7. katı aslında gerçek dünya, bu taç denen şey de aslında gerçek dünyada saklı. Merlin kadar güçlüysen 6'dan direkt gerçek dünyaya geçebiliyorsun. Zekiysen tek tek gidip yine buluyorsun tacı" diye düşünmüştüm. Tastamam benim düşündüğüm gibi çıktı olay. Hazal Yerdeniz'in sonundan baya esinlenilmiş demiş. Vallahi Yerdeniz'i okumama rağmen sonunda ne olduğunu hiç hatırlamıyorum Hazal[*]vurmayın[/*]. Sanki onlar da öteki dünya gibi bir yere gitmişlerdi, çöller falan vardı bir şeyler vardı ama bir özet geçersen ben de öyle miymiş değil miymiş görürüm
Yani bilmiyorum belki ben çok zeki bir insan olduğum için bunu düşünmüşümdür -sanmıyorum- ya da bu işte çemberin başı sonu olmaz geyiği artık çok bilinen bir şey olduğu için anında aklıma bu gelmiştir bilmiyorum. Ama Gesarlar Zavulonlar bunu düşünsün yani, o kadar ilim irfan sahibi adamlar olmuşlar.
Sonra Ayna olsun diye iyiler tarafından İskoçya'ya getirilen ilk bölümde görünen sirkçi çocuk var. Bu da bence şekil olsun diye eklenmiş, yazarın üstüne çok düşünmediği bir şey olarak kalmış. Sonraki bölümlerde hiçbir şeye bağlanmadığı gibi ilk bölümde de gereksiz drama yaşatmaktan başka pek işe yaramıyor. Sayesinde işte İskoçya iyiler başkanının olaydaki rolü biraz belli oluyor o kadar.
Bir de kardeşim Merlin'in mezarını koruyorsun, garip olay oluyor. İlk iş neden gidip orayı kontrol etmezsin? Hadi onu kontrol etmedin, bizim gariban Anton'a neden anlatmadınız? Yazık vallahi hiçbir şey bilmeden gitti oraya. Bir de bilip de söylemiyorlar, aman öyle değildir diyerek geçiştiriyorlar olayı. Biraz saçma buldum. Bu Gesar, Zavulon falan biraz saçma derecede aşırı sırcı. İlk kitaplarda Anton fakir büyücüydü, leveli düşüktü, manası azdı diye bir şey anlatmıyordunuz. Ulan artık Anton da büyük büyücü, söyleyin işte ne olacak?
Neyse sirkçi çocuk Egor'u getirdi İskoçya iyiler başkanı ama, Merlin'in dirilince aynanın ona karşı savaşacağı ne malum? Merlin gelse iyi kötü dinlemeden her şeye dalsa ne olacak? Ya da Merlin dirilince hemen kaçsa, başka yerde daha sonra savaşsa ne olacak? O anda ayna büyücü olamayacak eleman, boş yere gelmiş olacak. Hadi iyiler için daha kötüsü, Merlin belki kötülüğe tövbe edip iyiler için çalışacak, bu sefer de ayna onu yok edecek ve iyilere zarar vermiş olacaksın. Bunları ben düşünebiliyorsam benden kat kat zeki ve deneyimli olan büyücülerin de düşünebilmesi lazımdı. Nöbet serisindeki entrikaları başarılı bulurum ama burası biraz zayıf kalmış.