İlk elime aldığımda şöyle göz ucuyla bakınmış ve gerçekten kaliteli bir çalışma olduğunu dile getirmiştim.
İki gün önce en baştan başlayıp, hiç acelem yokmuş gibi, yavaş yavaş son sayfaya dek geldim. Birkaç saatlik Orta Dünya gezintimden gerçekten büyük bir keyif aldım.
Yüzden fazla eskiz ve resim, en ince ayrıntısına dek açıklanarak okura sunulmuş. Bu açıklamaları hazırlayan kişiler tam anlamıyla Tolkienist bir beyne sahipler. Bir resmin eskizlerinin ardından son halini almasına dek geçen süreyi, o arada Tolkien'in neler yaşadığını, yayıneviyle ne gibi diyaloglara girdiğini o kadar güzel anlatmışlar ki, insan Tolkien'den sonra Wayne G. Hammond ve Christine Scull'a da hayran kalıyor.
Resmen 1920'li, 30'lu yıllara yolculuk yapıp Tolkien'in neler yaşadığına, yazdığı eser için yıllarca çırpınıp onu resimlerle süslemesine şahit oldum. Yayınevinin de Tolkien'den ne kadar memnun olduklarını anlamış oldum böylelikle. Tolkien'e duydukları saygıdan ötürü, o ne derse, "evet üstat, gene sen haklısın," der gibi kenara çekiliyorlar ve Tolkien'in Hobbit'i süslemesi için gereken imkan ve zamanı tanıyorlar. Bu müthiş bir şey!
Profesyonel bir ressamdan Tolkien'e gelen "Hobbit kitabı için resimler çizebilirim" teklifini Tolkien'in uygun bir dille nasıl geri çevirdiğini de öğrenmiş oldum. Kitapta yer alan çizimlerin tamamının her ne kadar amatör olduklarını kendisi de kabul etse de, profesyonel bir ressamın çizimlerinin yanında, kendisinin çizmiş olduklarının çok sırıtacağını dile getirerek reddediyor. Bu sayede kendini eleştirip ressamı övüyor fakat gene de en iyisinin kendi hayal gücüyle çizdiği resimler olduğunu söylüyor. Bence çok iyi düşünmüş Tolkien. Bu durum, kendi eserine ne denli sahip çıktığına bir delil niteliğinde aslında.
Yani Tolkien yalnızca bir eser yazmakla kalmamış, yıllarca onunla yaşamış, resimlerle süslemiş, hatta kapak şömizini bile kendisi hazırlamış. Evet, çok şaşırtıcı. Gerçek anlamda kalbi Orta Dünya'da atanların kaçırmaması gereken bir hazine.
Son sayfayı da kapadığımda Hobbit'i tekrar okumuş gibi oldum desem hiç de yanlış olmaz. Önce bu güzide eseri hazırlayanlara, sonra da dilimize kazandıran İthaki'ye teşekkürler!