Kayıt Ol

Aşkın 500 Günü (500 Days of Summer // 2009)

Çevrimdışı Bengü

  • **
  • 305
  • Rom: 9
    • Profili Görüntüle
Aşkın 500 Günü (500 Days of Summer // 2009)
« : 20 Şubat 2014, 19:09:03 »
"Bu, bir genç adamın, genç bir kızla tanışma hikayesidir. Ama şunu bilmelisiniz ki bu kesinlikle bir aşk hikayesi değildir."


Bir anda karşıma çıkan, izlemekten pişman olmadığım, gerçekten güzel bir film Aşkın 500 Günü. Filmin en güzel yönlerinden biri de doğrusal ilerlemesi yerine Tom'un Summer'a olan aşkının atlaya atlaya, 500 günden kesitler şeklinde aktarılmış olması.

Tom, mimarlık okumuş fakat mesleğini yapmak yerine bir tebrik kartı şirketinde yazar olarak çalışmaktadır. Summer ise Tom'un patronunun asistanı olarak işe girmiştir. Her şey böyle başlamıştır.

Tom'un iki yakın arkadaşı da Tom'un Summer'a olan aşkının varlığından haberdardır. İş arkadaşı olan McKenzie bir karaoke gecesinde sarhoş olunca bunu ağzından kaçırır, ikili bu olaydan sonra yakınlaşır...

Tom ve Summer, birlikteyken çok güzel vakit geçirirler; Tom ona sevdiği yerleri gezdirir, alışveriş yaparlar... 1,5 saatin içine Tom ve Summer'ın anıları çok güzel sığdırılmış diyebilmek pek tabii mümkün.

Summer film boyunca birine bağlanmayı ve ciddi bir ilişkisinin olmasını istemediğini dile getirir.


İlk tartışmaları barda bir adamın Summer'a asılması üzerine Tom'un adamla kavga etmesi sayesinde gerçekleşir. 290. günde ikili, Tom'a göre gerçek aşkı gösteren "The Graduate" filmini izler, ayrılmaları da bundan sonra gerçekleşir. Burada da devreye Tom'un kız kardeşi Rachel'i canlandıran Chloë Moretz girecektir. Filmde fazla gözükmese de Tom'a güzel nasihatler verir.

Summer bu ayrılıktan sonra şirketten de ayrılacaktır. Tom bu olayla daha da yıkılır ve hiç iyi değildir.

İkili aylar sonra şirketten arkadaşlarının düğününde karşılaşırlar, dans ederler, Summer gelin buketini yakalar. Sonrasında Summer, Tom'u evinde yapacağı partiye çağırır. Tom da kabul eder. Bu noktaya kadar her şey normaldir.

Partiye giden Tom, Summer'la alakalı bir gerçeği öğrenir. Öğrendikten sonra da partiyi terk etmesi uzun sürmeyecektir.

Zamanla daha da depresyona giren Tom, bu depresyon sayesinde hayatında yeni bir sayfa açacaktır belki de. Kart yazarlığı işinden istifa ederek asıl mesleğini yapmaya karar verir. Şirket araştırmaya ve mülakatlara katılmaya başlar.

488. günde daha önce de birlikte geldikleri, Tom'un en sevdiği yerlerden birinde Summer Tom'u bulur ve yanına oturur. Tom, Summer’ın davranışlarını anlamasa da onun iyiliğini istediğini söyler. Burada davranışının sebebini söylemek filmin tadını kaçıracaktır, izleyip görmenizi tercih ederim.

Yirmi gün sonra, 23 Mayıs Çarşamba günü, Tom bir iş görüşmesine gider ve onunla aynı pozisyon için görüşmeye gelen bir kızla tanışır, biraz sohbet ederler. Hatta kız Tom'u daha önce başka bir yerde de görmüştür.

Tom, kıza görüşmeye girmeden önce birlikte kahve içmeyi teklif eder ve olumlu yanıt alır. Burası filmin kilit noktası olacaktır. Bu film nasıl böyle bir final yapar derken, bu konuşmanın son cümlesi filme güzel bir nokta koyar. Ve bence böylece paçayı yırtar.

Filmin senaryosu Scott Neustadter ve Michael H. Weber tarafından yazılmış. Film, bu iki senaristin 2009 Satellite Ödülleri'nde "En İyi Orjinal Senaryo" ve Bağımsız Ruh Ödülleri’nde "En İyi Senaryo" ödüllerini almasıyla taçlandırılmış. Ayrıca film, 67. Altın Küre Ödülleri’nde "En İyi Müzikal veya Komedi Filmi", Tom'a hayat veren Joseph Gordon-Levitt ise "Müzikal veya Komedi" filminde "En iyi Erkek Oyuncu" ödülüne aday gösterilmiş.

Joseph Gordon-Levitt'in ve Summer'ı canlandıran Zooey Deschanel'in güzel mi güzel oyuncukları ve oyunculuklar kadar iyi olan senaryoyu görmeniz adına bu filmi izlemeniz kesinlikle tavsiyedir.

Çevrimdışı thevoice

  • **
  • 73
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Aşkın 500 Günü (500 Days of Summer // 2009)
« Yanıtla #1 : 20 Şubat 2014, 19:49:38 »
Uzun süredir(yaklaşık üç yıldır) elimde DVD'si olan ama bir türlü vakit bulup izleyemediğim yada konu bakımından film izleyeceğim günlerde konusunun bana ilgi çekici gelmediği bir yapımdır. Bugün, bu değerli paylaşımınızdan sonra filmi izleme isteği doğdu ve bunu da yapacağım. Paylaşımınız için teşekkür ederim :)
Kendini hapiste bulan bir insan kalkıp evine gitmek istedi diye onu nasıl küçümseyebiliriz? Kaçamıyorsa bile duvarlar ve gardiyanlar dışında birşeylerden sözetmesi suç mu? Mahkum onu göremese de dışarıdaki dünya hâlâ gerçektir. Kaçış ihtimali en çok kimi telaşlandırır? Elbette gardiyanları!

J.R.R. Tolkien

Çevrimdışı Bengü

  • **
  • 305
  • Rom: 9
    • Profili Görüntüle
Ynt: Aşkın 500 Günü (500 Days of Summer // 2009)
« Yanıtla #2 : 20 Şubat 2014, 19:56:14 »
Uzun süredir(yaklaşık üç yıldır) elimde DVD'si olan ama bir türlü vakit bulup izleyemediğim yada konu bakımından film izleyeceğim günlerde konusunun bana ilgi çekici gelmediği bir yapımdır. Bugün, bu değerli paylaşımınızdan sonra filmi izleme isteği doğdu ve bunu da yapacağım. Paylaşımınız için teşekkür ederim :)

Bunu sağlayabildiğime sevindim. İzlediğinizde düşüncelerinizi umarım paylaşırsınız, bekliyor olacağım. :)

Çevrimdışı thevoice

  • **
  • 73
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Aşkın 500 Günü (500 Days of Summer // 2009)
« Yanıtla #3 : 21 Şubat 2014, 12:26:31 »
Filmi izledikten sonra bir vay canına dedim açıkçası :) Normal bakış açılarının aksine , bana göre çok özgün bir yapım olmuş. Uzun süredir izlememek gerçekten "bir kayıp" olarak nitelendirilebilir bu film için. Günümüzün mutlu sonlarına farklı bir bakış açısı çizilmiş.

Bu film ile ilgili sevdiklerimi basit bir dille açıklamam gerekirse ;

Karakterleri çok sevdim , Tom'un dünyası yıkıldığında ekranın beyaza bürünmesini çok sevdim. Müziklerini sevdim , günlerin karman çorman aktarılmasını daha çok sevdim. Bir ileri bir geri tarihe gidilmesini sevdim. Yazdan sonra "sonbahar" gelmesini sevdim :) Beklentiler ile gerçeklerin yansıtılmasını daha da sevdim. Bu küçük kırıntılar bu filmi daha çok sevmemi sağladı.Ayrıca hikayenin bir bütün olmadan , hayatın ufak bir kısmını yansıtıp , son değil de başlangıç olmasını sevdim.  Sevdim de sevdim :)
Kendini hapiste bulan bir insan kalkıp evine gitmek istedi diye onu nasıl küçümseyebiliriz? Kaçamıyorsa bile duvarlar ve gardiyanlar dışında birşeylerden sözetmesi suç mu? Mahkum onu göremese de dışarıdaki dünya hâlâ gerçektir. Kaçış ihtimali en çok kimi telaşlandırır? Elbette gardiyanları!

J.R.R. Tolkien